efendim henüz öğrenci hayatına mükemmel bir şekilde devam edebilirsiniz ancak bu sevgilinizin iş güç sahibi olmasına engel değildir. hatta, çoğu zaman beraber kaldığınızı düşünelim, her sabah tanımlanamamış bir saatte uyandırılıp, eşofman altına giyilen botlar ile şıngır mıngır sevgiliyi bırakma törenine maruz kalırsınız. olsun, korkacak bir şey yok, eve dönünce thanksgod uykunuza deliler gibi devam edip, rahat rahat osurabilirsiniz.
Ali demir'in aklına gelip, "neyse sonra yaparız" diyerek ertlediği uygulama. hatta maliyeti 30 kuruş, makbuz karşılığında ise 2tl'ye verilmesi düşünülmüştür.
anlayamadığım olay. otomatik fitre sisteminden mi geçiyoz böylece ? hazır birkaç fakir üniversiteli arkadaşımı bulmuşken, yabancıya gitmesin amına koyim fitremiz.
mesela bu fakirler yok efendim akşam ekmek ile sadece 2 adet zeytin yesek haftada şu kadar, ayda bu kadar kazançta oluruz gibi gerzek düşüncelere girerler. "şu köşeye kadar bırak bari" diyerek yoldan tasarruf yaparlar. ulan sen kimsin ! senin bütçen ne ! ya çok yavşak bu fakirler, hiç sevmiom valla.
fakir veya vizyonu sizden düşük arkadaşlarınızın gidemedikleri yere sizin gidip, "check in" yapmanız sonucu vücudunuzun son "uptade" versiyonudur veya versyon, version gibi.
20 Ağustos Cumartesi günü gerçekleştirilecek etkinlik. Açıklaması ise şöyle; " galata kulesi'nin yanıbaşındaki açık alanda hemen her gece içki ve müzik eşliğinde eğlenerek sergilediğimiz sosyal dayanışmamız, siyasal iktidarın emriyle polis tarafından taciz edilmeye başlandı.
son örneğini 10 ağustos çarşamba geceyarısı yaşadığımız dayatmada, 'gürültü' gerekçesiyle sözlü ve fiziki zorlamalar eşliğinde alanı terketmeye zorlandık. şehrin hemen her yanında maruz kaldığımız devletin şiddet, baskı ve tahrik eylemlerinin bir başka türüyle karşı karşıyayız. '
şikayet' yalanıyla meydanlardan ve sokaklardan uzaklaştırılıp, duvarlar arasında görünmezliğe mahkum edilmeye çalışılıyoruz. yaşam alanlarımıza karşı girişilen polis güdümlü bu saldırılara karşı meydanları ve özgürlüklerimizi savunmak için galata kulesi'nin gölgesinde cumartesi gecesi buluşuyor ve birleşiyoruz.
yani otoyol kenarlarında, ne bilim çarşılarda felan bu tarz üniversiteler var. hayret ediyorum orada çalışanlara, okuyanlara. ulan bu kadar kolay mı unıversite açmak.
Adı üstünde reklam ajansıdır. Geleneksel tarzda uzmandır. Türk motiflerini iyi işler, Türk insanını tanır. Yaratıcı ekibi güzel insanlardan oluşur. Ofis taksim'in en güzel apartmanı, mısır apartmanı'ndadır.
Örtülü ödenekten aldıkları milyon liralar ile, takım kaptanının "maddi manevi" açıklamaları ardından, kamuoyunda altınlar, süper lüks daireler ve kravatlı ziyaretler sonucu dev adamlıktan "prim" adamlığa geçmiş veya çok yakınında olan basketbol oyuncularımızdır. aldıkları başarı ve yaşattıkları gurur ile bunun bir alakası yoktur.
aşırı korkuların, belki bir filmin sahnesinden etkilenen bünyenin ter içinde uyanıp "anasını sikiyim ne biçim rüya lan bu" demesine sebep veren durum. sıkıntı yapılmamalıdır, rüyada ibne olmak geçicidir, inception etkisine girip "farkındayım" tribine girmeden uyanmak gerekir.
12 Dev adam milli marş sırasında hep böyle yapıyor. Araştırmayı denedim gerçekten böyle yapılması gerekiyormuş. Nefret ettim.
Edit: Sporcuların motive olmasında oldukça önemli bir etken. Benim sevmediğim kısım inanılmaz araştırdığım zaman ki "böyledir,budur,bu olmalıdır,yapmayan ibnedir" tarzı yaklaşımlardı. Pek açık olmamış.
Durdu baktı ve söyledi "bu dahil" dedi "tüm genellemeler yanlıştır" diye tamamladı, çayına devam etmek istedi ama edemedi. Belki duygulandı, belki etrafındaki insanların ona nasıl baktıklarını merak etti !
Yeter artık ! Genelleme ve yanlıştır, doğru değildir gibi saçmalıkları duymaktan bıktım. Bu kişisel bir haykırıştır.
"Düşüncenin, isteğin ve iradenin olmadığı yerde özgürlük olmaz; fakat özgürlüğün olmadığı yerde düşünce, istek ve irade söz konusu olabilir." diyen bir düşünür "insan özgürdür" diyebilir mi ? insan gerçekten özgür müdür ? Yoksa "demokratikleşme" gibi pelesenk olmuş bir kavram mıdır ? Bunun ayrımını iyi yapmak gerekir.
mor ve ötesinin ayıp olmaz mı şarkısında geçen, bence en güzel en basit cümlesi. vokale diğer cümle için müthiş bir güven sağlayan melodisiyle beraber.
kendini dökülmeye başlayan yaprak gibi görmeye başlarsın, her ayrılık şarkısında kendini ararsın, yaranı kaşır akan kan ile tarifi zor bir zevk yaşadığını fark etmezsin.
Gecenin bir saatinde böyle bir talep gelirse, karnınıza ağrılar girip aklınıza gelen yüzlerce olasılık ile yüzleşmek zorunda kalabilirsiniz. Halbuki ne hayalleriniz vardı ? Yapılacak o kadar çok şey, görülecek o kadar yer varken. Olmadı.
Ege bölgesi yurdum insanlarının çok sinirlenmeden, gayet doğal bir şekilde gün içerisinde çok sık telaffuz ettikleri küfür. Hani "bir daha söyle" diyesin gelebilir.