-Linux üzerine "Pardus" kur, sonra tut açık kaynak hırsızlık sistemi üzerinden Unix'e, Microsoft'a, ios'a kafa tut! Çin mi, Rusya mı barışınızı huzurunuzu muhafaza edecek? Ananızı köprü yapar üzerinden geçerler. Dengeli olun!
Bir gün iki arkadaş Moda'daki evime geldi. Aralarından kadın olan arkadaşım bilgisayarımdaki müzik arşivini karıştırmaya başladı ve arşivde birkaç opera bestesi buldu. Aşağılayıcı bir biçimde "Opera mı dinliyorsun sen, anlar mısın operadan?" dedi. O gün bugündür klasik ve operaya olan bütün hevesim, ilgim söndü ve dağıldı gitti.
Böyle bir kesim de var; "James Joyce mu okuyorsun, opera mı dinliyorsun" diye insanları aşağılayan anti-entelektüalizm neferleri.
Yıldırım Türker'in altın harflerle duvarlara yazılacak bir sözü vardır, yıllardır unutmam; "Bu toprakların insanı aşağı çeken bir yerelliği vardır..."
insanların özellikle sinir ve öfke hallerinde sıkça kullandıkları küfür ve argo deyimlerine baktığımızda, kişinin sinirlendiği kişiyle cinsel ilişki kurarak kişiyi cezalandırmak istemesi sonucu ortaya çıkan durum.
karşıdaki kişinin annesini, kız kardeşini, sevgilisini, eşini veya bizzat kendisini becermek karşıdaki kişiye verilen bir ceza mıdır cezaysa bu nasıl bir cezadır? sorusu akıllara geliyor ya da bir haz edimi ve üreme yöntemi toplum içinde nasıl bir ceza haline gelir, sormak gerekiyor.
sikmek veya sikilmekten birçok kadın ve erkek zevk alır, neden bundan esef duyulsun ki?
sonuç olarak; bu tür söylemlerin küfür olmasının sebebinin toplum içerisinde utandırılmaktan kaynaklandığını görüyoruz. karşıdaki kişiye sarf edilen cinsel içerikli söylemler elbetteki bir üreme ve zevk yöntemi değil, karşıdaki kişiyi toplum içerisinde utandırmaya dayalı sonunda tecavüz olan, recm olan, vigilantizm (linç) olan utandırmaya ve kirletilmişliğe mahkum etmeye dönük bir agresyondur.
bostancı gösteri merkezi'deki 20. yıl konseriydi. konser sonunda vestiyerdeki karışıklık dışında bizi bizden alan konserdi. o anları bizimle paylaşan kuşağa bin selam.
öncelerin hızlı devrimcisi ve ateisti sonraların motosikletli imamı ünlü nörolog profesör doktor hayrettin zippo'ya göre en ideal uyku süresi 6 saattir.
"daha fazla uyuyanın iki alemde de iblisler yakasını bırakmasın" diye de arkasından bir beddua etmiş kürsüde vaaz verirken.
ilginç şeyler oluyor dünyada tabi ki.
Siber savaşlar aldı başını gidiyor, ekmek kavgası var, sen şu kısacık ömrünün yarısından fazlasını iki tane koyun göreceğim diye yatakta geçiriyorsun, ayıp, yazık günah...
Biliyorum, bir yol var, elbette sadece benim bildiğim.
Biliyorum, benden bir yol gider kalbe. Bir yol gider ki elbette sonu yok!
Dur çektim kendi kendime. Gözlerim karanlığın avuçlarında, emanet. Kapakların içerisinde bir daha, bir daha dolaştırdım, mahremden çevirdim gözlerimi.
Biliyorum, “gözlerin gözlerime değince” felaketi olurdu çok acayip adamların Karabey.
Ey başımın belası, ey belalıların en belası! Sen ki kendinden bir kendin daha yaratıp onu bile yutan karanlık. Kimsin sen? Kim bilir seni benim bildiğim kadar?
Nasıl diyordu dün defalarca dinlediğim şarkı: “Bendeki bu yürek senin bile korkundan büyük!”
