sistemlere başkaldırabilmek için idamlar vazgeçilmesi sözkonusu dahi olmayan en önemli olaylardır, başkaldıran insan kitlelerin önünde öldürülmelidir, çünkü ancak o zaman bir efsane haline gelir, bir kişi ölür, bir milyon kişi doğar, sırf bu gerçeklik yüzünden modern dediğimiz devletler idamı kaldırmıştır.
ha afrika da bir akbabanın başında ölmesini beklediği çocuğun ölümüne göz yuman devletler insan haklarına saygılıydı, ondan kaldırdı idamı gibi komik bir düşünceye kapılırsanız komik duruma düşersiniz. idam ın yasaklanmasının tek sebebi sistemi korumaktır. insan hakkı ile, özgürlükle alakası yoktur. ve devrim yapmak istiyorsanız, idam edilenlerinizle gurur duymalısınız.
hiç bir iş yapmadığı halde, haybeden aylık 600 lira alıp hala bu para bana yetmiyor diyen garip insan. utanma arlanma sıfır. yazık. çok yazık.
üretime katkısı yok, devleti sömürüyor, hala yüzsüzlükle daha çok para verin diyor.
evrim teorisini ideolojisinin devamı için mutlaka gündemde tutulması gereken bir bilim değil, bir ideolojik toplumsal tutturaç olarak gören laik yönetim takımının bizlerden gizlediği gerçek.
kanıt mı istiyorsunuz? işte;
harvard üniversitesi fen-edebiyat fakültesi dekanı, biyoloji profesörü chris yeahayha'nın "türkiye gezim üzerine notlar" kitabından bir kaç satır;
"türkiye gezimde türkiye'de bizim gülüp geçtiğim evrim teorisini baş tacı ettiklerini gördüm, bu bana komik geldi, zira biz bunun saçma bir teori olduğunu üç bin yıl önce aristo'nun 'evrim komik mi komik bir teoridir.' sözünden sonra anladık. ben türklerin hala fesle gezdiğini sanıyordum, keşke öyle olsaydı. yazık."
bir başka bilim adamı, tom burtonan, m.i.t. üniversitesi rektör yardımcısı.
kitabın ismi "evrim aldatmacası" isteyen google dan aratabilir.
"türkler çok yalancı, bizim evrimi savunduğumuzu söylüyorlar, yok böyle bir şey, bırakın lan bu işleri."
kanıtları sundum cevap hakkı yok. verilecek bir cevap yok çünkü.
sex and lucia ve the reader filmlerinin yönetmenleri kardeşlerimizin düştüğü yanlış. sanat olsun hafif şuhluk olsun derken bu arkadaşlar abartıp baya bildiğin porno çekmişlerdir.
komünizmin ana fikri. engels ve marx ın bu konuda şöyle birkaç satırı var komünist manifesto da;
"marx ve engels olarak biz toplumsal olayları tartışırken, la keşke şu şöyle olsa, bu böyle olsa deyip diyalektik materyalizmin çok afedersiniz amına korken, evlerin tapusuz, karıların da nikahsız olmasının çok süper bir şey olacağına kanaat getirip bunu manifestomuz olarak belirledik. şu vakitten sonra darwin'in evrim teorisiyle, bizim bu fikrimiz birleşecek, darwin nereden çıktı derseniz, benim çok sevdiğim bir abimdir kendisi. o da bu düzenden ekmek yesin istiyoruz bir friedrich le birlikte. eeyle işte hacı, böyleyken böyle."
das kapital cilt:1 sayfa:1
evet. işte komünizmin çirkin yüzünü deşifre ettik. atatürk de zaten gördüğünüz yerde başını ezin demişti. amen.
kurban bayramında dana, inek, deve, kedi, köpek gibi bizim için aslında değersiz hayvanatları kesip suni bir zevk almaktansa, allah-u teala ya gerçekten değerli bir hediye sunup bayramı bayram gibi yaşamaktır. kana susamış bir tanrı ya adaktır bu canlar başka da bir sikim değil. tanrı var, devlet var, aile var, imam var rahip var. büyük birader var. hepsi çullanmış üzerimize bize çocuğunu öldür diyor, kendini öldür diyor.
okula git diyor, camiye git diyor, kiliseye git diyor.
her gün tanrınıza çocuklar kurban ediyorsunuz haberiniz yok.
tanrı kaldıramayacağı ağırlıkta taş yaratabilir mi sorusudur.
yanıt evet bu taşı yaratabilir ise, sonsuz gücüyle o taşı kaldıramaması saçmadır.
hayır yaratamaz der isek, zaten baştan kaybederiz. sonsuz kudret sahibi bir varlık nasıl olur da bir taşı yaratamaz.
