'Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum.'
"insanlar vedalaşırken, genellikle olayın sürekliliğini inkar eden sözler dile getirmeyi severler; tekrar görüşene kadar, görüşmek üzere derler. Yeni bir araya gelme planları yapmakta çok aceleci davranırlar, ama bunu unutmakta daha acelecidirler".
sevdik mi birini, her türlü zorluyoruz, sevmenin gereği olarak. kabul etmezse içiyoruz, gülmüyoruz. mutsuz halimizi göstererek, ona daha çok psikolojik baskı yapmak istiyoruz belki de.. işe yarıyor da bazen. ama aynı duyguları bizim için yaşayan biri olduğunda, o kadar istemiyoruz ki onu, kolayca reddedebiliyoruz, aynı duyguları tatmış olmamıza rağmen. neden böyle bir ibnelik yapıyoruz onu da bilmiyorum, ama bizi seven insanlara sırtımızı dönüyoruz sanki her seferinde.
işte bu videoda kürt sorununun temel nedenini görebilirsiniz. türk milliyetçiliği kürt milliyetçiliğini, kürt milliyetçiliği de türk milliyetçiliğini körükledi. oysa daha en başta birbirimize insan gibi bakabilseydik, kürtler ile türkler bu topraklarda huzur içinde yaşardı. eğer gerçekten çözüm dayak, linç olsaydı, bugün bu durumda olmazdık.
Asmalı'da Galatasaray maçını izledikten sonra, Cihangir merdivenlerde 2'şer bira atıp, Galata'da kokoreç yemenin akabinde, karaköy'de sınırsız ve bol limonlu midye yemektir.
işte kendisine Müslüman der bir de bunu söyleyen. Arkadaş onlar yaptı diye sen de yapacaksan, adalet nerede? Eğer haktan vazgeçmiyorsan gerçekleri söylemeyi bileceksin. gerçekler de ortada. ayrıca senin gibi 28 şubat 28 şubat diye ağlayanlar yargılıyorlar bugün insanları, hem de haksız yere. sen onunla bunu nasıl bir tutabilirsin. sen adaletten ödün verdikten sonra senin müslümanlık'ın nerede?
lenin'in uyguladığı sosyalizm pratiğine uymayan eğitim şeklidir. lenin'in de dediği gibi, ana dilde eğitim küçük burjuva milliyetçilerinin ortaya attığı emperyalist bir yaklaşımdır. ayrıca sovyet kurulduğunda da resmi dili rusça idi ve bu böyle devam etti. ulusların kendi sonunu tayin hakkına gelirsek, buradaki amaç ulusların milliyetçilik yapmasını değil, sosyalizmi kurmasını sağlamaktır. zira sovyet sosyalizminde örnek bir kazakistan, "ben istemiyorum kardeşim, ben kendi bağımsız, kapitalist devletimi kurmak istiyorum" ya da "kendi anadilimde eğitim görmek istiyorum" dese, buna sovyet izin verir miydi? sosyalizmi savunup ana dilde eğitim diyenlerin daha lenin'in pratiğinden haberleri yok. bugün olay sadece kürt milliyetçilerinin sosyalizmi kullanmasıdır. yoksa bugün ak parti ile iş birliği yapıp ılman islam'a oynamazlardı.
-okulların, milli topluluklara göre ayrılmasına, işçi sınıfı savaşımı (sosyalizm, a.y.) açısından çok daha şiddetle karşı koymalıyız!
-işin aslında, kültürde ulusal özerklik, yani eğitimin ulusal-topluluklara göre kesinlikle ve tümden ayrılması, kapitalistler tarafından değil (çünkü onlar henüz işçileri bölmek için daha kaba yöntemlere başvuruyorlar), avusturyanın oportünist darkafalı aydınları tarafından bulunmuştur
v.i.lenin, ulusal sorun ve ulusal kurtuluş savaşları çev. yurdakul fincancı, sol yayınları, ekim 1993 ankara, ikinci baskı, s. 95-96-97-98
Ulan zaten sosyal devlet olarak göreviniz, vatandaşın sağlık sorunları ile ilgilenmek. ilgilenmediğiniz gibi bir de dilenci yerine koyuyorsunuz. insanları 2 kuruşa mahkum edip, sonra o 2 kuruş ile tekrar satın almaya çalışıyorsunuz. Sizin insana verdiğiniz değer bu.
bas bas sosyalizme saçma diyen insanlar, insanları sadece parasına göre değerlendirip, hiç bir sorunuyla ilgilenmeyen ve insanları dilenci yerine koyan bu kapitalist sistem daha mı mantıklı?
tevbe suresi 5. ayet: Böylece haram aylar çıktığı zaman artık müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün ve onları yakalayın ve onları muhasara edin (kuşatın). Gözetleme yerlerinin hepsine oturun (onları gözaltında tutun). Bundan sonra eğer tövbe ederlerse ve namaz kılar ve zekât verirlerse o taktirde onların yolunu serbest bırakın. Muhakkak ki Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.
Demokrasiyi tamamen bitirmeye çalışan, ülkeyi marshall yardımlarıyla amerikan emperyalizmine sokan, kendisine muhalif herkesi içeri attıran, nato'ya girmek için askerimizi kore savaşı'na gönderen, üniversiteleri terör yuvası diye kapatan, kendisine oy vermeyen kırşehir'i ilçe yapan ve darbe olmadan çok kısa bir süre önce, chp'yi kapattırmak amacı ile, artık iyice sıçtığını anlayıp tekrar seçilemeyeceğini bildiğinden, tahkikat komisyonun çıkaran bir başbakandır.
Ulan celal bayar'ın yeğeni mi neyiyse artık, bugün atatürk'e ingiliz ajanı dese, onu da mı buraya yazacaktın. bırakın bu götten uydurma şeyleri açık bulmuş gibi paylaşıp, atatürk'ü karalamaya çalışmayı. istediğiniz şeyi yapın türkiye, demokratik ve laik kalacaktır! atatürk'Ün izinde..
Normal insandır. Zira insanın sırf insan olduğu için, belli bir hayat görüşü, kendi kuralları ve değer yargıları vardır. Her şeyi menfaat için yapan dinciler (dindar demiyorum, dinci diyorum) buna inanmak istemese de, insanlar her hangi bir karşılığı olmaksızın dürüst olabilirler.
"Bilimle imanı karıştırıyorlar, ikisinin de ırzına geçiyorlar. Din olmayınca insanlar düşünebilecek, neden birileri doğarken sefalete, birileri de servete mirasçı oluyorlar. Dinin özünden gelen bir mizah var. Öyle şeyler ki, üstü örtüle gelmiş. Örtüleri kaldırınca bugünün insanına gülünç geliyor. Siz karanlığa ışıkla gitmezseniz, o karanlık yayıldıkça yayılır bir kısım engeller çıkar, ışık kaynaklarıyla halk arasına girer. ülkemizde şöyle ya da böyle bir laiklik geleneği vardır. Maya tutar. En mutlu ve coşkulu olduğum bir dönem. Hayatı çok seven bir insanım. Ancak hiçbir zaman kendi yaşamımı öne çıkaracak kadar bencil olmadım".
Bunu yazarken çok eksi yiyeceğimi düşünüyorum fakat binlerce kere bunu tekrar ettim. Dünya'nın refah seviyesi en yüksek ülkelerine baktığımızda bunların iç işlerinin hiç birinde din olmadığını görebilirsiniz. Din ile yönetilen devletlere de bakabilirsiniz. Din insanların içinde yaşadığı bir şey ise şayet, orada durmalı. Şu an hiç bir şekilde refah düzeyimiz iyi demesin kimse. Kimse sömürgeleşmemiş bir ülke olmadığımızı söylemesin, çünkü öyleyiz. Sadece ve sadece bunu bize getirenleri düşünün.
Tekrar tekrar söylüyorum (bkz: Arap baharı). Zaten Kemalistleri dinsiz olarak adlandıranların ve din hakkında neredeyse hiç bir bok bilmeyenlerin olduğu faşist bir ülkede gelişimden, refahtan bahsetmek mümkün değil. Zira gerçekten olan inancımı da böyle insanlar yüzünden kaybediyorum.
geçen gün yağmur dolayısı ile okula giderken çok ıslandım. her ne kadar bunu sorun etmesem de Saç baş ıslanınca sıçana döndüm haliyle. En nihayetinde kantine ulaştığımda arkamdaki çocuktan şöyle bir ses müsvettesi çıktı "abi karşında bu ay 1000 liralık benzin yakmış adam var yaa" bunu duymak zoruma gitti açıkçası. emekçi babamın yıllar boyunca uğraşıp kendine alabildiği araba uno iken (kesinlikle rahatsız değilim) o çocuğun 1000 liralık benzin yaktığını söyleyebilmesini o kadar samimiyetsiz ve gereksiz buldum ki. yani al o bin lirayı götüne sok demek istedim bu ukala davranışa. bu basit bir duygu sömürüsü değil. hem hakkın ile kazanmadığın bir parayla, hayatı zorluklarla geçmiş insanın yanında hava atmak çok basit değil mi?
Doğrudur genellikle. Üniversite'deki oğluna para yollamak için, hep aynı şeyleri giyer. Hiç gocunmaz bundan da. Ama oğlunun parayı nasıl harcadığı bile değildir belli. Yine de gocunmaz. Asıl gocunması gereken kişi olmadığı için belki de.
Babama zaten onun yolladığı paradan bir gömlek hediye etmiştim zamanında. Ne çok sevinmişti. umarım biz de ileride hep takım elbise giyerken, babalarımıza her gün farklı şeyler giyinmesi için para yollayabiliriz.