insana olgunlukta kocaman bir adım attırabilecek dramatik durum.. baba eğer çok duygusal değilse* hayatta ancak birkaç kez görülebilecek olay.. bir dost edasıyla yaklaşıp babanız olduğu unutularak teselli edilirse insana birçok şey katabilir..
yakın zamanda duyduğum ve yaşam algımı değiştiren gece kulubü badigardı söylemi.
x adet erkek ve y adet erkek-baağyan karışımı tiscoya gitmeye niyet etmiştir. x denek grubunun kafası pek iyidir. tisco ya ulaşmaları biraz zaman almıştır ve eğlencenin dibine bir an önce vurmak isteyen y karışık deney grubu çılgın tisco gecesinde safını almıştır. x grubuna "bizler çılgınca eğlenmeye başladık gelince çağrı atın alalım sizi" uyarısında bulunur. herşey buraya kadar insan ırkı için doğal gelişmiştir. kapıya gelinir ve olaylar gelişir..
-x denek grubu: biz eğlencez dik te
-yiğido badygard: olurmu lan eğlenemezsiniz
-x: sebep?
-badigard(yanımdaki elemanı süzerek): arhadaş konsepte uygun diil arhadaşım
-x: annadık(bu sırada x grubu birbirine bakarak ağız dolusu kahkahayı basar ve toparalar)..ama bak baağyan arkadaşlar falan geldi içerden..
-badi(mevcut çağı kapatıp yeni bir çağ açan cümleyi sarfeder): erkek oranınız fazlaarhadaşım..
kahkahalar arasında mekan terk edilir ve tatil boyunca gülmek için sıkı maklzemeyle devam edilir tatlı tatile..
edirnekapı-sultançiftliği metro hattının açılmasıyla birlikte hareketlenen beşyüzevler muhitinde yeni açılan, 2 genç ve kibar kardeşin işlettiği, leziz mi leziz orgazmik mi orgazmik izmir kumrusu ve waffle yapan ferah mekan. menüleri oldukça geniş. mekanın tasarımı ve özellikle içerideki tablolar cidden ilgimi çekti. özellikle girdikten sonra tam karşıdaki koskoca peace tablosu ve hemen yanında ki bob marley tablosu. değişik sürrealist tablolarda gözüme çarptı. özellikle waffle ı abbas ı kesinlikle aratmayacak dercede iyidi. üstelik fiyatı 4 ytl civarındaydı. ihop ve waffle house harmanının gaziosmanpaşa ya uyarlanmış hali desek yanlış değil..
en az kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma kadar hatta bazı durumlarda daha fazla ego törpüsü gerektiren ve fazlasıyla önem arz eden hayat bilgisi dersi maddesi. sosyal çevresinde gandhi yim ben imajı oluşturmaya çalışan ama rüzgar yön değiştirdiğinde başlığa konu olan durumu zevkle red ederek hayata geçirmekte beis görmeyenlerden uzak durulmalı efem..
"yok abi rakı bozuyo beni o kokusu falan bööğğğk" çüler için ilaç niyetine üretilmiş harikulade mükemmel bir içimi olan içki. piyasadaki 5469852555 rakı çeşidinden, yok işte 4 distileden sonra amıda şekilde beklemeye bırakılmış bödö rakılarından falan çok daha üst klasmanda bir rakı işte. rakıdan çekinenlerin acilen denemesi gerekli.
başlık açıldıktan sonraki süreçte yazarların başlığa neye göre entariler döşediğini gözler önüne seren durumlar bunlar efem. genelde popüler olan veya popüler olmak adına popülist olma çabasıyla 2 ana grupta toplanmakta bu pek bir gereksiz araştırmanın dinamikleri. e bakalım..
popüler olmak amcıyla popülist ifadeli başlık açma ekolünün dolma kriterleri üzerindeki alameti fırkaları;
-en tipiği insanların yoğunlaştıkları belli bir görüş kişi veya tercihe aleni ve irticai saldırılarda bulunarak bu sağlanır..
