kürtler bağımsızlıklarını ilan edebilirler, fakat bu türkiye cumhuriyeti sınırları dışında dünyanın herhangi bir yerinde olacaktır. etsinler de zaten, çünkü T.C. vatandaşı oldukları halde, T.C. imkanları dahilinde yaşadıkları halde bunu idrak edemediler ve kendi ülkelerine zarar verdiler. birgün, şu an destek gördükleri devletlerden destek göremediklerinde ve düştüklerinde eğilip onları kaldıracak olan yine türk kardeşleri olacaktır. işte o zaman biraz eğilmek gerekecektir, doğrudur.
erkek egemenliğinin son çırpınışları olarak değerlendirilebilecek talihsiz başlık. zaman değişiyor, önüne geçilemez. dünyadaki gelişmeleri biraz takip etmek lazım;
hayatta tüm sorumluluğun kendilerine yüklenmesidir. insanüstü bir varlıkmış gibi her şeyin üstesinden gelebileceğinin, her işe yetişebileceğinin, her şeyi sineye çekebileceğinin düşünülmesidir.
türk kahvesi yapmayı bilmeyen türk erkeğinin yanında yadırganmayacak olan türk kızıdır. Zira her ikisi de türk, madem öyle ikisi de yapsın, herkes afiyetle nefis bir türk kahvesi içsin.
bu reklamın başarısı, bundan önce dünyadaki tüm kadınları lezbiyen zanneden, kadına kadını göstermekten bıkmayan, bunu da cinsellik sattırır diyerek, sanki kadınlar için de çekici olan, onlar için de cinsel obje kadınmış zanneden tüm salak reklamveren ve reklamcılara kapak olsun!
erkeklerin rahatsız olmaktan kurtulamayacağı, kadınlarınsa ilgiyle izleyeceği ve maaşını biscolataya yatırmaktan çekinmeyecek duruma getiren reklamdır. ayrıca artık birçok marka tarafından da kullanılacak olan yaklaşımdır.
osmanlıdan kopup bağımsızlığını ilan edenler yıllarca ağzımıza sıçtılar, bunlar en azından basit bir heykel dikiyorlar, kaç metre olduğu önemli değil. o da zaten anlamsız, burası Türkiye Cumhuriyeti, istediğin kadar isyan et, geçmiş geçmişte kaldı. Bu ülke mustafa kemal atatürk'ün eseri!
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder.
Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur
patlasın çal oynasın yazı geçirir.
Ve kış gelir...
Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken,
ağustos böceği açlık ve soğuktan iki gün sonra ölür.
Fransa versiyonu
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder.
Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder,
Vur patlasın çal oynasın yazı geçirir..
Ve kış gelir...
Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirmeye
hazırlanırken kapı çalar.
Bakar elinde bavulu ağustos böceği;
- N'aber aptal komşum?, Ben kışı geçirmek için Karaib Adaları'na
gidiyorum da, bir isteğin var mı sorayım dedim.
Hadi bana eyvallah.
Türkiye versiyonu
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder.
Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur
patlasın, çal oynasın yazı geçirir.
Ve kış gelir...
Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken,
ağustos böceği bir basın toplantısı düzenleyerek, "Etrafta onca aç ve
üşüyen varken, karıncalar nasıl bir vurdum duymazlıkla sıcacık
yuvalarında yaşayabiliyorlar" diye olayı kamuoyunun vicdanına sunar.
ATV, KANAL D, STAR, HABERTÜK, SHOW ve bir çok gazete zavallı aç ve
açıktaki ağustos böceği ile karnı tok sırtı pak karıncanın resimlerini
yan yana yayınlayarak tarafları tartışmaya davet eder.
Türkiye olayın şokunu yasamaktadır.
Nerededir bu devlet?
YBKD (Yeşil Böcekleri Koruma Derneği)' nden bir temsilci VAKiT, AKiT,
ZAMAN, YENiŞAFAK, SAMANYOLU, 24, ÜLKE TV'ye giderek 30 yıldır
çektikleri sefaletin tek nedeninin sırf yeşil renkli olmalarından kaynaklandığını anlatır.
Dünyanın en tanınmış Nobel adayı, yazarımız Orhan PAMUK ve tanınmış
aydınlarımız olayı Avrupa düzeyinde protesto ederek Türkiye'yi kınarlar.
Konu Bakanlar Kurulu'nda tartışmaya açılır ve Başbakan TGRT VE SAMANYOLU TV'ye verdiği özel demecinde "Daha önceki hükümetler tarafından bunca yıldır sorunları göz ardı edilen değerli ağustos böceği kardeşlerimizin bundan böyle huzur ve refah içerisinde
yaşamaları için gerekenler yapılacaktır" der.
Diğer yandan Reha MUHTAR karıncayı canlı yayına çıkararak, "Ey
karınca!, kendi reklamını yapmak için zavallı bir ağustos böceğinin
içler acısı durumundan yararlanmaya utanmıyor musun?" diye bir güzel haşlar.
Ertesi akşam TEKE TEK'te ise "Ağustos böceğinden yürüttüğün para ve
yiyecekleri nerede akladın, öt çabuk" diye Fatih ALTAYLI' dan bir güzel dayak yer.
TARAF bundan talimat üzerine bir haber yapar. "Bunun tek suçlusu TSK...",
"... belgeli Böcek Harekâtı / Senaryosu / Sendromu / Fiyaskosu / Cuntası / ihtilali / Planı /..." diye, balon uçurur.
En sonunda karıncayı içeri tıkarlar!
Ve Ağustos Böceği onun evine yerleşir, yiyeceklerine konar,
eşyalarının üzerine yatar ve refah içerisinde gül gibi yaşar
tanımlanan güven kavramının içeriğine bağlı olsa gerek bu sav.
yoksa üniv. mezunlarının işsizlik oranı olmuş %56, gerisini siz düşünün, iç çatışmalar körükleniyor, alan alacağını aldı gerisi allah kerim insanlar perişan durumda.. gerçekten çok güven veren oluşumlar bunlar!
onun canı yandığında içinin yandığını hissettiğin andır, o mutlu olduğunda herkesten, ondan bile daha mutlu olduğun andır, onunla gurur duymaktır, her gece onun için dua ettiğinde de hissedersin onu ne çok sevdiğini, güvenme duygusunu son noktasında yaşarsın ve bunun ne büyük bir lütuf olduğunu hissedersin, o hayatındaki en güzel arkadaştır.
yüzyıllardır beraber olunmasına karşın, dahası bilimin, teknolojinin, medeniyetin ve hatta astroloji ve parapsikolojinin bu kadar ilerlemiş olmasına karşın bu xx ve Xy' lerin birbirlerini bir türlü anlayamaması durumudur. halbuki şu dünyada topu topu iki cinsiz. sadece insanlar olarak değil, tüm yaratılmışlar olarak bile iki cinsiz..