benden önceki 104 enrtyi tek tek okumadım ama, özet geçiyorum..
aşk=skişmek
keşke sevişmek ya da seks deseydim.. hatta hatta sexxx diyebilseydim. zira bunu yapmaya beni siz zorladınız.
bir tane adam akıllı insan mı yok, yoksa hiç gelmemem gereken, gereksiz bir muhabbetin hiç de elzem olmayan bir döngü içinde olduğu bir yere mi gelmişim?
evet, hepiniz sevişebilrsiniz; birlikte olduğunuz; "kaldırdığınız" şeylerin sayısı çok olabilir.. bu gayet normal, doğal ve kimine göre de şahane bir durum.. bunu alenileştirmeniz de bir yerde kabul edilebilir.
işin komik yanı, bunu ve benzer anket başlıkları, tüm samimiyetsizlikleriyle dolduran sözüm ona yazar insanları, ne o "aşk" denen şeyi bilir, ne sevmek ne anlama gelir onu bilir; ne de ağzını açıp tek bir duygusunu ifade edebileceği bir söz kalıbı çıkarabilir o çemcük ağzından.
belki de başlık hatalı. ya da biz bozuğuz komple.
hadi şimdi gidin de, aşk şey ski.. yok olmadı..
edit: eh, bir de eksi almışım. sanırımsam o arkadaş, "sevişmenin" aşkın en güzel anlatımlarından biri olduğunu bildiğimi bilmiyor. ya da bütün bunlar zoruna gitti.
hahah! haklı olduğum için çok mutluyum lan!
empati kavramını tam olarak anlayamamak ya da sindirememekten kaynaklanmaktadır.
aslında olay "karşındakinin yerine kendini koyarak davranışlar sergileme" ile "sana davranılmasını istediğin gibi karşındakine davranma" arasındaki ince bir nüanstır.
aynı gibi gözüken, ama aslında çooook farklıdır bunlar.
ha, evet belki izdivaç programı izleyip ekmek elden su gölden yaşamayı tercih eder; belki de daha ileri gidip saf bir asalak olmayı tercih edecektir. Hayatını bir ot gibi yaşayarak, erkek eline bakarak ya da zevk sefa içerisinde yaşamayı gönülden isteyerek, amaçsız bir sıradanlığa oturtmak gayesindedir. adriana lima ile kendini karşılaştırmayacak kadar çok beğeniyor da olabilir; veyahut "bir güzellik ölçütü olarak kendisine sunulan top modele" karşı içten içe kin duyguları beslediğinden ötürü, güzellik kavramının tanımında, bir reddedişe de yönelebilir. velhasıl; yukarıda okuduğum içi boş ve hemen yerle bir edilebilecek çoğu tanımlamanın; aslında olması gereken şeklini; bir noktayı kaçırıyoruz: kızın isteği doğrultusundaki amacı; ya da amacı doğrultusundaki istek ya da istekleri...keza tartışılması gereken olay da burdadır.
kişinin sosyal ya da eğitimsel statüsüne bakmadan, böyle bir karar verebildiğini görmek, bana göre çok mantıklı ve naif bir düşüncedir. bu nedenle de, üzerine ne kadar düşünüldüğü ya da ne derece önemsendiği ile, nereye varılmak isteneceği de göreceli ve değişkendir.
kişi nasıl olursa olsun, eğer hayat standartını yüksek derecede tutmak gibi bir isteği varsa, bu her şeyden önce haktır. ve bu hakkı elde etmek için bunu dile getirmesi; kendisini top modellerle karşılaştırmasını gerektiriyorsa vay halimize..
ha, bir de bu saydıklarımın "yha hama erkekler de kendilerine baksın hanzolarr" versiyonları var.
ben bu adamı çok takdir ederdim; gerek müziğiyle gerek efendiliğiyle.. şimdi diyeceksiniz ki, "nerden biliyorsun?" biliyorum işte, orası mühim değil.
bildiğin iyi şarkılar yazan bir besteci, güzel sesli bir rock yıldızı olan bu ağabeyimiz, öncelikli fiyaskosunu saç tıraşı olarak yapmış; sonrasında ise avril ergeni ile nişanlanarak ne menem bir dangoz olduğunu göstermiştir.
he şimdi ben chad ne kadar efendiyse, avril de o kadar şimarık bir kız çocuğudur diyorum ve geçiyorum.
Allah mutlu etsin tabi..Zira ben burda ne kadar "o kadar strong bir presence var ki" durumlarına da girsem fayda etmeyecek.
keşke stayin' alive parodisinde kalsaydı dediğim insan. en azından suratındaki acı-sitem-ıkınma ifadesine gülerdik yalnızca. şimdiyse yeni terlemiş imajındaki bıyıklarını gözümüze sokmasından irrite olmaktayım.
aynı zamanda kendisi, followl adındaki serisinde, şizofrenik enstantanelerle bezenmiş videolarla, "bakın ben değişikim" diye çığıran bir insan evladı.
çok özür dilerim ama, çok zorlama mizah yapıyorsun ali biçim. komikliklerin biçim biçim, ama biz ölemiyoruz senin için.
balıkçıl hikayesini bilirsiniz. çocukken bize anlatılan fabllardan biri.
bilmeyenler için özet geçiyorum.
balıkçıl, süslü ve yakışıklı bir hayvan olarak pek bir kibirlidir. Kibrinin boyutu o denli büyüktür ki, börtü, böcek, pire, ufak balık hatta dev sazan sürülerine bile burun kıvırarak daha iyisini hak ettiğini düşünür.
en sonunda hiçbirini beğenmeyen balıkçıl; açlıktan ölmemek için gölün kenarında duran salyangoza kalır.
e artık bu örnekte, kimine göre salyangoz; kimine göre balıkçıl; değerlendirmeyi görebilecek olan sizlersiniz.