-bir diğeri bunun tam aksi olarak yine belli bir tercih, kişi veya yoğunlaşma alanı seçilir bu defa aksine bu iddia çeşitli savlarla gazlanırda gazlanır, övülürde bitirilemez ve başlık entari manyağı oluverir..
-birde en fazla kokanı vardır ki o da yazdığı bir iddiayı değer ölçütleri kabul etmesede sadece toplum baskısını göğüsünde istop etmek için kaleye şut çekip gol attıklarını sananlar ama topu stadın dışına atanlar vardır bu grupta..
başlığı açan yazarın popülerliğinin alt metine yansıması kanunu;
-buna da pek bi rastalanır.. burda nasıl işliyo pek bilmiyorum ama(nasıl bilmiyorum lan yalancı göt) mesela ekşide celebrity bir yazarın açtığı başlığa hiç istemediği halde üşene sıkıla sırf o başlığı açan tanınmış yazar üzerinden nemalanmak ve(veya) paylaşmış olduğu görüşle o yazardan takdir bekleyerek ruhuna masturbasyon yaptıranların canlı örmeklerine rastlamak pek mümkün kuzum..
içindeki uzay boşluğundan daha derin olan boşluğu dini konulara hakaretle doldurmaya çalışan ve dahi bunu gerçekten doldurduğunu sanan mı dersin, herkes gidiyo mersine ben hala neden düz şeylerle uğraşıyorum ki haydiii tersine ekollü başlıklarla sonuca gitmek isteyenlermi dersin. fiuuv.. neler neler..
bak mesela ufak bi ipucu vereyim.. biraz sonra şöyle bi tip kesin türeyecek..
-zuhehehehuhuhehehe bak şincik sen böylen yazdınya başlığın dolmasını istemiyonda bu ney ya lan dürzü..
ama yok lan buraya yazdımya gol yolunu tıkadım.. hah..:)
oynaması oldukça zevkli bir oyun, yapması oldukça gerekli ve insan özbenliğine ulaşmak için anahtar niteliğindeki aktiviteler bütünü.. hemen aklımda olan yüzlercsinde az önce aklıma gelen bir tanesini aktarayım.. mesela facebook ta söylemek istediği güzel bir şeyi wall a yazan bir insan, aynı şekilde egosunu tatmin anlamında bir feedback beklemekte ve ilgisini bu yolla tatmin etmeye çalışmaktadır..
hemen herkesin başına gelmiş olması ve gelecek olması nerdeyse kaçınılmaz, eğlenceli, bir o kadar karşıdakini dumur edici tesire sahip hisler bütünü. ya hiç girmemek, ya kıyısından benzer bir anlamla ifade etmek son ihtimal olarak ta türkçeden ingilizceye direk çeviriyöntemine başvurmak opsiyonlar dahilinde. periyodik olarak çok fazla aklıma ve hatta daha az da olsa başıma gelen bir durum olarak bu hissiyatlar bütünü için ortak bir havuz oluşturma çalışmasını kendime bir görev belledim. genelde deyim ve atasözü minvalinde ifadelerle kendini hissetirse de daha özel küfüre bulanmış argo hissiyatların dışa vurumuyla da su yüzüne çıktığı görülmekte. mesela az önce aklıma gelen bir örnek. youtube da bir videoya yorum yapıyordum. beni inanılmaz etkileyen bir filmin olağanüstü sahnesi. o sahnede gerçekten dağılmıştım ilk izlediğimde. ağzıma sıçmıştı yani. evet bu hissiyatımı derin türk hissiyat ifadesiyle dışa vurmam gerekiyor aynen bu şekilde. hani awesome, amazing, fantastic hakgetire. hissiyat denizimin kıyısından bile geçmiyorlar. bunu sadece ve sadece seyrettikten sonra ağzıma burnuma sıçan sahne şeklinde ifade etmek ister deli gönül. ama nafile. mesela bak düşünsene. amerikalı biriyle dialogtasın ve bu hissini özgünlüğünü bozmadan aktarmak istiyorsun. şuna yakın bir şey söylediğini düşün..
-ooooww maaan.. this scene was just shit on my mouth and my noise dude!!
yok yok.. türk hissiyatını ve duygu durumunu herhangi başka bir dile translate edebilecek bir mekanizma ya da bilinç düzeyi yok..
imkansız gibi gelse bile olabileceğine canı gönülden inanılan değerli insanlar.. bu bir insan için ulaşılabilecek en üst mertebelerden biridir.. dini dili ırkı rengi fark etmez pek.. burada bahsedilen nokta içten gelerek nefret edilmeme faktörünü kapsar.. yoksa nefret etmek istedikten sonra sebepler sonsuza kadar gidebilir.. mesela ben barış manço yu sevmeyen insan tanımadım bugüne kadar.. veya kemal sunalı, şener şeneri.. tamam bu insanları sadece işleri dolayısıyla tanımış olabiliriz ama genel itibariyle insanlığın saygısını şüphesiz bir şekilde dillendirmekten çekinmeme noktasına getirmişlerse bu hayat meselesini kazanmışlardır..
bilinç düzeyinde olmayan sadece gaz ile beslenen içi bomboş milliyetçilik modeli.. daha net bi ifadeyle işime nasıl gelirse milliyetçiliği.. facebook ta grup oluşturup sms ile bunu yaymaya çalışma eylemlerine değinmiyorum bile.. benim anlatmak istediğim iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, kendi şahsi çıkarlarını tatmin etmesede(ki bu nokta çok önemli), kendi insanına fayda sağlayacak bilinç düzeyinden bahsediyorum.. bir ülkenin ve tüm yer kürenin huzur ve mutluluğu yakalayabilmesinin temeli kolleftif bilince ulaşabilirliğinde yatar.. bu kollektif bilince en yakın topluluk(ülke bazında da olabilir pasifikte 300 nüfüslu bir ada da olabilir) huzur ve mutluluğa giden yola girmiş demektir.. hemen bizim neler yaptığımıza geçelim.. biz güvenlik şeridini ihlal edeni kendi ve toplum egosunu okşamak için yeri geldiğinde onun bunun çocuğu olarak ilan ederiz.. ama götümüz sıkıştığında o tüm yakıştırmalar sanki bizde geçerliliğini yitirmişcesine uygularız.. katrina kasırgasından kaçan amerikalıların otobanda güvenlik şeridini nasıl sanki herkes o konuda eğitilmişcesine meyletmediklerini görmeyeniniz varsa bu görüntüyü veya fotoğraf karesini edinsin ve o insanların kollektif bilinci nasıl uyguladıklarını hissetsin.. biz içi boş milliyetçiliğimizin harcını çıkarlarımızın doğrultusunda ortalığı ve kendini gaza getirmekle yoğururken bunu gerçekten ortak bilinçle yapan insanlardan kendimizi üstün görürsek ne din, ne doğa bizi affetmez.. tarihin tam olarak hangi devresinde bu denli melankolik bu denli hassas hale geldik veya getirildik tam olarak bilmiyorum.. bunu anlamak için o kırılma noktasına gitmek en büyük hayallerim arasında.. ama bildiğim tek birşey var o da atatürkün bize mükemmel bir şekilde "alın bu ülkeyi yürüyün yolunuz açık" şekilde bıraktığı ülkeden tek bir adım bile ileriye gidemeyişimizdir.. en kaba ifadesiyle; 40 lar dünya savaşıyla geçti neredeyse.. 60 larda sağ sol karışıklığı, 80 ve sonrası darbe karışıklığı ve günümüz.. 2007.. dünya çapındaki saygınlığımız 70 yılda ne kadar ilerledi.. hiç denebilir.. ülke resmen bölünmek isteniyor.. bu yönde insanlar öldürülüyor.. hemde gencecik insanlar.. biz condelliza rica çingenisinin, bush denen maymun suratlı adam ve sürüsünün sürü kararına öyle veya böyle itimat edebiliyoruz.. bizdeki olayların binde biri daha saygın bi avrupa ülkesine veya amerikaya(ki amerikaya olunca neler oluyor herkes biliyor) olsa veya olunca neler olabileceğini veya olduğunu tüm insanlar biliyor..
