pete tombs'un italya, almanya, fransa ve ispanya'daki ekstrem korku ve fantastik filmlere olan ilgisinin zamanla filipinler, brezilya, pakistan, hindistan, türkiye ve benzer ülkelerdeki absürd ötesi abidik gubidik filmlere yönelmesiyle yazdığı kitap. türkiye bölümünün yazılmasında giovanni scognamillo'nun katkıları var. kitap türkçe'ye fantastik filmler (uzak doğu'dan güney amerika'ya) ismiyle nilgün birgül tarafından çevrilmiş. sonradan peter tombs, türkiye'nin turkish pop cinema adıyla dahil olduğu bir dizi belgesel de çekmiş.
bugün iz tv'de denk geldiğim, fantastik türk sinemasını konu alan, yeşilçamın çizgi roman, bilim kurgu ve masal uyarlamalarından görüntüler sunan, bu filmlerde oynamış oyuncularla, yönetmenlerle -cüneyt arkın, halit refiğ, salih güney, behçer nacar gibi pek çok isim var - yapılmış röportajlar içeren, izlenmesini kesinlikle tavsiye ettiğim mondo macabro belgeseli. ayrıca giovanni scognamillo ve metin demirhan röportajları da var. belgeselin orjinalini youtube'da bulmak mümkün, tembeller için link vereyim ben yine de:
votka, cin, rom, tekila, blue coracoa likörü, sweet-sour mix ve 7 up kullanılarak yapılan, yanlış yerde bilmeyen kişiden istenmesinin tehlikeli olabileceği bir kokteyl. karışım oranları üzerinde oynanarak, içerdiği içkilerin eklenip çıkarılmasıyla değişik türevleri yapılabiliyor.
kral kull'un düşmanı olan güçlü büyücü. başı her zaman kafatası şeklindedir.* aynı mitin devamı olan conan'da da bulunur bu büyücü, ve onun da düşmanıdır. conan the barbarian'da james earl jones tarafından canlandırılmışsa da aslında bu isim benzerliğinden başka bir şey değildir. filmdeki karakter yine set'e tapan bir büyücü olan thoth amon'a çok daha fazla benzer.
filmde james earl jones'ın sayesinde çok karizmatik bir kötü adam olmuştur, yılana dönüştüğü sahneyi kim unutabilir? ayrıca az önce wikipedia'da filmdeki karakterin hasan sabbah'la olan benzerliğine dair bir şeyler okudum. bu yoruma hararetle katılıyorum. özellikle emrine uyup yüksekten atlayarak intihar eden kadının olduğu sahnede benzerlik çok aşikardır.
amerikalı yönetmen. conan the barbarian dışında bir filmini izlemiş değilim, ama sadece bu film için bile saygı duyulmayı hak ediyor. ayrıca the big lebowski'deki Walter Sobchak karakteri için de ilham kaynağı olduğu söyleniyor.
william blake'in ünlü şiiri. pek çok filmde, kitapta, şarkıda bu şiire göndermeler bulmak mümkündür.
To see a world in a grain of sand,
And a heaven in a wild flower,
Hold infinity in the palm of your hand,
And eternity in an hour.
A robin redbreast in a cage
Puts all heaven in a rage.
A dove-house fill'd with doves and pigeons
Shudders hell thro' all its regions.
A dog starv'd at his master's gate
Predicts the ruin of the state.
A horse misused upon the road
Calls to heaven for human blood.
Each outcry of the hunted hare
A fibre from the brain does tear.
A skylark wounded in the wing,
A cherubim does cease to sing.
The game-cock clipt and arm'd for fight
Does the rising sun affright.
Every wolf's and lion's howl
Raises from hell a human soul.
The wild deer, wand'ring here and there,
Keeps the human soul from care.
The lamb misus'd breeds public strife,
And yet forgives the butcher's knife.
The bat that flits at close of eve
Has left the brain that won't believe.
The owl that calls upon the night
Speaks the unbeliever's fright.
He who shall hurt the little wren
Shall never be belov'd by men.
He who the ox to wrath has mov'd
Shall never be by woman lov'd.
The wanton boy that kills the fly
Shall feel the spider's enmity.
He who torments the chafer's sprite
Weaves a bower in endless night.
The caterpillar on the leaf
Repeats to thee thy mother's grief.
Kill not the moth nor butterfly,
For the last judgement draweth nigh.
He who shall train the horse to war
Shall never pass the polar bar.
