merkezkac
44 (uyuyan dev)
dokuzuncu nesil yazar 1 takipçi 1.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kızların en çok kullandığı yalan

    14.
  1. allah diyen diyarbakır karpuzu

    1.
  2. gelişen teknoloji ile birlikte olabilecek durumlardan sadece birisidir.
    0 ...
  3. anadolu sigarasının değişen dış yüzü

    1.
  4. kapitalizm ile değişen dünya düzenine ayak uydurma çabasıdır. yazık edilmiştir. devrimci,solcu sigarası olmaktan çıkmıştır.
    1 ...
  5. ilçesi kendisinden ünlü iller

    37.
  6. kadınların bir erkekte baktıkları ilk yer

    628.
  7. bunlar hep ataerkil söylemler

    2.
  8. suskunlardaki inanılmaz mantık hatası

    2.
  9. irfan'ın oğlunu ararlarken Hasan birine 2'ye giden bir çocuk gördün mü buralarda diyor. Ama çocuk 10 yaşında. Yeni tasarıya göre 5'e gidecek lan o çocuk ne 2'si amk.
    3 ...
  10. d harfini z gibi telaffuz eden kolpa rocker

    10.
  11. (bkz: emre aydın) en ağır örneğidir. Şövdüm ne amk sövdüm o. ölşem ne ölsem o gavur tohumu.
    1 ...
  12. bir kıza kilolusun demek

    13.
  13. kilolu olduğunu yüzümüze uzun zamandır görmüyormuş da görünce çok şaşırmış tavrı takınarak " bu ne ya domuz gibi olmuşsun! " demektir.
    0 ...
  14. sol framede genelde sex başlıkları olması

    1.
  15. yazarların genelde erkek olduğunu ve sözlüğü kıraathaneye çevirdiklerinin açık göstergesidir.sözlükten soğutan şeyleri başında gelir diyebiliriz.
    0 ...
  16. gitarın alt teli koptu necat

    1.
  17. "kaybolan sehir"in sonunda bir seyirciyle nejat yavasogullari arasinda su diyalog gecer:
    +gitarın alt teli koptu necat
    -biliyorum hep kopuyor zaten

    Bulutsuzluk Özlemi'nin senfoni albümünü dinlerken bu diyaloğa rastlayabilirsiniz.
    0 ...
  18. tuvalet kapısı yazıları

    22.
  19. üzme tatlı canını okşa patlıcanımı.
    1 ...
  20. komando olmak istemeyen adam

    12.
  21. masabaşı oyunlarının piyonu olmak istemeyen adamdır.
    0 ...
  22. çöp atarken çöp tenekesinden fırlayan kedi

    178.
  23. olmadık anlarda kalp krizi geçirttiği görülmüştür.
    0 ...
  24. özge sezince

    4.
  25. suskunlar'da oynamaklı minikten hallice çıtı pıtı seksi hanım kızımızdır.
    0 ...
  26. sözlük yazarlarının karalamaları

