solun cumhuriyet halk partisi ile alakasını kurarken ne çeşit muhakeme süreçlerine dahil olduklarını merak ettiğim insanların argümanlarında kullandığı quote.
ortalama bir chp'li solun tarihsel tanımının farkında olsaydı jandarmayı aramış, farkına vardığında da zaten hep sola karşı devletinin ve polisinin yanında olmuş, nihayetinde türkiye'yi ak parti'nin kucağına atmışve yalnızca akp'nin aşırılıklarını törpüleme iddiasında olan örtülü sağcılık iddiasını sürdürerek hareket etmiştir.
585 liram olmadığı için okumadım ama son 2 yıl içerisinde çok işitmeye başladığım; geçen Amazon'da en çok satan kitaplar içinde 12. sırada olan aydın. niteliğinden bağımsız, fikir inşası konusunda sayılı isimlerden biri. fiyatına göre iyi tutunmuş o listede. epub varsa bakarız.
düz insan düzlüğünü normallikten alıyorsa, onlardan biri sebahattin ali'dir.
öğretmenlik için gittiği yozgat hakkında söyledikleri:
"burası beni muhakkak çıldırtacak. ne basit muhit yarabbi. düşün kardeşim, konuşulacak bir insan bile yok. hepsi alelade, hepsi dümdüz. memleketin civarı hep bozkır, gözünün alabildiği kadar çıplak dağlar uzanıyor… yalnız yozgat’ın tam karşısında bir çam ormanı var… ama o da bu dümdüz araziye yakışmıyor… adeta kirli bir bakkal önlüğüne yamanmış yeşil bir kadifeye benziyor. ahali fesat, dedikoducu. kendimi yalnız okumaya verdim. kitap, gazete, mektup okumakla vakit geçiriyorum. ah nahid, yalnızlık asıl böyle kalabalık yerlerde belli oluyor."
anna karina'nın kendisi için "ben bi sigara almaya çıkıyorum deyip 1 hafta eve gelmediği oluyordu" dediği puşt'un puştuluğu. ama o olmasa fransa'nın o dönemindeki fevkalade güzel hatunları göremiyor olacaktık o başka.
Israrla telif yemesine rağmen sürekli upload edilen efsanevi konser. o gün hangover olup izleyemeyenler için ölü linki diriltelim: https://www.youtube.com/watch?v=ikr7itdK7Jw
bir zamanlar sarıgazi'lilerin korkulu rüyası toplu taşıma aracı.
bir arkadaşım "11'üste oturamadım ayakta havada gittim" deyip ona hafif bir anlamamışlıkla "ne var bunda ayakta gitmişsin işte" dediğimde "oğlum ayaklarım yere değmiyordu 2 vücut bi kapı arasında sıkışmış havada gidiyordum" demesiyle yanağım yırtılırcasına gülmeme sebep olmuş mevzubahis yol canavarı.
az önce yaşadığım durumdur. Sözlük formatını anayasa gibi görüp mümkün olduğunca tanım ve bağlama oturtarak entry'i bitirmenin eski günlere bağlılığın ve mekansal olarak kendini geçmişe ışınlama ve çivileme arzusunun travmatize çıktısıdır.
halbuki 15 yılda herşey kül olmuştur. post-truth ve hatred nihilizm yıkıp geçmiştir. belliydi biliydim böyle olacağını.
burcu ketçap sıkılmış nükleer atıklı üniversite kantininden aldığı tostla beslenen ve mezun olup asgari ücretle çalışan liberal çocuklara döner ısmarlayıp dünya gerçekliğini anlatmak.
kadınların bu sentetik dünyada sahici ve çok basit istek ve arzularını incel ideolojiyle paralize edip ağlayarak kadın düşmanlığı yapmadan onlarla ters düşmeyip iletişim kurabildiğim için 80 yaşımda bile 60lik cougarlarla dünyanın en sıradan adamı olarak beraber olacağım gerçekliğimi sarsmamış iddia.
şener üşümezsoy'un lepişon, 6buçukluk, kumburgazda, bak orda lepişon şunu yapmış orda ölü fay var vs vs. diyip anlamadığım ifadelerinin anksiyetemi rahatlattığı zelzele