bunlar hep bilimsel gerçekler, tanrı yoktur. bunu iyice belleyin.
islam mı daha büyük yahudilik mi çevresinde ele alınan bir tartışma.
bu sorunun cevabı yehova daha büyüktürdür. yahudilik islamdan iki kat daha yaşlı olması sebebiyle çok daha köklü ve oturmuş bir geleneğe sahiptir. bütün ilahi dinlerin de atası yahudilik olduğuna göre sorun yok.
var böyle bir saçmalık, ve hatta hımbıl ve inandığını sandığı şeye inandığı kadar inanmayan insanların gösterdiği hoşgörü saçmalığı işte.
geçen gün yurt odamda oturuyorum, oda arkadaşlarım ateist ateist konuşuyorlar. evrim teorisi, karl marx falan, bense hiç oralı olmuyorum içimden sordum sarı çiçeğe yi söylüyorum ki canım sıkkın olduğu zamanlar hep yaparım bunu. sonra biri döndü nova sen ne düşünüyorsun dedi. kısa kesmek için ben ateist değilim dedim. hemen diğerlerine döndü "saygı göstermek lazım" dedi. sesimi çıkarmadım.
ya ne saygısı arkadaşlar ben ateistlere saygı gösteriyor muyum? yanacaklar işte, bu benim çok hoşuma gidiyor, ne güzel tanrım hepsini yakacak, ben sana dönüp de sen de inanmıyorsun ama sana saygı duyuyorum diyor muyum? hayır. çünkü sana duyulacak saygım yok. senin bana duyduğun saygıya da ihtiyacım yok.
pek de güzel oldu. ya arkadaş ben türkiye cumhuriyetinde memur olmak kadar kek meslek görmedim. şimdi işim münasebetiyle güzide bir ilimizin sgk il genel müdürlüğünde sıkça bulunuyorum. burada gözlemlediğimiz durumlar şöyle.
1. adamlar sabah 8 de işe gelmeleri gerekirken, 8 buçuktan aşağıya binaya adımlarını atmıyorlar.
2. geç de olsa geldiler, içeriye girdiler mi, kendi bölümlerinden iki üç kat aşağıdaki başka bölümlere gidip erkek-erkeğe ve kadın-kadına sohbete başlıyorlar. abartısız iki saat hiç bir iş yapmadan lak lak yapıyorlar. (erkekler araba aldım araba sattım, kadınlar kanepe aldık gibi muhabbetler çeviriyor.)
3. hadi sohbetleri de bitti, her 40 dakika da bir sigara içmeye çıkıyorlar.
4. 17.30 da mesaileri bitmesine rağmen, 16.30 dan sonra binada bir allah kulu ara ki bulasın.
bu dört madde benim dışarıdan gözlemlediğim, allah bilir içeride daha ne rezillikler dönüyordur. ama yine de bu dördünden birini bir bankada çalışan insan yapsın da göreyim, dayamışlar sırtlarını devlete, işi gücü soran yok.
hal böyleyken hala yok adalet, yok bilmem ne protestolar. ya arkadaşım sen ilk önce kendi istediklerini hak ediyor musun ona bak.
ismail yk hayranı, ateşli genç bireyin onun ne kadar da kötü bir şarkıcı olduğu söylenince sinirlenip ediverdiği cümle. ayrıca çok haklı, bunu da belirtmek isterim.
tarihi gerçekler birazcık araştırıldığında, ve islamın insanı soktuğu subjektif bakış açısı bir saniyeliğine de olsa terk edildiğinde kabak gibi ortaya çıkacak gerçek.
yahudiler kaç milyon yıldır o topraklarda (filistin) yaşadılar, bir medeniyet kurdular, daha sonra almanlar onları sürdü. o topraklar adamların hakkıdır. bu kadar basit. orta asya türktür diyenler, filistin de israil toprağıdır.
rüzgar essin eteğimi savursun, götüm kabak gibi meydana çıksın, mantığıyla hareket eden bir gariban. katl-i vacib değildir. kimsenin katli vacip değildir. katli vaciptir diyenin amına korum.
kürt erkeklerinin inşaatlarda çalışmaktan oluşan brad pitt i kıskançlıktan ikiye ayıracak adonis kasları ve en pahalı solaryum cihazlarının beceremeyeceği güzellikte bir bronz tene sahip olmalarından mütevellit türk kızlarının rüyalarını süslemesinden dolayı türk erkekleri tarafından kıskanılması, dışlanması durumu.
doğu da görev yapmış bir tanıdığımın danasına araba çarpan (bkmynz. danasına araba çarpan) bir kişinin ağzından duyduğu iğrenç cümle. ne yazık ki götümden uydurmadım keşke uydurabilseydim.
insan hayatı bu kadar ucuz mu diye düşündürten cümle.
ayrıca bir de zonguldakta kömür madeninde çalışan bir işçinin "bizim eşek kadar, kazma kadar değerimiz yoktu, çünkü onlar kısıtlıydı bizse ölsek yerimize geçecek binlerce insan olduğu için önemsenmezdik." demesi var ki iç acısı, bu ülkede bir şeylerin değişmesi gerek. acilen.
2012 yılında kıyamet kopmadan altı gün önce vizyona girecek, zall ın ay da (dünyanın uydusu olan ay) redhouse sözlükleri satarak 100 bin lira kazanmasını konu edinen bir film.
çekimleri başladı mı emin değilim.
david bowie, pink floyd, the beatles, michael nyman gibi mükemmel grup ve sanatçılar dururken, ismail yk, demet akalın, serdar ortaç dinleyen insanlar.
bunları anladığım gün kuantun fiziğini de çözeceğim.
reklam arası dizi gibi bir durum, on beş günlük çaylaklık cezasından üç saat sonra on günlük daha ceza almak. çok üzücü bir durum. takdir yönetimin ama. hocam şans verirse yazacağım. heheheheh.
eczaneci diploması alan oğluna eczane alan babanın bir üst versiyonu.
-olum sen ne okuduydun?
-uluslar arası ilişkiler baba.
-ne yapar o?
-ilişkiler işte, ülkeler arasında...
-o zaman sana bir ülke alalım, denize nazır.
-allah razı olsun babacığım.
üç kıtaya hükmetmiş, beş kıtaya adını duyurmuş, fransızların donunu indirmiş, almanların kulağına çöp sokmuştur. ingilizlerin alnına vurup üfle demiştir. çok büyük bir millettir. o kadar büyük ki, o kadar büyük ki ki, kakara kikiri.
81 ile 81 üniversite kurulmasının sebebi. dünyanın en namuslu memleketi olan anadolu dan yükselen "genelevler çok pahalı, üniversiteli hatunları 100 kontöre bamlıyoruz. daha çok üniversite açın." feryadına bir cevap. aferim.
çok acı bir aşk örneği. leyla ile mecnun, aslı ile şirin, ferhat ile kerem arasındaki aşk bu aşkın yanında gençlik dizisi aşkı gibi kalır.
ve başımda olandır. her sabah görüyorum onu, inci gibi dişleri, güçlü kolları ile karşılıyor beni. bu sefer söyleyeceğim diyorum onu sevdiğimi, ama susuyorum, "kanka", diyor bana, içimden bağırıyorum, ben senin kankan değilim kahpenin evladı, aşıkınım aşıkın... ama içimden... ama susarak... ağzımı açacaksak olsam, iri, diri göğüslü, ince belli, kaslı vücutlu püyük penisli, nur topu gibi evlatları olan hetero toplum susturuyor beni. aşk maceralarını anlatıyor bana, sinemeya gittik diyor yapıştım dudağına diyor, yalandan gülüyorum eheheh meheheh diyorum, içimde kopan fırtınaları bilmiyor. ben onu çok seviyorum, o beni sadece arkadaş olarak görüyor. böhüüüüüüüüüü.
kavga kulubü'nden daha vahşi, daha acımasız, daha kararlı insanların kulübü, çok fena bilendiler sisteme ve insanlara karşı, finans merkezlerini havaya uçurmak gibi abudik, gubidik atraksiyonlar yerine çok daha keskin ve yıkıcı eylemleri olacak.
mottosu;
"toplumun en ince, en narin, en romantik kesimini oluşturan tutunamayanlar olarak (ya da tutunamayan olarak) hoyratça tavırlarınıza, umursamaz davranışlarınıza, bizi görmezden gelen hareketlerinize karşı en sonunda birlik olup, karşı koymak için el ele verdik. korkmayın, hiç bir şey yapamayız, etkisiziz, çünkü adı üzerinde tutunamayanlarız biz. bugüne kadar yaptığınız gibi üstümüze basar geçersiniz, üzerimizden espri yapar, rant sağlarsınız. ortamdaki bütün çıbırları bizim aptallıklarımız ile güldürür, kendinize hayran bıraktırır, meyvelerinizi toplarsınız. biz de kendi halimizde yalnız, ürkek, kırılgan doğamızla başbaşa kalırız.
nah kalırız, nah üzerimizden espri yaparsınız, gözümüz açıldı oğlum, boku yediniz. bekle türkiyem. biz geliyoruz."