uyanma zamanı.. atatürkün söylediği ve istediği milliyetçilik koolektif, rasyonel ve çözüme yönelik, milli çıkarları gözünü kırpmadan şahsi çıkarların üstünde tutma ve bu yönde atılan adımlarla mümkün.. facebook ta gruplar oluşturmakla, milli maçlarda cepheye gidiyormuş havası yaratılarak; gazetelere, haberlere günlerce şehitlerin acı hayat hikayelerini yansıtıp yara deşerek sadece, düşmanlara aslında ne kadar amaçlarına ulaştıkları hissiyatını yaratabiliriz onlarda.. biz sevincimizi paylaşmayı, acımızı da aslanlar gibi olgun yaşamayı kendine düstur edinmiş milletin insanlarıyız..
acı mı sevinç mi hissetirdiği belli olmayan insan üstü şarkının pulse versiyonu.. bu ifade gücü öyle yüksek bir parçardır ki david abimiz gerek vokaliyle gerek insanlık tarihinde atılmış en sağlam gitar solosuyla bizlere bariz bir şekilde birşeyler anlatmaya çalışır.. ve usulca ruhumuzu teslim alır.. zaten sonrası malum.. bu versiyon ademle havvadan şu şimdiki ana kadar yapılmış müzikalitesi en sağlam parçaların 7-8 tanesinden biridir.. evet..
farkedilmesi son derece dramatik olan hatta farkettikten sonra arkadan fon olarak mad world un falan duyulduğu bir eşik efenim bu.. evet iyi bir insan olmayı seçmek ve her ne olursa olsun öyle yaşamak o kadar önemli kiii.. o kadar ulvi bir yol kiii.. ama işte.. yetmiyo yetmiyo yetmiyooo.. dikkat et bak çevrende karıncanın bile üstünden atlayan insanlar göreceksin.. ve aynı insanın bu saf duygularına extra edinimler katmadığına ve akıp giden zaman sürecinde bu insanın sana marjinal fayda bazında birşeyler katmadığını hissetmeye başlıcaksın.. mesela o karıncaya basmayan arkadaşa gece 2de "olm zıpla beşiktaş sahile güzel bi şarap var elimde demleyelim şunu" dediğinde veya ne bilim hayatla veya gündemle ilgili bi sohbete girmeye çalışıp reaksyon alamadığında.. o salt iyilik eşiği kendini su yüzüne çıkarır ve hazin son.. iyilik gerçekten tek başına edi siz büdüdür a güzel dostlarım ve kardeşlerim...
insana has duyguların askıya alındığı eşik.. yav güzel kardeşim şurda duran efes extra kutusununda bana bi zararı yok.. ne bilim şurdaki çoraplarda zararsız.. tamam biraz kokuyo olabilirler ama.. yani ben artık bu kalıbı çıkardım kardeşim hayatımdan.. olm zarasız çocuk işte ne güzel.. yok kardeşim.. yok..
