merhaba o zaman
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 4 takipçi 49.42 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sevdiğiniz birinin bir daha dönmemek üzere gidişi

    26.
  1. akıllara özdemir asaf gelir;

    geleceğim, bekle dedi, gitti.
    ben beklemedim,
    o da gelmedi
    ölüm gibi bir şey oldu.
    ama kimse ölmedi.
    1 ...
  2. gecenin şarkısı

    13799.
  3. Yaşar güvenir- yalnızım ben çok yalnızım.
    https://www.youtube.com/watch?v=D2cMeXH8Ar0

    Farklı bir sesten dinliyor olmak mı bu kadar derinden etkilemiş olabilirdi?
    insanın kendine bile itiraf edemediği şeyleri ruhuna kazırcasına bir ses.
    1 ...
  4. yazarların şu an dinlediği şarkılar

    15148.
  5. "Dur Dur Dokunma Bana içim Kırık Nasıl Olsa
    Yol Ver Son Bir Damlaya Çağlar O Da Nasıl Olsa"

    https://www.youtube.com/watch?v=5HG_3sR1gnA
    1 ...
  6. çok sinirliyken yapılabilecekler

    96.
  7. yatağın üzerine çıkıp kolları açıp kendini yere bırakmak.*
    2 ...
  8. yazarların şu an dinlediği şarkılar

    14854.
  9. karda çıplak ayakla yürümek

    10.
  10. En yakın arkadaşın sizi 23 sularında," seni evden alıyorum" demesiyle başlayabilir,
    -bakalım beynimizi kontrol edebiliyor muyuz, çıkaralım ayakkabılarımızı bir deneyelim,
    +Hasta oluruz yapmayalım,
    -Bir şey olmaz hadi bir deneyelim, zaten ateşi deneyemiyoruz hadi risk yok bunda,
    +peki madem..
    Ayaklar çıkarılır, çoraplar ayakkabının derinliklerine itilir;
    Tam burada hain arkadaşın sizin arkanızı dönmenizle ayakkabıları kar yığınlarının arasına atarak;
    hadi ayakkabıları bulalım deyip size şoka sokmasıyla kalakalırsınız.
    Ayakkabıları bulup dakikalarca gülmenizden hemen sonra eve doğru yol alırsınız,
    annemi arayalım da bize çay yapsın deyip çayın hayallerine dalarsınız, ama bilmiyorsunuz ki o andan sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını.
    Diş ağrısının bile önünde saygıyla eğildiği bir acıya merhaba dersiniz, gelmiştir bir kere.
    10 dakika boyunca aralıksız ağlayarak evin içini koşmaya başlarsınız acıdan.
    Bir ara ruhunuzu ayaklarınızdan teslim ettiğinizi düşünürsünüz.
    Sonrasında karıncalanmalar, ve yüksek ateş, 40 dereceyi bulan ayaklarınızı havale geçiriyor sanarsınız.
    Annenizin evhamlarıyla bin bir türlü senaryo türer aklınızda, kangren olup ayaklarınızın kesileceğinden tutun, ayaklarınızın ısıdan patlayacak olmasına kadar.
    Acıdan hemen sonra tekrar halinize bakıp dakikalarca gülüp, bu yaşanılanları da anılarınıza yerleştirdikten hemen sonra gönül rahatlığıyla çayınızı yudumlarsınız.

    Ana fikir; Allah evsizlerin yardımcısı olsun.
    5 ...
  11. merhamet ve metanet

    1.
  12. bir psikoloğun* eşinin hastalığına ve ölümüne tanıklığının anlatıldığı, sadakat duygusunun anlam bulduğu gerçek bir hikaye.
    1 ...
  13. sözlük yazarlarının itirafları

    114614.
  14. Lise 1 ya da 2 dönemi.
    Biri var.
    Bir üst sınıfta.
    Okul çıkışı birlikte yürüyorduk durağa.
    Bazen birkaç durak öteye.
    Günler, yollar, adımlar, durak bekleyişleri zamanla bizi daha da yakınlaştırdı.
    Tüm sorunlarımızda yan yanayız, kafa kafaya.

    Bir gün yine beni her okul çıkışı beklediği köşede bekliyor.
    birlikte yürüyoruz.
    O sıra okuduğumuz okulda bir öğrencinin babası annesini öldürmüştü.
    Konu vicdandan açıldı.
    Aynen şöyle;
    -belki cezaevi 20 yıl ama vicdan azabı ömür boyu, daha ağır dedi.
    -Biliyorum dedim.
    Anlamadı tabi ben de onu raskolnikov'la tanıştırmak istedim.
    Ertesi gün okul çıkışı, düne dair dedim ve okuması için ona uzattım.
    O da bir sonraki gün elinde bir kitap,
    Ki bu kitabın sözlükte bırakın yazarını, kitabının isminin dahi yazılmaması ne acı.
    Bu yazdıklarımı bitirdikten sonra dostluğumuza olan vefa borcumu ödemek adına başlık açmayı öğrenip kitabın başlığını açacağım,
    bana uzattı.

    Dostluğumuz ya da ben dost sandığım süre boyunca duygularını fark edememiş olmanın burukluğu hatırladıkça yüzüme vurmuyor değil.
    Bir aşk kitabı, bir adamın eşinin kanser hastalığı sırasında ona olan desteği, sadakati ve aşklarını konu alıyor, gerçek bir hikaye.
    Okuduktan sonra anladım daha önce kurduğu cümlelerin ne anlama geldiğini.
    ben kendimi aramaktan onu fark edememiştim ya da böyle bir şeyi düşünmediğim için aklıma gelmemişti.
    Sonra duygularını açtı.
    Uzaklaştım.
    Benim daha büyük uğraşlarım vardı, önce kendimi bulmam gerekti.
    Yine de bir dostu kaybetmenin verdiği acıya engel olamadı, tüm arayışlarım.
    Bundan sonra bir daha asla içten gülemeyeceğimizi, eski samimiyetimizi kuramayacağımızı biliyordum.
    Birbirimize karşı olan her davranışımızı iki kez düşünüp öyle davranacaktık.
    Tüm bunları yapamazdım.
    O yüzden kaçtım.
    Bir hafta okula gitmedim.
    Sonrasında beni yine o köşede beklediği halde görmezden geldim.
    Koridorda, bahçede, durakta her yerde ondan kaçtım.
    En sonunda kendimi toplayıp, konuştum. Tüm bu kaçışlarımı haketmeyecek güzellikte bir kalbe sahipti.
    Ona tüm samimiyetimle anlattım hissettiklerimi, kendi bulma arayışımı.
    Onu kırmadan en açık şekilde anlattım.
    Yapamazdım çünkü, daha kendimi bulamadan bir başkasını hayatıma dahil etmek haksızlıktan başka bir şey değildi.
    Aslında tek neden bu da değil. Karaktere bağlamak istemiyorum.
    Bir iç meselesi.
    Kendimle verdiğim bir savaş.
    okumayı söktüğüm günden bu yana okuyorum, durmadan.
    Tabelalardan, mezar taşlarına kadar.
    Ben de önüne geçemeyeceğim bir tutku haline dönüştü bu olay.
    Büyüdükçe beğeni, seçicilik denen kavramlarla tanışıyor insan.
    Okuyacağınız şeyler kendi beğenilerinize göre şekilleniyor.
    Sonra kendi beğeni alanlarımı buldum.
    Kendimden bir şeyler keşfediyor olmak, hayatıma anlam kazandırdı.
    Daha anlamlı bakmaya, görmeye başladım.
    En sonunda, sonunun nerede olduğunu hala bulamadığım bu yola, kendimi arama yoluna girdim.
    Okudukça kendime yaklaştığıma inandım.
    Yeni şeyler keşfettim.
    Ruhun büyümesi gibi.
    Tıpkı fiziksel özelliklerinize hakim olmak gibi, onları kullanmayı öğrenmek gibi.
    Ruhlarımızda böyle, tanıdıkça bir şeyler keşfediyorsunuz kendinize dair.
    3 yaşındaki bir çocuğun kaşıkla imtihanının 5 yaşındaki çocuğun zaferi olması gibi.
    Bu yüzden kendime doğru yol aldım.
    Bu her şeyden önce geliyordu benim için.
    Samimiyetimi anlamış olmalı ki, son kez sarılıp, ben sana inanıyorum asla vazgeçme dedi.
    Sonrasında hiç kin ya da kızgınlık duymadık, nerede karşılaşsak birbirimize gülümsüyorduk.
    Tek bir kötü duygu sızmadı aramıza.
    Sonra o mezun oldu, ben mezun oldum.
    yıllar geçti.
    Sadece güzel anılar kaldı geride.

