Genel maksat provokatiftir. inançlı insanları rencide etmek yada karalamak olası bir ihtimaldir.
Yazarın neden saldırdığını anlamak için çocukluğuna inmek sonuca yakın bir çözüm olacaktır.
En büyük olasılık küçükken topu inşaata kaçmış yazarın yaradana isyanı olabilir. Bu sebeple mesnetsizce saldırıda bulunabiliyor olabilirler.
Bluğ çağı dönemlerindeki bazı kızların sıkça kullandıkları, içinde özne ve zarf tümleci bulunmayan (zamanı ve muhatabı belirsiz) kelime gruplarından birisidir. Tam olarak anlamı "anlamsız konuştuğunun farkındasın, değil mi?" gibi bir soru cümlesi olsa da aslında bu soruyu soran kişi de en az muhatabı kadar salaktır.
Eski çizgi filmlerde zenginlik çağrıştıran bir objeyi görür görmez gözlerinde dolar işareti beliren var-yemez amca ile aynı karaktere sahip esnaf biçimidir. Genellikle emlakçılığın sermaye gerektirmemesi gibi bir düşünceyle mesleğe atılan, bir telefon, bir masa ve bir kaç koltuğun demirbaş olduğu yüz ölçümü ufak işyerlerine sahiplerdir. Öss sınav sonuçlarının açıklandığı dönem ile devlet memurları atamalarının çakışması emlak piyasasında hareketlenmeye sebep olur ki bu olay öğrenci-bekleyen-emlakçılar için "av sezonu" demektir. Özellikle büyük şehirlerde emlakçılık yapan bu kardeşler, Sınav kazanıp anadoludan gelen temiz ve saf gençlere japon turist edasıyla baktıklarından mıdır bilinmez, yasal olmayan (bkz: ev gösterme ücreti) de dahil olmak üzere kekledikleri özel bir dönemdir. Komisyon ücreti pazarlığının mümkün olmadığı bu durumlarda emlakçı öğrenciye daireyi bir başkasına daha pahallıya vereceğini ifade ederek gaz verir. içi acıyan kurban, ailesine telefon açarak maddi destek sözü alır ve emlakçıya verdiği kaporoyu bir daha geri almamak koşulu ile teslim eder.
Emlakçılar odasının bazı şartlarda alınmasına müsade ettiği ücrettir. Araç ile gidilmeyen yerlerde ev gösterme ücreti alınmaz. Yada oda talimatına göre alınmamalı. Ancak gösterilecek olan gayrimenkul uzak ise emlakçı yada aracı firma sahibi sadece yol parası yada benzin parası kadar bir ücreti talep edebilir. Eğer müşteri bir araç tutar ve ücretini öder ise ev gösterme ücreti talep edilemez.
Eski bir rivayettir. Doğru olsa da olmasa da verdiği mesaj faydalıdır. Okunması tavsiye olunur.
Köy yerinde ölen bir adamın cenazesi kaldırılmaz. Ne köylü ne imam nede muhtar sevmedikleri bu adamın, ne cenaze namazını kılarlar ne de defnederler.
Karısı 2-3 bekledikten sonra eşini bir küfeye koyarak sırtlar ve gömmek üzere yola düşer. Yolda rastaldığı bir çoban kadının çaresizliğine acır ve küfeyi devralır.
3. gün sonra bir köylü, köy imamına koşar ve derki "3 gece üst üste şu cenazesini kaldırmadığımız adamı, cennete girerken görüyorum". imam köylüye "aynı rüyayı bende 3 gündür görüyorum" diyince ikisi birden olayın iç yüzünü öğrenmek üzere ölen adamın karısına giderler.
Kadına "kocanı nereye gömdün ? onu gömerken ne dedin ?" diye sorarlar. Kadın "onu halime acıyan filanca çobana emanet ettim der. Çobana giderler..
imam ve köylü aynı soruları çobana sorarlar "Onu nereye gömdün ve gömerken neler söyledin ?". Şaşkın çoban cevap verir: "ben pek dua bilmem ve ölü gömmesinide bilmem. Küçük bir çukur kazdım, yüzünü kıbleye çevirdim ve üzerini kapadım" imam tekrar sorar "peki ne dedin be adam"
Çoban "Allahım, Bugüne kadar bana kimi gönderdiysen azıcık aşımı onunla paylaştım ,senden gelen bir misafirdir diye!. Ancak bugün ben sana bir misafir gönderiyorum. Lütfen onu benim için ağırla"
1. Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
2. Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
3. insan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
4. Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
5. Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
6. O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
7. Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
8. Ay tutulur,
9. Güneş ve ay toplanır,
10. işte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.
11. Hayır, hayır, yok bir siper.
12. O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
13. O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
14. Doğrusu insan kendi nefsini görür,
15. Bir takım özürler ortaya atsa da.
16. Onu hemen okumak için dilini depretme.
17. Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.
18. O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.
19. Sonra onu açıklamak da bize aittir.
20. Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
21. Ahireti bırakıyorsunuz.
22. Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
23. Rabbine bakar.
24. Yüzler de var ki o gün asıktır.
25. Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
26. Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
27. "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
28. Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
29. Bacak bacağa dolaşır..
30. işte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
31. Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
32. Fakat yalanladı ve döndü.
33. Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
34. Gerektir o bela sana, gerek.
35. Evet, gerektir o bela sana gerek.
36. insan başıboş bırakılacağını mı sanır?
37. O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?
38. Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.
39. Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.
40. Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
1) Bu kardeşlere örnek Ayşe Özgün seyircileridir. Genellikle salya akıtarak uyuklar ve bir dini söz duyunca Ask-without-a-brain-mode-on durumuna geçerler ve birşeyler söylerler.
2) Bu kardeşlerden bazıları yazılan her yazıyı kendilerine karşı söylenmiş olumsuz bir söz olarak algılarlar, atak yaparak yazara, yazana ve gerekirse bulundukları ortamdaki herkese karşı bir tepki oluşturabilirler.
3) Bu kardeşlerden bazıları, sesdeş veya kafiyeli argo kelimeleri bir şiir olarak lanse eder, sıkıştıklarında ise şiirlerini bir yazara karşı cevapmış gibi kullanabilirler.
4) Bu kardeşler genellikle din konusunda bilgili değillerdir. Ailelerinden duydukları veya akrabalarından duydukları bazı sözleri temel kabul edip, din konusunda gerçekten bilgisi olan insanlara da haksızlık edebilirler.
5) Bu kardeşlerden bazıları, dinen hassas sayılan bazı değerleri zedeleyebilecek cümleler kurabilir, ayetler ile dalga geçebilir, hadislere atıfta bulunabilir ve bazende dini bir tekerleme veya deyim ile diğer kardeşlerine saldırabilirler. Saldırdıkları kişiyi de tanımazlar.
6) islama gönül veren biz yarenler de bu yazarlara cevap yazabilir, küfre küfürle karşılık verebilir veya mantıksız hitabetleri çürütebiliriz. Ancak genellikle bizleri sessiz ve gerici gören bazı yazarlar, onlarca yazıyı peşpeşe yazarak oluşturdukları görüntü kirliliğini bizlere karşı alınmış bir zafer adleder. işin doğrusu Allah dilemedikçe ne siz islama zarar verebilirsiniz nede biz fadalı olabiliriz.
Her kancaru döner isem aşk iledir işim benim
Öldür gönlümde teşvişim hem aşktır yoldaşım benim
Aşıklara göynür özüm onuncun faşolur razım
Göriceğiz aşıkları kaynar içim dışım benim
Bu aşk bize rahmanidir hem canımızın canıdır
Onun icin şeytan ile her dem bu savaşım benim
Benim canım bir kuştur kim gövdem onun kafesidir
Dosttan haber geliceğiz birgün uçar kuşum benim
Geldim dünyayı seyrettim ya bugün ya yarın gittim
Ben bunda eğlenemezem bunda bitmez işim benim
Yunus eydur ben aşıkam hem aşıkam hem sadıkam
Bu ayruk aşıklar gibi yoktur arayışım benim
(bkz: Yunus EMRE)
Ben bir aceb ile geldim kimse halim bilmez benim
Ben söylerem ben dinlerem kimse dilim bilmez benim
Benim dilim kuş dilidir benim ilim dost ilidir
Ben bülbülem dost gülümdür bilin gülüm solmaz benim
Ol dost bana gelsin demiş sundum kadeh alsın demiş
Aldım kadeh içtim şarab ayruk gönlüm ölmez benim
Ne Tür'üm var ne durağım hiç yerde yoktur kararım
Hakk'a münacaat etmeye belli yerim olmaz benim
Sor durduğum yeri bana gelirsen gösteren sana
Bir zerrece Hak'tan ayrı gözüm nesne görmez benim
Tur dağında bir tecelli gör Musi'ye neler kıldı
Yunus eydur Hak katında sözüm geri kalmaz benim
(bkz: Yunus EMRE)
Tehi görmen siz beni dost yüzün görüp geldim
Baki devr-i rüzgigar dost ile sürüp geldim
Oldur söyleyen dilde varlık dostundur kulda
Varlığım hep ol ilde ben bunda garip geldim
Bezirganam mataım çok dest-girim ustadım Hak
Ziyanım assıya cümle anda değişip geldim
Yer u gök yaratıldı aşk ile bünyad oldu
Toprağa nazar kıldı aksırdı durup geldim
Gördüm yedi tamusun anda sekiz uçmağın
Korkudan günahımı anda sızdırıp geldim
işi oldum kudretten bahanem bir avretten
inayet oldu Hak'tan ölü dirgörüp geldim
Adem olup durmadan nefsin boynun burmadan
Yanıldım buğday yedim uçmaktan sürülüp geldim
Musayla Tur'a çıktım binbir kelime dedim
Bu Hak bizi ne bilsin anda bilinip geldim
Nuh oldum tufan için çok duruştum din için
Duymayanın tagadan suya boğdurup geldim
Yalan değildir sözüm bak yüzüme aç gözün
Dah'örtülmedi izim uş yoldan erip geldim
Çerçiş oldum basıldım Mansur oldum asıldım
Hallac pamuğu gibi bunda atılıp geldim
Eyyüb oldum tenime cefa kıldım canıma
Çağırdım Sübhanıma kurtlar duruyup geldim
Zekerya oldum kaçtım erdim ağaça geçtim
Kanım dört yana saçıp tepem deldirip geldim
Yalınız Sübhan idi peygamberler can idi
Yunus hod pinhan idi suret değişip geldim
(bkz: Yunus EMRE)
Her kacan anarsam seni kararım kalmaz Allahım
Senden ayrı gözüm yaşın kimseler silmez Allahım
Sensin ismi baki olan sensin dillerde okunan
Sensin aşkına dokunan kendini bilmez Allahım
Sen yarattın cism u cani sen yarattın bu cihanı
Mülk senindir kerem kkaıl kimsenin olmaz Allahım
Okunur dilde destanın açılır bag u bostanın
Sen baktığın gülistansın gülleri solmaz Allahım
Aşk bahrna dalmayan canını feda kılmayan
Senin cemalin görmeyen meydana gelmez Allahım
Zor olur aşıkın işi durmaz akar gözün yaş
Senden ayrı düşen kişi didarın görmez Alahım
(bkz: Yunus EMRE)
Benim canım uyanıktır dost yüzüne bakan benem
Hem denize karışmağa ırmak olup akan benem
Irmak gibi ben çağlaram geh gülerem geh ağlaram
Nefsin ciğerin doğraram kibr u kini yıkan benem
Kırdım bu nefsin çerisin bir itdim burc u barusun
Pak eyledim içerisin milketini yuyan benem
Ben hazrete tutum yüzüm ol aşk eri açtı gözüm
Gösterdi bana kendozum ayet-i kul denen benem
Şah didarın gördüm ayan hiç gumansuz belli beyan
Kafir ola inanmayan ol didara bakan benem
Benim durur bu cümle iş hikmetimle yaz u kış
Ben bilirim yad u biliş ırılmadan duran benem
Bu cümle canda oynayan damarlarımda kaynayan
Kulli dillerde söyleyen kulli dili diyen benem
Nemrud odun ibrahim'e ben bag u bostan eyledim
Küfür yüzünden doğuban gene ödü yakan benem
Ol Hallac-ı Mansur ile söyler idim enel Hakk'ı
Benem gi'nönün boynuna dar urganın takan benem
Ol Hak habibi Mustafa mi'raca edicek sefer
Ol dem canım hak eyledim ol sırrı duyan benem
Şimdi adım Yunus durur ol demde ismail idi
Ol dost için Arafat'a kurban olup çıkan benem
Cerh benim hükmümdedir her kanda ben oturmusam
Mülk benim elimdedir yıkan benem yapan benem
Sa'd benem said benem Yunus dahi benimledir
ilm-i ledundur ustadım ol esrarı duyan benem
(bkz: Yunus EMRE)
Hak Calabım Hak Calabım sencileyin yok Calabım
Günahlarımız yarlığa ey rahmeti çok Calabım
Ben eydürem kim ey gani nedir bu derdin dermanı
Zinhar esirgeme beni aşk oduna yak Calabım
Kullar senin sen kulların günahları çok bunların
Uçmağına koy bunları binsinler Burak Calabım
Ne sultan ne baylardasın ne köşk ü saraylardasın
Girdin miskinler gönlüne edindin durak Calabım
Ne ilmim var ne taatım ne gücüm var ne takatım
Meğer senin inayetin kıla yüzüm ak Calabım
Yarlığağıl sen Yunusu günahlı kulların ile
Eğer yarlıgamaz isen key katı firak Calabım
(bkz: Yunus EMRE)
Tehi görme kimseyi hiç kimsene boş değil
Eksiklik ile nazar erenlere hoş değil
Gönlünü derviş eyle dost ile biliş eyle
Aşk eri şol ma'nide derviş içi boş değil
Derviş bilir dervişi Hak yoluna durmuşu
Dervişler Huma kuşu çaylak u baykuş değil
Dervişlik aslı candan geçti iki cihandan
Haber verir sultandan bellidir yad kuş değil
Ey Yunus Hakk'ı bilen söylemez hergiz yalan
ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil
(bkz: Yunus EMRE)
Bir nazarda kalmayalım gel dosta gidelim gönül
Hasret ile ölmeyelim gel dosta gidelim gönül
Gel gidelim can durmadan suret terkini urmadan
Araya düşman girmeden gel dosta gidelim gönül
Gel gidelim kalma ırak dost için kılalım yarağ
Şeyhin katındadır durak gel dosta gidelim gönül
Terk edelim il u şarı dost için kılalım zarı
Ele getirelim yarı gel dosta gidelim gönül
Bu dünyaya kanmayalım fanidir aldanmayalım
Bir iken ayrılmayalım gel dosta gidelim gönül
Biz bu cihandan göçelim ol dost iline uçalım
Arzu hevadan geçelim gel dosta gidelim gönül
Kılavuz ol sen bana günilelim dosttan yanate
Bakmayalım önden sona gel dosta gidelim gönül
Bu dünya olmaz payidar aç gözünü canın uyar
Olgıl bana yoldaş u yar gel dosta gidelim gönül
Ölüm haberi gelmeden ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan gel dosta gidelim gönül
Gerçek erene varalım Hakk'ın haberin soralım
Yunus Emre'yi bulalım gel dosta gidelim gönül
(bkz: Yunus EMRE)
Mani evine daldık, vücuda seyran kıldık
iki cihan seyrini, cümle vücudda bulduk
Yedi gök yedi yeri, dağları denizleri
Cenneti cehennemi, cümle vücudda bulduk
Tevrat ile incili, Furkan ile Zeburu
Bunlardan beyanı cümle vücudda bulduk
Yunusun sözleri hak, cümlemiz dedik saddak
Kanda istersen anda HAK, cümle vücudda bulduk
(bkz: Yunus EMRE)
Türlü türlü cefanın, adını aşk vermişler
Bu cefaya katlanan, dosta halvet vermişler
Kime ki aşk ulaşa, her dem kaynaya taşa
iyi dirlik hem yavuz, dört yanında durmuşlar
Her kim aşk eri ise, aşka müşteri ise
Aşk onun yarı ise, canına öd urmuşlar
Miskin Yunusun canı başında serencamı
Aşka munkir ademi bu meydandan sürmüşler
(bkz: Yunus EMRE)
Aşkla gelen erenler içer aguyu nuş eder,
Topuğa çıkmayan sular, deniz ile savaş eder,
Bu sohbete gelmeyenler, HAK nefesi almayanlar,
Sürün onu burdan gitsin, Durur ise çok iş eder.
Cahildir mani'den almaz oturur kararı gelmez,
Öleceğini hiç sanmaz, yüzbin yıllık teşviş eder,
Dağ ne kadar yüksek ise yol onun üstünden aşar,
Yunus Emrem yolsuzlara yol gösterdi vu hoş eder.
(bkz: Yunus EMRE)
Bilirmisiniz ey yarenler, gerçek erenler kandadır
Kanda baksam anda hazır, Kanda isterem andadır
Aşksızlara benim sözüm, benzer kaya yankısına
Bir zerre aşkı olmayan, belli bilin yabandadır
Yalancılık eylemeğil aşka yalan söylemeğil
Bunda yalan söyleyenin, anda yeri zindandadır
Ey kend'özün bilmeyen söz manisin bulmayan
Hak varlığın istersen, Us ilm ile Kurandadır
Allah benim dediğine, vermiş verir aşk varlığın
Kimdeki var bir zerre aşk Calap varlığı ondadır
Niceler eydur Yunusa Kocaldın sen aşkı koğıl
Bu aşk bize yeni geldi, henuz dahi turfandadır
(bkz: Yunus EMRE)
Dost senin aşkın oku key katı taştan geçer,
Aşkına düşen kişi can ile baştan geçer,
Dün ü günü zar olur aşkın ile yar olur,
Endişesi sen olan, cümle tesvişten geçer.
Aşkına düşenlerin, yüreği yanar olur,
Kendini sana veren, düğeli işten geçer,
Dünyanın muhabbeti agülü aşa benzer,
Ahırın sanan kişi, agülü aştan gecer.
Başında aklı olan, ücrete amel etmez,
Hurilere aldanmaz, göz ile kaştan geçer,
Yunusun gönlü gözü, doludur HAK sevgisi,
Sohbet ihtiyar eden, yad u bilişten geçer.
(bkz: Yunus EMRE)