Memleketimdeki cinsellik fobisinin günden güne çığ gibi büyüyüp, devlet makamlarında bile tek konuşulan mesele haline gelmesidir. Ciddi ciddi şaşırıyorum. Her gün başka bir habere apışıyorum. Eşşeğin amına su kaçırdılar iyice. işte son birkaç zamandır ortalıkta dolanan haberler
Sürekli cinsellikle bağdaştırıp saçma sapan yasak, sansür, sınırlama getiren insanların karılarına, kocalarına sesleniyorum. Rica edicem düzenli bir seks hayatı için maksimum çabayı gösterin. Eşlerinize haftada en az üç kere verin. Öyle azgınlar, öyle hayaller kuruyorlar ki kafalarında, ellerinden ya da başka uzuvlarından kaza çıkması korkusuyla boyuna yasak getirip duruyorlar. Sizin başınız ağrıyor diye, bütün memleketin sosyal hayatını sikertiyolar..
Sözleri itibariyle külliyen yalan olan akp'nin seçim propaganda müziğidir.
Aynı yoldan geçmişiz biz
Aynı sudan içmişiz biz
Yazımız bir kışımız bir
Aynı dağın yeliyiz biz
Şarkılar bir türküler bir
Hep beraber söyleriz biz
Halaylar bir horonlar bir
Aynı sazın teliyiz biz
Aynı yoldan geçiliyor olsa bile, kimisi ciplerle kimisi yürüyerek, kimisi sürünerek geçiyor o yollardan.
Aynı sudan içilmiyor malesef, herkesin şaşal su içme lüksü yok, çeşmelerden de dökülmüyor sağlıklı sular...
Yazımız kışımız hele hiç bir değil, bu doğalgaz fiyatlarıyla. Kışın halkın takriben %75'nin götü donuyor.
Ve yazın, herkes memleketin en güzel yerlerinde gidemiyor 5 yıldızlı tatillere
Şarkılar bir, türküler bir evet ama, şarkı söyleyecek kadar huzurlu mutlu refah bir kitle yok sokaklarda
Halaylar horonlar bir falan değil, aleviyi, kürtü, lazı, trakyalıyı, herkesi birbirine düşman ettiler şu son 10 yılda. herkes kendi halayını çekiyo artık.
Haydi bi daha, bi daha bi daha
Hep beraber körleşelim...
Mehmet hocanın sıkıcı dersleri sayesinde karikatür yeteneğim gelişti. Derslerde çizdim de çizdim. Aynı zamanda küfretme defterimin en nadide eserlerini yine onun derslerinde kaleme aldım. Kendisine küfrettiğimden değil yanlış anlaşılmasın, içimdeki küfretme potansiyelini ortaya çıkarıp beni isyankar yapan bi yanı olduğundan. Onun sayesinde sınavlara çalışma şevkim kalmadı, ben de yine onun dersi hariç çok kasmadan geçilebileceğini farkettim çalışmaktan vazgeçtim. içimdeki okuyup adam olma isteğinin içine sıçtığı için, ne kadar boktan işe yaramaz bir bölümde okuduğumu anlamamı sağladığı için ve bölümümden- dolayısıyla mesleğimden- nefret etmeme sebep olduğu için 4 yıllık öğrencilik hayatımda sanırım en çok şeyi kendisinden öğrendim. Bu sene 3.ye aldığım dersini verebilirsem mezun olucam. Fakültemizin bazı diğer hocalarının da beni dersten soğutmakta başarıları mevcuttur fakat oscar goes to mehmet hoca...
Okulumun kurum olarak ne kadar boktan, adi, işe yaramaz bir yer olduğunu öğrendim. Staj zorunluluğu olmadığından staj yapamadığımız, 2. eğitim olduğumuz için hazırlık okuyamadığımız, basketbol sahası büyüklüğündeki sınıflarda 3-5 kalorifer peteği oluşundan sınıfta it gibi titreyerek ders dinlemek zorunda kaldığımız, yemekhanenin sadece gündüzcülere hizmet verişinden yemek hizmetinden faydalanamadığımız bir kurmmuş burası bunu öğrendim. ÖSS kitapçığında yazmıyordu tabi bunlar, bilemedim.
Bursanın ne kadar boktan bir yer olduğunu öğrendim sonra. insanlarının ne kadar yobaz ama bir o kadar da şerefsiz olduğunu öğrendim. Geceleri sokakta kız başıma gezmemem gerektiğini, kolumun bacağımın kopabileceğini öğrendim. saat 12'den sonra dışarıda kalırsam tüm ulaşım araçlarının balkabağına dönüşeceğini öğrendim.
Çarpık bir sistemden öğrenebildiğim kadar çok öğrendim kısacası. Bol bol film seyrettim, gezdim gördüm eğlendim. içmeyi iyi öğrendim. Hayatın tadını aldım her ne kadar engellemeye çalışsalar da, büyüdüm bir de tüm bu çarpıklarla. Güvenmeyi öğrendim, bir de güvenmemeyi.
referandumda hangi cephede yer alacağını söylemeyen tusiad'a verip veriştiren başbakandır. hükümetle kedi köpek gibi oynanmaz demiştir. tusiad da, söyleme zorunluluğumuz yok demiştir.
referandumda kimin ne diyeceği o kadar çok dillendi ki, söylemeyene hesap soruyorlar. sananane yorram belki pusulaya çük çizip kendi protestomu yaratçam. nasıl bi demokrasidir bu anlamadım. demokrasi midir hiç anlamadım. ama öyle olduğunu iddaa edenler ve buna inanlar var. hem de bayağı çok...
an itibariyle beni uykumdcan eden, dışarıda üç beş ayyaş aşık adamın gerçekleştirdiği eylem. durduramıyorlar kendilerini, ellerinde bir gitar bir şarkıdan bir şarkıya atlaya atlaya deli gibi bağırıyolar. geçenlerde de aynılarının kız versiyonu vardı ki onlar çok beterdi bunlar romantik hiç değilse...
uyuyodum lan ne güzel, sıçtılar içne, niye memleketi kurtarmıyolar da şarkı söylüyolar... way amua goyyim!
adam şu an resmen spontane, sorulan her soruya şarkıyla karşılık veriyo.
-sezgin size geliyo olum
-gelsiiin, buyursuuunnn, hoşgelsiiinnn tra la la...
kızları ve erkekleri, dindarları ve ateistleri, faşistleri ve komünistleri sürekli yaftalama çabası içinde olan sözlük güruhudur. hoşlanan kızın sevişelim mi diye mesaj atması; yorum: orospudur, sevgilisini simit sarayına götüren erkek; yorum: ayrılmak şarttır, yurtta oda arkadaşının zenci olması; yorum: evlerden ırak gibi tek cümleyle olayı çözen yüce sözlük yazarlarının bolca bulunduğu sözlükler diyarıdır...
benim de kişisel yaftam uludağ sözlük yafta yapıştırmayı sevenlerin yuvasıdır...
askerlik yan gelip yatma yeri değildir, ölecekler tabi, ya ne olacağıdı derse- ki yarısını demişti zaten evvelden- şaşırmam, alıştık artık her türlü densizliğine...
uludağ üniversitesi otomasyonunun ders seçme ve ders açıklama dönemlerinde göstermiş olduğu performanstan dolayı öğrenci içinde oluşan küfür etme isteğidir. engellemesi çok zordur...
şöyle ki; sıçtığımın otomasyonunun yegane iki görevi var zaten:
1) not kartına sınavları işlemek
2)yeni dönem için ders seçimini yapmak
fakat ders açıklama döneminde bir türlü açıklanamayan harf notları yüzünden yeni dönem için ders seçimleri öğrencinin elinde olmaksızın engellenir. zar zor ders notları girilmiş olan öğrenci ise ders seçmeye çalışır çabalar fakat bir türlü seçemez o neden? çünkü yoğundur. 654654bin kişilik okula 1000 kişilik altyapı ile otomasyon hazırlarlarsa olacak olan budur da, anlayamadığım öğrencinin suçu nedir. her seferinde aynı terane ama yine de üniversite yönetiminin bu konuyla ilgili bi çözümü yok. böyle otomasyonun taa .mına koyum lan. yeter be delirdim!!!
kronolojik olarak her yılın yazarlarını incelemekten sıkılan sözlük halkına alternatif inceleme konusu... yeter lan. 96 ile 94 arasındaki büyük fark ne olabilirki başlık açılmaya değer olsun...
tanım: 1997 yılında doğan kertenkelelerdir. bu kertenkelelerin ortalama 10 yıl yaşadığını düşünürsek* 2007 yılında ölmüşler dolayısıyla vuvuzelanın beynimizde yarattığı hasara şahit olamamışlardır. şanslıdırlar keratalar...
atılmasınlarda bari şöyle bi önlem babında duyuru yapılsın...
tamam türbanlısınız, çıkarasınız da yok, ama ey allahın kulları bari peruğun altından göstermeyin renkli renkli. yaratık gibi oluyonuz lan!!
bu kadar kaba olmasın tabi canım. daha naziketli olsun...
renkli renkli gözükenlerin ne olduğunu kavrayamayan zihniyet mi eksiliyor lan beni...
adını bilmediğim başörtünün içine saç oynaşmasın diye bağlanan şeyden bahsediyorum. siz ne anladınız lan...
herşeyi ekmekle yiyen bünyenin gerçekleştirebileceği muhtemel eylemdir. öğrencilikte başa sık gelir. akabinde alınacak kilolar göte ve göbeğe konuşlanır... daha da aşmış versiyonu olarak ekmek arası cips yemek varsayılabilir. ki ekmek arası cips yiyen bir hocam vardı vakti zamanında, tespite uygun olarak şirin bir hacı yatmaz gibiydi kendisi...
kavgaya girmeden yapılması gerekenler, sonrasında söylenenler , öncesinde yapılanlar gibi başlıklarla sözlük güruhunun toplu bir kavgaya karışacağına inanmaya başladım.