The beggar's dog and widow's cat,
Feed them and thou wilt grow fat.
The gnat that sings his summer's song
Poison gets from slander's tongue.
The poison of the snake and newt
Is the sweat of envy's foot.
The poison of the honey bee
Is the artist's jealousy.
The prince's robes and beggar's rags
Are toadstools on the miser's bags.
A truth that's told with bad intent
Beats all the lies you can invent.
It is right it should be so;
Man was made for joy and woe;
And when this we rightly know,
Thro' the world we safely go.
Joy and woe are woven fine,
A clothing for the soul divine.
Under every grief and pine
Runs a joy with silken twine.
The babe is more than swaddling bands,
Throughout all these human lands;
Tools were made and born were hands,
Every farmer understands.
Every tear from every eye
Becomes a babe in eternity;
This is caught by females bright,
And return'd to its own delight.
The bleat, the bark, bellow, and roar,
Are waves that beat on heaven's shore.
The babe that weeps the rod beneath
Writes revenge in realms of death.
The beggar's rags, fluttering in air,
Does to rags the heavens tear.
The soldier, arm'd with sword and gun,
Palsied strikes the summer's sun.
The poor man's farthing is worth more
Than all the gold on Afric's shore.
One mite wrung from the lab'rer's hands
Shall buy and sell the miser's lands;
Or, if protected from on high,
Does that whole nation sell and buy.
He who mocks the infant's faith
Shall be mock'd in age and death.
He who shall teach the child to doubt
The rotting grave shall ne'er get out.
He who respects the infant's faith
Triumphs over hell and death.
The child's toys and the old man's reasons
Are the fruits of the two seasons.
The questioner, who sits so sly,
Shall never know how to reply.
He who replies to words of doubt
Doth put the light of knowledge out.
The strongest poison ever known
Came from Caesar's laurel crown.
Nought can deform the human race
Like to the armour's iron brace.
When gold and gems adorn the plow,
To peaceful arts shall envy bow.
A riddle, or the cricket's cry,
Is to doubt a fit reply.
The emmet's inch and eagle's mile
Make lame philosophy to smile.
He who doubts from what he sees
Will ne'er believe, do what you please.
If the sun and moon should doubt,
They'd immediately go out.
To be in a passion you good may do,
But no good if a passion is in you.
The whore and gambler, by the state
Licensed, build that nation's fate.
The harlot's cry from street to street
Shall weave old England's winding-sheet.
The winner's shout, the loser's curse,
Dance before dead England's hearse.
Every night and every morn
Some to misery are born,
Every morn and every night
Some are born to sweet delight.
Some are born to sweet delight,
Some are born to endless night.
We are led to believe a lie
When we see not thro' the eye,
Which was born in a night to perish in a night,
When the soul slept in beams of light.
God appears, and God is light,
To those poor souls who dwell in night;
But does a human form display
To those who dwell in realms of day.
einstein'ın amerikaya geldiğinde gazetecilerin yoğun ilgisinden kaçmak için kullandığı nick,isim,mahlas... ama pek faydası olmamış galiba bu numaranın.
2006'da emmy'e aday olan , arrested development'da "george oscar bluth" rolüyle tanıdığımız genç aktör. dizideki başarısının ardından blades of glory'de oynamış. yetenekli bir oyuncu olduğundan yakında eli yüzü düzgün filmlerde, önemli rollerde görmeye başlarsak şaşırmam doğrusu.
discovery channel'da yayınlanan bir program. bear grllys diye bir adamı vahşi doğanın ortasına bırakıyorlar ve en yakın yerleşim merkezine gidene kadar yaşadığı maceraları yayınlıyorlar. bu esnada pek çok ilginç şey geçiyor başından, bazı yerlerde ölümden kılpayı kurtuluyor. hayatta kalmak için leş yemiş, yeri gelmiş bok yutmuş,ölü bir koyunun gözünü yemiş(merak edenler için, ağza kıkırdak ve kan tadı geliyormuş), klasik olarak her türden böceği yemiş; yani her türlü iğrençliği denemiş hazır fırsatını bulmuşken. aşağı yukarı aynı formatta olan survivorman de var; ama bu çılgın abimizin karizmasından mıdır nedir ben bunu daha çok sevdim.
tabii kendisini sokakta rastgele dolaşırken bulmamışlar; british air force'ta eğitim görmüş, önceden everest'e tırmanmış(hatta evereste çıkan en genç ingilizmiş). oturduğum rahat koltuğumda bir insan niye kendisine böyle bir kariyer seçer diye düşünsem de bilemiyorum, eğlenceli olabilir aslında.