    Ve tam bugün, onun yaşadığı ilçede bir alışveriş merkezinde,
    Yanında biri, el ele yürüyorlar.
    En derinlerimden, kalbimden yüzüme yükselen bir gülümseme.
    ilk kez gözlerimin dolmuş olmasına engel olmak istemedim.
    Onu öyle görmek hayata olan inancımı arttırdı.
    iyi temennilerin, iyi dileklerin yerini gerçekten buluyor olması ne tuhaf.
    Diliyoruz, umuyoruz ama bir şekilde bir yanımızı buna inandıramıyoruz.
    Ama bugün Ruhum ve hayatım arasında bir ilmek daha işlendi.
    Beni bu kadar sevindirebilecek başka ne olabilirdi diyorum.
    Kırılan inancıma tekrar ve tekrar merhem oldu, sadece varlığıyla.
    iyi ki tanımışım diyorum.

    Benim kitabım onda duruyor mudur hala, bilmiyorum.
    Onun kitabı hala bende.
    Bugün onu görmüş olmamdan olacak ki onca kitabın arasında gözüm ona değiyor sürekli.
    Arada gözlerim kaymıyor değildi, ama bugün bir başka.
    Umarım her şey gönlünce olmaya devam eder yol arkadaşım, dostum.
    4 ...
  15. çocukken yapılan abukluklar

    414.
  16. Akşam haberleri sunulurken, az sonra verilecek olan haberlerin ön bilgilerinin üzerinde yer aldığı kayan şeridi, şerit sonlanmadan tamamıyla okumaya çalışmak.
    0 ...
  17. sözlük yazarlarının itirafları

    114590.
  18. Büyük bir hayat yaşamak istiyorum.
    Dokunduğum her yere iyilik götürmek istiyorum.
    sesimin benden önce ulaştığı yerlere de gülümseme.
    Kötü insanları, kötüleri kendim cezalandırmak istiyorum, iyi ederek.
    Hayır Allah olmak istemiyorum.
    insanlarda kendimi bulmak istiyorum.
    Yaralarına dokunmak istiyorum, böylece kendime dokunacağım.
    Bencillik sanılmasın, sizlerle var olacağım.
    Ve bir gün ben değil sizler kapımı çalmaya başlayacaksınız.
    işte o zaman kalplerinizdeki ışıkla yolumu bulacağım.
    En kötünüze bile ilk ben el uzatacağım.
    Tıpkı sizin bana yapacağınız gibi.
    7 ...
  19. kitap ayracı olarak kullanılan şeyler

    1129.
  20. Nüfus cüzdanı.
    Şöyle ki; Kitabı yarım bırakmak zorunda kaldığım bir an, en yakınımda bulunduğundan sıkıştırıverdim arasına.
    Öyle kaldı.
    Kitabı bitirene kadar bu böyle devam etti.
    Sonra bir iş için nüfus cüzdanı lazım oldu, yok.
    Düşün taşın bulunamıyor.
    işi iptal et.
    Bu kez başka önemli bir iş için lazım, ama bu kez iptal edemezsin mecburen nüfus müdürlüğüne..
    Yeni nüfus cüzdanından birkaç ay sonra.
    Bir şekilde eline geçer yine o kitap ve son sayfası. Yüzüne bir tokat gibi çarpar kaybolduğunu sandığın nüfus cüzdanı.
    Neyse ki güldürdüğü için, yerinde kalmasına izin verirsin. O yerini tutmaya devam eder, yenisi de eski nüfus cüzdanının yerini.

