meraklikalabaligidagitanyazar
-45 (Kojiro Hyuga)
yedinci nesil silik 2 takipçi 20.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    yatılı okuldan kaçmak

    1.
  1. 8 yaşında kendi çapında gurbette olan, evi özlemiş çocuktur.
    benim kaldığım yatılı da sitem şöyleydi: pazartesi sabah okula gelinir cuma okul bitiminde eve gitmek isteyen veli imzasıyla eve gider. yani velinin işi çıksa gelmese, sen hiçbir şekilde okuldan ayrılamıyorsun. tabi o zamanlar haftasonu okulda kalmak benim için haftaiçi çekilmeyen okulun hapishaneye dönüşmesiydi. ilk okula başladığımda yani 1. sınıfta hiç ev özlemi çekmezdim, zorluk yaşamazdım bu konuda. ama ne olduysa oldu; 2. sınıfta işler değişti okulda kalamaz oldum. yine bir pazartesi sabahı, sanki dünyanın en kötü sabahına kalkmışım gibi uyandım. evden ayrılmamının verdiği karın ağrıtıcı hisle beni ne kadar zorladıysalarda kahvaltı yapamadım, bir şey yiyemedim.yola çıktım babamla okula geldik. elime 500 bim tl tokuşturdu. arkasına bakmadan geri döndü . bende dokunsalar ağlayacak durumdaki halimle sınıfa gittim.
    zaman geçmiyor saatlar günler gibi oluyordu...
    her neyse bir şekilde dayanabildim, 2 gün geçirdim okulda. salı akşamı, aklıma çılgınca bir fikir geldi. okuldan kaçmak. bu fikir yaratıcı değildi belki(bizim okuldan kaçmayan öğrenci yoktu.) ama mutluluk vericiydi. akşam bulduğum 2. bir yastığı(daha sonraları bu yastık gözyaşlarıma mendil olcak.) koynuma aldım. ev ve anne hasretini onunla dindirmeye çalıştım.
    kaçış günü:
    sabah uyandığımda, akşam evde olacağımı farzettiğimden mutluydum.kaçış planını hazırlamıştım. öğle arası yemekten sonra herkes derse giderken ben yemekhanenin arkasındaki okul bahçesi duvarından atlayacak, özgürlüğe koşacaktım.
    öğle arası oldu. yemek yemem 1.5 saati buldu.(500 kişinin olduğu yemek sırasında anca sıra gelebildi.) yemekten sonra, öğrenciler sınıflara gitmeye başlarken ben de atlayacağım yere odaklanmış uzaktan, atladıktan sonra yapacaklarımı düşünüyordum.neyse herkes sınıflara gitti ortalıklarda kimse kalmadı. bende duvara yaklaştım. zıpladım birinci seferde geçmeyi başardım duvardan. duvarın öbür tarafına geçtikten sonra yaşadığım duyguyu hala hatırlıyorum. öyle bir ferahlık mutluluk veren duyguydu ki.evimin olduğu köy okuldan yaklaşık 12-13 km uzaktı ben de yolda tanıdık kimse görmesin(okuldan kaçmak büyük utanç sayılıyordu bizim köyde. ama sadece bizim köyde utanç sayılıyordu. amk diğer öğrenciler rahat rahat evlerine kaçabiliyorlardı. bir bizde öyle değildi.) beni diye yoldan saparak yaya gitmeye kara verdim. bzim köyle okul arasında bir dere vardı, mevsim dolayısıyla suyun geçebileceğim seviyede olduğunu zannederek umursamadım dere engelini. yürüdüm dere kenarına geldim beklediğimden biraz daha fazlaydı susu. yüzme bilmiyordum yürüyerek geçebileceğim bir yeri gözüme kestirdim. okulun verdiği spor ayakkabıları ıslanmasın diye elime aldım. sırtımda çantam kendimi vurdum suya. vurmamala sürüklenmem bir oldu. ayakkabım elinden düştü, suda sürüklenirken yine elime geldi bir refleksle yakaladımonları. boğazıma kadar suya battım sürüklenirken kıyıya yaklaştım. bir güçle kendimi attım sudan. her yerim ıslak, perişan halde yol almaya ettim ettim. bir yandan alla'a sitem ediyor niye ben diye bir yandan da ağlıyorum.bu arada zaman akşamı bulmuştu. komşu köyün yolunu üstüne geldim. bir ses geldi. bekledim bir traktör geldi. bir adam vardı üstünde traktörün. beni gördüler acıdılar bana. köyümü sordular söyledim. beni eve götürmeye kara verdiler. yolda halimi sordular ne oldu sana böyle dedile cevap vermedim. köyün gelişine gelip bıraktılar beni. bu arada hava da karamıştı hafiften. köyden kimse görmesin diye köyüm yukarısından dolaşıp öyle eve gittim.
    bahçe kapısına bir kaç metre kala ablam gördü beni şok oldu. babama dedi merakli geldi.
    babam inanamadı. şaka yapma dedi abla. bu sesi duyduktan sonra içim ürperdi iyi şeylerin olmayacağını anldım. kafasını çevirdi beni gördü. çok sinirlenmişti . bir şey demedi. sessiz geçen bir gecenin ardından uyudum. sabah erkenden kaldırıldım.
    - hadi okul, dediler. beni evin arkasına götürdü babam .ben gitmeyeceğim okula dedim ama nafile. sürükleye sürükleye götürdü. gitmeyeceğim diye direnmemle babamın beni dövmeye başlamsı bir oldu. dayak yiyordum ama gitmek daha kötü görünüyordu gözümde. en sonunda dayak yiye yiye gitmeye ikna oldum. beni o sabah derse yetiştirdi. öğretmenime de tembih etti buna göz kulak ol kaçmasını engelle diye.
    bütün bunlar olmasına rağmen kaçtığımdan pişman değildim. ne de olsa bu gün perşembe şimdi geldim okula ve yarın eve gidecektim.
    1 ...
  2. apocu olan biziz

