Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
-Sesin, bir gülü bırakmak gibi bir şeydi.
Karaydım, kâğıt gibiydim yaşamalarda
Adım görseniz her gün o denizlerdeydi
Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır'da.
Ben vurdum sevilere belli değil miydi
Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.
Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi
Bir aşk demekti bu dünyada.
Bir zamanlar yalnızlık güzeldi Mısır'da
Seninle yepyeni bir göktü gidilirdi
Baktım mı, büyürdü bir zambaktı anımda
Şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda
Böyle uyanırdım ya uyanmak değildi
Bir aşk demekti bu dünyada.
Şiir olmasaydı şiiri icat edecek olan adamın 12. Ölüm yıl dönümü bugün.
Konuşurken güneş gözlüğü çıkarılır.
Eldivenle tokalaşılmaz.
Biri iltifat ettiğinde kibarca teşekkür edilir sadece, "sen de öylesin." filan denmez.
Yemek esnasında kollar masaya konmaz.
Yemekte mutlaka servis kaşığı, çatalı kullanılır, ve tabii ki bıçak.
Yine toplum içinde yemekte, Çorba sıcaksa kaşığa alıp üflemek yerine kasede soğuması beklenir. Kasenin dibinde kalan çorba, kaseyi eğip kaşıkla alınmaya çalışılmaz. Tabağa ekmek banılmaz.
Susabilen, herhalde daha tefekküre yatkın olan insandır, çünkü susmak, kendini dinlemeyi daha fazla mümkün kılar,onun için "sakin sular derindir."
Wilhelm schmid - dokunmanın gücü üzerine