    Hatta tüm bu olanlarla da kalmaz, kendi sınırlarını aşarak, bir sözlükte bir entry olarak da yeniden vücut bulabilirmiş kendisi.*
    2 ...
  21. ulu roman

    3905.
  22. ulu roman

    3900.
  23. Yaşadığına şükür mü etmeliydi, yoksa onu ölüme sürükleyen kadere sitem mi?
    beni yaratan da kim deyip ulu roman yazarlarına seslendi, kendinizin yürüyemediği yollara beni itelemekten vazgeçin, mutlu sonlara geçin artık diyerek haykırdı..
    1 ...
  24. tanrı ya sorulacak tek soru

    1973.
  25. Benden önce ya da benden sonra yığınlarca soru gelecek, hepsi bir kenara dursun; Nasılsın?
    1 ...
  26. sözlük yazarlarının itirafları

    114110.
  27. Bazen insanlıkla aramda bir sınır olduğunu hissediyorum, bir çizgi.
    Düşünüyorum değil, hissediyorum.
    insanlar bu iki kelimeyi çok fazla karıştırıyor, bu yüzden yineleme gereği duyuyorum.

    Bakıyorum; kimisi tuttuğu takıma, kimisi annesine, kimisi siyasi partisine, ideolojisine, kimi sevgilisine, kimi kariyerine, kimi kedisine bağlı/tutkun; ama öyle ama böyle.
    Aslında daha çok "kimi" sayabilirim, ama bu sınırı daha fazla gözüme sokmak öyle çok hoşuma gitmiyor açıkçası.
    dönüp kendime bakıyorum,
    Birine ya da bir şeye bağlı olamamanın hezimeti var içimde.
    bazen düşünüyorum, belki benim bağlılığım da budur diyorum; bir şeye bağlı olamamak.
    Bu hissettiklerimi karşılayan kelime bağlanmak değil aslında ama en anlaşılabilir, en anlatılabilir kelime bu gibi geliyor.

    Mutsuz muyum, bilmiyorum. içerimde bir şey var bir eksiklik, alışılmış bir eksiklik.
    Ne çevremdeki onlarca arkadaşım ne onlarca yakınım giderebiliyor bunu. Bu gibi durumlarda konu asosyalliğe bağlanır ya hani açıklama niyetine yazdım tam da bundan bir önceki cümleyi.
    itirafsa, korktuğum bir şey var.
    Ben böyle kendimi arıyorken, ya çoktan bulmuşsam?
    10 ...
  28. yazarların şu an dinlediği şarkılar

    14649.
  29. sözlük yazarları ülke kursa ilk yasası ne olurdu

    14.
  30. en yakındaki kitabın yazarı

    4318.
  31. sözlükçülerin en sevdiği şiir

    11.
  32. 2014 yılının getirdikleri ve götürdükleri

    8.
  33. Çok şey aldığı açık ama öyle bir şey verdi ki her ne aldıysa onun acısını bastırdı: Farkındalık.
    Kafamın içerisinde bir akıl varmış.*
    1 ...
  34. en sevilen çizgi filmler

    55.
  35. yazarların şimdi dinlediği şarkıdan bir cümle

    1723.
  36. Günler günlerin ardından,
    Seni unutmak mecburiyetindeyim.
    2 ...
  37. ders çalışması gereken yazarın sözlükte sürtmesi

    32.
  38. sülpir

    2.
  39. Malum sınav* nedeniyle aşırı strese girmiş olmamdan ötürü doktorum tarafından verilen ilaç.
    Şu an için gözlemlediğim etki; (bkz: hafifim hafifsin hafif).

    evreli edit: Sabah göz kapaklarımı kaldırmam mümkün olmuyor bir ağırlık bir ağırlık sanırsınız, göz kapaklarıma dikilmiş dağlar var, devrilmeyen dağlar.
    Sabah ki çözünme evresi bir kenara dursun, Test çözmekten çok uyuklar oldum. Mutlaka öğlenleri uyuyorum, yine de uykuya doyamıyorum. Doyumsuzluk kere doyumsuzluk.
    1 haftayı tamamladıktan sonraki etkisine bakacağım, bu etkisi devam ederse yollarımızı ayırmamız gerek deyip, çok uzaklara; çekmecenin derinliklerine uğurlayacağım..
    1 ...
  40. üniversiteyi kazanamamak

    14.
  41. Sorunlar silsilesi.
    Kendimizden önce; aileye, çevreye açıklamalar yapmaktan, yolda görülen her tanıdığın sınavı ne yaptın sorusuna olmadı deyip kafayı bükmekten bitap düşeceğiz. * *
    1 ...
  42. işaret dili öğrenmek

    14.
  43. Öğrenilmesinin ne kadar gerekli olduğunun bugün farkına vardığım iletişim şekli.

