Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliği hiçbir şart ve koşul altında sarsılmayacak güç ve kudrettedir. Bunu hedef alan hertürlü iç ve dış saldırı geçmişte olduğu gibi bundan sonrada başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur.Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün çizmiş olduğu yol doğrultusunda demokratik, laik ve ulus devlet çizgisinden asla ödün vermeyecektir.
Bugün Bostancı’da gerçekleşen silahlı çatışma neticesinde, 1 baş komiserin şehit edilmesi, 1 vatandaşımızın ölmesi ve çok sayıda vatandaşımızın da yaralanması, ulus olarak bizleri derinden etkilemiştir. Bu üzücü olayda hayatını kaybeden 2 vatandaşımıza tanrıdan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Daha bu silahlı çatışma devam ederken ve yetkililer tarafından henüz hiçbir açıklama yapılmamışken, bir kısım medya organlarında çıkan haberler ise, müvekkilime yönelik suçlayıcı birtakım ifadeler içermiştir.
Ölen terör örgütü yöneticisi ile bağlantı kurmak suretiyle, dayanağı olmayan bir takım isnatlar üretmek, evrensel hukuk kaidelerinin ötesinde kamu vicdanını da zedeleyen bir durum oluşturmaktadır. Müvekkilim hayatının her dönemini yasalara saygılı bir yurttaş olarak yaşamıştır. Hiçbir şekilde ve koşulda hiçbir terör örgütü yöneticisi veya üyesi ile iletişim içinde olması söz konusu değildir.
Dayanağı olmayan isnatlarla 10 aydır hürriyetinden yoksun bırakılan müvekkilim hakkındaki hukuki süreç devam etmektedir. Adil bir yargılama sonunda masumiyeti en kısa sürede ortaya çıkacaktır. Bu adli süreçle bağlantı kurularak ileri sürülen isnatlar gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu yönde yayın yapan medya kuruluşlarını hukuku sürece saygı göstermeye davet ediyoruz. Toplumda infial uyandıracak ve kişilik haklarımızı çiğneyecek şekilde yayın yapan bu basın-yayın organlarını sağduyulu olmaya çağırıyoruz.
Ve üzerine basarak tekrar ifade ediyoruz ki, müvekkilimin hiçbir terör örgütü ile hayatının hiçbir döneminde bağlantısı olmamıştır. Bunun aksi yönünde, mesnetsiz yayın yapan basın kuruluşlarına karşı yasal her türlü haklarımız sonuna kadar kullanılacaktır.
Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliği hiçbir şart ve koşul altında sarsılmayacak güç ve kudrettedir. Bunu hedef alan hertürlü iç ve dış saldırı geçmişte olduğu gibi bundan sonrada başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur.Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün çizmiş olduğu yol doğrultusunda demokratik, laik ve ulus devlet çizgisinden asla ödün vermeyecektir.
Bugün Bostancı’da gerçekleşen silahlı çatışma neticesinde, 1 baş komiserin şehit edilmesi, 1 vatandaşımızın ölmesi ve çok sayıda vatandaşımızın da yaralanması, ulus olarak bizleri derinden etkilemiştir. Bu üzücü olayda hayatını kaybeden 2 vatandaşımıza tanrıdan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Daha bu silahlı çatışma devam ederken ve yetkililer tarafından henüz hiçbir açıklama yapılmamışken, bir kısım medya organlarında çıkan haberler ise, müvekkilime yönelik suçlayıcı birtakım ifadeler içermiştir.
Ölen terör örgütü yöneticisi ile bağlantı kurmak suretiyle, dayanağı olmayan bir takım isnatlar üretmek, evrensel hukuk kaidelerinin ötesinde kamu vicdanını da zedeleyen bir durum oluşturmaktadır. Müvekkilim hayatının her dönemini yasalara saygılı bir yurttaş olarak yaşamıştır. Hiçbir şekilde ve koşulda hiçbir terör örgütü yöneticisi veya üyesi ile iletişim içinde olması söz konusu değildir.
Dayanağı olmayan isnatlarla 10 aydır hürriyetinden yoksun bırakılan müvekkilim hakkındaki hukuki süreç devam etmektedir. Adil bir yargılama sonunda masumiyeti en kısa sürede ortaya çıkacaktır. Bu adli süreçle bağlantı kurularak ileri sürülen isnatlar gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu yönde yayın yapan medya kuruluşlarını hukuku sürece saygı göstermeye davet ediyoruz. Toplumda infial uyandıracak ve kişilik haklarımızı çiğneyecek şekilde yayın yapan bu basın-yayın organlarını sağduyulu olmaya çağırıyoruz.
Ve üzerine basarak tekrar ifade ediyoruz ki, müvekkilimin hiçbir terör örgütü ile hayatının hiçbir döneminde bağlantısı olmamıştır. Bunun aksi yönünde, mesnetsiz yayın yapan basın kuruluşlarına karşı yasal her türlü haklarımız sonuna kadar kullanılacaktır.
Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliği hiçbir şart ve koşul altında sarsılmayacak güç ve kudrettedir. Bunu hedef alan hertürlü iç ve dış saldırı geçmişte olduğu gibi bundan sonrada başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur.Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün çizmiş olduğu yol doğrultusunda demokratik, laik ve ulus devlet çizgisinden asla ödün vermeyecektir.
