hatunları tavlamak için söylenen sözlerdir. amerikalıların pick-up line dedikleri şey. genelde romantik, esprili ve zekice seçilen sözlerdir. işe yaradığı; filmler, diziler, kitaplar ve ergenlerin rem uykuları dışında görülmemiştir.
conan o'brien' hayranları ve ekibi tarafından kurulan bir nevi destek grubu. nbc conan'ın sunmaya başladığı the tonight show'u jay leno'ya geri verince büyük tepkiyle karşılaştı. team coco, conan'ı bu konuda desteklemek ve nbc'ye geri adım attırmak için kurulmuştu. şu an bir fan club olarak varlığını sürdürüyor.
lebron james'in kafa bandı zaman geçtikçe daha yükseğe çıkıyor. işte yıllara göre lebron'un kafa bandı yükseliği ve saçlarının döküldüğünün bilimsel kanıtı:
insanın tüylerini diken diken eden olay.
gerçekten duydum mu yoksa yanıldım mı bilmiyorum ama az önce kardeşimin sesine benzer korku çığlığı duydum. sonra anlaşılamayan konuşma sesleri duydum. koşa koşa odaya gittim. gittiğimde ses yoktu. kardeşimi uyandırıp sordum. ben bağırmadım dedi.
şu an içim rahat ama kalbime saplanan his geçmedi sözlük. kıpkırmızı olmuşum. bir anda duyduğum o sesler neydi anlayamadım.
haberi ilk duyduğunuzda onlar adına mutluluk hissi veren, sonrasında kendiniz için derin düşüncelere düşüren olay.
onların evlilik haberi aynı anda sizin zamanınızın geldiği -ve geçmeye başladığı- haberini almak gibi. okumuşlar, üniversiteden mezun olmuşlar, iş bulmuşlar, evlenmeye karar vermişler, yüzük takmışlar, hatta adam takım elbise filan giymiş. en son ne zaman takım elbise giydiğimi düşünüyorum. yatta yapılan bir düğünde tamamen zorunluluktan, kendimden tiksinerek giymiştim. sonra üniversite desen, okulu uzattım zaten. ne zaman biteceğini de bilemiyorum. bitince ne olacağını da bilmiyorum. zaten şu ana kadar doğru düzgün çalışıp para kazanmadım bile. belli bir hayat düzenim yok. bırakın evliliği, hiç ciddi bir ilişkim olmadı. bok gibi yaşayıp gidiyorum. birlikte liseyi okuduğum adamlar, kendime en çok benzettiğim, kardeşim dediğim adamlar evleniyor. onları gördükçe daha da umutsuzluğa kapılıyorum.
sözlük onlar için sevindim ama canım da pek bir sıkıldı be. nasıl adam olcaz bakalım.
bugün bayram ziyaretine gelen bir ailede farkettiğim olaydır. haberlerde ne zaman devlet bahçeli görünse 2 yaşındaki çocuk annesinin arkasına saklanıyor, sus pus oluyor. devlet bahçeli susunca yine normale dönüyor. gerçi ben de korkuyorum devlet bahçeli'den ama ben matematiğinden korkuyorum. anlamadığım şeyden korkarım arkadaş!
rating için yapılacak en alçak hareketlerdendir. çocuğu kayıp olan anneye "köyün hemen dışında ölü çocuk bulunmuş." diyen kanal d'nin de ne kadar alçaldığını görmüş olduk.
muhabbet kuşunun boşaltım ihtiyacını monitör üzerinde gidermesidir.
