hocanın yüz yüz vermediği gibi, sıfır sıfır vererek öğrencinin tüm sene boyunca yaptığı hesabı oracıkta yıkar. yazık olur tabi. en azından bi elli verebilirdi. neyse artık..
dan brown'ın sabırsızlıkla beklediğim, ama bir o kadar hayal kırıklığına uğradığım son kitabı. hele o son sayfaları öyle zorlamaydı ki beş sayfa kala bırakıcaktım kitabı resmen. melekler ve şeytanlar, da vinci'nin şifresinden sonra çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı bende. çok merak etmiyorsanız, hiç bulaşmayın derim.
gelmiş geçmiş en güzel film bana göre.(tamam abarttığımı düşünenler elbette olucaktır lakin kişisel fikrim) kitabıda ayrı bir güzeldir her sayfası ayrı bir zevk verir. hayata bakış açın bir anda değiştiriverir. bir bakmışsın kendini henry thoroeau yu whitman'ı araştırırken bulmuşsun o derece yani. (yine mi abartıyorum lan yoksa diye kendimi bi yoklıyım dedim ama yok abartmıyorum saçmalamayın)..
gideceklerin şebnem ferah, manga veya emre aydın'dan biri olucağı kesinleşmiş. gönlüm şebnem ferahtan yana, o billur sesiyle inletse tüm avrupayı keske..
çok severim bu lafı. sık sık yinelerimde. sınıfa yeni girenler veya apartmana yeni tasınan çaylak kişiler özellikli ilgi alanımdır. anında yapıştırıveririm suratceğizlerine bu lafı, acımam, üzülmem yoktur benim adım doğrudur. nihahahh
kimler müslümandır? insanlar. e insan müslümansa, ve yine insan grip olabiliyorsa o zaman müslüman da grip olucak demektir ki bu da bu görüşü çürütür ortaya karışık bir sey atar.
ne derseniz deyin, ben ramiz ağaya çok güvenemiyorum, onun altından bir sey cıkıcak. ortada hiçbir sebep yokken, bu kadar ömere para vermesi, krallar gibi intikamını almasına olanak sağlaması filan akıl karı değil. tabi eğer bir sebebi varsa o baska. acaba bu ramiz ağa cengizlerin soyduğu kumarhanenin sahibi miydi? ne biliyim belki de hapse, ömerin yanına bilerek girdi, ömerin yapmadığını anlayınca onla birlikte bu işin içine girerek onun ve aynı zamanda da kendisinin intikamını almaya çalışıcak. en iyisi bekleyip görelim..
canlı şovuyla ağzı bir karış açık bıraktıran, çokça eleştirilmesine rağmen bence çok başarılı olan, şarkılarından ve sesinden de ayrı haz ettiğim ve nedense kendisiyle ilgili cümlemi bitiremediğim insan.
ayrıca; paris hilton ve nicole richie'nin liseden arkadaşıymış ve kendilerinden nefret edermiş o zamanlar. neyse bu da saçma bir dip nottu işte.
o askılardan kurtulmak adına, askısı olmayan türünden tercih edeyim dersin, iyi bok edersin. zira askılısından bin beter bir şeydir. yerinde durmaz, durunca da öyle bir sıkar ki sokağın ortasında 'yeter ulenn' diyip kurtulmak istersiniz..
kendine güveni olmayan bir erkeğin çırpınışlarıdır. şöyle ki, laf atışmaları sonucunda çıkabilcek olası bir kavgada kızın önünde kafa, göz dayak yemekten korkan bir erkeğin -kendince haklı olabilir tabi- yasaklarıdır. ama kendisine şunu hatırlatmak isterim: sonunu düşünen kahraman olamaz bebeğim.
maç başından beri anlıyoruz ki ekrem sağ'ın yeni idolü serdar özkan, zira vuruşundaki her kazmalık 'bana onu hatırlatıyorrrr'. maç başından beri iki pozisyon yedi, bakalım kaç tane daha yicek. ee ne demişler tabi boynuz kulağı geçer..
kubat'ın yıldız tilbeyle düet yaptığı enfes şarkı.
Ben bugün yarin bağına girdim
Ay benim canım bir hoşum bugün
Tomurcuk güllere de ellerim sürdüm
Baygınım canım kokladım bugün
Kara gözünde çok şey okudum
Ozanım bugün şairim bugün
Bunca ömrümü boşa geçirdim
Sorma be canım pişmanım bugün
Aşığım sevda çölünden geçtim
Kerem'im bugün Ferhat'ım bugün
Kendimden geçtim de aşkına düştüm
Dokunma canım hastayım bugün
sosyalistle kavga eden ülkücüyü ayıran dinci ile benzer bir olaydır. kavga sonradan baska kombinasyonlar şeklinde de devam edebilir.
ya da şölede olsa olay baya güzel olurdu :
(bkz: kedi kesen emo kızla kavga eden gotik kızı ayırmaya çalışan ugg giyen tikky kız..)