almayın aldırmayın, engel olun o insanlara. biri elinizden tutsun, bizim gibi gaze gelip beğenip ertesi güne gidip arabayı alıp sonra 6 ay arabayı satmakla uğraşmayın. parçasıydı, kaskosuydu ömrünüzü çürütür. benim 1 yılım gitti o masraflarla.
he güzle araba, o paraya binebileceğiniz en şekil arabadır. arabayı satsanız dahi "ya onun cooperi vardı zengin olm bu" diye muhabberlerin döneceği kesindir.
yaş 12. yer istanbul beykoz. 30 küsür yaşındaki dayımın arabası ile araba kullanama denemelerim sonucunda trafik polisine yakalandıktan sonra dayının aslında bugüne kadar rüşver vermediğini bilmek, babadan kalma alışkanlıkla ruhsatın arasına bi 20 lik sıkıştırmak.
sonrasında dayının "o az diil mi" demesi. polis amcanın ise "tamam bugün akşama kadar gezin tozun buralar sizin" diyerek yoluna devam etmesidir. şimdi böyle yetişen bir bayan olarak yolda 1 kere bile çevirmeye girmedim, alkol muayenesi olmadım, hiç ehliyetim sorulmadı, 1 kere park cezası yedim. o da nazarlık sanırım.
paraya boğun ve aynı anda başka kadınlarla onu aldatın. hiç bir şeyine karışmayın. halin hatrını sormayın. sonrasında zaten sizi bırakmıştır. sıkıntı yok.
benim terapi unsurumdur. mis gibi rahatlatır insanı evi şöyle bi temizleyince. sonra bi duş oooh. dünya o zaman daha yaşanılası bi yer olur. bu eylem her misafir evden gidince tekrarlanır. o yüzden eve pek misafir çağırılmaz zira bu da can, bu da bünye.
yanında benim gibi bi eşi/sevgilisi/manitası olan erkektir. "adam"dır kesinlikle evet. bakamaz zaten istese de gözlerini iki göte feda edecek değildir zira canı daha kıymetlidir.
özel hastanede yapıldıktan sonra narkozun etkisi geçtikten sonra hayır yapmadılar sırf para almak için bizi kandırdılar diye hastane yetkilierine söylenmek. narkoz filan kötü şeyler ya. adamlar midene iniyorlar kamerayla. parça neyim alıyorlar. ama ispatlayamıyorsun sonuç olarak. yapmadılarsa yapmadılar yani. kesilen dikilen bi yerin yokki.
çok acıklı ya. haberin yok ağzıma sıçtın, aşkımdan ölüyorum diyor. çok dertliyseniz, mevsim sonbaharsa, trafik yoksa ve uzun yoldaysanız, yağmur da yağıyorsa kesinlikle intihara sürükler. dinlemeyin. açın Ankaralı Turgut dinleyin. çıstak çıstak eğlenin kafayı kırın.
brain storming, dekupe, revize, imac, adobe, mailing, konkur, müşteri temsilcisi, gece mesaisi, CMYK, shutterstock, Pop, banner vs.. laflarının havada uçuştuğu, ekmek parası için götü boklu insanların laflarını çekmek zorunda olduğun, arkandan dönen dolapları bildiğin halde ağzını burnunu kıramayacağın mecburen aynı ortamda bulunduğun, çaycısından şöforüne kadar sana trip atabilen, ego tatmini yapmaya çalışan insanların yer aldığı bir yer burası. ama seviyorum ya ben. en azından hayatın sıkıcı değildir.
en boktan olanı bi kere alışveriş arabası dekupesidir. her bir telini ayrı ayrı düşünürsek, magic wand da yemiyorsa, maskla filan da olmuyorsa ve illa ki pen tool ile yapıcaksanız kendinize bir sakinleştirici almanızı ve işe o şekilde başlamanızı öneririm. veya bir çırağınız ya da ezik bir eleman varsa ajansta sıkıntı yok her türlü o işi dayarsınız, siz o saatlerde facebooka filan girersiniz. öyle birşey işte. =)
siyah, parlak kumaş ile yapılmış blazer ceket içine kati surette beyaz atlet giyilmesi şart olunmuştur. saçlar apaçi modeli, yırtık kot, kırmızı kemer, kırmızı çakma puma - kartal arkasında 20 TL ye satılanından ama - ile elde tesbihle Ümraniye çarşısında volta atan tiplerdir bunlar.
aşerdiği hamburgerin kocası tarafından alınıp eve getirildikten sonra -"kendine neden almadın biz fakirleştik mi?" diye eziklenen ve saatlerce süren ağlama krizlerine sebebiyet veren halet-i ruhiyye. genellikle kafaya takıcak bişi bulamıyosan yaratıyosun.
şu an 23. haftaya girmiş bi anne adayı olarak, geçen gece beni uyutmayan pıt pıt karnıma vuran sevgili bebem, dışarı çıkınca da beni uyutmayacağını biliyorum.
bu arada sırf kıprtılarını hissedebilmek için habire çikolata yediren bi baban var.
"düşmek" demek olmaz bak şimdi. Bu ülkenin çoğunluk yüzdesi arabesk dinler. valla dertliysen de mis gibi gider. bi orhan baba dinlesen mis gibi de ruhuna işler. o zaman diptesin sondasın depresyondasın. mis gibi de gider hea bu havada.
reklam ajanslarında "allah senin cezanı versin - çükün kopsun - başına meteor düşsün" ile aynı şeydir. dekupeden daha nefret verici bişi varsa o da revizedir. bi işi yaparsın götün çıkar, sonra o işe milyon tane revize gelir. baskıya dahi yollasan kurtuldum diye sevinemessin bi kere. müşteriden gene revize gelir, gene yaparsın gene yaparsın. yani sonu gelmeyen bi eylem aslında.