merhaba ben pembe tolga
-40 (Kojiro Hyuga)
dokuzuncu nesil silik 80 takipçi 285.52 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    merhaba ben pembe tolga

    1353.
  1. adımı basına sızdıran herkesi bulacağım. bir yanlış anlaşılma yüzünden yuvam dağıldı. bu haberi hazırlayan muhabire de dava açacağım.

    http://vocaroo.com/i/s0XBD4EkksZg
    (34. saniyeden sonra).
    6 ...
  2. yazar yazmaz yazan yazar

    584.
  3. merhaba ben pembe tolga

    1351.
  4. 4 ...
  5. içinde ğ harfi bulunan erkek isimleri

    14.
  6. alfredo kraus

    1.
  7. 1999 yılında vefat etmiş ispanyol tenor. hayatımın en iyi 5 tenoru arasında 3. sırada yer almaktadır.
    bugüne dek başlığının dahi açılmaması, -hiç ihtiyatlı davranmayacağım- bu platform adına muazzam derecede bir utanç kaynağı olmalıdır. kraus aryalarıyla ağlamış bir insan tekebbürün denizlerinde ne kadar gezerse gezsin haklıdır.
    5 ...
  8. sözlük yazarlarının en son ağladığı zaman

    16.
  9. 1 ...
  10. lezbiyen pornosu izleyen gay

    5.
  11. en iyi film müzikleri

    1817.
  12. acaba bunu unutmak nasıl bir hadsizlik, nasıl bir fütursuzluk; ne tür bir cühela gafletidir?
    http://www.youtube.com/watch?v=cWo__6Xn6Qs
    1 ...
  13. sözlük yazarlarının beslediği hayvanlar

    880.
  14. uludağ sözlük ün en yakışıklı erkeği

    398.
  15. ortalama 1.70 - 1.75 boyundaki cüceler listesi.
    2 ...
  16. gandalf ve dumbledore un gay olması

    6.
  17. kusura bakmayın sayın yazar haklısınız hata bizim

    10.
  18. maria callas

    17.
  19. tanrı bir gün "merhaba" diyecekse bana; maria callas'ın Ave Maria'daki yorumuyla seslensin.

    0 ...
  20. sözlük yazarlarından şiirler

    4584.
  21. Çıplak hayaller kurmalı,
    Yalın ayak hayaller...
    Nefsi gülümseyen küheylanlar,
    Seccadeye hapsolmuş yalanlar,
    Bir omuz çukuru karanlığında okunmalı salalar.
    Irmakları sevmeli çocuklar,
    Çığlık güzelliğinde kokmalı bulutlar...
    Gözyaşlarında tezahür etmeli tılsımlar.

    Kanatları ateşten ebabil,
    Benden başka kimse sarılmamış koynuna,
    Kimse katletmemiş ufuk kusan düşlerini,
    Hıncından çok sevmişti,
    Dudaklarına küfretsem aşktan kırılacaktı dişleri.

    Irmakları sevmeli adamlar,
    Çalınmış bir elmanın yokluğunda donmalı,
    Sarılmış bir belin şehvetine dolanmalı.

    Irmakları resmetmeli ressamlar,
    Kulağımda dolanan aryanın fısıltısına kanmalı,
    Kollarıma uzanmış vecizeleri parçalamalı...
    Devrimleri kusmalı silahlar.

    Bir ırmak sevmeli çocuklar,
    Heybetinin akışına kanmadan,
    Bırak ellerimi durmam...

    Kasvetli ağıtlar biriktirsin sonbahar,
    Belki yere tükürdüğün anda,
    Gözlerin bir gün beni arar...

    Pembe Tolga
    13 ...
  22. akvaryumdaki balığa mineral için soda dökmek

    1.
  23. 100 litre suya yarım şişe soda dökülse yeterlidir. akvaryum daha ufaksa; bu ölçüye göre göz kararı dökün. fazla soda suyun ph değerini bozar. ayrıca balıkların besin gereksinimleri sadece mineralden ibaret değildir; protein, karbonhidrat, ve yağ da almaları gerek. cahil cahil konuşmayın.
    3 ...
  24. sözlük yazarlarından şiirler

    4579.
  25. kalemin ucunda bir şair,
    bir yazımlık canı kalmış imgelerin.
    hatırlardım severdin...
    hatırlardım severdin denizkızı olmayı,
    merhaba en değerli lanetim,
    ağlarken cennettime hapsettin solmayı.