monty python'un the meaning of life filminden, filmi her izlediğimde başlamasıyla birlikte yarıldığım eğlenceli bir şarkı. katolik olan evin babası, inancı gereği prezevatif kullanmadığından evde kaygısızlar'ı izleyenlerin hatırlayacağı türden onlarca çocuk vardır. baba eve girer, çocuklarını etrafına toplar ve onlara daha fazla bakamayacağını, bu yüzden bilimsel deneylerde kullanılmak üzere satacağını söyler. çocukların itirazları üzerine en hızlı büyüyen din ünvanını koruyabilmeleri için bu acıların çekilmesi gerektiğini anlatır ve şarkıyı söylemeye başlar. şarkı başlarda ilahi havasındadır, çocuklar da babaya eşlik edip kilisedeymiş gibi koro halinde söylerler ki bence en komik yeri burasıdır. ardından dans etmeye başlayarak olayı tam anlamıyla müzikale dönüştürürler. bu arada karşı komşuları olan protestan adam da karısına protestan olduğundan istediği zaman zevk almak için sevişebileceğini anlatır oysa ki şimdiye kadar karısıyla iki kez sevişmiştir. şarkının sözlerini de yazayım
DAD:
There are Jews in the world.
There are Buddhists.
There are Hindus and Mormons, and then
There are those that follow Mohammed, but
I've never been one of them.
I'm a Roman Catholic,
And have been since before I was born,
And the one thing they say about Catholics is:
They'll take you as soon as you're warm.
You don't have to be a six-footer.
You don't have to have a great brain.
You don't have to have any clothes on. You're
A Catholic the moment Dad came,
Because
Every sperm is sacred.
Every sperm is great.
If a sperm is wasted,
God gets quite irate.
CHILDREN:
Every sperm is sacred.
Every sperm is great.
If a sperm is wasted,
God gets quite irate.
GIRL:
Let the heathen spill theirs
On the dusty ground.
God shall make them pay for
Each sperm that can't be found.
CHILDREN:
Every sperm is wanted.
Every sperm is good.
Every sperm is needed
In your neighbourhood.
MUM:
Hindu, Taoist, Mormon,
Spill theirs just anywhere,
But God loves those who treat their
Semen with more care.
MEN:
Every sperm is sacred.
Every sperm is great.
WOMEN:
If a sperm is wasted,...
CHILDREN:
...God get quite irate.
PRIEST:
Every sperm is sacred.
BRIDE and GROOM:
Every sperm is good.
NANNIES:
Every sperm is needed...
CARDINALS:
...In your neighbourhood!
CHILDREN:
Every sperm is useful.
Every sperm is fine.
FUNERAL CORTEGE:
God needs everybody's.
MOURNER :
Mine!
MOURNER :
And mine!
CORPSE:
And mine!
NUN:
Let the Pagan spill theirs
O'er mountain, hill, and plain.
HOLY STATUES:
God shall strike them down for
Each sperm that's spilt in vain.
EVERYONE:
Every sperm is sacred.
Every sperm is good.
Every sperm is needed
In your neighbourhood.
Every sperm is sacred.
Every sperm is great.
If a sperm is wasted,
God gets quite iraaaaaate!
ayrıca şuradan izlenebilir ki kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim:
1914-1916 yılları arasında gustav holst tarafından bestelenen, 7 bölümden oluşan orkestral suit. pluton o yıllarda henüz keşfedilmediğinden(daha sonraları 1930'da keşfedilir.), dünya da suit astrolojik bir konsepte sahip olduğundan eserde yer almaz. mars bringer of war başta olmak üzere suitten bazı bölümler pek çok filmde kullanılmıştır, ayrıca john williams'ın efsanevi bestelerinde de özellikle mars bringer of war'ın etkisi rahatlıkla görülebilir. aynı zamanda metal grupları için de bir hazine niteliğindedir bu suit. nile* ve bathory* gibi gruplar bazı bölümlerin üzerine söz yazarak tadından yenmeyecek şarkılar yapmıştır. şu bölümlerden oluşuyor:
1. Mars, the Bringer of War
2. Venus, the Bringer of Peace
3. Mercury, the Winged Messenger
4. Jupiter, the Bringer of Jollity
5. Saturn, the Bringer of Old Age
6. Uranus, the Magician
7. Neptune, the Mystic
Wretched Fallen one of Khatti
Rise against the oppressing Sword
Encircled Abandoned Alone
I Smite the vile Hittite Foe
My Father Amon what carest Thee
For the Vile and Ignorant of God
My Father Amon what carest Thee
For these Effeminate ones
At millions of whom I groweth not Pale
Raging like Menthu like Baal in his Hour
Lo the mighty Sekhmet is with Me
I enter in among them even as a hawk striketh
I slay I hew to pieces and cast to the ground
The royal snake upon my brow
Spits forth Fire in the face of mine enemies
And Burneth their Limbs
My Chariot Wheels trample the Fallen
Cut to pieces before my Steeds
And laying
In their own Blood
I Crush the Skulls of the Dying
And Sever the hands of the Slain
I Ramses
Builder of Temples
Usurper of Monuments Slayer of Hittites
Bringer of War
gece gece hafiften tırsmama sebep olan nile parçası. asurlular negral'a düşmanlarının yok edilmesi için dua ettikçe ilk çağ mezopotamyasına gidiyorum sanki; öyle etkileyici bir parça. şarkıda ingilizce olmayan bölümlerde tanrı ve tanrıçalarını zikrediyorlar galiba. şarkının sözlerini de yazayım:
Ia Namtaru
Ia Lammia
Ia Asaku
Ia Pazuzu
Ia Zixul zi Azkak
Ia Gula zi Pazu
Alal uggae Utukku Xul
Ia Ia Pazuzu
Ia Ningursu Ia Ia Umduggu
Shemti Shebui Nehenkau
Addu Nergal Arrallu
Nergal dread God of War and Plague
Avenge the shades of our Fallen ones
Blacken the sun with Fierce Winds
Bring forth your Terrible Storms!
Yea! Burn the flesh of our Enemies
Gash their throats with Weapons of Iron
Destroy Them utterly
With Locusts and Disease
howard phillips lovecraft'ın en sevdiğim hikayelerinden biri olan the outsider'ı konu alan, nile'ın amongst the catacombs of nephren ka albümünün sonuncu şarkısı. albümün adını ilk duyduğumda lovecraft'tan esinlendiklerinden şüphelenmiştim ki az önce wikipediadan baktığımda gerçekten albümün isminin de aynı hikayeden kaynaklandığını okudum. öyküden yaptıkları alıntıları beğendim, şarkıya öykünün atmosferini yansıtmayı başarmışlar bence.
In the cosmos
There is balm as well as bitterness
And that balm is Nepenthe.
Yet underneath endless oceans of sand
I have not forgotten
Those who had betrayed me.
Silent and unmovable,
I am not sorry
For I had hated the light.
Now I ride with the undead
Across the night-sky
And play by day
Amongst the catacombs of Nephren-Ka
In the sealed and unknown
Valley of Hadoth by the Nile.
I know that light is not for me
Save that of the moon over the rock tombs of Neb
Nor any debauchery save the unknown feasts of Nitokris
Beneath the great pyramid.
But in the loneliness of entombment,
I welcome the bitterness of alienage.
1926'da yazdığı "The story of philosophy" adlı kitabı çok satan kitaplar listesinin tepesine yerleşmiş değerli felsefeci,tarihçi. Çok az kişinin anlayabildiği felsefeyi küçük bir azınlığın elinden alıp milyonlarla paylaşmıştır. Ayrıca eserlerinde eurocentrism'e karşı çıkarak, uygarlığın gelişimine mümkün olduğu ölçüde tarafsız yaklaşmaya çalışmıştır.
1885'te doğan will durant felsefe ve tarihle ilgilenerek felsefe hocası olur. Felsefe doktoru olduktan sonra günün birinde 19. yüzyıl uygarlık tarihini yazmaya niyetlenir;ancak yazmaya başladıktan kısa süre sonra, sadece 19. yüzyıl hakkında yazmasının mümkün olmadığını farkeder. Bir arkadaşıyla çıktığı dünya turunda (nedense hep böyle gezilerde akılları başlarına gelir.) uygarlık tarihini en başından yazma kararını alır. Fakat pek çok harcama yapmayı gerektiren böyle kapsamlı bir iş için çok az parası vardır. işte tam bu sırada yayınladığı "the story of philosophy" bestseller olunca (kitap kısa sürede 2 milyon satıyor.) ihtiyacı olan parayı bulur. Parayı karayiplerde güzel kızlarla birlikte harcamak varken, will durant 11 ciltten oluşan "the story of civilization"'ı yazmaya koyulur. Kısa bir süre içinde hocalığı bırakır, eşi ile kızını kendisine yardımcı olması için çağırır ve neredeyse ömrünün sonuna kadar uygarlığın tarihini yazmakla uğraşır. 1981'de 96 yaşındayken hayallerini gerçekleştirmenin verdiği huzur içinde vefat eder.
Amerikada uzun yıllar boyunca talk show sunuculuğu yapan ve 11 kez emmy'e aday olup, ödülü 3 kez alan bir şahsiyetmiş. Uzun bir dönem the dick cavett show'u sunmuş, bir ara stand up yapmış. Forrest gump, apollo 13 ve frequency'de bazı sahnelerde şovuyla birlikte yer almış. Ayrıca the dick cavett show'un, yoko ono ve john lennon'un katıldığı bölümlerini youtube'da bulmak mümkün. belki başka bölümleri de vardır ama çok merak etmedim doğrusu.
ingiltere'ye ayar veren eğlenceli cruachan şarkısı.
Some say the devil is dead, the devil is dead, the devil is dead
Some say the devil is dead, and buried in Killarney
More say he rose again, more say he rose again
More say he rose again and joined the British Army
Feed the pigs and milk the cow, and milk the cow, and milk the cow
Feed the pigs and milk the cow, early in the morning
Cock your leg, oh Paddy dear, Paddy dear I'm over here
Cock your leg, oh Paddy dear, it's time to stop your yawning
Some say the devil is dead, the devil is dead, the devil is dead
Some say the devil is dead, and buried in Killarney
More say he rose again, more say he rose again
More say he rose again and joined the British Army
Katie she is tall and thin, she's tall and thin, and tall and thin
Katie she is tall and thin, and like her drops of brandy
Drinks it in the bed each night, drinks it in the bed each night
Drinks it in the bed each night, it makes her nice and randy
Some say the devil is dead, the devil is dead, the devil is dead
Some say the devil is dead, and buried in Killarney
More say he rose again, more say he rose again
More say he rose again and joined the British Army
The wife she has the hairy thing, a hairy thing, a hairy thing
The wife she has the hairy thing, she showed it to me on Sunday
She bought it in the furrier's shop, bought it in the furrier's shop
She bought it in the furriers's shop, it's going back on Monday
Some say the devil is dead, the devil is dead, the devil is dead
Some say the devil is dead, and buried in Killarney
More say he rose again, more say he rose again
More say he rose again and joined the British Army
My one's over six feet tall, six feet tall, six feet tall
My one's over six feet tall, she likes the sugar candy
Goes to bed at six o'clock, goes to bed at six o'clock
Goes to bed at six o'clock, she's lazy, fat and dandy
Some say the devil is dead, the devil is dead, the devil is dead
Some say the devil is dead, and buried in Killarney
More say he rose again, more say he rose again
More say he rose again and joined the British Army
irlandalı folk metal grubu.şarkılarında kelt kültürünü,efsanelerini kullanmalarının yanı sıra irlanda'nın ingiltere'ye direnişini de anlatan grup arp,bodhran,flüt gibi etnik enstrümanları da kullanıyor.
Tuatha Na Gael(1995)
The Middle Kingdom(2000)
Ride On(2001)
Folk Lore(2002)
Pagan(2004)
Richard Kline tarafından yazılmış kağıt uçakların aerodinamiği hakkında bilgiler veren,içinde uçak modelleri ve katlama kılavuzları bulunan tübitak yayınları kitabı.Bu kitaptaki modelleri yapmak için arkadaşlarla beraber günlerce uğraştığımızı bilirim;fakat bir türlü becerip de kitapta tarif edildiği gibi uçurabilmeyi başaramadık.Yaptığımız şaşı şehla uçakların tek faydasını derste kağıt uçakları en uzağa atabilmek için yarışırken gördük ki bundan dolayı başımıza gelenler de başka bir entry konusudur.
Gotik roman türüne oryantalist bir bakış açısıyla Vathek'i kazandıran,döneminin en zenginlerinden, soylu ingiliz yazar.Mozart'tan piyano dersi almıştır.Vathek'i üç gün iki gecede yazdığı söylenir.
ingiliz yazar william beckford'un 1001 gece masallarından ve diğer doğu masallarından etkilenerek yazdığı,halife vathek'i anlatan,104 sayfalık gotik roman.ahlak kurallarını hiçe sayan,egzantrik bir ingiliz soylusuna(dolayısıyla yazarın kendisine)benzeyen halifenin kendisine süleyman'ın tahtını vaat eden bir hintlinin ve kötü bir büyücü olan annesinin etkisiyle yaptığı korkunç eylemleri anlatır.Özellikle kitabın sonu çok etkileyicidir.
sol pencerede dile dolanan şarkılar başlığını görmemle beraber aklıma gelen ve söylemeye başladığım eğlenceli bir baris manco şarkısı.
öksüz doğdu mehmet
ite kaka büyüdü mehmet
onbir yaşına doğru
okula da gitti mehmet
çaka çaka okudu da mehmet
döne döne başı döndü mehmet
diploma hak getire mehmet
okumayı sökemedi ki mehmet
saldım çayıra mehmet
mevlam kayıra mehmet
bütün köy toplansın
bu mehmet ne ballı çocuk
vallahi çok şanslı çocuk
ne amcası var ne dayısı
bundan iyisi şam'da kayısı
mehmet, ula mehmet
en büyük mehmet bizim mehmet
en büyük mehmet bizim mehmet
askere gitti mehmet
eğitim gördü mehmet
jandarma komando
doğuya da gitti mehmet
alavere dalavere mehmet
hadi yine yürü nöbete mehmet
askerlik uzadı mehmet
gelmedi tezkere mehmet
saldım çayıra mehmet
mevlam kayıra mehmet
bütün bölük toplansın
bu mehmet ne ballı çocuk
vallahi çok şanslı çocuk
ne amcası var ne dayısı
bundan iyisi şam'da kayısı
mehmet, ula mehmet
en büyük mehmet bizim mehmet
en büyük mehmet bizim mehmet
bir kızı sevdi mehmet
eridi de bitti mehmet
ama başlık parasını
bulamadı gitti mehmet
nuh dedi kız babası mehmet
peygamber demedi mehmet
kız eline kına yaktı mehmet
babası paraya taktı mehmet
olmadı gitti mehmet
bir ömür bitti mehmet
bütün köy toplansın
bu mehmet ne ballı çocuk
vallahi çok şanslı çocuk
ne amcası var ne dayısı
bundan iyisi şam'da kayısı
mehmet, ula mehmet
en büyük mehmet bizim mehmet
en büyük mehmet bizim mehmet
2001 yılında vizyona giren Türkiye'de onunla bir gece adıyla gösterilen liv tyler,michael douglas,matt dillon gibi isimlerin oynadığı zekice kurgulanmış bir komedi filmi.liv tyler hayranlarının sayısının hızla artmasına ve dönemin ergen bireylerinde liv tyler fetişine sebep olmuştur.Ayrıca bir araba yıkama sahnesi var ki filmde bitirir adamı.
knight errant grubunun divan albümünden oldukça güzel bir şarkı,aynı zamanda albümdeki iki türkçe şarkıdan biri.
sözleri de şöyledir:
Sözcükler tınlar uzakta
Tanımlar geçmişini
Ruhunu ilhak ederken
O meşum gün düşleri
Kanını canını sömüren
Çıkışsız yollara süren
Zamanı yok eden...
Hayatından
Suretin geçer uzaktan
Düş ağrısı avucumda
Faili meçhul anıların içinde
Ben sen miyim?
Varlığım' varlığına eş kılan
Amansız baş kaldıran
Düzeni alt üst eden...
Sorular mı?
Tek başıma olsam bu dünyada
Varlığın güç veriyor
Bir başıma kalsam şu âlemde
Varlığın güç veriyor
Digiturk'un 15 Temmuzdan itibaren 84 numaralı kanalda yayınlamaya başladığı gerçek verileri ve belgeselleri kullanan,seri katillerin yaşamlarını anlatan programları olan yeni bir kanal.Bu kanalı sürekli takip eden ve ders çıkaran seri katiller olabileceği düşüncesi beni tırstırsa da bu kanalı beğendim.City Confidential(Kent Sırları) ve The First 48(ilk 48 Saat) en beğendiğim programları.
namı diğer orta kulak iltihabı olan ve çok feci ağrı yapan bir hastalık.Diş ağrısının sebep olduğu kadar acı çekmeme sebep olan,günlerdir kullandığım ilaçlara rağmen kurtulamadığım bir illet.