genel kamu yararına faydalı işler yapmaya yönelik bir girişim değildir; sözkonusu eylem sahibi Fazıl Say olduğuna göre.yine de tatile giderken bir çok insanın balkonunu,garajını kapatması gibi de düşünülebilir.esas konu şu tabi;varlığı ile yokluğu arasında fark bulunmayan ''şey''lerden biri de artık ''yok''..
tek sermayesi vücudu olan erkekten zengin olduğu muhakkaktır..
ama yine de bence;bedene sermaye gözüyle bakanlar, sermaye birikimi sahibini yargılamada ne derece hak sahibi olabilir tartışılmalıdır?
eski sevgilisiyle,sevdiği için çıkıp sonrasında çamura yatanlar hep bende bir hayret duygusu oluşturmuştur..madem o kadar fenaydı neden tercihini ondan yana kullandın diye sormazlar mı adama?hadi o yaftalara sahipti, yanyana iken o etkiketlerin gölgesi senin de üzerindeydi diye hatırlatmazlar mı?
ben eşittir sen diye cümle kurmayı beceremeyenin ''sen''i sahiplenmesidir şuursuzca...insanın ''kendi adına da konuşsan ya..''diyesi gelir duyduğunda..
başka bir tenin kokusu sinmişken tuttuysa ellerini...''keşke...'' dedirtir insana...
''ya tutmasın ellerimi'' dersin çığlık çığlığa ''ya da tutmasın ellerini...''özlemini dindirirken..
ama o umursamaz ise bu durumu..kirlenir ellerin ve o özlem paslı bir bıçak gibi sağlanır insanın böğrüne...
-seni seviyorum
-teşekkür ederim....
insanın kendisini servis yapan bir komi gibi hissetmesinden daha ağır geliyordur aslında; sunduğu ''şey''in karşı taraf tarafından algılanışı yada aslında algılanamayışı...
(bkz: eşek hoşaftan ne anlar)
sineye sızan bir lavdır sesi...nasıl okur türküsünü, nasıl söyler meramını, nasıl yakar adamı, nasıl eritir yüreği...anlayamıyor insan onu dinlerken...
''sezenler olmuş'' ile fethini gerçekleştirdiği ruhumun, dipsiz tavanında ayrı bir yeri olan o emsalsiz yıldızın ismidir bundan gayri..
haziran 2010 da yüreğindeki tüm zincirleri kırdığını düşündürten dizeleri ile; ''Birileri arkadaşlarımı öldürüyorlar; ben de onlara küfrediyorum'' diyen dilbaz..
selamlıyorum şapkamla ve üstündeki papatyası ile seni..
benjamin kastaryan'ın hamas hakkında deruni bilgilere sahip olduğu izlenimini uyandırmıştır kurduğu cümleler bende...ben de hamas'ın o uşaklarından biri olduğumu farkettim ansızın o yazdıklarını okuyunca...acaba yanlış bildiklerim mi var diye düşündürttü beni?sahi israil'in kuşattığı filistin'de halkının özgürlüğü için mücadele edenlere başka ne deniliyordu ki?
(bkz: yanlış safta mıyım, neyim?)
(bkz: israil haklıydı da ben mi yanıldım?)
(bkz: hamas da ne ola ki?)
bakarken allahın verdiği gözün, o insani bakışıyla değil de, içinde yerleşmiş ve kök salmış şuursuzluğun, cehaletin gözlüğüyle ben ve ötekiler bakışına sahip olmuş bir insanın yapacağı etiketlemelerden birinden pay sahibi olmaktır...
okuyorum yazılanları ve acı bir gülümsemenin tadı yayılıyor yüzüme; tadı kaçıyor hissedişlerimin...diz boyu cehaletin içerisinde bilgi saçma vazifesine soyunanların garabeti bulaşıyor yüzüme gözüme...
''Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.''(Lao-Tzu)...
Keşke bilmeyenlerin; susabilmek gibi bir meziyetleri olsaydı; varlıklarına tahammül daha kolay olurdu...
okuyorum yazılanları ve acı bir gülümsemenin tadı yayılıyor yüzüme; tadı kaçıyor hissedişlerimin...diz boyu cehaletin içerisinde bilgi saçma vazifesine soyunanların garabeti bulaşıyor yüzüme gözüme...
''Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.''(Lao-Tzu)...
Keşke bilmeyenlerin; susabilmek gibi bir meziyetleri olsaydı; varlıklarına tahammül daha kolay olurdu...
okuyorum yazılanları ve acı bir gülümsemenin tadı yayılıyor yüzüme; tadı kaçıyor hissedişlerimin...diz boyu cehaletin içerisinde bilgi saçma vazifesine soyunanların garabeti bulaşıyor yüzüme gözüme...
''Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.''(Lao-Tzu)...
Keşke bilmeyenlerin; susabilmek gibi bir meziyetleri olsaydı; varlıklarına tahammül daha kolay olurdu...
okuyorum yazılanları ve acı bir gülümsemenin tadı yayılıyor yüzüme; tadı kaçıyor hissedişlerimin...diz boyu cehaletin içerisinde bilgi saçma vazifesine soyunanların garabeti bulaşıyor yüzüme gözüme...
''Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.''(Lao-Tzu)...
Keşke bilmeyenlerin; susabilmek gibi bir meziyetleri olsaydı; varlıklarına tahammül daha kolay olurdu...
''Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.''(Lao-Tzu)...
Keşke bilmeyenlerin; susabilmek gibi bir meziyetleri olsaydı; varlıklarına tahammül daha kolay olurdu...
''Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.''(Lao-Tzu)...
Keşke bilmeyenlerin; susabilmek gibi bir meziyetleri olsaydı; varlıklarına tahammül daha kolay olurdu...
dünya haritası üzerinden silinmesi duasının yüreğimden hiç eksilmediği, ulus olarak içlerinde insaniyet taşıyanlarının bulunduğunu düşündüğüm ama varlığından her daim nefret ettiğim ve edeceğim devlet...dikkat ediniz:devlet diyorum...
Çocuk...Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır; kimsenin bilmediği...Ve her gözyaşının altında bir dua; kimsenin duymadığı...Çevir gökyüzüne başını.
Bakma arkana.Daha sert basa basa, daha güçlü.Anlat bu kara şehrin yollarına, ak adımlarınla!Gitmek yenilmek değil kazanmak da!Gitmek gitmektir işte...
Hepsi bu...cem adrian-çocuk..bu gece de en az üç defa dinledim...