    ellerinin üzerinde bir kar taneciği olamayacak,
    bir tüylü battaniye mutluluğunda izlenemeyecek filmler,
    mesela cüzdanımdan çıkışmayan biz bozukluk utandırmayacak yanında.
    biliyorum...
    seni özlemek günah,
    seni sevmek yazık bana.

    saçları taralı hatıralar bırakamadık,
    dinleyemedik ilk gözyaşını zifiri sabahta,
    bir küfür gibi ateş saçarken karanlığa;
    kıyamadık göğsümüzde uyuyan anka kuşuna.
    yine olmadı...
    yine ölemedik 17 yaşımızda.

    sen tek kısık nefesim,
    ve sen en ürkek yalanım;

    sen benim tek gerçek şiirimdin.

    pembe tolga
    7 ...
  26. sözlük yazarlarından şiirler

    4477.
  27. son bir viraj kaldı seni unutmaya...
    haziranın çocukluğunda,
    ellerinin kokusuna haset kondurduğumda,
    son bir saat kaldı yokluğuna alışmaya.

    son bir viraj kaldı seni unutmaya...
    temmuzun aşkında,
    doğmamış hayallerin koynunda,
    son bir rüya kaldı yokluğuna uyanmaya.

    son bir viraj kaldı seni unutmaya...
    zemheri ağustosun ankara'sında,
    hiç yudumlayamadığımız kırmızının şarabında,
    son bir veda kaldı el alemin otogarında.

    son bir viraj kaldı seni unutmaya...
    eylülün kanlı zuhurunda,
    sensizliğin ilk huzurunda,
    son bir özlem kaldı şiirimin ucunda.

    son bir viraj kaldı seni unutmaya...
    aralık ayının ayrılığında,
    terk edilişlerin çaresizlik dimağında,
    son bir nefes kaldı seni unutmaya.

    pembe tolga
    14 ...
  28. zall ın aşırı benzediği ünlü futbolcu

    3.
  29. on birinci nesil bir erkekle seks yapmak

    1.
  30. selam.

    http://video.uludagsozluk...gilime-yazd%C4%B1m-88377/

    bu seksimi sizlere bu eserle tasvir etmek istedim.
    merhaba,
    ben pembe tolga

    sözlükte "nesil" olarak adlandırdığımız merhalenin en sonunda yer alan, birkaç senelik sözlüğe verdiğimiz aranın ardından fütursuzca zuhur ettiklerine tanık olduğumuz, hala popolarında bulunan bebek bezine dahi aldırış etmeden birtakım polemiklere girişen, kendinden önceki atalarını görmezden gelerek meydanı boş bulduklarını sanan on birinci nesle ait bir beyefendiyi şehvet ve mütehassıs bir endamla becermek...

    öyle bir becermek ki, uzvi bir makine gibi çalışıp şehvetin son raddesine gelmek. öyle bir hoplatmak ki o oğlan götü, kabil görünmeyen bir orgazmı dakikalarca yaşamak parmak uçlarında. o bembeyaz zemmetmeye kıyılamayacak dolgun popoyu okşadım dakikalarca, hafif tüylü olduğu görünen kuyruk sokumundan süzüldüm o iri loblara. oysaki "tolga çelimsiz erkek sever." diye isnat ederler... nasıl da yanılıyorlar bir bilseler. o bıngıl bıngıl kıllı meme uçları, neredeyse yağ bağlamakta olan göbeği; zerk olmak için zor tutuyordum kendimi. önce hayalarımı sürdüm o erkeksi ve sakallı yüzüne, ardından dudaklarının arasına iteledim minik pembe tolga'yı (mpt'yi).

    ruhumun içindeki karanlığı çekip alıyordu sanki. bedenime hapsolmuş şehveti emiyordu dudaklarıyla. daha fazla dayanamadım... yüzüstü yatırdım yatağa. kulak deliklerine 100'er dolar tıkayıp uçlarını ateşe verdim. Para kül olmadan hızlıca becerecektim onu. poposunun sağ ve sol lobunun ayrıldığı o ateşli çizgiyi ayırdım parmaklarımla. pembe rüyamı usula bastırdım sevgi yoluna. hızlanan nefesini vücudumun her yerinde hissedebiliyordum. körpe bir gelincik gibi titriyordu. beni içinde istiyor, bedenini bana doğru itiyordu.

    bir hışımla duhul oldum. tırnaklarını bacaklarıma geçirmeye çalışıyordu. kıçının içi fırın gibiydi... onu bir yandan beceriyor, bir yandan da darp ediyordum. içine yalnızca on bir defa girip çıktım. içinden çıktığım gibi kulaklarına akıttım menimi.
    ben onun kulaklarındaki ateşi, o benim ruhumdaki ateşi söndürmüştü.