    6.
  27. Sensizlik Baharı

    Tozlu rafların en altından çıkarılan defterin rutubetten uçları sararmış sayfalarına işlenen birkaç sayfalık cümleler bütünüsün şimdilerde… Her zaman değişimi savunmama rağmen senin bendeki yerini değiştiremedim. Ayrıca değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir diyorlar ya inanma sakın! Değişmeyen tek şey eskidir, geçmiştir. Sen ordasın diye değişmiyor geçmiş, seni alıp geleceğime koyamıyorum diye değişmiyor. Sen olmasan unutulacak, gidilecek. Farklı farklı hatırlanacak belki de…
    Sevmenin farklı bir boyutuyla meşgulüm şu sıralar. Sensiz de seni sevebiliyorum. Hem artık bugün ne giysem, eyvah parfümüm bitti, ne kadar param kaldı derdi de yok. Seni arayıp sormuyorum da, sağolsunlar aklımdan hiç çıkarmıyorlar. Ya yolda yürürken kokunu sürmüş oluyor birisi, ya isim benzerliği falan… Öyle gel- gitlerde yaşıyorum anlayacağın. Kendimi benliğimden uzaklaştırıyorum açıkçası. Ölüm korkusunu bile önce sende yaşıyorum artık. Ya benden önce ölürse? Ben senle birlikte sevmeye de aşık olmuşum!
    insan ileride yaşaması gereken şeyleri yaşından çok evvel yaşıyor diye geçirir oldum aklımdan. Keşke değil de meselalara sahibim artık. Mesela diz çöküp bağcığını bağlayabileceğim bir sevgilim olmadı. Yürüyen merdivenlerden çıkarken karşı taraftan gelen gencin imrenerek baktığı, bir alt basamakta durup başını sevgilisinin göğsüne yaslamış bir çifte de ait olmadım hiçbir zaman. Yağmurlu havaları da sevmiyorum artık çünkü cam buhu yapsa bile yazacak bir şeyim yok!.. Ha birde eskiye göre daha çok sinirliyim. insanlar ‘ aşk ‘ kelimesini pazara çıkarmışlar. Hani biz eskiden yüklüğün altındaki sandıkta saklardık ya…
    Senden kalan alışkanlıkları yaşatıyorum artık, gönlümde aşkı yaşatma derneği kurdum. Senin bana söylediğin kitabı getirttim. O da aşkı anlatıyor ama bizimkisi gibi değil. Onlarınki imkânsız aşkmış bizimki ise kader işte… Fotoğraflarını çıkarttırıp odamın dört bir yanına asasım da geldi ama seni soranlara, “ nerede şimdi? “ diyenlere verecek cevap bulamadım. Aslında böyle iyiyim biliyor musun? Sabah kalkınca günaydın mesajı bekleyecek biri yok hayatımda. Beni sinir ettiğinde ‘ yok artık bu kadar ileri gidemez! “ diyebileceğim biri de… “ Elini tutsam acaba ne tepki verir, henüz erken mi? “ diyebileceğim biri de olmadı. Artık hayal dünyam da daha sensiz. Çoğu zaman çekip gidesim geliyor hani insanların müzik dinlerken şu düşündükleri diyarlara, ama diyorum yok nefesim bile artık uzak bana…Taze kır çiçekleri arasında koşuşturan çocuk hayallerim bile bir başkasınınmış gibi. Çok fazla unutkan oldum bir de. Bu cümleyi yazarken bile bir sonraki cümlede neyden bahsedeceğimi unuttum. Her şarkıda aklıma geldiğin evreleri de geride bıraktım artık. Dedim ya hayat şimdi daha güzel tabi kendimi kandırmadığım sürece! insanları kandırmayı da öğrendim. Sanki sen hayatımdaymışsın gibi gülümsüyorum bazı bazı. Etrafa senli bakışlar da atabiliyorum.
    iyi şeyleri de getiriyorum aklıma. Hayallerimi yaşamaya çalıştıkça içimdeki beni öldürüyorum. Sanki aynalı bir camın önündeyim, insanlar beni anlamıyor. Tanrım bunca insan niye var? Ne konuşuyorlar? Sus ve sadece gürültüye kulak ver… Kulak ver demişken iç sesimle de bozuğuz bayağıdır. Onu dinlemiyorum diye küsüyor bana. Ne diyeyim, haklı galiba. Eskisi gibi diretmiyorum da artık, karşı bir durum olduğunda çok geçmeden kabulleniyorum durumu. Sanırım hava kapalı diye güneşli günlere küsmüş durumdayım. Güneş bir daha doğmayacak zannediyorum.
    Senden geriye bir özlem kaldı bana. Arada sırada açıp, bakıp bakıp tekrar koyuyorum yerine. Bu yazıyı da hiç beğenmedim aslında, başladı mı belki ilham perisi bana eşlik eder dedim ama nafile. Arayı açtı iyice. Sanırım o da senden yanaymış…Halbuki ben anlamlı birşeyler yazmaya çalışırım sonunu da ilham perisine bırakırım diyordum. Ama maalesef olmadı. Bir girişi güzel oldu o kadar. Sanırım yazı yazma kabiliyetim seni aklıma getirmemle alakalı. Seni abarttığım kadar yazabiliyorum, zaten sen benim yaşatıp, abarttığım kadar değil misin… Ha bir de merak ediyorum: şimdi sen hayatımda yoksun ya; ben senin adını rahatça söyleyebilince mi aşk oluyor yoksa söyleyemeyince mi ?
    0 ...
  28. ailesinin gözleri önünde polisten dayak yiyen adam

    3.
  29. Siz o babanın suratını değil de, babasını dünyanın en güçlü adamı olarak gören o çocuğun dünyasını dağıttınız polis müsveddeleri.
    0 ...
  30. ya herro ya merro

    19.
  31. insanın başına ne gelirse ya meraktan ya yaraktan cümlesinin bkz: versiyonudur.
    1 ...
  32. ev arkadaşından kurtulmak

    12.
  33. anladığım kadarıyla kadınsın hatta eskişehir dolaylarında öğrencilik yaptığını düşünmekteyim. O yüzden sana ev arkadaşımı yok. Önce siktiri çek baktın olacak gibi değil bizden bahsetmeye başla ama isim vermeden. O acaba uludağsözlükçülerden mi bahsediyor lan bu deyip kuşkulansın, yusuf atsın biraz.

    edit: ya herru ya merru. önce yolla baktın gitmiyor kendin çık.
    1 ...
  34. serefsizimbenimaklimagelmisti

    59.
  35. kalp gözümü hipermetrop yapan yazarlardandır.
    1 ...
  36. bu başlık benim

    1.
  37. bencilliği dibine vurup siklenmeyen başlıklara nispeten gönderme yapma durumudur.
    0 ...
  38. sözlükteki balıkesirliler

    36.
  39. sözlük yazarlarının karalamaları

    5.
  40. harcanan başlıklardan sadece birisidir.
    0 ...
  41. sözlük yazarlarının karalamaları

