hissettiklerin, anıların, en güzel duyguların yaşandığı işte öyle bir şehir bu şehir. uzaktayken hasret, yakındayken hayran bırakan bir şehir. imbat rüzgarının denizi aşıp yollara, yolların hep denize ulaştığını sanırsın. baktığım her yerde o eşsiz manzarayla büyülenirsin. işte öyle bir şehir bu şehir. izmir'i tanımıyorsan eğer tanıdığında ne demek istediğimi sen de anlarsın. izmir'in kalbi yüzkseklerde atıyor. folkart towers.
saçmalık. ucuz insan işi. hayatta yaşanıp görülecek, öğrenilecek binlerce şey varken aptallıktan başka bir şey değil. bir de giderken başka insanları da alıp götürmek tamamen haksızlık.
falcılığa başlamayı düşünüyorum. kendime faydam olmuyor bari başkalarına olsun. şu sezgi gücüm çöp olmasın. önce biraz beleşe bakarım sonra tutulunca para kazanmaya başlarım. kendimi güvende hissediyorum altın bileziğim elimde sonuçta. yarın bu hesabı kapatmayı da düşünüyorum yinesini de açmam belki hiçbir zaman. whatsappı da bırakacağım bir süre. bu 6 ay artık sadece ders çalışmak istiyorum. gevezeliği de bırakıyorum artık ihtiyacım olmayacak zaten. bundan sonra sadece ders. bir kişi için arada bir whatsappa giricem artık onla da akşamları ders bitince ya da öğlenleri derse başlamadan önce konuşabilirim.
her şeyi eleştirmek için yaşayan, boş beyin ve büyük olasılıkla akepelidir. freud'a dair en ufak bir bilgisi bile olmayan bu aptal kız her düşünceyi günaaaaahhh, haaraaaam diye reddettiği için onun için bilmenin önemi yoktur. önemli olan sadece reddetmektir.
beş on eylemini sanalda desteklediğim için her eylemine çağrıldığım örgüt. şu aralar peşimi bıraktılar şükür. imkanım olsa tabiki katılırım hepsine ama seneye kadar maalesef mümkün değil.
bir iki gün önce hayatında ilk ve son defa montaigne okuyup da sözlüğe efelenmekten iyi olandır. montaigne okumamış yazarın var olma ihtimali zaten çok düşüktür. montaigne okumak öyle sıradışı bir şey değildir çünkü denemeler çocuk kitabı olarak da uyarlanmış bir kitaptır ve öğretmenlerin genelde ödev olarak vermiş olduğu bir kitaptır. franz kafka, dostoyevski, tolstoy, gorki, nietzche okumamış bir insanın sadece montaigne okuduğu için ayrıcalık görmesi tamamen saçmadır. genel olarak kitap okumamış ve okumayan insanın sözlük yazarı olması eleştirilmeli.
birinin düşüncelerine ise doğru olmayandır. hayata dair her konuda bir insanın fikirleri beğenilebilir, hayran kalınabilir ama aşkla bunu bağdaştırmak tamamen yanlış. aşk öyle basit bir duygu değildir ki bu hesaba göre aynı takımı tutan, aynı siyasi görüşte olanlar, aynı giyim tarzına sahip olanlar, aynı zevke sahip olan insanlar birbirine aşık olurdu. aşk bazen sadece bir tebessümle bazen bir bakışla bazen bir duruşla olabilir. aşk aslında çok yönlü bir şeydir ve bu yüzden sanaldan aşk falan olmaz. sevgi olabilir ama gerçek aşk asla.
bir ay olduğu kesinse eğer gider nerde çocuklara zarar veren biri varsa onu öldürürüm. sapık, uyuşturucu satıcıları, çocuk katilleri, çocuk satıcıları vs fark etmez. aslında şimdi de bunu yapmayı çok istiyorum ama ömür boyu hapiste üç beş cinayetle çürümektense daha mantıklı, sorunu daha derinden çözebilecek şeyler lazım. ben örneğin bir sapığı öldürsem o sapığın taciz ettiği çocuk için tek değişen ondan kurtulmak olacaktır ama dünyanın adaletsiz bir yer olduğuna inanmaya, o yaş gurubundaki erkeklerden korkmaya, utanıp susmaya devam eder ve o içinde yara kaldığı sürece asla normal davranışlar sergileyemez hatta ilerde onun da başka çocuklara aynı şeyleri yapma ihtimali çok fazla olur. eğer o adam öldürülmek yerine hapislerde kendi gibilerinin arasında uzun yıllar kalsa o çocuk dünyada yapayalnız olmadığını bilecek, tüm büyüklerden nefret edip korkmayacak, adalet kavramından haberdar olacak. tozpembe hayaller tabi.
deminki itirafımı sildim çünkü içimden bir ses onu silmem gerektiğini söyledi. bazen böyle hisler olur bende ve hep de tutar. galiba kendime yeni bir hesap açmalıyım. bu kapatmam gerek gibi. bir yandan da saçmalama bırak artık şu takıntılarını diyorum. obsesif kompülsif bozukluğunu yenmeye çalışıyorsun şurada kaç gündür. neyse okunup okunmamanın bir önemi yok benim yazmam şart.
edit: iç sesimle obsesif kompülsif bozukluğun tabiki ilgisi yok be ne saçmaladım. ayrıca böyle bir hastalığım da yok yani var da sadece en başındayım. bu editleme ihtiyacını neden hissettiysem. offf sıkıldım.
bir insan beynini kendine düşman etti mi hiç kimse ona beyni kadar zarar veremez. hiç kimse insanın korkularını beyni kadar iyi bilemez. beyni kadar korkularını gün yüzüne çıkaramaz, o insanı çöküntüye sürükleyemez. beynin küsmesi zordur ama küstükten sonra barışması daha da zordur. benim beynim bana uzun yıllardır küstü sözlük. bugünlerde barıştık. bir daha asla onu üzmeyeceğim. biz beraber huzur içinde yaşamayı öğrendik ve biz değil ben olduk artık. gerçek beni buldum. bugün sırf bu sebepten benim hayatımın en güzel günü ama barışı sağlayamazsak yine sıradan olacak. bu sefer asla düşmanlığa izin vermem. inşallah olmaz bir daha asla olmaz.