    ne güzel şey on birinci nesil becermek. ne güzel şey bir erkeğin menfur bulunan mağarasına girmek.
    ihtiraslara gebe kalmış bir aşkın kıvılcımına şahit olmak ne güzel şeymiş...
    13 ...
  31. aldatan sevgiliyi denize dökmek

    1.
  32. selam.

    topuklarıma yapışmış bir muğlak,
    küfrettiğim sevişmelere sirayet ediyor
    ve on üç yaşımda hayallerime yapışmış duman,
    meşakkatli bir cinayet gibi gülümsüyor durmadan

    bu fikrimi sizlere bu liriklerimle tasvir etmek istedim.
    merhaba,
    ben pembe tolga

    ihtiyatlı ruhumuzu aşkın körpe tevazusundan koparan, kalbimizin ortasına devasa bir güven abidesi diken, aslında hiç güvenmememiz gerektiğini eski erkek arkadaşlarıyla yiyişme sayısından anlamamız gereken; fakat yine de hormonlarımızın gösterdiği aksülamele yenik düşerek güvendiğimiz, bizi bir emtia gibi değersizleştirerek eski erkek arkadaşına koşan sevgilimizi denize dökmek... izzeti tartışılmaz deryaların içinde alçak ruhunu ehlileştirmek, pişmanlık bilmez pespaye gözlerini denizin karanlık hüznünde öldürmek.

    sanki iblislerin arasından temayüz etmiş bir sevgiliydi, oysaki meleklerle birlikte arp çaldığını sanırdım. ne kadar toymuşum, ne kadar da renksizmişim... gözlerimin önünde serpilen zehirli sarmaşığı görememişim; oysa bir papatyanın mütevazı ve akıbeti belirsiz hüznüyle sevmiştim onu. ah gaydaşlarım, eski sevgilisini de bir görseniz; flamingolara oral seks yapan bir kaplumbağa tipinde, jant kapakları hiç değiştirilmemiş 85 model peugeot minibüs görünümünde, karaktersizler tanrısının yardakçısı sanki.

    evet, sevgilimin kullanılmış bedenini hidroflorik asitle erittim. plastik kaplara doldurup doldurup denize döktüm... sevgilimi denize döktüm. yok olup giden hayallerimizin eriyişine şahit oldum, hayal kırıklıklarının uhrevi kokusunu soludum. ruh hastası aşkımın deniz suyunda dağılışını, birtakım masum balıklara verdiğim zarara üzüldüm. sağ arka cebimden çıkardığım 100 dolarla gözyaşlarımı sildim.

    sevgilimi denize dökmüştüm; fakat dünyalar çirkini sakallı eski sevgilisi hala dünyamıza zerk olmuş vaziyette yaşıyordu. sonra güldüm kendi kendime... oysaki eski sevgilisi bendim artık. bendim terk edilen, bendim pipisinin şehvetinden vazgeçilen. zemheri gecelerde yalnızlığıma teessüf eden bendim! "boş ver." dedim kendi kendime, boş ver be tolgişto...

    bir ıslık tutturdum o sırada, 9.senfoni süzülüyordu dudaklarımda. gözyaşımla karışmış huzuruma "merhaba." dedim yeniden.
    merhaba acının son raddesine gelmiş pişmanlık, merhaba benim renkli eski dostlarım, merhaba gaydaşlarım...

    hoşça kal, en güzel yaşıma gem vurmuş eski arkadaşım.

    topuklarıma yapışmış bir muğlak,
    küfrettiğim sevişmelere sirayet ediyor
    ve on üç yaşımda hayallerime yapışmış duman,
    meşakkatli bir cinayet gibi gülümsüyor durmadan
    10 ...
  33. sevginin rengi

    43.
  34. cok sikildim diye mesaj atan erkek arkadaş

    1.
  35. selam.

    http://www.youtube.com/watch?v=ln9MBa8lXV4

    bu mesajımı sizlere bu eserle tasvir etmek istedim.
    merhaba,
    ben pembe tolga

    Mefkuresine vakıf olamadığım, zaten muğlak içinde olan zihnimi bir fasıla daha arttıran, ruhumdaki pembe libidonun kıpraşmasına davetiye çıkaran müstehcen içerikli bir davet... bu mesaja binaen tahrik olacağımı tahmin edemeyen bir cühelanın düştüğü gaflet.