    1.
  3. hoş bir melodisi olan kürtçe şarkı. koma nergiza botan grubunun "emın apoci" şarkısının anlamıdır. miting ve gösterilerde sıkça kullanılır. .
    2 ...
  4. batıya gidildikçe başörtülü oranının azalması

    1.
  5. yanlış anlaşılmasın bu bir karalama değildir ama bunun gerçek olduğu da tartışılmazdır.
    doğu'daki türkiyeli daha muhafazakar olmasından, batılı'nın ise sözümona "laik" takılmasından kaynaklanır. doğu''yu hor görüp onları aşağılayan batı türkiyeli'ler, daha laikliğin ne olduğunu bile anlamadan bu tür davranışlar sergileyebiliyor maalesef.
    "ben başörtüsü takarsam cici devletim yıkılır" düşüncesinde olan özenti batılı kadın, başörtüsünü de tahammül edemiyor. islam dininin gereği olan başörtüsünü takmayıp müslümanım ben diye dolaşmak da ayrı bir tartışma zaten.
    3 ...
  6. cinsiyet eşitliğinde etiyopya nın gerisindeyiz

    1.
  7. 1.Küresel cinsiyet eşitsizliği 2010 yılı endeksinde izlanda, kadın ve erkek eşitliğinin en çok sağlandığı ülke konumunu korurken, Türkiye Etiyopya'nın da gerisinde 126. sırada yer aldı.
    daha da iyisi beklenemezdi zaten.
    1 ...
  8. fransa daki türk imamların sayısı artırılıyor

    1.
  9. Türkiye ile Fransa, Türkiye tarafından Fransa'da görevlendirilebilecek din görevlisi sayısının 121'den 151'e çıkartılması konusunda anlaştı.

    Türk Dışişleri Bakanlığı ve Diyanet işleri Başkanlığı yetkilileri ile Fransız makamları arasında sürdürülen temaslar sonucunda hazırlanan Fransa'daki Türk Din Görevlilerinin Durumuna Dair Niyet Deklarasyonu& Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk işleri Genel Müdürü Büyükelçi Şakir Fakılı ile Fransız Büyükelçisi Bernard Emié tarafından 30 Eylülde imzalandı.

    Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Niyet Deklarasyonuyla Türkiye tarafından Fransa'da görevlendirilebilecek din görevlisi sayısı 121'den 151'e çıkartılıyor bu görevlilerin Fransa'da azami kalış süreleri 4 yıldan 5 yıla uzatıldı.

    ayrıca yerel din ve kültüre sahip din adamlarının gerekliliğinden dolayı da türk imamların,
    türkiye'deki ilahiyat fakültelerinde yetiştirilmesi ve fransa'da görevlendirilmesi
    konusunda da anlaşılmış.
    0 ...
  10. nikah masasından gelin kaçırmak

    1.
  11. aşıksan ve baba vermiyorsa, kız zorla evlendiriyorsa son çaredir.
    bismillah deyip işe koyulmak lazımdır.
    1 ...
  12. saat yelkovanının delirten sesi

    1.
  13. insanı çileden çıkaran sestir.
    saat 23.47.36, saati kolumdan çıkardım yatağımın yanındaki masaya koydum. başımı yastığı indirdim ve başladı.
    tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tıktık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık tık....
    sonunu tahmin edersiniz.
    4 ...
  14. çocuğuna evrim ismini takan ebeveynler