şimdi monitörün üstüne konmuş, beni izleyen muhabbet kuşumu deli ediyordum. deli etmek için kuş arkasını döndüğünde kuyruğuna dokundum*. o da bana doğru dönüp gagasını açıp kızdığını gösterdi. ben de parmağımla ona savaş açtım. bir anda olan oldu. yemin ediyorum sözlük ahalisi, kuş bir anda arkasını döndü, ekrana sıçtı ve yine döndü. yani sırf ekrana sıçmak için arkasını döndü. bok hala ekrandan aşağı süzülüyor.
edit: ben bunu yazarken hard diskime de sıçmış piç. bu savaş demektir. ben de gidip kafesine sıçacağım.
kendisini diğer yaratıklardan ayıran ve insan yapan tüm özelliklerden arınmış amcadır.
taşındıkları aracın arkası açılınca kaçan anguslardan biri bir köşeye sıkışmıştır ve bir amca -amacının ne olduğunu da bilmiyorum- hayvana sopayla vurup durmaktadır. sıkışan angusun amcaya yalvarırcasına bakmasından bile bir rahatsızlık duymamıştır.
aynı acıyı yakın zamanda çekmen dileğiyle...
çocukken yapılan salaklıklardan biridir.
evdeki televizyonun arkasına geçip kardeşime "görünüyor muyum?" diye sormuşluğum vardır. görünmüyormuşum tabi. belki kanalda sorun vardır diye boş kanal açıp da denedik. o da olmayınca kardeşim televizyonun arkasına geçti ben görünüyor mu diye baktım. o da görünmüyordu. belki televizyon kardeşimi çekmiyordur diye kanal aramayla kardeşimi arayıp tüm kanalları bozduk ama yine de bulamadık.
gerçi onun dediğine göre bir kere ben görünmüşüm ama bence yalan söylüyor göt.
açık kaynak kodlu (open source) bir satranç oyunu. 3 boyutlu hoş grafikleri vardır. ayrıca çok basit ve kullanılabilir bir arayüze sahip. windows, mac ve linux versiyonları sitesinden indirilebilir: http://www.dreamchess.org/
soyguncuların kullandığı bir söz olabilir de olmayabilir de.
küçükken kardeşimle bu sözü çok kullanırdık. nereden aklımıza girmiş hatırlamıyorum ama zamanında her gün izlediğimiz vahşi batı filmlerinden olabilir. hatta bir kez babamdan harçlık isterken bacak kadar boyumuzla gelip "sökül paraları" demiştik. evde vahşi batı filmlerini aratmayan sahneler yaşanmıştı.
bir insanın depreme seslenişi. mecaz olarak "hey deprem, bana harika anlar yaşattın" gibi bir anlama gelse de, gerçek anlamı "hey deprem, dünyamı sarstın"dır. bu yönüyle bakınca çok da haklı bir cümle.
odanın tam önünde bir sokak lambası varsa, uyumadan önce perdeyi açıp ışığın içeriyi aydınlatmasına izin vermek ve gece lambası kullanmayarak elektrikten tasarruf etmektir. öğrenci evlerinde sık görülür.
- ikea'dan gece lambası aldım. nasıl? güzel mi?
+ fena değil. benimki bekirpaşa belediyesi'nden.
kıpkırmızı parlak rujlarını dudaklarından taşırırcasına kullanan ve kocaman ağzı varmış gibi görünen kızların durumudur. gördüğümde yolumu değiştiriyorum, "let's put a smile on that face!" diyecekler sanıyorum.
yatmadan hemen önce facebook anasayfanızı gözden geçirdiyseniz ve kalkar kalkmaz bilgisayar başına geçen işsiz güçsüz topluluktansanız uygulayabileceğiniz yöntem. facebook anasayfasında hatırladığınız son postu bulursunuz. kaç saat önce yazılmışsa o kadar uyumuşsunuz demektir. alzheimer hastalarında işe yaramamaktadır.
özellikle arcade yarış oyunlarında kullanılan bir sistem. ilk sıradaki yarışçıyla son sıradaki yarışçı arasındaki farkı hep az tutarak heyecanı arttırma amaçlıdır. oyun sırasında farkedilmese de, istatistiklerde son sıradaki yarışçının hep daha hızlı olduğu görülür.