    mülahazamı mazur görünüz; fakat bana cumartesi günleri selam veren herkes bir homoseksüel adayıdır. cumartesi günleri tüm günümü yavru zebraları konu alan belgesellere ayırmakta, meşreplerine teessüf ettiğim ruh hastası kadınların olmadığı bir dünya için allah baba'ya dualar etmekteydim. bu bağlamda, bu eşsiz ritüelimi sekteye uğratmak isteyen insanları fütursuzca becersem yeridir.

    işte tam da böyle oldu sevgili gaydaşlarım...
    ismini "bülük" koyduğum yavru bir zebranın amansız ve göz yaşartıcı hayatını konu alan belgeseli izlerken, bildirim sesi 'el bimbo' melodili olan telefonuma bir kısa mesaj geldiğini fark ettim. mesajda tam olarak şu yazıyordu:

    "merhaba tolga nasilsin? cok sikildim, bu gece disarı cikalim mi?"

    şaşkınlıktan hayalarımı çekiçle ezmek istemiştim. bu yıllardır poposunun hayalini kurduğum kerim'di. kerim... omuz çukurundan dilimi kullanarak bel bölgesinde gezinmeyi düşlediğim, ehveni şer göğüs uçlarını zımparayla tahriş etmeyi planladığım, poposunun sağ ve sol lobunu ayıran çizginin; yani "sevgi yolu" ismini verdiğim o kutsal boşluğun arasına maşa sokup ayırmayı dilediğim, göbek çukuruna kaynar su döküp tıraş köpüğüyle köpürtmek istediğim kerim... fırsat gelse ne de güzel sikerim.

    fakat kerim, poposunu bir bankanın nakit kasası gibi muhafaza eden heteroseksüel bir beyefendiydi. hayatı boyunca kız arkadaşları eksik olmamış, gaydaşlarımla ona yaptığımız birtakım pipili şakalarda yüzü kızaran biriydi. onu ilkokuldan beri tanır, ilk önce hangimizin becereceğine dair çeşitli bahislere tutuşturduk. yıllardır elini bile tutamamıştık... şimdi neden durduk yere çok fazla sikildiğini ve gece benimle de birlikte olacağını ima edermişçesine benimle buluşmak istesin ki? işin en üzücü kısmı, benden önce onu kimler defalarca becermişti? on yıllardır poposunun akıbetini korumayı başarabilmiş bir adam neden ilk önce benimle sevişmemişti ki? tüm bunları düşünürken sinirleniyor, fakat nihayet doğru ciheti bularak benimle sevişecek olduğunu hatırlayıp teskin oluyordum.

    " amaan tolgii neleri düşünüyorsun yahu?" demeden edemedim kendime. madem sevişmek istiyor, ben de pembe rüyayı ona empoze ederim geçerim. bu pozitif düşüncemden dolayı kendi yüzüme 2.000 dolar çarpıp hazırlanmaya başladım. şu an ne kadar mutlu olduğumu tahayyül edemezsiniz, yıllardır rüyalarımı süsleyen çocukluk ibnemle nihayet romantik bir gece geçirme fırsatı yakaladım.

    benim için dua edin gaydaşlarım. buluşmanın nasıl geçtiğini yarın anlatırım size.
    15 ...
  36. merhaba ben pembe tolga

    1290.
  37. merhaba ben yavruağzı cemil

    1.
  38. 'cemil' anneannemin ismidir. rahmetliyi karıştırmayın bu işlere. rica ediyorum belden yukarı vurmayın.
    1 ...
  39. aldatan sevgilinin anüsünün içine çimento dökmek

    1.
  40. selam.

    tekebbürü boynuna dolanmış bir günahtı
    haset veriyordu romanlara,
    aynadaki aşıkların buğusunu kazımıştı ilkbahara
    ve durmadan fısıldıyordu soranlara;
    cesetler mutluluklar dikti avucuma

    bu fikrimi sizlere bu liriklerimle tasvir etmek istedim.
    merhaba,
    ben pembe tolga

    iffetini tenkit etmekten çekinmeyeceğim, ilişkiye başladığım günden itibaren gözleri kaslı ağyar arayan, güvenilmez olmasına karşın köhne yüreğimi bir serçenin göz yaşı misali ıslatan, bahusus aşkımızın en yüksek terakki gösterdiği zamanda terk etmesiyle birlikte; gözümde kalemi kırılmış bir mücrimden farkı olmayan eski sevgilinin anüsünden içeriye çimento dökmek... bir nevi laçkalaşmış paspal ruhunun içerisine kinimizi seyrana çıkarmak, duhul olmaya kıyamadığımız o berrak anüsünün içerisine iğfal edilmiş hayallerimizi hapsetmek... oysaki öyle bir sevmek ki onu; müzmin yalnızlığımızın içerisinde beliren yanakları yakut kırmızısı bir meleği sevmek gibi, hayalleri terk edilmiş bir sabinin hayal kırıklıklarından kuleler inşaat etmek gibi... yine de sevmek yetmiyor işte.
    çok sevilmemek ne elim bir arafmış meğer.

