Sen neyi taşıyabilirsin / Kırık bir dalın yükünü mü*
Az önce neresindeydim hayatın, şimdi neresindeyim. Tuhaf şey, kendini yakıp yok edeceksin, tamam artık, çıkış yok. Uzaktan sana çok tanıdık, çok üzülmüş yazık, biri bakıyor. Elini yavaşça indiriyorsun. Yürek kendini tanır*.
My back's against the wall
As you float through the room with all
The things you brought
To make you feel at home
That look that's on your face
it leads me to assume there ain't
A chance in Hell
i know what i did wrong
Please, darling, just say something
i need to understand
Oh, tell me why it is you're leaving
i thought i was your man
Watching the tail lights fade
Up the street as the sun sinks low
Thinking baby, please don't go, go, go
it don't have to be this way
You know i hate to be alone
Baby, please don't go, go, go
i search the house and hope you left something
But i didn't find nothing at all
i thought maybe if there was something you'd forgotten
At least i'd have a reason to call
And as i pace around
i realize the only sound
is my heartbeat
Driving me insane
i reach for you but you're not there
Cry out to you but you don't hear
You promised you'd be there forever and always
Then left without saying goodbye
Watching the tail lights fade
Up the street as the sun sinks low
Thinking baby, please don't go, go, go
it don't have to be this way
You know i hate to be alone
Baby, please don't go, go, go
Watching the tail lights fade
Up the street as the sun sinks low
Thinking baby, please don't go, go, go
it don't have to be this way
You know i hate to be alone
Baby, please don't go, go, go.
Blacktop mojo isimli gruptan dinledik. içimizdeki radyo iyi geceler diler. Tabi öyle bir şey mümkünse.
Buna benzer doksanlar 'yürekdelen' pop düzenlemelere bayılırım. Özellikle sezen aksu bu şarkıyı duyunca muhakkak, ulan ben mi yazdım bunu da onno mu düzenledi, demiştir.
Sözlerinde şöyle güzel konuşmalar var,
Müphem bi' gül açar içimde, ah
Ne pembedir ne özgür
Yalancı bir bahar mı bu gördüğüm?
Şüphem büyür de büyür
Bakma öyle yabancılar gibi
Sesin ayazken içim üşür
Ne korkular azat ettim, be canım
Soyun sen de, biraz beni düşün
Göremezler, canım, göremezler
Sende benim gördüğümü, onlar bi' yudum nefesler
Aşkım yalan değil, ne de hevesten
Çok bekledim bunu inan, aç bana yüreğini
Göremezler, canım, göremezler
Sende benim gördüğümü, onlar sığ nefesler
Aşkım ne yabana ne de hevesten
Çok bekledim bunu inan, aç bana yüreğini
Ver bana dileğimi, ver
Sitem değil inan ki bu sözlerim
Zamanla soldu düşüm
Ağardı genç yaşımda saçlarım
Bahar ol, bir çiy düşür
Bakma öyle yabancılar gibi
Sesin ayazken içim üşür
Ne korkular azat ettim, be canım
Soyun sen de, biraz beni düşün
Göremezler, canım, göremezler
Sende benim gördüğümü, onlar bi' yudum nefesler
Aşkım yalan değil, ne de hevesten
Çok bekledim bunu inan, aç bana yüreğini
Göremezler, canım, göremezler
Sende benim gördüğümü, onlar sığ nefesler
Aşkım ne yabana ne de hevesten
Çok bekledim bunu inan, aç bana yüreğini
Ver bana dileğimi, ver.
Ev işlerini müzik dinlemeden yapamıyorum. Bir işi başka bir iş yaparken çok iyi yapıyorum da diyebiliriz. iki gün evvel ütü yapacaktım. Spotify önerilerinden 'emir can iğrek'in 'parti iptal' albümünü görüp açtım. Sevdiğim bir adam, arada çok sevdiğim şarkılar yazıyor. Sırasıyla dinlemeye başladım.
'ali cabbar' albümün dokuzuncu şarkısı ve albümün geneliyle son derece alakasız. iyi ki oraya gelene kadar işimi bitirmişim.
Balkan göçmenlerinden oluşan bir şehirde büyüdüm ben. Bizim olayımız 'gırnata'. Yüz yıllık metalciyim ama düğünümde saatlerce gırnata çaldı. Ne pop ne halay ne başka bir şey öyle de çok severim. Şarkı çok alışık olduğum o ritimle başlayınca hareketlendim ama bir şey var yani bir burukluk. Zaten de öyleymiş tamamı. Sözleri de şöyleymiş:
Ne ateş var ne de duman amma
Tutuşur alevler yanar ali cabbar
Ne ateş var ne de duman amma
Tutuşur alevler yanar ali cabbar
Sevdiğin kız başkasına varmış
Dayanabilirsen dayan ali cabbar
Sevdiğin kız başkasına varmış
Dayanabilirsen dayan ali cabbar
Baban der "al gırnatanı oğlum
Akşama düğün var, yürü ali cabbar"
Baban der "al gırnatanı oğlum
Akşama düğün var, yürü ali cabbar"
Sevdiği kız başkasına varmış
Oynar el oğluyla çalar ali cabbar
Sevdiği kız başkasına varmış
Oynar el oğluyla çalar ali cabbar
Bu ne derttir bu nasıl sınavdır
Anlayabilirsen anla ali cabbar
Bu ne derttir bu nasıl sınavdır
Anlayabilirsen anla ali cabbar
Yükün' almış buralara küsmüş
Askere yazılmış gider ali cabbar
Yükün' almış buralara küsmüş
Askere yazılmış gider ali cabbar
Gideli 6-7 ay olmuş
Haberi de düşmüş köye ali cabbar
Gideli 6-7 ay olmuş
Haberi de düşmüş köye ali cabbar
Sesi susmuş, gırnatası susmuş
Bir türkü bırakmış bize ali cabbar
Sesi susmuş, gırnatası susmuş
Bir türkü bırakmış bize ali cabbar
Sesi susmuş, gırnatası susmuş
Bir türkü bırakmış bize ali cabbar
Sesi susmuş, gırnatası susmuş
Bir türkü bırakmış bize ali cabbar.
Sonra ben bu şarkıyı tam olarak beş arkadaşıma yolladım. Birbirinden son derece alakasız zevklere sahip hepsi. Hepsine de aynı yerden dokunmuş. Sevdiklerinle kurduğun bağ böyle bir şey işte. Ummadık vesilelerle hatırlıyor insan.
Ne zaman bir kıyamet kopsa bir tane de ben koparıyorum kendime. Çiçek toplar gibi kıyametler birikiyor. içimde kupkuru anılar gibi duruyorlar. Sanıyorum ki bu kez artık hepsinden kurtulacağım. Kendime çok büyük sözler veriyorum, tamam kızım bu kez son. Sonra sanki o kıyametlerin içinden çıkıp gelmemiş gibi bir merhamet. Yersiz, faydasız, çile çektiren bir iyilik hali. Kimsenin duymadığı kimsenin görmediği görse bile girip bir kez bakmadığı bir viran hane. Çok konuşmamdan ne anlaşılıyor bilmiyorum ama burada işler hiç yolunda gitmiyor. Ben yardım isteyemem. Dua bile etmiyorum bunun için, isteyemem çünkü hem ayıp geliyor hem zoruma gidiyor.
Aklımı kaybetmek üzereyim neden, nasıl kimse fark etmiyor?
Git hadi, git istediğin yere
Deryalar aş, gez alemi
Sonra belki bulursun
Bir anda her şey olup bitti
Kayboldum yollarda
Uğraş dur, aşk isyan edip gitti
Ben kaldım kabuslarda
Arzularım akar oluk oluk
Tam damarıma kazıdım
inan buna
Aşk yolunda koşar
Soluk soluğa kalp
inan buna
Arzularım akar oluk oluk
Tam damarıma kazıdım
inan buna
Aşk yolunda koşar
Soluk soluğa kalp
inan buna
Kaç hadi, kaç istediğin yere
Kahraman gibi karşıla beni
Sonra tekrar vurursun
Bir anda her şey olup bitti
Kayboldum yollarda
Uğraş dur, aşk isyan edip gitti
Ben kaldım kabuslarda
Arzularım akar oluk oluk
Tam damarıma kazıdım
inan buna
Aşk yolunda koşar
Soluk soluğa kalp
inan buna
Arzularım akar oluk oluk
Tam damarıma kazıdım
inan buna
Aşk yolunda koşar
Soluk soluğa kalp
inan buna
Ogün sanlısoy'un 14 nisan'da yayınlanan 'gel' ep'sinin ilk şarkısı olarak çalma listelerimize giriş yaptı bu şarkı. Spotify 'tekrar tekrar' listemin en başında çıktığı günden beri. *
Geçenlerde 2004 çıkışlı başka bir şarkı için bir yazar, duymamıştım çok güzelmiş, yazmış. Öyledir. Pentagram'da da karar veremem murat ilkan'ı mı severim ogün sanlısoy'u mu ama yok lan ogün sanlısoy <3
Müziğe başladığı günden bu güne ne söylemişse, ne söylerse çok sıcak bir yaz günü buzlu su içer gibi dinliyorum. Seviyoruz Ogün reis.
ogün sanlısoy'un 2004 çıkışlı o gün albümünden hala çok güzel bir şarkı.
Unutuldun sanma, sen hep kalbimdesin
Yolum yarım kalır, benim yarım sendin
Yerin dolmaz bak kapı duvar, açan olmaz bir anlasan
Duyanlar şahit olsun, yaşanacak çok şey var
Sen yoksun kime sorsam, bana, gelmez artık, diyorlar
Yanımda yine olsan, bana, dönmez artık, diyorlar (Bilmiyorlar)
Gece güne el sallar, bu gece de aklımda kal
Yola gelmez yorulanlar
Yorgun olsam da sana son sözüm var, n'olur anla Pişmanım al
Duyanlar şahit olsun, yaşanacak çok şey var.
Liseye yeni başladığım zamanlarda CD çalarımı televizyona bağlayıp tüm sokağa dinletirdim bu şarkıyı. Mahalleli de sevmiş olacak ki kimse çıkıp da, sesi kıs, dememişti.
Bir de küçük bir anı: Dorock xl'nin açılış gecesinde yakından görme fırsatım olmuştu abimizi. Bütün gece gözlerimi alamadım adamdan. Olağanüstü bir karizması var. Öyle ki, şu yukarıdaki 'abi' kelimesi "al beni buradaaaan" diye kıyameti koparıyor.
Abisinin Armağan'ı zorla evlendirmek istediği bölümde heyecana dayanamayıp hızlı hızlı şarap içince sarhoş olan Rüya, ben en çok seni seviyorum bu dizide.
Kedim öldü birkaç hafta önce. Ne zaman üstüme karanlıklar çökse baştan başlarım yedi numara'ya. Hep de iyi gelir. Bu dünyadan çıkar oraya giderim. Teselli bulurum. Yani varsa öyle bir kış içinizde, denemekten zarar gelmez.
ihtiyacım yok
Kapıldığım büyük telaşlara
Teselli bulduğum bütün ilaçlara
Kendime yabancılaşmadan
Onların olsun
Yolun sonundaki madalyalar
inan bana bu mutluluk yalan, yalan!
Gel gidelim çok geç olmadan
Kaybeden yine senin benim gibi iyi birileri
Olduğum gibi yalın, derin bi' sevmedi beni
Kandırır yanıp yanıp sönen bütün şehirleri
Affeder mi ruh bunu?
Sevgilim, bura bize göre değil
Yıllarım geçer mi
Atmadan güzel bi kahkaha?
Burda herkesin mi kalbi kapkara
Yüzü asık, kanatları yara?
Burda kaybeden yine senin benim gibi iyi birileri
Olduğum gibi yalın, derin bi' sevmedi beni
Kandırır yanıp yanıp sönen bütün şehirleri
Affeder mi ruh bunu?
Sevgilim, bura bize göre değil.
Biz günahkarlar
Kimse sormadan
Savrulduk bu dünyaya
Bi' kadeh sana, bi' kadeh bana
Sarhoşuz mecbur
Mecbursak yaşamaya
Adı yoktu, kendi vardı
Kara bi' mizahtı
Doğduğu an her nefesi günahtı
Alnı kanla lekeli tanıştı dünyayla
Hayat bazen bi' duvardı, düşünene dardı
Oyun yoksa peki kuralı niye vardı?
Aklı dertle bezeli karıştı dünyaya
Bazen dediler, hayat adil değil, kabullen
Dedi, ruhum hiç razı değil, bu mu sizin teselliniz?
Sorun sende değil, bende
Masum yüreğimle
Anlamadım affet, bu nefretin niye?
Körkütük sarhoşsun dünya
Yordun döne döne
Anladıkça soldum bak göz göre göre
Göz göre göre
Tadı yoktu, gözleri yaştı
Daha yaşı kaçtı?
Sanki dünya kederine açtı
Ağlamak yok, dediler, alış bu dünyaya
Dedi, olmaz böyle, her şey toptan yanlış
Bu gemiyle herkes batmış
Kurtulan da derbeder
Sorun sende değil, bende
Masum yüreğimle
Anlamadım affet, bu nefretin niye?
Körkütük sarhoşsun dünya
Yordun döne döne
Anladıkça soldum bak göz göre göre
Göz göre göre
Biz günahkarlar
Kimse sormadan
Savrulduk bu dünyaya
Bi' kadeh sana, bi' kadeh bana
Sarhoşuz mecbur
Mecbursak yaşamaya.
Ben önyargılarımı kolayca yenebilen biri değilim. Bu yüzden korkunç insanları bile sevmeye devam edebiliyorum. Neyse bunun konuyla alakası yok. Nova norda'yı dinlemiyordum ama biliyordum. Bir gün instagram'da 'bize göre değil'i söylediği bir videosuna denk geldim. Karlı bir günde, bir köyün sokaklarında yürüyerek o şarkıyı söylüyordu. Kalbim şarkının ardına düştü. O günden beri sadakatle takipteyim. Seviyoruz.
Mesleğimle ilgili olarak bir miktar kafayı yedim. Belki de dümdüz kafayı yemişimdir tam bilemiyorum ama iş arkadaşlarımı ciddiye almayı bıraktım diyeyim. Bakıyorum, iş yapılmış mı, devam. Yapılmamış mı, yaptırırım. Yapılmıyor mu, gitsin üst yöneticiye hesap versin aq bana ne?
Neyse böyle böyle günler akarken geçtiğimiz aylarda iki adet işe yeni başlayan arkadaşla tanıştım. 20'li yaşların başında harika çocuklar. Çok çalışkan, çok efendi, çok akıllılar.
Bizde selam vermeden burcunu, sevgilini, eşini, çocuğunu falan sorarlar. Ben sormam. Çalışırken boş yapmamaya gayret ederim çünkü zaman kavramım kayıp ve birine sadece memleketini sorarak yapacağım üç işi unutabilirim. * Neyse, bu arkadaşlarıma da sormadım ve işe güce baktım.
Birincisi erkek, olağanüstü efendi bir çocuk ve yabancı bir ülkede üç gün geçireceğiz hep birlikte. Geçirdik, gezdik tozduk eğlendik. Dönüş yolunda, bir diğer arkadaşım, annesini babasını küçük yaşta kaybetmiş, dedi. Yatılı okullar, akraba destekleri bir şekilde bu günlere gelmiş.
Diğeri ise kadın, son derece saygılı ve girişken. işine detaylarıyla hakim biri. onun aile durumunu da hadsiz üst yöneticinin gereksiz yaş muhabbetinden öğrendik. Ya sen kızım yaşındasın baban kaç yaşında ahahahah, demese kız da, annem babam ben küçükken vefat etti, demezdi belki bilemedim. Aq çocuk sevicisi bana da şöyle benzer bir muhabbete girince, birkaç kere sınıfta kalsanız dönem arkadaşı olurduk, dedim de sustu.
Bu iki iş arkadaşımın ikisini de aramızdan çok rahat seçersiniz. Duruşları, gururları, yaptıkları işe sahip çıkmaları o kadar aydınlık ve temiz ki. Şımarık olmayışları o kadar belirgin ki. Bu gibi durumlarda acıma hissi oluşmaz bende. Saygı duyuyorum sadece. Büyük saygı duyuyorum. Gerçekten kimseye eyvallah edememeyi böyle geniş bir yürekle kabullenmeyi çok çok saygıya değer buluyorum.
Hiçbir şey yapamasa hatta yapmasa dahi arkasında duracak birileri olmasının iç ferahlığını yaşamamış bu insanlarla iş arkadaşı olmaktan gurur duydum. Tek başına bir peygamber gibi yürümek nasıldır bilmem. Bilmek de istemiyorum.
ikisiyle de görevlerimiz sona erince sıkı sıkı sarıldık. Erkek olan başka bir görevdeyken karşılaştığımızda gözleri parlayarak yanıma geldi, beni ekibine tanıttı. ikimizin de içinde aynı his biliyorum. Gurur bu. iyi biriyle tanış olmanın verdiği gurur.
Tam da beraber çalıştığım insanları birtakım özelliklere sahip robotlar olarak görüp saçma hareketlerine üretim hatası olarak bakmaya başlamış ve ruhen çok da rahatlamışken iki insan yine aklımı karıştırdı. Herkesin sahiden bir hikayesi var mı? Herkes hürmete değer mi? Merak etmeyi bıraktığım kutuların içinde tutmamı bekleyen eller mi var? Ben insanların karşılaşmak için dua ettiği o iyi insanlardan mıyım? Bu kişileri bulup onları hak ettikleri yerlere götürmek benim görevim olabilir mi? Yoksa o açılmayan kutularda ışığını tek başına rüzgarlarda taşımaya çalışan birileri vardı ve ben görmedim mi? Kendi fırtınalarıma çok mu kapıldım? Kim bilir?
pinhani lise yılları gibi şarkı yapmış. Aynı o yıllar gibi de bir klip çekmişler. Üzüntülü ama içinizin ferah olduğu zamanlar gibi. Teşbihte hata olabilir.
Bugün aramadım ama bilir o beni
Çok uzaktayım ama görür o beni
Eve dönemedim ama bulur o beni
Bana acımadı ama sever o beni
Bugün aramadım ama bilir o beni
Çok uzaktayım ama görür o beni
Eve dönemedim ama bulur o beni
Bana acımadı ama sever o beni
Karşıma geçsin, göğsüme vursun
Ben soru sormam, o bana sorsun
Kim daha yorgun, kim daha üzgün
Bilir o beni, bilir o beni, bilir o beni
Karşıma geçsin, göğsüme vursun
Ben soru sormam, o bana sorsun
Kim daha yorgun, kim daha üzgün
Bilir o beni, bilir o beni, bilir o beni
Karşıma geçsin, göğsüme vursun
Ben soru sormam, o bana sorsun
Kim daha yorgun, kim daha üzgün
Bilir o beni, bilir o beni, bilir o beni
Karşıma geçsin, göğsüme vursun
Ben soru sormam, o bana sorsun
Kim daha yorgun, kim daha üzgün
Bilir o beni, bilir o beni, bilir o beni
Bugün aramadım ama bilir o beni
Bana acımadı ama sever o beni.
evdeki saat'ten geliyor. Dans ederek kahrolanlar ekolünden.
Bir bilsem kaç duygu saklı
Yüzünde kaç şey gizledin
Ve benden saklama cevap ver
Göremiyorum
Dolandım ruhunun içinde
Kilitli bir sürü sebeple
Ve lütfen doğru bir sebep ver
Çıkamıyorum
Rüyadayım
Rüyadasın
Başım yine
Beladasın
Dokunmayın
Uyanmasın
Sonu yok yine başa sarasım
inan yok kimseye savaş açasım
Bıraktım onların adı yaşasın
Benim yok başka bir yere gidesim
Memnundum çok
Ve bana kal dersen
Gitmeyi göze alamam
Yanıldım böyle bir yere varamam
O yüzden dur deme bana duramam
Hiç halim yok
Rüyadayım
Rüyadasın
Başım yine
Beladasın
Dokunmayın
Uyanmasın
Sonu yok yine başa sarasım
inan yok kimseye savaş açasım
Bıraktım onların adı yaşasın
Benim yok başka bir yere gidesim
Memnundum çok
Ve bana kal dersen
Gitmeyi göze alamam
Yanıldım böyle bir yere varamam
O yüzden dur deme bana duramam
Hiç halim yok
inan yok kimseye savaş açasım
Bıraktım onların adı yaşasın
Benim yok başka bir yere gidesim
Memnundum çok
Ve bana kal dersen
Gitmeyi göze alamam
Yanıldım böyle bir yere varamam
O yüzden dur deme bana duramam
Hiç halim yok.
Ben ilk kez geçen hafta dinledim. ilk dinleyişte 'bu ne be'den spotify 'tekrar tekrar' listesine geçmesi arasındaki süre 0.78363782 gün.
Birkaç gün önce liseden bir arkadaşım, kendi aralarında konuşurlarken eşine benden bahsederek "bu da her şeyden mutlu oluyor" dedi sinirle. Neden bunca hınç dolusun bana karşı? Ne kadar kendi halinde biriyim oysa.
Uzun bir süredir çok yalnız hissediyorum. Bu, insan ilişkileriyle doyurabileceğim bir açlık türü mü bilmiyorum. Deniyorum ama nihayetinde baktığımda çemberin en dışında bir yerde kendi kendime konuşuyorum. iş yoğunluğu, sosyal yaşam dengeleri, karantina dönemleri derken tıkandım. Hatalar yapıyorum. Geri dönüşsüz çoğu.
Üstelik beni dışarıdan görseniz bunların hiçbirini düşünmezsiniz. Hatta belki yaşantıma imrenirsiniz, hayatı yaşama şeklime. Şikâyet etmem, enerjinizi yükseltirim, surat asmam. Hep bir gayret içerisindeyimdir.
Seneler geçtikçe birikiyor bunlar. Artık baş edemiyorum paniğimle. Hep uykum var ama hiç uyuyamıyorum. Eskiden yalnızlığımın bir tercih edilmişliği vardı ve yalnızlık anlamlıydı. Şimdi gerçekten şu koskoca kalabalıkta bir ben 'olmasa da olur', bir ben 'her an vazgeçilebilir' gibi. Zalim birine dönüşüyorum küskünlüğümden ötürü. Böyle biri olmaktan çok korkardım. Artık kimseyi suçlamıyorum. Herkes bir başkasının hayatına hapis.
'Kurtulacaksın hissi'm, derdim birine, bir kitapta biri de başka birine demişti. Öyle işte.
Burçlardan pek anlamam ama soruyor insanlar. Yay deyince, heee evet yaaaa çok belli zaten gamsııız, neşeliiii, özgürlüğüne düşküün ay çok tatlı <3, diyorlar.
Kardeşim, fizik tedavi, dermatoloji, plastik cerrahi, kbb tüm doktorlarım psikiyatriye sevkediyor bu nasıl yay burcu olmak aq?
Geçen gün işteyken bir üstüm, vallahi siz çok uzun yaşarsınız bu neşeyle, diyor. Neymiş, limonatanın pipetini patlatmaca oynamışım. Koyversem hüngür hüngür ağlayacağım ne yapayım ya?
Bir de şu özgürlüğüne düşkün olayı var. Evde kitabımı sessiz sakin okumak istiyorum evet göt göte yaşayamazsınız benimle zaten niye öyle bir şey yapıyorsunuz?
ameliyat olmak. küçüklü büyüklü onlarca operasyon geçirdim. En yakını 2 ay önceydi. yine kötüleşiyorum. 'kötüleşiyorum' kelimesini klavye 'iyileşiyorum' olarak düzeltti. Sevgili evren, bunu bir mesaj olarak alıyorum. Teşekkür ederim. <3
Az önce 1 aralık 2022 Kyiv konserlerine bilet almaya çalışırken buldum kendimi. Öyle bir tutku bu arkadaşlar.
Bin yıl evvel pain of salvation konseri iptal olunca görükle sokaklarında kafamı elektrik direklerine vurarak ağlamıştım. Gerçi sonra, aylar sonra geldiklerinde içmeden sarhoş olduğum için konseri tam hatırlamıyorum ama hissi baki. Olağanüstü bir heyecan. Aşk gibi bir kalp çarpıntısı.
Türkiye konser planlarında olur mu bilmiyorum önümüzdeki günlerde, yıllarda ama olursa orada görüşürüz. Umarım olur ve görüşürüz. Geçtiğimiz sene nisan ayına planlanan ve iptal olan green carnation da aklımda allahım unutmuş değilim.
Bu bebek poets of the fall'un 2018'de çıkan 8. Albümü ultraviolet'ten. Albüm baştan sona şiddetli bir aşk zaten ama bu şarkıya demir atmayanla sohbeti kestim. Sözlerinde marko saaresto bize şunları anlatıyor:
Getting lost singing their song
Caught up in all i've done
it's all I know but not what i need
Cut by my love, cut till i bleed
So i want to run to your shelter tonight
Run to the shelter tonight
United in silent resistance
Of bowing to false kings
So let me run to your shelter tonight
Run from this meaningless pantomime
i'll swallow my pride
Give up the pretence of bowing to false kings
Bought their smiles, liquid and smooth
Took their words for the truth
Edge of light and shade
My broken soul once more enslaved
So i want to run to your shelter tonight
Run to the shelter tonight
United in silent resistance
Of bowing to false kings
When there's no love in my embrace
Cold blood runs through my veins
if i soar without grace do i still soar?
i need the love in your embrace
Open doors, brand new ways
End my wars and erase and i'm yours
So i want to run to your shelter tonight
Run to the shelter tonight
United in silent resistance
Of bowing to false kings
So let me run to your shelter tonight
Run from this meaningless pantomime
i'll swallow my pride
Give up the pretence
Yes, i wined and, and i dined on, on that cyanide.
Bu arkadaşı yaklaşık 9 aydır fince öğrenmek için kullanıyorum. Every fuckin' single day çalışıyorum fince'ye. Kaliteli vakit öldürmek için birebir. Veldan. Evet anlaşıldığı gibi bu dilde desteği sadece ingilizce veriyor.
Bugün karantinaya girdim. It was the best of times, it was the worst of times diyerek anacağım ve umarım çabucak geride kalacak bu iki haftada çekçe öğrenmeye de niyet ettim.
Kendime soruyorum, canım sen ingilizce'yi, ispanyolca'yı hatta fince'yi ne zaman hallettin de konu buralara geldi? Bilemiyorum altan, çok sıkılınca böyle bir şeyler olmaya başladı bana. Her şeyi aynı anda yapmaya çalışıp stres küpüne dönmeye alışık bünyeme teselliler teselliler...
Nihayetinde gerçekten çok boş vaktiniz varsa küçük yarışma heyecanları da yaşayarak eğlenebileceğiniz hatta bir şeyler öğrenebileceğiniz uygulama. <3
Bin yıl sonra tekrar izledim az önce. Şimdiden bin yıl sonra tekrar izlerken de şarkıları ezbere biliyor olurum herhalde. Ama sık sık izlemeye gönlüm el vermiyor. Hayatımda bana hediye edilen ilk filmdi bu. Ne güzeldi. Ne güzel. Hala, hep, daima. Kulağı iyi müzikten biraz dahi olsa anlayan herkese huzur verecek bir bir-buçuk-saat.
Şebnem ferah'ın aynı isimli albümünden şarkısı için sözler şöyle geliyor:
Sustuklarım mıyım söylediklerim mi
Bulduklarım mıyım kaybettiklerim mi
Aldıklarım mıyım verdiklerim mi
Seçtiklerim miyim vazgeçtiklerim mi
Yazdıklarım mıyım sildiklerim mi
Devrimlerim miyim evrimlerim mi
Vardıklarım mıyım gittiklerim mi
Ettiklerim miyim biçtiklerim mi
Sevdiğim sövdüğüm yaptığım bozduğum
Her an şahit dünyanın gözü
Öldüğüm dirildiğim bittiğim döndüğüm
Her yer şahit tek parmak izi
Parmak izi
Övdüklerim miyim yerdiklerim mi
Kabullerim miyim reddettiklerim mi
Kaldıklarım mıyım geçtiklerim mi
Yaktıklarım mıyım söndürdüklerim mi
Girdiğim çıktığım koştuğum durduğum
Her an şahit dünyanın gözü
Islandığım delirdiğim hürlüğüm esaretim
Herkes şahit tek parmak izi
Parmak izi
Girdiğim çıktığım koştuğum durduğum
Her an şahit dünyanın gözü
Islandığım delirdiğim hürlüğüm esaretim
Herkes şahit tek parmak izi
Parmak izi
Şebnem ferah genelde sadece kendisi söyleyince güzel olan şarkılar yapıyor. Karakteristik bir sesi olduğundan da olabilir tabi. Yalnız bu şarkı sesi ortalamanın biraz üstünde güzel olan ve nefesini doğru kullanabilen, biraz da kulak sahibi kişilerce söylense de dinlenir. Çok da keyifli olur.
Bu albümün çıkacağı gece saati kurup yatmıştım. Fc üyesi değilim ama yine de şebnem ferah yine de bir heyecan sonuçta. Çok sevdiğim birine yollamıştım hemen küllerinden'i. Yoğun çalıştığımdan hepsini dinleyememiştim. Birkaç gün sonra da o kişiyi sonsuza dek kaybetmiştim. Bir daha da albümü hiç açmamıştım. Bugün dinledim, bu şarkıya demir attım şimdilik.
Uzun zamandır her yanım yangın
Soğuklarında, denizlere dönemiyor zaten
Derdin karanlıkta
Belki hiç duymadın, belki de takmadın
Bilmem, bilmem
Konuşmalar faydasız
Sanki susmadık mı anlamsız
Üzmem, kendimi üzmem
Peki sen de mi en dibe daldın
En son ben de uyandım
Artık o, düşlerimden
Sen de mi en dibe daldın
En son ben de uyandım
Artık o, düşlerimden
Sonunda bur'dayız, yapayalnız
Kendi başımıza
Çok iyiysedek, hiç olmadık
Aynı şeyi bulduk karşımızda
Peki sen de mi en dibe daldın
En son ben de uyandım
Artık o, düşlerimden
Sen de mi en dibe daldın
En son ben de uyandım
Artık o, düşlerimden*
iki gün önce bir dostumun hepimize annelik etmiş, arkadaşlık etmiş annesini toprağa verdik. Hayatımda ilk kez kendimi bilerek bir cenaze törenine katıldım.
Çok geniş yürekli, açık fikirli, becerikli, iyi kalpli bir insandı. Bir kalp krizi ve sonrasında veda.
Çok üzgünüm bunu ifade edemiyorum. Yine de her gün yaptığım şeyi burada tekrarlamak istedim. Sevdiklerinize onları çok sevdiğinizi hep söyleyin. Bir kavgada yahut kavganın sonrasında bile olsa, ne derseniz deyin, bir de 'seni seviyorum' ekleyin. Bu yüzden günde kaç kez 'seni seviyorum' dedigimi bilmiyorum. Hayat nasıl kısa. Aniden. Birdenbire.
Melike'nin kendine has, kulağı okşayan bir sesi var. insanı 'sabah ezancıları' gibi rahatsız da etmiyor tavrı.
Şarkı aslında aşkın varlığına dair tüm umutların tükendiği yerde bile, o umutları tekrar bulma telaşıyla uğradığımız yerleri dolaşıyor teker teker. Takvim kenarı, defter arası, tırnak yarası, genel telefon birçok yerde.
Fakat Melike okuyuşundaki tavrıyla, bu umutları, bulamayacağını bilerek arıyor.