    4.
  42. Gökyüzünün Gözyaşları

    Ayağımın ucundan yorganı bir şey çekiştiriyordu. Gözlerimi hafif aralamak istiyordum ama bu kadarına bile gücüm yoktu. En sonunda gözlerimi açtım ve görme umuduyla yorganın üstünden bakmaya yeltendim ama yorgana gömülmüşüm. Gelen muhtemelen annemdi ve dışarıda kalan ayaklarımı örtmüştü. Peki böylesine tatlı bir dokunuş uyanmama yeterli miydi? Penceremde yarı açık panjurun arasından odama sızmaya çalışıyordu güneş. Sanki bana bir şeyler söylüyordu. Bir anda yerimde doğrulup dışarı baktım, hava gayet güzel gözüküyordu. Kahvaltı yaparken güneş adeta beni dışarıya çağırıyordu. içimdeki dışarı çıkma arzusunu dizginleyemiyordum bir türlü. Bir kaç şey atıştırdıktan sonra dışarı çıktım.
    Güneşin bana yapacağı sürprizi beklyordum. Hafif bir rüzgar esiyordu. Hafta sonunun verdiği mutluluk olacak ki kimin yüzüne baksam gülümsemeyle karşılık alıyordum. Kimi sevgilisiyle buluşmuş, kimi çocuğunu-torununu parka oynasın diye getirmiş, kimi almış eline gazeteyi muhteşem bir hafta sonu hediye ediyor kendine... Yürüdükçe çocuk sesleri artıyor, etrafa anlamsız gülüşler sergiliyordum. Nereye gittiğimi, ne amaçla çıktığımı bir Allah biliyordu. Sanki beni bir şey çekiyordu gideceğim yere. Beklentim fazla olmalıydı herhalde, oysa olağan memleketimden insan manzaraları dışında bir şey yoktu etrafta.
    Etraf grileşmeye başladı. Heh işte şimdi! diyordum. iyice meraklandım. Yanımdan geçenler yağmurun yağacağını hissetmiş olmalılar ki iyice hızlandılar.Ben de ıslanmayayım diye eve dönüş kararı aldım. Başka sefere artık diyordum. Her zaman gittiğim yol yerine farklı yoldan gideyim dedim. Tam hızlanırken bardaktan boşanırcasına yağmur başladı. Sırılsıklam olacaktım. Güneşe de söyleniyordum içimden sürprizin bu muydu diye. Aslında kızmaya da hakkım yok. Tüm bu dünya döngüsü sevmek gibi değil mi zaten? Hava günlük güneşlikken onu seviyorsun da yağmur yağınca niye vazgeçiyorsun sevginden? Önemli olan güneşli havada değil fırtınadan sonra ayakta kalabilmek değil mi?
    Kendi kendime söylenirken mahalleye bayağı yaklaştım. Yağmur da etkisini azaltmıştı Etrafta kimse yoktu. ilerlerden bir delikanlıyı gördüm. Bir evin önünde ağacın altında oturuyordu. Bir şeyi bekliyor gibiydi. Telefona bakıyor, hop oturup hop kalkıyordu. Oturdu en sonunda ve bacak bacak üstüne attı. Rahat görünüyordu ancak içinde kopan fırtınalar onu sabırsızlandırıyordu. Birden yerinde doğruldu. Karşı sol çaprazından bir kız geliyordu. Ona yakın boylarda, kahverengi gözlüydü, kumraldı. Üstünde kırmızı polar, altında gri eşofman vardı. işte şimdi her yer olağanca griliğiyle bu ana şahitti. Delikanlı ayağa kalktı karşıya geçmek için. Önce sağına baktı, önünden geçen arabayı bekledi sonra umutsuz bir şekilde başını salladı. içinden ya rezil olacağız ya vezir diyordu. Kızın başı öndeydi. Karşı karşıya geldiler ve delikanlı birden kızın elini tutup kendine çekti. Öyle sıkı sarılıyordu ki bir daha bırakmayacağım dercesine... Sonra ellerini tuttu kızın, Gözlerinin içine baktı. Kızın gözlerinden yaşlar süzüldü hemen, gözlerinin etrafı kırmızıydı. Delikanlı öperek sildi kızın gözyaşlarını. Bir daha öptü ve bir daha, bir defa daha... Delikanlı sadece elleriyle değil gözleriyle de sarıyordu kızı. Gözü hiçbir şeyi görmüyordu. Onun dünyası o'ydu çünkü derken delikanlıdan beklenen cümle geldi: Ben senin tek bir gözyaşın için kurban olurum! Kız sımsıkı sarıldı bu kez. Delikanlının sevgisiyle içini ısıttı. ikisininde gözleri parlıyordu. Belki de tüm bu olanlar yarın olacakların, güzel günlerin habercesiydi. Bu anın tek canlı şahidi bendim ve bunun sebebi de güneşti. Onları o şekilde görünce anladım gökyüzünün gözyaşlarının sevinçten olduğunu...
    1 ...
  43. sözlükte harcanan başlıklar ve yazarlar

    1.
  44. sözlük yazarlarının dikkatini çekse bile boşver ya entry yokmuş başka deyip başka başlığa geçtiği ya da yazılan yazıyı uzun bulup okumaktan çekinip hakkını veremediği başlık ve yazarlar bütünüdür.
    1 ...
  45. sözlük yazarlarının karalamaları

    3.
  46. Kendimi Sevmediğim Günler

    Hani derler ya ' Sözün bittiği yerdeyim... ' Aslında bir sonun başlangıcı bu. Söz bitiyorsa elbet yerini düşünceye bırakıyordur. işte bende düşüncenin bittiği yerdeyim. Artık akıldan geçen kelimelerin kağıt üstünde kalemle raks etme zamanı. Aslında afilli bir başlık yazıp altına da kocaman ' Ne baktın ki? Sana monotonluğun nesini anlatayım? ' demek vadı ancak muttaki biri değilim. Sanırım bu tek söz işi ceketi alıp çıkmaya benziyor, tabi bana göre değil.
    Şöyle bir söz vardır ya ' insan ailesi Ve Tanrısı dışında her şeyde seçim yapabilir.' Yalan! Akıllı olmayı da seçemeyiz mesela. Ama yaklaşabiliriz her gün bir öncekinden daha fazla çalışarak. Tabi tüm bu durumlarda egoizmden uzak durmak lazım. Bunları yaparken etrafa gülücükler savurmayı unutmamak lazım. Dünyayla birlikte başkalaşmak lazım yani.
    En başında hep şikayet edersin, hakkımı yediler ya da ben bu emeklerin karşılığını hak etmiyorum dersin ta ki olayı etraflıca düşünene kadar çünkü kelebeğin kanat çırpışlarından fırtına çıkabileceğini sonralarda görürsün. Çekilirsin bir köşeye ve aklında tek bir cümle: ' Ben nerede yanlış yaptım?' Dinlediğin müzik ağırlaşır, ne uyuduğun zamana önem verirsin ne de yediğin yemeğe. Sabah kalkıp yüzünü yıkamak bile artık ekstra bir iş senin için... ' N'apıyorsun? ' diye mesaj atan arkadaşların ' müzik dinliyorum ya da herhangi bir şey yapıyorum ' cevabı yerine ' yaşamaya çalışıyorum ' tepkisini alırlar artık. Bir süre sonra her şeye tamam der kimliğine de bürünürsün. Hatta Azrail gelse git demek gelmez içinden. Geceler daha verimli senin için, en dürüst arkadaştır hayatında karanlık da olsa... Çünkü sırf sen üzülme diye ne varsa saklar içinde. Sen de kulaklığı takıp taşınırsın başka diyarlara. Ne insanların yanında olabilirsin ne de onların senin yanında olmalarına izin verirsin. Bir davette bulunan arkadaşına ' hayır ' ı yapıştırmak senin için artık çok sıradan, sen özgürsün ve en beklenmedik zamanda en beklenilmeyeni yaparsın. Uzaklaşmak istersin, telefonu kapatıp günlerce açmamak istersin ama anlarsın ki bu sahnelersin sadece filmlerde olduğunu... Sonra hayat bu dersin: ' Seni ne içine katıyor ne de senden vazgeçebiliyor! '
    Düşünürsün acaba en son ne zaman mutlu oldum diye ama görmezsin içindeki huzuru. O bir tutam huzur seni Allah'a bağlayan ışıktır, bilmezsin. Sonra dersin ki ' Herkes gider ama O kalır! ' Bir bakarsın kendini şizofrenik dünyaların içinde bulmuşsun. Hatta psikoloğa gidip ' Ben bunca şeyi düşünmeme rağmen sen benim çözemediğim neleri çözeceksin? ' diye sorasın gelir. Her şey sana artık boş ve bir o kadar da yalın... Hobilerin bile anlamaz dilinden.
    En sonunda gereksiz tepkiler, kavgalar. Uzak diyarlardan gelip, esip gürlersin ama bilirsin ki o içindeki ateşin seni bile yakmayacağını... Ne yapsam, nasıl yapsam da içimdeki monotonluk maratonunu insanlara anlatabilsem. işte o zaman hayat seni kendinle başbaşa bırakır ve bir Temmuz akşamı ' Kendimi Sevmediğim Günler ' i yazarsın...
    1 ...
  47. sözlük yazarlarının karalamaları

    1.
  48. yazarların kafaları estiğinde yaşadığı duygu yoğunluklarını kağıda dökmesidir. Bazıları keşfedilmemiş birer şair, yazar, köşe yazarı, senarist olabilir. Genellikle aşk insanlarıdırlar.
    3 ...
  49. mutluluk nerede aranmalı sorunsalı

    1.
  50. insanların yüzyıllardır yanlış yerde arayıp huzuru mutluluktan daha değersiz gördüğü sorunsaldır. tabi öncelikle maddede mi yoksa manevide mi aranmalı ona karar verilmelidir.
    0 ...
  51. yazarların hiç entry girilmemiş başlıkları

    6.
  52. dişle maden şuyu açmak

    3.
  53. diş eti yırttırmasına sebep olabilir. Olması halinde hayat size 2 ay kadar cehennem gibi gelebilir. *
    1 ...
  54. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük