" bizim ahvalimiz o tuhaf sineğe benzer ki, o kendini adam sanırdı.
içmeden sarhoş olmuş; zerresini güneş görmüş, doğan kuşlarının övüldüğünü işitmiş.
şüphe yok ki ben vaktin anka kuşuyum demişti "
Bir hikaye anlatıyor mevlana bizlere. siz hiç eşek sidiği gördünüz mü?
eşek işediği zaman bir su birikintisi oluşur toprağın üzerinde. işte günlerden birgün bir eşek sidiğinin üstünde duran saman çöpünün üstüne bir sinek konuvermiş.
gerisini mevlana şöyle anlatıyor:
" o sinek, eşek sidiğinin üstündeki saman çöpünün üstüne konup
başını bir gemi kaptanı misali kaldırarak:
"Ben, deniz ve gemi hikayesini okumuş
Bir zaman bunun üzerine fikretmiştim.
işte şu deniz, şu gemi ve bende ehliyetli
rey ve tedbir sahibi bir kaptanım " demişti.
denizin üstünde salını sürüp durmaktaydı
O kadarcık bir su, ona haddinden fazla görünmüştü.
O sidik sineğe göre hudutsuzdu
sinekte onu olduğu gibi görecek göz nerede?
onun alemi kendi görüşüne gore olur
gözü o kadardır, denizi de ona göre"
yani mevlana diyor ki " sineğe kızma. Çünkü onun gözü o kadar. sen küçüldükçe dünya daha büyük gelmez mi sana? o halde sineğe kızma. O küçücük ve akılsız...
sonra devam ediyor:
" kuruntusu olan kişiler işte bu sinek gibidir.
vehmi eşek sidiği, tasavvuru saman çöpüdür.
eğer sinek kendi isteğiyle, saplandığı bu kuruntudan, tevilden geçerse
bahtı onu bir hüma kuşuna çeviriverir.
bu ibret gözüne sahip olan ise sinek olmaz.
ruhu surete layık olmayacak derecede yüksek bir zat olur "
gelin bir dakikalığına bizde bütün dünyevi ve fani kuruntularımızdan geçelim.
Bugün bizimde durumumuz aynı değil mi?
dünyamız eşek sidiği, mallarımız saman çöpü ve bizlerse kendini bir şey sanan aciz bir mahlukuz.
machiavelli prens adlı kitabında " bir ressam bir dağ resmi çizmek isterse bir ovaya inmelidir. bir ova resmi çizmek isterse bir daha çıkmalıdır. Çünkü dağın silüetini en iyi ovadayken görebilir" diyor.
olayın merkezinde olursak kuruntularımızın farkına varamayız. bazen dağın tepesinden bir ovaya inememiz gerek. merkezden uzaklaşmamız gerek ki kendimize objektif olarak bakabilelim.
siyaseti, istekleri, arzuları ve düşünceleri günde sadece bir dakika kenara bırakıp, yani bu kuruntularımızdan geçip, kendimizden dışarı çıkarak kendimize bakalım.
şimdilik kendimizden dışarı çıkmayı deneyelim. bakarsınız birgün de kendi içimize seyehat etmeyi deneriz.
Ekrem imamoğlu tarafından kurulacağı kulislerde fısıltıyla konuşulan partidir.
Partinin ismine bak asıl * ek-im partisi.
" tatil bana yakışıyor" derken bir insan bu kadar narsist olamaz diyordum ki kurmayı düşündüğü partinin adı nasıl bir kişilikte olduğunu gösteriyor.
Neyse bizim cihangir solcuları onu başkan yapar. Sonra da beraber tatile giderler yaz kış demeden.
Tanım: belirli olmayan bir zaman dilimi içerisinde nicelik bakımından eksik olanın; nicelik bakımından artık olandan, nitelik olarak üstün olma durumu.
Uzun zamandır girmediğim sözlüğe girip şöyle bir bakıp çıkayım diye düşünürken başlıkların kalitesizliği dikkatimi çekti.
Eskiden bir tarafa değil bir duruşa sahip olan insanların yazdığı ve yıllarımızı verdiğimiz biricik sözlüğümüzün ne hallere düştüğünü görmekte beni bir hayli üzdü.
Neyse...
Evet, bazen az çoktan fazladır !
biliyorum ki şu başlıkları görüp, yazılanlara üzülüp, " ne ara bu hale geldik biz" diyerek eski günleri hatırlayan bir azınlık var hala bu sözlükte.
işte bu bahsettiğim azınlık bu sözlüğün geriye kalan fazlalığından fazladır.
Bu anlattığım öznel yargılarım değil dostlar. Sadece bir durum tespiti...
Bazen az çoktan fazladır...
Deva partisi kurucu üyelerinden olan eski büyük birlik partili "adamdır".
Adamdır dedim çünkü deva partisi başkanı ali babacan'ın anayasanın ilk 4 maddesi hakkında yaptığı konuşmayı kesin bir dille reddetmiştir.
Bu reddediş dolayısı ile partiden ihracı istenmiştir.
Kendisi ise bu kararı, adaba ve ahlaka uygun bir şekilde dik duruşundan taviz vermeyerek eleştirip, beğenimi kazanmıştır.
Hdpkk ile alakalı babacan'ın nasıl bir projesi olduğunu da gözler önüne sererek hakikati görmemizi sağlamıştır.
Ben buradan kendisine bu duruşu dolayısıyla teşekkürlerimi arz ediyorum. Ayrıca bir siyasetçinin etik anlayışının nasıl olması gerektiğini göstermesi hasebiyle ayrıca tebriklerimi iletiyorum.
Tek bir gelişme yaşandı.
Millet artık yemiyor.
En ufak olaylarda bile ortaya çıkan, değil iktidarı, rejimi dahi değiştirmeye yeltenen lgbtliler, dhkp-cliler, sözde k*rdistancı teröristler artık kimse tarafından umursanmıyor.
Bu yüzden sürekli " gezi ruhu" adı altında sosyal medya ritüelleri, çok organize olunmuş taklitleri yapıyorlar. Bu ise onları daha çok kahrediyor.
Onlar kahroldukça biz gerçek vatanseverler mest oluyoruz.
Çünkü bizler teröristlerle hesap kapatma işini becerebilen bu ülkedeki tek "azınlık" kısımız.
Vadesini bekleriz.
Ve geldiğinde -ki her zaman gelir- " azın" çoktan fazla olduğunu gösteririz.
Öncelikle kürt olduğumu belirteyim.
Şimdi basit bir soruyla beyin fırtınası yapalım. Hdpkk partimsi terör örgütü, sağcı mıdır yoksa solcu mu?
Tabiki de solcu dediğinizi duyar gibiyim.
Şimdi hdpkknın ırak bölgesel kürt yönetiminde bulunan bir parti olduğunu varsayalım.
Aynı soruyu yine sorayım. Sağcı mi solcu mu?
Hooop bir anda sağcı bir parti konumuna geliyorlar.
Bir parti solcu ise/ sağcı ise o partiyi alıp başka bir ülkeye/ bölgeye koyarsanız o ülkede de solcu/ sağcı konumda bulunması gerekir. Fakat hdpkknın ülkeye/ bölgeye göre konumu değişiyor.
Boşuna demiyorum doğuda civelekleşip batıda anarşistleşiyorlar diye. Çünkü bunlar yerine göre adamına göre değişen bir zihniyete sahipler.
Sırf yukarıdaki varsayım bile hdpkknın bir parti değil terör örgütü olduğunu kanıtlar. Çünkü bu insanlıktan çıkmış teröristlerin örgütünün bir çizgisi yoktur.
Bir güzergahları, rotaları yoktur.
Ellerinde pusulaları yoktur.
Aidiyet duyguları yoktur.
Ülke, bayrak, vatan bilinçleri yoktur.
Varsa; hainlikleri, kepazelikleri, katillikleri vardır.
Not: sağcı demek dindar demek değil gelenekçi ve bazen de ırkçı demektir.
Bir kürt olarak söylüyorum,
Bu ülkede yaşayan türkler, kürtler, lazlar, çerkezler vs bilumum, atatürk milliyetçiliğinden gayrısını yapamaz.
Mesela başlıkta bahsedilen zevatlar sözde k*rdistan hayali ile kürtçülük yaptıklarını sanırlar. Halbuki yaptıkları tek şey ahmaklıktır.
Gerçek atatürk milliyetçileri ise onlara ders verdiğinde " ırkçılık yapıyorsunuz, faşistler" deyu ağlarlar.
Halbuki atatürk milliyetçiliği sadece türkler için değil; bu topraklar üzerinde yaşayıp kendini türk hisseden, Bu vatana ait hisseden herkes için bir ideolojidir. Kullanım hakkı bütün kamunundur.
Mamafih bu kürtçülük yapmaya çalışanlar zaten kendini bu vatana ait hissetmeyen diğer ülke vatandaşlarıdır. Bunu kavrayamamak için basiretsiz olmak gerek...
Edit: başlığı açan arkadaş silmiş. Halbuki haklıydı.
Şiirlerimde bitti artık,
Rahat ol!
Duygularım çoktan uykuya daldı bile...
Zerre kadar da olsa aşk dolu şu göğsüm,
hala debeleniyor senin mezopotamyanda
Gökte kartal, yerde aslan misali...