Bugün Bostancı’da gerçekleşen silahlı çatışma neticesinde, 1 baş komiserin şehit edilmesi, 1 vatandaşımızın ölmesi ve çok sayıda vatandaşımızın da yaralanması, ulus olarak bizleri derinden etkilemiştir. Bu üzücü olayda hayatını kaybeden 2 vatandaşımıza tanrıdan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Daha bu silahlı çatışma devam ederken ve yetkililer tarafından henüz hiçbir açıklama yapılmamışken, bir kısım medya organlarında çıkan haberler ise, müvekkilime yönelik suçlayıcı birtakım ifadeler içermiştir.
Ölen terör örgütü yöneticisi ile bağlantı kurmak suretiyle, dayanağı olmayan bir takım isnatlar üretmek, evrensel hukuk kaidelerinin ötesinde kamu vicdanını da zedeleyen bir durum oluşturmaktadır. Müvekkilim hayatının her dönemini yasalara saygılı bir yurttaş olarak yaşamıştır. Hiçbir şekilde ve koşulda hiçbir terör örgütü yöneticisi veya üyesi ile iletişim içinde olması söz konusu değildir.
Dayanağı olmayan isnatlarla 10 aydır hürriyetinden yoksun bırakılan müvekkilim hakkındaki hukuki süreç devam etmektedir. Adil bir yargılama sonunda masumiyeti en kısa sürede ortaya çıkacaktır. Bu adli süreçle bağlantı kurularak ileri sürülen isnatlar gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu yönde yayın yapan medya kuruluşlarını hukuku sürece saygı göstermeye davet ediyoruz. Toplumda infial uyandıracak ve kişilik haklarımızı çiğneyecek şekilde yayın yapan bu basın-yayın organlarını sağduyulu olmaya çağırıyoruz.
Ve üzerine basarak tekrar ifade ediyoruz ki, müvekkilimin hiçbir terör örgütü ile hayatının hiçbir döneminde bağlantısı olmamıştır. Bunun aksi yönünde, mesnetsiz yayın yapan basın kuruluşlarına karşı yasal her türlü haklarımız sonuna kadar kullanılacaktır.
bunlar yavaşçalar familyasından olup,
beyinleride vücutları gibidir.
geçmişe saplanıp halifelik özlemi çeken zavallıcalar familyasıyla akrabalıkları vardır.
çokta acınasıcasıdırlar.
"kuranı türkçeye çevirmek ve bir ulusun kutsal kitabını kendi dilende anlayarak okumasını sağlamak mı?" desem yoksa "ezanı türkçe okutarak toplumun %99 u tarafından bilinmeyen anlamını halka açıklamak ve ulusal dilinde ibadeti teşvik etmek mı?" desem...
ne desem boş.
cumhuriyetin 86.yılda hala anlaşılmamışsa yada anlaşılmak istenmiyorsa yada anlaşılmasını istemiyorlarsa "durmak yok yola devam"...
bu yol tahran a çıkar.
(bkz: atatürk ün balıkesir hutbesi)
"toprak ve suyu karıştır birazda şundan ha az kalsın unutuyordum biraz da bundan. oldu. al sana adem."
demiyoruz tabi.
"ama kardeşim eğer bilime inanmıyorsan saygı göster bari biraz değil mi" dedirten insanın sarf ettiği sözler
kanunda yazılı olan ifadesiyle "mevcut delil durumu ve delilleri karartma şüphesiyle" tutuklanan,
7 ay tutuklu kaldıktan sonra bu delillerin aslında hiç mevcut olmadığı anlaşılarak serbest bırakılan,
ergenekon mağduru.
rte: bir daha davos a gelmem
tercümen: davosun havası dokunuyor akdeniz sahilinde yapalım bir sonraki toplantıyı bak yoksa gelmem bir daha
rte:siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz
tercüman: insanlar ölüyor tamam ölsünler ama bari bir dua okuyun arkalarından
rte: bir dakika bir dakika
tercüman: bir dakika sonra bitir olayı hadi işimiz var
....
kişinin tepki vermekle vermemek arasında yaşadığı ikileme güzel bir örnek.
olaya birey veya ülke perspektifinden baktığında da, kişiye soğuk terler döktüren sıkıntılı durum.
denizlililerin kullandığı ironik slogan.
diğer açıdan, devlet politikası ile milleti birbirinden ayıran, amaçlanmamış bilinçsiz hareket.
atalarımızın sarfettiği, her milletin içinde iyiside vardır kötüsü de sözünü hatırlatan durum.
yokluğunu her daim özlediğim düzeyli, bilgili ve başarılı bir devlet adamının görevine geri dönmesi için başlatılmış son yılların en anlamlı kampanyası.
ırak a asker gönderip abd yi destekleyen,
israil le silah modernizasyonu anlaşmaları yapan,
her yıl abd senatosunun önüne gelen ermeni soykırımı tasarısı için yahudi lobisinin kapısını çalan,
aynı lobiden övünç madalyası alan,
iç siyasete mesaj için ülkenin uluslararası itbarını sarsan... kişiyi
havaalanında karşılama eylemi.
rte nin perez'e itafen söylediği "adam öldürmesini iyi bilirsiniz" sözünün arkasından yaptığı basın açıklamasında, "kendisine az süre verdiği" bahanesini ileri sürerek suçu moderatöre atması.
buna da şükür moderatöre, "filistindeki fiili durumdan aslında sen sorumlusun" da diyebilirdi.