yazdığım giriyi okurken bahsedilen hastaneye hiç gitmediğim, oradaki doktorları ve personelleri tanımadığım, sadece konu üzerine tahmin yürüttüğüm bilinsin isterim.
ayrıca şunu belirtmekte fayda var. yazarı suçlamak için değil yanlış anlamayın, bu herkeste olan -normal- bir şey.
herkes kendini en ağır hasta ve her hasta yakını hastasının en öncelikli hasta olduğunu düşünüyor. bizler acil serviste gerçekten çok kötü vakalar gördüğümüz için baş ağrısı, mide ağrısı, eklem kırıkları gibi basit şeylere soğukkanlı yaklaşabiliyoruz. şu anda bahsedilen rahatsızlık hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığımız için bunun için bir şey denemez ama durumu sentezlerken bunu da dikkate almak gerekir.
acile başvururken doktora görünmeden önce kayıt yaptırmak zorunlu. bununla ilgili bir mevzuat var mı bilmiyorum fakat bazı özel durumlar olabiliyor; 112 ile gelen hastalar, bilinci kapalı hastalar ve durumu çok ciddi olan hastalar (doktorla nazikçe konuşamayacak kadar kötü olan hastalar) -hasta yakını kaydını yaptırırken- doktora öncelikli olarak muayene olabiliyor.
gelelim tanımımdaki tutarsız ifadelere;
--spoiler--
en sonunda babamın "gelin birlikte gidelim o halde beyefendi" demesinden sonra doktorun "bakmıyorum ulan o zaman" demesinden...
--spoiler--
doktorun böyle bir cevap verdiğini düşünmüyorum. çünkü acil servisin çalışma şekli gelen hastayı en hızlı biçimde muayene edip gerekli birimlere yollamaktır. ancak böyle bir cevap verdiğinizde hasta "aa pardon tamam o zaman biz gidelim" demeyeceğine göre başınıza bela olacak demektir. en fazla "sizin durumunuz ağır değil, sıranızı bekleyin lütfen" veya "siz kaydını yaptırın ben o sırada muayene edeyim" demiş olacağını düşünüyorum.
bir de "gelin birlikte gidelim o halde beyefendi" kısmını anlayamadım. doktorla birlikte kayıt yaptırmaya mı gidecekler yani? bunun mantığı nedir?
dediğim gibi. o hastaneyi ve çalışanlarını bilmiyorum. fakat bağcılar ismi kulağa pek hoş gelmiyor. olaylı bir yer sonuçta. ancak ben çalıştığım ve gittiğim hiç bir hastanede buna benzer bir örgütleşme görmedim. hatta en basitinden bizlere saldıran hastalara yetki kısıtlarından dolayı müdahale etmeyen hastane güvenlik görevlileri geliyor aklıma. herkes öncelikle kendini düşünür. hele ki -genelde- personeller doktorlara karşı antipati besler. bir doktor için işini tehlikeye atıp başına bela açacak bir personel görmemiştim ve duymamıştım daha önce.
edit: henderaaa yukarıda bahsetmiş. ben de yazacaktım fakat unuttum. güvenlik görevlisinin kayıt ile alakalı kurduğu cümlenin hiç bir hükmü yok. ama evet, bu bir senkronize problemi ve hatalı bir hareket.
ne hissettiğini, ne düşündüğünü asla bilemeyeceğimiz, belki tahmin bile edemeyeceğimiz kişidir. Öncelikle Aşkın olduğu yerde mantık olmaz. Gerçekten aşık olan biri tutarlı düşünemez. Belki de onun için doğru kişi olmadığını anlamıştır. Sevdiceğinin iyiliği için onu terk ettikten sonra onsuzluğa dayanamayıp canına son vermiştir. Bilemezsiniz.
Bir sağlık meslek lisesi mezunu olarak söyleyebilirim ki, artık olmayan avantajdır. 2012 yılından önce sağlık bakanlığı kadro açarken üniversite mezunları yerine lise mezunlarını daha çok tercih ediyordu. Yani bir atamada daha çok lise mezunu teknisyen/hemşire alıyordu. Fakat 2012'den sonra önlisans mezunu daha çok alınmaya başlandı. Tabii bu da lise mezununun atanmasını zorlaştırdı.
Başka bir konu ise bildiğim kadarıyla artık liselerden hemşire/teknisyen mezunu çıkması için bu sene son dönem. Hemşire yardımcılığı gibi bölümler açmışlar.
(bkz: 31435941)
Yazık oldu. Üniversitelerde verilen eğitim son derece vasat. Gerçekten hiç bir şey öğretemeden mezun veriyorlar. Hele ki özel üniversitelere girmiyorum bile. Sağlık meslek lisesi kalitesini yakalamaları çok zor.
Sağlık sistemi en ufak detayında dahi balon gibi şişiyor. Vatandaş artık sıra beklemediği için her şeyin iyi gittiğini sanıyor fakat işin detayı hiç öyle değil. Bir gün bu balon patlayacak. Olan yine bize olacak.
Edit: bu arada evet, ben de 18'imde memur olmuştum *
Edit 2: bu arada üniversitelerin eğitiminin kötü olduğunu nereden bildiğimi merak eden varsa ben de liseden sonra kendi bölümümde önlisans eğitimi aldım. Okuduğum üniversite dışındaki üniversiteler için tespitimi ise hastaneye gelen stajerler üzerinden yaptım. sağlık meslek lisesi öğrencisi ve õnlisans öğrencisi arasında ciddi kalite farkı var.
Edit 3: hemşirelik okuyan arkadaşlar, siz de iyi birer okur olursanız üniversitelerden bahsederken 'önlisans' dediğimi görebilirsiniz. Sizler 'lisans' öğrencisi oluyorsunuz. Bilginize *
taharet musluğunu tazyikli biçimde açmak suretiyle anüs ve çevresini paklama durumudur. boşaltımı gerçekleştirmenin verdiği rahatlığın etkisiyle birleştiğinde paklanan kişiyi nirvanaya ulaştırır.
kapalı görüşlü, bağnaz insan hareketidir. yahu kardeşim bizim dertlerimizden biri fikir ve ifade özgürlüğü değil mi? neden böyle şeyler yapıyorsunuz? desteklediğinizi söylediğiniz partilerden ziyade sizlerin görüşleriniz akp mantalitesine daha uygun. tercihlerinizi bir gözden geçirin derim.
--spoiler--
Sakarya'da özel bir firma tarafından yapılan sondaj çalışmaları sonucu Söğütlü, Serdivan ve Ferizli ilçelerinde 400 ve 450 metre derinlikte doğalgaz bulundu.
istanbul'da faaliyet gösteren bir firma Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı Petrol işleri Genel Müdürlüğü'nden 6 ay önce Sakarya'da 498 bin dönüm alanda doğalgaz aramak için izin aldı. Bu izin sonrasında Sakarya genelinde sondaj kuyuları ile doğalgaz aramasına başlandı. Aramalar sonucunda Söğütlü'de 400, Ferizli ve Serdivan'da ise 450 metre derinlikte doğalgaz bulundu. Firma üç bölgede doğalgaz bulunmasıyla ilgili olarak Sakarya Valiliği'ne bilgi verirken, doğalgaz bulunan bölgelerdeki sondaj yapılan kuyuların önlem olarak kapatıldığı belirtildi.
Sakarya Valiliği ise il genelinde yapılan doğalgaz arama çalışmalarında doğalgaz bulunduğunu doğrularken, bölgedeki doğalgaz rezervi hakkında önümüzdeki günlerde bir açıklama yapılacağı belirtildi.
--spoiler--
ancak numaralı at gözlüğü takan insanların aklına getirebileceği soru cümlesi. şu uçkurunuzu düşünmekten bir vazgeçseniz öyle ileri noktalara geleceğiz ki. nedir ulan bu vahşilik? tanrı sana seni diğer hayvanlardan ayıran mantığı bahşetmiş, niye hala içgüdülerinle yaşıyorsun?
yaptığı hareket bir başkaldırıştır. nasıl futbol oynadığıyla ne ilgisi var şimdi bunun? bu hareketi alex * yapmış olsaydı "adam çok iyi oynuyor haklı tabii" mi diyecektiniz? ayrıca yaptığı hareket öyle anlamlı bir şey ki, bu bile röportajlarda iki lafı bir araya getiremeyen bir çok futbolcudan onu ayırmaya yeter.
ibrahim hacıosmanoğlu gibi bir adamdan sonra trabzonspor'un vizyon patlaması yaşamasına sebep olan kulüp başkanı. bu kadar sıradışı bir maçtan sonra bile sağduyu ve sakinliğini korumayı bilmiştir.
şunun (bkz: #465794) veya şunun (bkz: #1522294) veya bunun (bkz: #2190173) gibi entryler yazılıp baldıza mesaj verebilme olanağına sahip olma durumudur.
normalde laikliğe hizmet eden, güzel bir adımdır. ancak yöneticilerin bugüne dek olan tutumlarından ötürü bunun laiklik adına değil, göz boyamak adına yapıldığını hissettiriyor. hani bilirsiniz, yalancıyla ilgili bir hikaye vardır. en sonunda doğruyu söylese bile kimse ona inanmaz. o hesap.