    Bugün hastanede randevu sıramı beklerken sırada son iki kişi. Birlikte bekliyoruz içeride bir hasta daha var.
    Adamın bir derdi var ama çözemiyorum, soracağım çekiniyorum.
    Neyse deyip yaklaştım iyi misiniz dedim.
    Ses yok.
    Adamın kafası öne eğik elleri başında gözleri kapalı. Tekrar sordum yine ses yok.
    Bu kez hafifçe dokundum ve tekrar iyi misiniz dedim, Adam ilk yüzüme baktı sonra eliyle duymadığını işaret etti. ben de böyle ellerimle kaşım gözümle iyi misiniz demeye çalıştım.
    Adamın elleri parmakları havalarda uçuşuyor ama ne dediğini anlayamıyorum. o da fark edip aynı hareketleri tekrar tekrar vurgulayarak anlatıyor.
    Allah'ım, kendimden hiç böyle utanmadım.
    Çat pat anladım dediklerini sonra üzülmeyin gibisinden mimikler sergiliyorum ellerimi, parmaklarımı oynatıyorum da yok yani bu kadar duyarsız kalmış olamazdım herhalde.

    içerime dokundu. En çok vicdanıma.
    Bu dünyada yalnız değiliz. Bedensel olarak eşit kriterlere sahip olmayanları nedense göremiyoruz.
    Aslında olay bir gün siz de böyle olabilirsiniz e getirilse de ben böyle düşünmüyorum.
    Burada da bir şekilde menfaat söz konusu. Ama bugün anladığım şey farklı, bizlere ihtiyaçları var.
    Yani demem o ki gözlerimizi kısıp dudaklarımızı aşağı doğru bükerek verdiğimiz üzgün ifadesinin hemen arkasından "Allah herkesin yardımcısı olsun" demekle el uzatmış olmuyoruz.

    Biz ki Tüm fiziki şartları eşit olan insanlarla konuşabildiğimiz duyabildiğimiz halde birbirimizi anlamıyor, sürekli kimse bizi anlamıyor nidalarıyla oraya buraya dert yanarken ne kadar bencil olduğumuzu göremezken, onlar ne yapsın?
    ha işte o zaman; Allah yardımcımız olsun.
    1 ...
  44. gecenin şarkısı

    13239.
  45. sözlük yazarlarının itirafları

    113820.
  46. Bazı sözlük yazarlarının yazdıklarını aklım almıyor.
    ilgi çekmek için diyeceğim, kimse kimsenin gerçek adını bile bilmezken ne ilgisi? Terbiyesizlik ya da şuursuzluk mu diyeyim yoksa dışavurumculuk deyip geçiştireyim mi bilemedim.
    Burada kimliklerimiz belli olmadığından bu kadar rahat şeyler yazılıyor sanırım.
    Ama insan kendisinden de utanmaz mı?
    Hayret doğrusu.
    5 ...
  47. okuduğu kitabı dağıtan insan

    3.
  48. Bir türlü o mertebeye erişememiş olmanın vermiş olduğu hüzün ile bu satırları doldurmaktayım.
    Olmuyor yani, cüzdanınızdaki son parayı, aldığınız yeni kıyafeti, en sevdiğiniz yemeği vermek/paylaşmak koymuyor ama kitap vermek çok ağır.
    kimileri kitaplara o kadar para veriyorsunuz tabi vermezsiniz diyor ya o da yalan. insan 2 liraya aldığı ikinci el kitabı dahi veremeyebiliyor.
    Bencillik de değil, bu başka bir şey, eğer psikolojide bunun bir yeri yoksa çok şaşırırım.
    Sanırım okurken kurulan bir bağ, bir şekilde yanından ayrılmasın, gözünüzün ucuna değsin, ilişsin istiyor insan.
    Öyle ki 2 ay önce bir abime 3 kitabımı birden verdim ne abim ortada ne kitaplarım. içerime dokunuyor ya neyse.*
    2 ...
  49. sevilen kişiden vazgeçme eşiği

    58.
  50. Kırılıyorsunuz, kırılıyorsunuz sonra bir bakmışsınız artık kırılmıyorsunuz.
    işte sonrası eşik. Tünelin ucundaki ışık.
    3 ...
  51. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük