bir kere atalay demirci cem yılmazın birikimine sahip değildir asla. bakınız vahşi batıya, vahşi batıyla osmanlıyı bir araya getirmek çok zekicedir. sonra arog mesela, gidip taş devrinden günümüze mükemmel göndermelerde bulunmuştur. severiz. zekidir. atalay demircinin yapacağı en büyük espiri "zumzuuğu kodummu zıngıldatırım"dır.
yani canlar, böyle bir karşılaştırma olamazdır.
mesleğin seksisi mi olur demeyin. olur efendim, gayet olur. mesela bir mafya babası. böyle eli silahlı, buz gibi. öyle bir anda tetiği çekip adam öldürebilen cinsten. (oha ne oluyoruz lan?) iyi bir fizik olmazsa olmazı tabi bu mesleğin. mesela bir de askerlik. askerlik de mafya babasının legal ve üniformalı olanı. o yüzden mafya babası biraz daha önde fikrindeyim. öhöm nese, ben aştım yine. allah beni ıslah etsin. amin.
hayret, aslında benim arkadaşlarım hep tek maçtan yatar. arkadaşlarımın arkadaşları da tek maçtan yatıyorlarmış hep. tesadüf, arkadaşlarımın arkadaşlarının arkadaşları da tek maçtan yatıyorlarmış. iddia şirketlerinin oyunları bunlar hep. aman gelmeyin sakın.
insan hayatına değer vermeyen bir oluşumun hiç bir meşruiyeti, hiç bir haklılığı olamaz! bu ülkede kürtlere karşı böyle bir şiddeti, filistin'deki gibi, belki küçük bir kesimin gözünde dahi olsa -uluslar arası ilgiyi üzerine çekme kabilinden- haklı gösterebilecek muamele olmamıştır.
"diplomalı temizlikçi kadrolarında yaşanan sıkıntıların çözümünde büyük bir adım olarak düşünülen okullar hakkında işsizlikten sorumlu devlet bakanı hüsrev işbilir, ''türkiye'nin kanayan bir yarasına çare olmayı planlıoruz'' diye konuştu." şeklindeki birzaytung haberine konu olabilecek nitelikteki durum. **
ilgili haber için; http://www.habervitrini.c...li_temizlikci-561314.html
şu sarı saç mavi göz takıntısını atlatın ne olur. zira bu emperyalist batı karşısında duyulan ezikliğin avrupa tipi insan (kadın ya da erkek)modelinin idealleştirilmesi şeklinde vücut bulmasından başka bir şey değil.
detaydan çok daha fazlasıdır efenm.. farklı tip erkek modeli için farklılıklar gösterir. öncelikle; şöyle standartlara göre yakışıklı diye tabir edebileceğimiz güruha mensupsanız, özgüven denilen olayın hakkını verin beyler. ama mütevazi görünün. yani aslında siz de mükemmel olduğunuzu biliyorsunuz ama bir o kadar alçakgönüllüsünüz. eğer standartların altındaysanız, sizin tek şansınız doyum olmayan sohbetiniz. zira sizde aranılan özellik sevimlilik canlarım. soğukkanlılık ve az ama öz konuşabilme becerilerinin her zaman artı puan getirdiği teorileri artık evrensel ölçüde onaylanmaya yaklaşmıştır. ha bir de entellektüel birikim var tabii.
efenm meseleyi şöyle özetleyelim; şöyle küçük dağları ben yarattım havasıyla yürüyün ama ona değer verdiğinizi de hissettirin. isterseniz karizmanın yakışıklılığın dibine vurmuş olun, karşınızdaki kıza değer vermezseniz eninde sonunda sıkılır, bütün o heyecanı, tutkusu söner gider.
üst kat komşusuna açık mektup;
değerli abi,
duydum ki hanım yokken eve matkap alıyormuşsun. ortaya gayrimeşru bir daire çıkmasından korkuyorum abi. ve senden matkapla arana mesafe koymanı temenni ediyorum.
http://www.diziler.com/resimler/46000/46722.jpg
ilk entry yi yazma şerefine nail olamadığımı görünce hüzünlere gark olduğum, 90'lı bilgi üniversitesi mezunu er kişi. ilerde genç kızlarımız kendisini izleyip izleyip içlenecek, içlenip içlenip buralarda ilan-ı aşk eyleyecekler. o zaman "ben dediydim" diyeceğim. (bkz: buralar böyle hep entry dolacak)
o değil de, şu gözlüklü bilgisayarcı çocuk gözümüzü gönlümüzü açmıştır. yoğun araştırmalarım neticesinde adının furkan andıç olduğunu öğrenmiş bulunuyorum. "alacağım oğlum seni" demek istiyorum kendisine.