barış akarsunun hayatta kalma mücehaledesiyle tavan yapmış izledikçe, okudukça ve akabaninde düşündükçe sinirden el ayak titreten durum.. tatilime bir ara verip istanbula dönmek durumunda kaldım.. bu güleryüzlü insanın son durumunun ne olduğunu öğrenmek için televizyonu açtım.. aman allahım yarabbim.. nerden açtım.. şuanda o kadar sinirliyimki yazının nereye varacağına dair hiçbir fikrim yok.. haberi izlemeye başladım.. arkada hangisi izleyeni daha ağlak yapar şeklinde uzun uzun düşünüldüğüne emin olduğum bir fon müziği, ve bu müziği destekler nitelikteki yakınlarının ve rol arkadaşlarının fenalaşma sahneleri, yorum olarakta hayatının baharında işte başarının zirvesindeyken bunca hayranını üzüntülere boğdu türevi yorumlar.. ve asıl sinirlerime takla attıran bu ayılıp bayılma sahnelerini tekrar tekrar iğrenççe acımasızca ve lanetlediğim bir seviyede sunmaları.. sinirlerime hakim olarak haberi yaklaşık 6-7 dakika civarı seyredebildim.. ve evet cama yumruk atıp kırmamak için sözlüğe girdim.. ya sizin allah binbir türlü belanızı versin be.. lan yemin ediyorum bizde insanların bu durumlarını orta kesim saf halka küçük emrah filmi gibi sunup bunun üzerinden prim yapmaya çalışan hastalıklı ve iğrenç zihniyet oldukça bizden hiçbir sikim olmayacak olum... hiçbiiiiiiiiir sikiiiiiiiiim!!! duydunuzmuuuuu!!! ya allahım yarabbim dünyanın neresinde var lan bu he neresinde.. hangi ülkede göz önünde olan biri öldüğü veya hakkında söyleneceklere sıcak sıcak tepki veremeyecek hale geldiği zaman o insanın üstünden acıtasyon yaparak prim yapma.. lan o yatan güzel insana dua edip pozitif düşünerek iyi niyetlerini sadece kendi içinde hissetmenden başka yapabileceğin ne var ki.. ya varya çok sıcak bastı uzatmıcam.. bizden evrenin sonuna kadar hiiiiiiç biiirr yaarrrraaaağaaam olmııııyaaaacakk!!! yemin ediyorum fırsat bulduğum an arkama bakmadan terkedicem lan bu cennet ülkenin hastalıklı zihniyetini.. yeter lan lan yeter... hakkatten yeter.. olan biten hakkında düşünürek harcadığım enerjinin haddi hesabı kalmadı.. bu enerjimi başka biryere yönlendirseydim.. eeeehhh yeter!!!
şimdi efem tanım zaten başlıkla dile getirmiş kendisini.. bir sonra ki aşama olan konuya değdirme ve değinme aşamasına geçelim isterseniz.. oh yeaa.. şimdiii ilk önce bu konunun iki kutup noktası olan durumdan bahsedelim.. hani lise 1 zamanlarında falan ilk güney tatil tecrübemizden sonra türeyen "olm ruslar kızlarına 15 yaşında kendileri prezarvatif veriyolarmış lan ohaaaa ekikikiki vay mına koeeem" tandanslı geyikler yok mu.. işteee aslında o geyik olarak düşündüğümüz şeyin altında freud un nerdeyse hayatını adadığı ve ıce berg in hakkattende görünmeyen o kadar derin mevzuatları ve gerek sosyal gerekse toplumsal o kadar çıkarım yatıyor ki.. birde olayın diğer kutbunu yani evlerimizde ne zaman ailecek birşey izlesek çıkan hafif yalaşma sahnelerinde oluşan gereksiz gergenlik havasını ve max 15 saniye sonra ebeveynlerimizin "amaaaan oğlum geç allasen şu pislikleri" şeklindeki uyarılarını aslında ne kadar isteksiz şekilde ve içimizde ukte kalarak yerine getirdiğimizi hatırlayalım.. şimdi "hani lan bunun geri kalmışlıkla ne alakası var olm kafan mı iyi senin alüyyoo" şeklinde düşündüğünüzü duyar gibiyim.. evet aslında direkt olarak değil ama bunun yol açtığı bastırılmış duyguların nasıl tecavüze nefrete ve sırayla huzursuzluğa hırsızlığa ve daha aklıma gelmeyen bi ton şeye sebep olduğunu doğu ülkelerinin bir çoğunda derin bir gözlemle dolaylı olarak gözlemlememiz mümkün... ve bu noktanın diğer kutubu ise batı kültürünün bu konuda genç insanları nasıl bilinçli bir şekilde eğittiği ve gerek aile içinde gerek sosyal çevre ve okullarda bunun gelişme çağında ne denli önem teşkil ettiğinin bilincinde olarak birey yetiştirdiklerini ve en nihayetinde hangi hayat mertebesinde olduklarını gözlemlemek te bir o kadar mümkün.. bahsettiğim sebep sonuç ilşkisini anlamak için sanırım biraz çeşit kültürden insanların birebir cinselliğe yaklaşımını gözlemlemek ve bizim aslında hayatalarımız için ne kadar fazla tabular oluşturduğumuzu görmek gerekir.. hatta bu durumun alt dinamiklerinin avrupa birliğine giremememiz ve bu paralelde devam ettikçe girmemizinde zor olduğuna dair başka zincirleme gerçeklerde varda... işte... onuda piyasaya sürmeye planladığım doğu ve batı kültürlerinin hayata yansımaları ve türklerin bu hayat sahnesinde ki rolü konulu... neyse o şimdilik bana kalsın emi..
duyguların samimi olması.. herhangi bi ayar verme hırsının ortadan kalkması... eh sözlük için dah güzel ne olsun ki... ayar vermeye çalışmaktan yorulan bünyelere tavsiye olunur..
geçmişte muhtemelen fazlasıyla pişman olmuş insanlardır bunlar.. özgüvenlerinin sarsılmasından şiddetle korktuklarından dolayı böyle bir savunma mekanızması geliştirmişlerdir.. böylece geçmişte yaşadıkları pişmanlıklar üzerine bembeyaz bir sayfa açarak bunlardan kurtulduklarını ve arzulanan o huzur mertebesine bu şekilde ulkaştıklarını düşünürler.. ayrıca büyük ihtimalle kendilerinde en nefret ettikleri özellikleri çok dürüst olmalarıdır..
öyle bir başlık açmak ki sandalyeyi kırmak şeklinde tezahür eden olay.. yaklaşık 10 dakika önce yaşadığım müthiş komik durum.. hemde dev gibi bir bürositle(ohaaa).. uzun zamandır kendime bu kadar gülmemiştim.. iyi oldu..
ergenliğin olmazsa olmaz ritüelleri arasında, abazanlığın sınır tanımadığı fakat bir o kadarda eğitici bir hareket.. ergen bünyenin porno dergi ve filmlerde ki fantastik kukulardan sıkılıp gerçek kadın cinsel organıyla kısmen de olsa tanışması bu eylemler bütününe denk gelir.. ama benim aklımı asıl kurcalayan bu hareketi bulan kişinin hangi şartlar altında prjesini şekillendirdiğidir a dostlar.. zira bir fantezi ancak bu denli kusursuz vucuda gelir herhalde.. bu eylemin başlıca handikaplarından biri oluşturulmuş yapay kukuya ilk önce hangi ergen bünyenin bakacağıdır.. zira realitiye en yakın sonucu oluşturmak için taraflardan birinin ellerini kapalı tutması gereklidir efenim.. tam bu noktada mevcut gerilim şartına kimin nasıl tepki gösterdiğinin, gelecekteki cinsel kimliğin oluşması bazında büyük önem arz ettiği su götürmezdir.. eeeaaahsiktir lan ilk önce ben bakıcam diye sivri bir çıkış yapan ergen bünye, ileride muhtemelen bu telaşından mütevellit cinsel kimliğinde çatışmalar yaşayıp geri kalan hayatına ağar bir abazan olarak devam edecektir.. fakat bu eylemde sabırlı davranan arkadaşımız ileride muhtemelen partnerinin agucucucu şeklinde seveceği masum bir sex makinasına dönüşecektir.. evet, önemli harekettir..
abazan elemanlar: ae
olaya şahitlik eden kız: k
ae: olm gel lan gel mükemmel bi hareket öğrendim
ae2: nedir
ae: bak şimdi ellerimizi böle birleştircez.. açtığımızda kuku deliği görcez.. ekikiki..
k: böööook.. yıvvğrançsınız yaa.. pis abazalar sizi..
ae: ne lan o kadar konuşcaana bi kere elletseydin hayatım şuan daha farklı olabilirdi.. sırf konuş zaten.. gel olm gel siktiret sen bu sümüklüyü..