    1.
  15. isim konusunda yapılacak en büyük hatadır.
    binlerce isim arasından en kötüsünü seçmektir.
    hangi akla uyup böyle bir seçim yapar. belki kötü niyetli değildir, evrim ismiyle ama başağrıtıcı bir seçim olduğu kesindir. modern olacağım diye yarılman ne fayda getirecek.

    bir de evrim ismini verdiğin zavallıcık erkekse, imam da olursa, cemaatin gözünde itibarı nice olur.
    edit: . islam hiçbir şeyi reddetmiyormuş. meğer darwin müslümanmış.
    3 ...
  16. kürtlerin samsun düşmanlığı

    1.
  17. uludağ sözlük bugün neye saralım timi

    ?.
  18. hızla değişen gündeme göre sarılma yapan timdir.
    genel olarak:
    (bkz: bakire)
    (bkz: kürt)
    (bkz: şakirt)
    (bkz: ateist)
    (bkz: kemalist)
    (bkz: izmir)
    bunlar gündemin vazgeçilmezleridir.
    hade bakalım gelecek ne gösterecek.
    6 ...
  19. 1 kilo eti 12 yemekte kullanmak

    ?.
  20. zavallı türkiye fakirinin et yiyeceğim diye kendini yarmasından doğacak zeka pırıltısıdır.
    1 ...
  21. bdp iktidar olursa olacaklar

    1.
  22. türkiye gerçek demokrasiye kavuşmuş olur.

    edit:en kötü entry de 1.liğe yerleştim. beni destekleyen herkese tşşkürler.
    13 ...
  23. bilimin cevap veremediği sorular ve tanrı varlığı

    ?.
  24. Bir tanrıya inananların , tanrının varlığını kanıtlama yolundaki en büyük görüşlerinden biri ; bilimin cevap veremediği soruların olmasıdır.Bu soruların cevabı ise ; bilimin açıklayamaması sebebiyle tanrının işi.; şeklinde bir cevaptır. Oysa , bilimin bugün cevap veremediği soruların olması , bu soruların hiçbir zaman cevap bulamayacağı anlamına gelmez. Bilimin cevap veremediği soruları bir tanrısal güç ile bağdaştırmak ; yarını düşünmeyip sadece bugüne göre düşünmekten başka bir davranış olamaz.Örneğin bilim , depremin sebebini açıklamadan önce depremin tanrının işi olduğunu düşünen insanlar , bugün yaşasalar belki de depremin tanrının işi olmayıp ;yerküre içerisindeki kırık(fay) düzlemleri üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yer değiştirme hareketinden kaynaklanan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsması olayı” olduğunu düşünebilirdi.Benzer şekilde bugün , cevabı kesin olarak bilinemeyen soruların olması ; bu soruların , sonsuza kadar cevapsız kalacağı anlamına gelmez.Dolayısıyla , bilimin -henüz- doğruluğunu kanıtlayamadığı bir takım soruların olması ; bizi , bir tanrının olduğu bilgisine ulaştırmaya yetmez.
    0 ...
  25. tanrıya minnettar olmamız gerektiği doğru değildir

    1.
  26. başlık: tanrıya (eğer varsa) minnettar olmamız gerektiği doğru değildir.
    Bizi sayısız nimet, iyilik ve bağışa boğan Tanrının lütfuna sonsuz şükran borçlu olduğumuz her an tekrarlanır. Özellikle yaşamak mutluluğu övülür. Ama heyhat! Hayatından hoşnut olan kaç kişi vardır? Eğer hayat bize bazı tatlar veriyorsa, bu tatlar birçok acıyla karışmış değil midir? Yakıcı tek bir acı, en sessiz, en mutlu bir hayatı birdenbire zehirlemeye yetmez mi? Ellerinde olsaydı, talihinin görüşünü almaksızın içine attığı sıkıntılı hayat mesleğine tekrar girmeye, tekrar yaşamaya istekli olacak çok kimse var mıdır?
    Diyorsunuz ki, hayat yalnız başına çok büyük bir nimettir. Ancak bu hayat, çoğu kez acılarla, korkularla, çoğu kez zalim olan ve çok az hak ettiğimiz hastalıklarla sürekli olarak tedirgin edilmiyor mu? Böylece birçok taraftan tehdit edilen bu hayat her an elimizden alınamaz mı? Bir süre yaşadıktan sonra sevgili eşinden, sevgili bir evlattan, avutucu bir dosttan ayrılmamış olan; veya bunlardan ayrılık ve acıların düşünce gücünü istila etmediği kim vardır?
    Zehir gibi acı felaket bardağını başına dikmek zorunda kalmamış çok az kimse vardır. Çok az kimse vardır ki, hayatın son bulmasını çoğu kez istemesin. Sözün kısası, dünyaya gelmek ya da gelmemek, görüş ve isteğimize bağlı olmamıştır. Bir süre kendisiyle eğlendikten sonra, kesip yemek üzere tutsak ederek kümesine koyduğundan dolayı, kuşun, avcısına çok duygusal şükran ve gönül borcu mu ?
    3 ...
  27. türk solcularıyla konuşulamaması