(bkz: inci sözlüğe mi dalıyoruz beyler)diyesim geldi...
son yolculuğuna uğrulanan götte kalan bok parçasını, insanlığa yaraşır şekilde mis gibi kokularla sarıp sarmalama ihtiyacı duyanlar için tasarlanmış yeni nesil tuvalet kağıdı, oysaki bildiğin bok silici...
kedilerin cinsel hayatını düzene sokabilecek, sahiplerine rahat bir nefes aldıracak, en harika buluş olacaktır... hala üretilmemiş olmasına inanamıyorum... ya da aradım da ben bulamadım. ama en kısa zamanda bir girişimcinin üretime geçirmesini dilerim...
son cümle biraz acayip mi olmuş lan??
bir inci sözlük repliğidir ve sözlüğe hiç yakışmamaktadır. her başlıkta görülmekten tiksinti getirmiştir kendime... mesela şimdi kendim için alt tarafta beklediğim bıdıbıı;
adam bıkmış beyler.
edit: alttaki küfürleri görünce adam kusmuş beyler. ota boka ağız dolusu piç denir mi lan yuh!!!
sevigilisi sözlük yazarı olanlar için çılgınca entiri girme serbestisi yaratabilecek hayali yarış... aslı ve fotokopisi ve onun saçına ilk dokunan yazar ilan edilen damdaki deli için birincilik şimdiden ilan edilmiştir tebrikler gençler!
(bkz: aslivefotokopisi) (bkz: damdaki deli)
yurtdışındaki only 99 cent uygulamasından esinlenerek görükleye böyle bir kafe açmışlar. menüdeki her bişey ya bir lira ya iki lira. akdeniz salatasından çizkekine ne bilim ayvalık tostundan milkşeykine kadar herbişey pek bi ucuz. tam süper öğrenci dostu biyer doğrusu... bugün gittim büssürü şey yidim içtim valla çok az para ödedim burdan da herkeşlere tavsiye edeyim didim...
derli toplu bir sözlük için an itibariyle en gerekli eylemdir... ya da bir de sağ frame açmak itibariyle guiza ve fenerbahçe konuları burada tartışılabilir...
istanbul; moda şehri, kimsenin kimseyi sallamadan sokakta rahatça dolaşabildiği avrupai bir şehir olarak yansıtılmıştır reklamda. semtlerine göre bazen doğruluk payı olabilir bu söylemin fakat dişiler için evden çıkmadan önce 55 kere düşünmektir istanbulda moda, zira bol pantolan giysen "ah o pantolonun içinde ikimiz olaydık gülüm" , dar bir tişört giysen ve mesela telefon asmış olsam boynuna "iki dağ arasında çekker mi, çekker çekker" diye yaratıcı sapıklıklara mekan olabilecek bir şehr-i güzel'dir istanbul... tecrübeyle sabit yaşanmışlıklardır bunlar...
öğrenci evlerinde gerçekleşmesi muhtemel bir durumdur. "ay gezdim, ay tozdum, ay şimdi de yoruldum, eyvah dizim var, ahanda sınav başladı" derken başlarda yayla görümünde olan bulaşıkların, giderek dağlaşması ve volkanik olup, ölümcül tehlike saçmaya başlamasından hemen önce alınan bir kararla düzenlenen bulaşık yıkama turnuvaları kapsamındaki spor aktivitesidir...
konunun giriş entrysini okumadan, entrlerin gidişine bakıp olayı anlamadan sırf yorum yapmış olmak için- entry sayısını arttırmak için- entry giren yazar eylemidir. başlığı haybeye şişirirler...
en birinci olana madalya var da benim mi habarım yokhhh hocam didirtirler insana...
solak öğrencinin yanına gelip, "o elle yazmak günah" diyen hocadır. öğretmen değildir zaten olsa olsa hocadır. olay inegöl'de gerçekleşmiştir, durum böyle olunca şaşırmamak da gerekir aslında ama inegöle bile fazladır bu replik kanımca!
sakızı çiğnedikten sonra yere atan dümbükler yüzünden başa gelen olaydır... sıcak yaz gününde vıcıyan sakız, çimlere serilmişkene bi bakarsın götünün orta yerine yapışmış. artık küfür etsen de nafile...
nerde bu devlet nerde bu millet yere sakız atmak yasaklansın ulan!!!