(bkz: 14 eylül 2011 internetin şuurunu kaybetmesi) sabrımın sınırlarındayım yalnız. bu ilişki böyle devam edemez haberi ola. ben annemin az evvel döktürdüğü sarmalarıyla moral bulmaya gidiyorum şimdi. döndüğümde kendine gelmiş olmanı temenni ediyorum.
"etre" olmak, "avoır" sahip olmak, "aller" gitmek ve "venir "gelmek" fiillerinin şimdiki zaman çekimleri pek çok zamanı vermek için kullanılır. bir de çok meşhur 14 fiilden müteşekkil bir ev vardır. yeni başlayanları dertlere gark eyler.
elbetteki laik insan olmaz. devletin fikirleri yoktur, fikirler insanlara mahsustur. devlet işlerinde hiç bir dini değerin referans alınmaması demek, devletin hiç bir dini görüşü olmaması demek. ancak eğer bir kişi kendi yaşamında hiç bir dini referans almıyorsa, bu inançsız olduğu anlamına gelir ve inançsızlık da bir inanış, bir hayat felsefesi bir yerde.
inanan bir insanın laik olması ise zaten imkansız.
yoktur öyle bir şey. mesela sen güzel arkadaşım. az samimi olduğun bir tanıdığını yolda görsen, ve o günde doğum günü olduğunu öğrenmiş olsan bir "doğum günün kutlu olsun"u esirger misin? facebook'un da böyle bir hedesi var, o hafta içerisinde o ay içerisinde kimin doğum günüymüş görebiliyorsun. öyle canımlı cicimli bol parantezli samimiyetsiz samimiyet mesajları ise facebook'a özel değil ne yazık ki. bunlar gerçek hayatta başka biçimlerde şahit olduğumuz davranışlar.
bir youtube gibi her türlü videoya ulaşılabilmesi, paylaşılabilmesi. bir twitter gibi ve140 karakter kısıtlaması olmadan an be an durum yazabilmeniz. bir messenger gibi iletişim için oldukkça kullanışlı olması. bir myspace gibi kendinize ait bir profil oluşturabilmeniz. rresim zamazingosu... çok yönlülüğü kısacası.
cemil meriç gibi haklı bir serzenişi getirmiştir bu inkilap. dil devrimi ve alfabe değişikliği, tamamiyle olmasa da çok büyük bir oranda türk ulusunun geçmişiyle bağlarını kopardı ne yazık ki. onun için milyonlarca belge arşivlerde öylece çürüyor. koca bir tarihe zarar vermiştir bu inkilaplar. ve "o zaman öyle gerekliydi.", "arap alfabesi zordu." gibi açıklamaları olamaz. koskoca bir tarihi, yüz yılların edebiyat birikimini elinin tersiyle itmek bir anlamda bu.
edit: bu entryde okur-yazar bir neslin kaybedilmesi gibi bir konuya değinilmemiştir. yalnız o güne kadar gelmiş yazılı birikimden bahsedilmektedir. ve ancak çok acı bir biçimde görüyoruz ki; dini konularda insanları yobazlıkla suçlamaktan çekinmeyenler(bazı noktalarda haklı olarak) konu kemalist düşünceye ve devrimlere gelince yobazlığın alasını yapmaktadırlar. dil ve alfabe nasıl bir çağdaşlık göstergesi olabilir?
köyün bir güzel kızı varmış. anası babası da terbiye bakımından en iyi biçimde yetiştirmişler tabii. penis diye bir şeyden dahi haberi yokmuş kızcağızın. gün olmuş, kız büyümüş. evlenme çağına gelmiş. bu sefer kocası da kızın gözü başkasına kaymasın diye, "bu şeyden bir tek bende var,aman ha hiç kimseye söyleme." demiş. zamanı gelince de oğlan askere gitmiş. ama fıkra bu ya, bir beğeneni daha varmış kızın. ah kızın makus talihi, fatmagül'e benziyormuş.
neyse şafak gelip oğlan askerden dönmüş. kız da sormuş saf saf:
"ah mehmed; sen bir tek bende var dediydin ama ahmet'te de varmış seninkinden?"
"yok a canım, yok a sultanım. bende iki tane vardı birini ona verdim."
"ah mehmedim, ah evimin direği. neden öyleyse güzelini verdin?"