    1.
  28. sebebi bariz şekilde olan durumdur.chp'dir. tüm dünya'da olanın aksine türkiye'de solcu faşistler var.
    aklım almıyor, hem solcu olup hem faşist olmak.
    0 ...
  29. her türk erkeği hayatında mal olmuştur

    ?.
  30. bu durum askerlikte gerçekleşir. asker oldun mu mal olursun, ordunun malı. yüksek rütbeli askerlerin tatmin aracı haline gelirsin.

    başlık: her türk erkeği hayatında mal olmuştur yada olacaktır.
    0 ...
  31. evinde köpek besleyen insan ateisttir

    1.
  32. bilindiği üzere ezan sesini duyan köpek havlar. böyle bir saygısızlığ, müslim alimler tarafından hoş görülmeyen bu hayvan davranışını günün beş vakti evinde yaşayan insan olsa olsa ateist olur.
    edit: ateist kötüleme amacı taşınmamaktadır.
    2 ...
  33. depremden sonra içmeye giden insan

    ?.
  34. herkesin yaptığı gibi depremden sonra "ahireti" hatırlayıp kendini namaza, niyaza vermeyen kaldığı yerden devam eden insandır.
    akıllıdır.niye takacak kafasına dünya dertlerinidir. takdir edilesidir.
    2 ...
  35. kenan sofuoğlu nu karşılayan mallar

    ?.
  36. motosiklet yarışlarının 4. liginde şampiyon olan 4. sınıf sürücüyü yere göğe sığdıramamaktır.
    adam büyük bir başarı sağlayasaydı (mesela motogp de şampiyon olmak gibi) yapılabilirdi bu. ama bu kadar alt seviyede bir yarışı kazanıp da gidip onu karşılamak mallıktır.
    0 ...
  37. medvedev in kıbrıs rum kesimi ziyareti

    ?.
  38. yürüdüğün var mı

    1.
  39. "sevgilin var mı?" sorusunun eski dildeki karşılığı.
    2 ...
  40. yaş limitinin getirilmesi zorunluluk haline geldi

    1.
  41. özellikle gündüz vakti iyice anlaşılan ergenlerin entryleri, sözlüğü yiyip bitirmesin diye alınması gereken önlemdir. acilen alt yaş limiti 20'ye çekilmeli yoksa sözlük seviyesi iyice düşecek. inci, liseli konusunda haklıymış, liseli gördün mü kaçacaksın.
    edit: eksileyip beni haklı çıkardığınız için teşekkürler.
    2 ...
  42. rte nin saadet in yeni başkanı olması

    1.
  43. hoca'nın, tayyip gel de bir el at benim partiye de belini doğrultsun, demesiyle olabilecek durumdur. olmayacak iş değil, sözümona türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi başbakanı. neye elini atsa doğrultur.
    partinin başına geçer iktidar olur. başbakan olur sonra da cumhurbaşkanı daha da sonra dünya başkanı.
    0 ...
  44. ösym nin kopyaya karşı aldığı yeni önlemler

    1.
  45. ösym nin yaptığı sınavlarda kopya skandallarının ortaya çıkmasından ötürü kopya çekilmemesine karşı aldığı yeni önlemlerdir.
    bundan böyle ösym'nin yaptığı sınavlarda; sınava kalemle, silgiyle, bozuk parayla, küpeyle , kol saatiyle, broşla, şekerlemeyle ve herhangi bir metal eşyayla girmek yasak olacak.
    çünkü bütün bunları ösym kendi verecek: 2 adet kurşun kalem, yumuşak silgi, bir adet kol saati, ve şekerlemeyi de kendileri verecek.
    oldu olacak sınava da öğrencilerin yerine girsinler tam olsun.

    http://www.memurlar.net/haber/178314/
    9 ...
  46. 9 metreyi 100 saniyede koşmak

    1.
  47. 100 metreyi 9 saniyede koşmak kadar zor olan çabadır.
    1 ...
  48. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük