2 senemi verdim. Kim olduğunu ne oldugunu bilerek kafamdaki haline inandım. Sonuç ben yine yalnızım.
3 hafta öncesine kadar hala arıyordun. Birden aramalar kesildi ve az once farkettim ki facebooktan da silmişin. Bir mesaj atıp söyleyemez miydin? Diyemez miydin zorlamayalım artık, olmayacak diye. Seni görmeye de dayanamıyorum artık arkadas listemden çıkarıyorum haberin olsun diye. Bu kadar mı medeniyetsizdin? Bu kadar mı acizdin. Ben bu kadar adi olduğunu nasıl göremedim. En güzel 2 senemi sana nasıl harcadım? Ben nasıl bu kadar salak oldum? Nasıl bu kadar kör oldum?
Kendime acıyorum. Bunu haketmemiştim. Yanına kalmasın istiyorum.
Tanım: Boşa giden emekler toplamıdır eski sevgili.
bir gün gelecek bana söylediğin ve aslında haketmediğim o sözler için çok pişman olacaksın.
ve benim için göze alamadıklarını, yapmadıklarını bir başkası için yapacaksın onun da bunları haketmediğini bile bile...
sözlükte geziniyorum, başlıklara bakıyorum, ne var ne yok falan..
söyleyeceğim varsa söylüyorum bilmem ne.. ispik de yapıyorum tabi arada..
şimdi sevgililer günü diye başlayan bir başlık gördün artık kusmak üzere olduğum için gideyim de şu başlıa öfkemi kusayım ne bu sevgililer günü takıntınız diye bi çemkireyim dedim. başlığın ne olduğuna dikkat etmemiştim bile, başlığı açtım bir de başlık neymiş diye baktım. okudum. sonra bir daha okudum. sonra bir kere daha okudum. darbeyi koymak ne lan?
eğer ki bahsedilen sevgililer gününde sevgiliye tekmeyi koymak gibi bir şey ise, sevgilisini seven biri için terkedilmiş olmak gerçekten acı vericidir, sevmeyen biri için "sağlık olsun" deme sebebidir, böylesi tarihlere önem veren birisi için ki bu insan büyük ihtimalle duygusuzdur da duyguyu böyle tarihlerde hissetmeye çalışıyordur ve o çaba içindeyken yarıyolda kalmak gerçekten çok fazla acı vericidir. bunu yazanlardan nefret ediyorum ama yine de anlamayanlar için; tanımdı bu.
araplar atmıştır kazığı. her zaman da bunun acısını çekmiştir. din kardeşimiz, tabi ki insanı üzüyor ancak tarihte filistin'in de osmanlıya attığı kazık bellidir ve gün yüzü görmüyor bu da diğer bir gerçek.
kimsenin ahı kimsede kalmaz içiniz rahat olsun. sizin arapların dediğiniz dine bağlılığımız sayesinde belki de onların yanına kalmıyor ve dinin asıl sahibi de araplar değil yaratıcı, yani allah.
bir de türklere kazık atan arapların da dinle uzaktan yakından alakalı olduğunu sanmıyorum ki o dinin peşinden gidip bir de onu savunalım.
ilk önce bunları unutmuyoruz.
türklerin her türlü ebesini ağlatan milletlerin ortaya attığı "allah yok", "maymundan geldik" vs vs gibi abuk subuk düşünceleri ortaya atan iğrençlerin peşinden gidiyorsunuz da yaratıcı tarafından dünyaya yayma görevi araplara verildi diye o dine inanmamızı ve bu savunmayı yapmamızı yadırgıyorsunuz. yanlış mı anladım ki?
yoksa arap dini de hristiyanlık dini, islamiyet dini gibi bir din midir ki? ulan ne cahilim.. bir de dindarım diye geçiniyorum.. son dönem dinlerinden haberim yok.. nasıl bir insanım yahu..
tanım: insanın inandığını savunması en doğal hakkıdır. kimsenin onu yargılamak gibi bir lüksü yoktur.
ha diyeceksiniz ki "sen yargılamadın mı bu yazıyla da böyle ahkam kesiyosun?"
ben de derim ki "kısasa kısas arkadaşım."
işini gücünü bırakıp bir kesim insanın saygı duyduğu bir takım değerlere çamur atak için yer arayan, attığı bu çamurla dikkat çekip kendini bir şey sanmak isteyen insanların kötü emellerine alet olmuş iyi niyetli bir liderdir.
9 yaşında bir kızla evlenmiş olması onunla cinsel bir şeyler yaşamış olduğunu göstermez bir araştırın bakalım neden evlenmiş?
o kız annesiz miymiş, babasız mıymış, üvey baba veya anne elinde miymiş, yoksa birilerine mi satılacakmış da nikahına alıp kızı korumuş.
insanlar oturdukları yeri kaynak alarak sağa sola çamur atmayı ne kadar da çok seviyor.
hem madem olayları bu şekilde başlıklarıyla değerlendiriyoruz, laiklik başlığı altında dindar kesime etmediğini bırakmayan siyasi partilerden chp çarşaflılarla sarmaş dolaş fotoğraflar çektirmişti. bir de bunu konuşalım.
demek ki neymiş;
etrafa at gözlükleriyle bakılmamalı, bir olay kulağımıza iliştiğinde neden, ne olmuş, nası olmuş vs gibi soruları sorup ondan sonra orda burda ahkam kesmeliymişiz.
şimdi bilimsel bakacak olursak evrim insanların ilkel yapıdan daha gelişmiş bir organizmaya dönüşmesi sürecidir.
yalansa yalan diyin.
gelelim konumuza abdullah öcalan isimli yaratıkın o ilkel halden gelişmişliğe doğru gelişme süreci içinde olduğuna inanıyorsanız tamam hadi bulun yerini. aydınaltın halkı.
üstüne ona bir de önem yüklenecekse demeden geçemeyeceğim moralinizi de bozmak gibi olmasın ama işiniz çok zor hatta sonuçlandırmanız neredeyse imkansız.
ergen kızların filmde edward karakterini canlandıran oyuncuyu ağızlarından sular akıtarak izlediği, çok kısa zamanda patlamış roman serisinden çeviri film.
o ergen kızlara sözüm:
bir de siz merlin'deki arthur'u görün..
bunun ders çalışırken yapılanı da mevcuttur, şahsım tarafından uygulanır.
dışarı çıkarken makyaj yapmam ama çalışma salonuna ruj sürmeden inmiyorum, inemiyorum bunun nedeni çalışma salonuna inmek istememem de olabilir tabi ama neyse öyle işte, çok da düşünmeye gerek yok, kanımca.
mantığı (beyni) düzgün çalışan bir insan değildir. belki insan bile değildir de insan olduğunu varsayarsak şunlar söz konusu olabilir:
+akraba evliliği olabilir bu çocuk, bilirsiniz, engelli çocuklar doğma ihtimali normal evliliklerden daha yüksektir ve bu kişi onlardandır.
+devir teknoloji devri her taraf radyasyon, her şey radyasyon yayıyor, bu insanın beyin hücreleri de sevgilisiyle telefonda konuşurken aşırı radyasyondan zarar görmüş olabilir.
konusu klasik amerikan filmi bi üstünlüğü, farkı kesinlikle yok ama o görsel efektler..
ağzım açık kalmış izlerken, allahtan arkadaşlarım farketmeden ben farkettim de şey olmadı bari..
(bkz: şey)