Kelimeler bir çağlayandan aşağı dökülür gibi çatır çatır sökülüyordu zihnimden ekrana. Yazdıkça soyuluyordum kendimden, yazdıkça silinip dökülüyordu paslı hatıralar. Tutunamıyordu hiçbir iz, sıyrılıyordu bedenimden her tiz.
Bir ben kalıyordum geriye bir de sen. Ey sayrılı acı, ey sancılı geceler. Benim bir günahım var ki bir mollanın bin sevabından bile yüce.
Biliyorsun, sen de yaşlanacaksın. Ve sen de kavrayacaksın bu çöküş inceliğini. Zaten geriye bıraktığımız küçük efsanelerden başka nedir ki?
Kocaman bir efsane.
Biliyoruz, yok edebilir bizi bir çocuk bile…
Karabey’den bana hediye şimdi bir mum sadece.
Yok mu söndürecek?
Yok musun yoksa sen Karabey?
Çok konuşma kendi kendinle. Şimdi kendine biat zamanı!
Bismişah Allah.
Kırılsın ellerim bir kere bile isyan edersem kendime.
deliye özgü anlamlarla yüklü koca bir okyanustur. bu yönüyle doğa karşısında bir öz değil tersine doğanın kendisidir. deliliği söyleminin merkezine oturtan foucault'nun da gözetim ve mekanizmalara bu kadar anlam yüklemiş olmasının nedeni, delinin gözetimci mekanizma karşısında gösterdiği takıntılı özgürleşme vakalarıdır. halbuki üstünlük kurucu bakışın birçok vahşi hayvan için yaşamlarına bir "tehdit" anlamına geldiğini atlamış olması ilginçtir.
gemi battıktan sonra çocuk filikadan can simidi atıyor insan zannettiği o karartıya. kaplan olduğunu anlayınca itiyor kürekle tekrar okyanusa göndermek istiyor fakat kaplan direniyor, mücadele ediyor can havli ile kendini filikaya atıyor. ona yapılan bu iyiliğe minnet duymak zorunda değil, doğası gereği de vahşiliğini devam ettiriyor bir süre. can borcunu da sırtlanı öldürerek ödüyor. fakat sonra zor yaşam şartları gereği ve biraz da "eğitimle" yeni efendisine karşı itaatkar ve sakin, uslu tavırlar sergiliyor.
maceranın sonuna doğru meksika kıyılarına vuran filikadan ayrılıyor bu ikili. herkes kendi doğasına yürüyor. zaten doğasından edilmiş, bir hayvanat bahçesine satılmış sonra da kıç kadar filikada bir velede tahammül ederek onu yememiş bir kaplan ormanı görünce topukluyor ve basıp gidiyor kendi doğasına bitkin, zayıflamış ve gururlu bir halde. arkasından sızlanan dövünen terk edilen aşıklar gibi ağlayan çocuk da sitem ediyor, vay efendim kaplan bir veda bile etmedi diye. kaplan yaşam şartları gereği takiye yapıyor. özgürlüğüne kavuşunca da iplemiyor haliyle.
kaplan dönüp bir veda bakışı atıp orman ile çocuk arasında kalmadıysa, direk yoluna devam ettiyse ve arkasına bakmadıysa bu biraz olsun hayatında itaat etmiş olmanın utancından ve onurundandır. geriye bakmak istememesinden ve her şeyi unutmak istemesindendir. bir "asil vahşi" işte böyledir.
ne demiş roland barthes: "`bir daha asla' ölümsüzün sözüdür."
Kullandığım başka ilaçların uyku yapması ve günde en az 12 saat uyumam, gün boyunca enerjimin düşük olması, etkinliklerimin verimsiz geçmesi ve sürekli bir uyku halinde olmamdan dolayı doktordan istediğim ilaçtır.
gözlemlerim:
kullandığım ilk günün akşamı feci şekilde mide bulantısı ve baş ağrısı yapmıştır.
ikinci gün baş ağrısı ve mide bulantısında hafifleme görüldü.
üçüncü gün 12 saatten 7 saate inen uyku düzeni ve sürekli bir dinçlik hali oluştu. sabahları litrelerce kahve ve sigara tüketmeden ayılamayan ben dinç olarak uyandım ve işlerimi yapmaya başladım.