    evet öpmeye kıyamadığım, mavi gözlerinden huzurlar damıttığım yakışıklı sevgilimin anüsüne çimento dökmüştüm. aldatmıştı zira, aldatmamalıydı. hiç de pişman olmadım...

    her şeyden haberdar olduğumu bilmiyordu, usulca uyuyordu koynumda. facebook'ta o oğlan beyle karşılıklı dürtüştüklerini görmedim sanıyordu. benim budala sevgilim, neden yaptın bunu bana?

    önümde yüzükoyun uzanıyordu. iç çamaşırını yavaşça aşağıya indirdim, poposu cennetten doğmuş bir güneş gibi önümde parlıyordu.
    iç çamaşırını diz kapaklarına kadar indirdikten sonra, poposunun sağ ve sol lobunu yavaşça sıkmaya başladım. her sıkışım hüznümü arttırıyor, her hüzün zerresi kinimi körüklüyordu. kim bilir bu masum deliğe kaç acımasız beyefendi sirayet etmişti? kim bilir kaç oğlan içine girmese bile parmaklamıştı?.. bunları düşündükçe delirecek gibi oluyordum. üstelik sevgilim önümde çırılçıplaktı ve ben ilk kez ona şehvetle bakmıyordum. tam bu sırada yanaklarımdan süzülen gözyaşlarımı fark ettim. ağlıyordum... işaret parmağımla dokundum o inci tanelerine, parmağım acılarla bezenmiş gözyaşlarımla ıslanmıştı. parmağımın ucundaki gözyaşıma bir öpücük kondurup, minik dokunuşlarla birlikte o parmağımı sevgilimin anüsüne soktum... içi sıcacıktı, buz tutmuş kalbi keşke kıskanabilseydi onu.

    parmağımı sokup çıkarttıkça bigane düşmüş sessizliği beni iyice üzmüştü. hissetmiyordu bile, benden önce kim bilir kaç parmak tırtıklamıştı melek yüzlü yarimi? bu kabul edilemez hissiyatla birlikte işe koyuldum ve mutfakta harcını hazırladığım çimentoyu sevgilimin yanına taşıdım. çimentoyu dökmeden önce, ona yazdığım ayrılık mektubumu ve ona ait tüm eşyaları da anüsünün içerisine hışımla attım. en çok da bana hediye ettiği pembe panter işlemeli bastonu atarken üzülmüştüm.
    kısa bir aranın ardından tüm çimento harcını sevgilimin anüsünden içeriye boca ettim. artık aldatamazdı kimseyi.

    o artık benim sevgilim değil; masumiyetini yitirmiş bir yarı heykeldi. hala uyuyordu... saatler sonra içi taş tutmuş poposuna, birlikte olduğumuz ilk çerçeveli fotoğrafı duvar çivisiyle çakmak istemiştim; fakat buna cesaret edemedim. o mutlu günlerdeki gülümseyişimizi, 'hiç ayrılmayacak' bakışlı gözlerimizi yeniden görmeye dayanamazdım. ağlayarak uzaklaştım eski heykel sevgilimden.

    ağlıyordum işte.
    müştereken kurduğumuz hayalleri de götürüyordum yanımda. henüz doğmamış çocuklarımızın yarınlarını kaçırıyordum senden, müteaddit yalnız insanların arasına koşuyordum. ağlıyordum da üstelik, hem de hiç utanmadan.

    ben ağlıyordum yine...

    tekebbürü boynuna dolanmış bir günahtı
    haset veriyordu romanlara,
    aynadaki aşıkların buğusunu kazımıştı ilkbahara
    ve durmadan fısıldıyordu soranlara;
    cesetler mutluluklar dikti avucuma
    22 ...
  41. sözlük yazarlarının şu an izledikleri

    24.
  42. çocukken allah sanılan şeyler

    152.
  43. sözlük yazarlarının çizimleri

    109.
  44. rüyamda gördüğüm bebeğimi betimledim.
    (img:#603431)
    18 ...
  45. merhaba ben pembe tolga

    1241.
  46. sözlük yazarlarının yaptığı çılgınlıklar

    198.
  47. metro istasyonunda "Sarı bandı geçmek tehlikeli ve yasaktır." uyarısının yanında ayağımı usulca sarı banttan geçirip tekrar geri çekmiştim.
    36 ...
  48. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük