hormonlarıyla ilgili olduğu için her kadına göre değişen dönemdir. kimisinin regl dönemi öncesi, kimisinin regl dönemi, kimisinin regl dönemi sonrası, kimisinin her daim, kimisinin hiçbir zaman, kimisinin bir yaştan önce, kimisinin bir yaştan sonra, kimisinin sarhoşken, kimisinin ayıkken, kimisinin tatildeyken, kimisinin evdeyken, kimisinin bunui okuduktan sonra, kimisinin....
bana göre hukuk okuyan kişi ,istisnasız hepsi egoisttir. büyük bir çoğunluğu ise aşağılık komplekslidir. daha 18 yaşında çocuksun 1.sınıftasın ''ben bir hukukçu olarak'' diye cümleye başlamak nedir ? bu kızlarımızın tamamı twitter'ında, instagram'ında ''hukuk'' okuduğunu yazar.bu gözler 1.sınıf hukuk okuyan kızın adının başına ''av.'' eklediğini bile gördü, hatta bazıları gözünüze sokar. dünya'nın en iyi yerinde dünya'nın en iyi işini yapacaklarını sanıyorlar sanırım. çok enteresan bi şekilde tıpçılar da, diş hekimi okuyanlarda veya diğerlerinde böyle bi durum yok..sınıftaki artistliği, eğer aklı başında biriyse 4.sınıfta sona erer. stajda ofisboy olarak çalışır, sağa-sola evrak falan götürür, fotokopi falan çekmeye gönderilir, mesleğin ilk yıllarında ise zaten başını kaldıramaz işten güçten..
bunun istisnası ise babadan zengin, belirli bir yıl boyunca okula yatırdığı para karşılığında diploma alanlardır. erkek/kadın zaten kasmadan mezun olunca stajda da mesleğin ilk yıllarında da havasından geçilmiyor. sanırsın adam kırk yıllık avukat-hukukçu, halbuki baksan babasının parası olmasa değil fakülteyi bitirmek önünden bile geçemez.
geçenlerde ikinci sınıf hukuk okuyan kızımızın da bulunduğu bir ortamda işçi - işverenle ilgili bir olay hakkında muhabbet açıldı. "ya ben bir hukukçu gözüyle bakarak söylüyorum" diye başladı lafa. lan ne hukukçu gözü? daha genel bilgileri almaya yeni başlamışsın, hak düşürücü süre ile zaman aşımı arasındaki farkı bilmiyorsun gelmiş iş hukukuyla ilgili ahkam kesiyorsun.
zaten bunların yapacağı savunma ''müvekkilim öyle birisi değil hakim bey'' aferin. çok güzel..
fatih terim hayranı bir galatasaraylı olarak bugün serdar aziz kararı sonrası gözümde bitmiş teknik direktördür.
şimdi çıkıp bana galatasaray menfaatlerine göre karar verdim falan deyip hamaset yapmasın boşuna, 4.5 milyon euro yatırım yaptığın türkiye’nin 1 numaralı yerli stoperine siktir çekiyorsan sen sadece kendini düşüyorsun kimseyi kandırma!
kendi egoların yüzünden takım bu mali tabloda bir transfer daha yapmak zorunda kalacak, sırf senin bu bitmeyen kavgaların, anlaşmazlıkların yüzünden!
amme hizmeti olarak teknik bilgisini vereyim efendim;
edindiğimiz bilgiye göre dow vadelide kapanış sonrası satış geldi özellikle apple %8 kayıp yaşadı , bu durumda oluşan zarar nedeni ile yatırım fonu zararı hedge yapmak için tl varlığını açığa sattı. aynı anda japon yeni değer kazandı aud dolarida dalgalandi, bizim para birimi kırılgan olduğu için bu hedge isleminde en çok kırılganlığı ve zararı biz gördük. daha detaylı bilgileri zaten yarın öbür gün sizde öğrenirsiniz.
eş dost akraba periyodik bir araya gelip rahatça goygoy yapabilsin, arada gözüne tabut çarparsa vah vah iyi bilirdik rahmetliyi diyip sonra yeniden hunharca dedikoduya dönebilsin, yetmedi bir de eve gidip tıka basa karın doyurup arada bir cenaze sahibine "ah canım ya pek de sağlıklıydı geçen ay" diye yalandan duyar kasıp sonra mutfağa koşup ağzından irmik helvası veya su böreği saçarak "gençler çay kalmadı mı yeaaa" diye kötü kedi şero gibi boğaz derdine düşenleri buluşturmak için cenaze olacağına, sokarım öyle işe, cenaze menaze olmasın diyerek alnından öpülesi şıklıkta bir hareket yaparak veda etmiştir. aynı vasiyeti ilham alarak ben de cenaze menaze asla istemediğime karar verdim. yakın ailemiz ve arkadaşlarımız zaten öldüğümüzden haberdar olur herhalde bir zahmet. onlar da öyle bir günde goygoy yapmayacak kadar yakınlarımızdır. onlar bilse yeter. varsın toprağımızı belediye görevlileri döksün. varsın cenaze namazımızı iki kişi kılsın. ne fark eder ki? neyi değiştirir veya geri getirir ki? şov bizınıssa gerek yok.
bu yolda bana ışık saçtığı için kendisine geç kalmış şükranlarımı sunar, rahmet dilerim. sen nasıl bir kraliçeymişsin... diyecek bir şey yok. gidene ne diyebilirsin ki..
bizimkiler orda burda eğleniyor ne var bunda yazanlar ,yurtdisinda esek gibi çalısarak, didinerek, amele gibi sömürülmek ile kendi ülkesini rahatı bozulmasın diye terkedip türkiyede bir asalak olarak yaşamak arasındakı farkı anlamaktan acizler. türkiyede bircok sehir suriyeli arap hanzoları tarafından isgal altındadır. zenginlerinden fakirlerine kadar eğitimsiz olan bu davarolar görgüsüzlüklerini her alanda yerken, icerken, eğlenirken ve alışveriş yaparken sergilerler. ekonomik kriz icinde olan, toprağı ve evi olanların mallarin hergün değer kaybettiği, olmayanların ise artik mal mülk sahibi olmasının hayal olduğu türkiyede gençler artık korkudan evlenemiyor ve gelecek endişesi yaşamaktan rahat uyku uyuyamıyor. türkiyede pahalı restaurantlarda, avmlerde ve mağazalarda görgüsüz araplar cirit atarken yeni yapılan daireleri bile almaya türkün gücü yetmezken ihtiyaci olanlarin evini arsasını araplar alıyor. öyle bir ülke ki 250 bin dolara vatandaslık satıyor.250 bin liraya vatandaşı olabileceğiniz bir ülke var mı dünyada?türkiyenin geldiği nokta budur. allah herkesinin sonunu hayır etsin.
bir insana aynı hatayı yapacak üç şans verme.
ilki yanlıştır, ikincisi hatadır, üçüncüsü ise alışkanlıktır.
zira seni nereden yaralayacağını çok iyi bilirler ve oradan vururlar.
netflix gibi bir kaç platform yüzünden son zamanlarda geri plana düşmüştü. ancak piyasa giren girecek olan disney, facebook, amazon, apple falan derken insanlar 10 platforma para vermek yerine yine kendisine dönecektir. herşey eskir p2p eskimez.
eskiden komiklik yapardı severdik sayardık ama adam cidden büyük paralar kaldırmasına rağmen çok cimriymiş usta.
5 lira için ne taklalar atmaya başladı hayretle izliyorum.
espri üretemiyor artık yeni bir şey yok, yaşlanıyor filan sektörde rakipsiz olduğunu düşünüyor ve yeni komikli tiplerin çıkmasından son derece rahatsız olur, onu belli etmeye başladı.
zamanında cd'lerini ttnet'in sattığı bir adam bu. sineğin yağını hesaplıyor ve çok çakal. 10 tl'ye mısır + film satacakmış. hadi oradan. rakibi yok ettikten sonra yine "çıkarır" twitter'dan çıkardığı gibi.
ortamlarda sinema izleyicisini düşünüyorum dersin kim bilecek?
tanımadığım, ikâmetime yakın olan kızları bildirimle arkadaş önerisi olarak yollayan internet sitesi. baktı ki bende iş yok, çöpçatanlığa başladı. yapay zeka, özel bilgilerin izlenmesi falan derken, beni benden daha iyi tanıyordur diye düşünüyorum. kendisinin uygun gördüğü kişi ile evlenecem.
pazardaki yerini %6 dan %30 a çıkardığı zaman durmalı dedik. bir ara 60 lardaydı. şimdi 70 i geçti sanırım. yabancı sermayeye satılmamalı dedik. türk sinemasını yabancı sermayelere sattılar. filmine 1400 salon bulan cem’in şimdi aklına geldi rest çekmek. ya da 1500 küsür salonla şahanın. ya da bkm nin 1000 salonlu filmleri... venedik’ten özel ödülü alan emin alper abluka’ya 25 salon bulabildi. tolga karaçelik götünü yırttı 70 salonlara gelebilmek için. ama mısır şimdi patladı beyler. ulan ne mısırı kardeşim türk sinemasını siz bitirdiniz siz!
bu kadar küçük alana 160 milyon insan nasıl sığmış, şehirlerine bir bakayım şunların diye google earth'te harıl harıl arandığım ülke. meğersem şehir diye bir şey yokmuş arkadaş. tepeden bakınca yerleşim yeri işareti olan kırmızı noktaların haricinde, binlerce belirsiz kulübe/baraka tarzı yapı görünüyor iyice zumlayınca. bunun dünyada başka bir örneği yoktur sanırım.
eğer ki istanbul'u kazanırsa, chp değil de: yeni bir siyasi organizasyonun fitilini ateşleyebilir. ihtiyacımız olan şey de o. işte o ihtimal türkiye'deki siyasi tabloyu değiştirir. tabii bunlar şu an için tamamen hayal.
adaylığına karşı çıkıp, "has" chp'li birinin aday olmasını isteyenler siyasi sorunludur, chp'nin ve muhalefetin kamburudur. hastadırlar, anlamazlar, bilmezler. ama çok sesleri çıkar.
24 haziran gibi bir deneyim olmasa anlayış ile karşılayabilirdik. hoş 24 haziran'ı sırf bu twitter gençleri, facebook solcuları mutlu olsun diye kaybetmedik mi? başkanlık referandumunda yakalanan "bağımsız" başarıyı, muharrem ince gibi bir popülisti aday göstererek mahvettiler.
ekrem imamoğlu'na başarılar dilerim, şu an yaptığı-konuştuğu her şey planlanmış, ölçülmüş bir stratejinin parçası gibi görünüyor. eksik olarak: medyatik yönü çok zayıf. yani bir atılım lazım, kemal kılıçdaroğlu'nun çıkış noktasına iyi çalışmalı. tüm türkiye'de ses getirecek bir şey lazım. işçilerle eylem mi yapar, soğuk sabahın köründe metrobüs sırası mı bekler...
ve sosyal medya'yı hiç kullanmasanız daha olumlu etki yaparsınız. umursamayın dediklerini, o grup muharrem ince ilk tur'da kazanacak diyordu. zaten araştırma yaptırıyorsunuzdur. tekrar başarılar.
