izmir dışındaki kentlerde icat edilen, kız kalarak çocuk doğrurma yöntemlerinden izmir'li kızların bihaber olması sonucunu çıkardığımız önerme.
ya da, kol kırılır yen içinde şeklinde, özetlenebilecek şehirce yapılan tecavüzlerden, başlık parası adı altında ki alış verişlerden, töre denilen kanlı yöntemlerden bihaber olan cahil izmir.
kop geçidinden erzurum a gelirken insan kendini orta dünyada değil arşı alada sanır. dağların zirvelerini görür resmen.
zigana ise gerçek bir kapıdır, karadenizin olağanüstü doğasına açılan.
bir ülkenin soykırımcı anılmasından medet uman bölücüler bilmeli ki, öyle olunsa şimdi bambaşka olurdu herşey.
ha bir de şu var, varsayalım onandı bu durum, ne fark eder bir eksik bir fazla. iyi yapmak lazım hesap kitabı denilecek durum.
bunun bir de çocuklar kahve içmez versiyorunu vardır, kahve de mis gibi kokarken.
kolonya bile siz elinizi uzatmanıza rağmen üstün körü kafanıza dökülür ve gözünüze doğru akar.
insan bir an önce büyümek ister, ikramda insan sayılmak adına belki de.
damızlık olabilir.
ayrıca kadının geçimini ve alışveriş tutkusunu tatmin amacı için maden dahil her türlü işte çalışmak, o rahat etsin diye çamaşır makinası filan icat etmek için kafa yormak olabilir.
koskaca insan nesli, irisi, ufağı, akıllısı delisi, kadıncağızların sırtına yüklenmiştir.
dehasını da, kadın doğrurur, delisini de.
kralını da, dilencisini de. hepsinin annesi bunların çiş kaçıran halinden tutunda, büyümelerinin her hallerine tanıklık eder.
erkeklere sorulsa biz olmasak çocuk doğmaz der ama, bunun istisnası da vardır. hz meryem olayı.
ama tek bir çocuk doğuran erkek yoktur. sebebi, bebeğe yeteri kadar şefkat ve fedakarlık gösteremeyecek olmaları olablir mi diye merak ediyor insan, elinde olmadan.
sevgiliyle mısır yiyip, film seyreden biri arkadaşı ile ne yapar sorusunu akla getiren önermedir.
yaşları seksen civarı değilse, ortam sıkıcıdır çünkü. hele sevgili mıısırdan nefret ediyor ve evde küçük ekrandan film seyretmekten hoşlanmıyorsa.
sevgiliyi al gerisini at da denilebilir, gerisi detay anlamında.
akla bir erzurum türküsüne ait sözleri de getirir;
"dün gece yar hanesinde yastığım bir taş idi
üstüm yağmur, altım çamur, yine gönlüm hoş idi"".
soruyu kim soruyor sorunsalı.
biz mi, muhataba, muhatap mı bize.
biz soru sorma şansımızı kaçırdığımıza göre muhtemelen, başın leh tahtasına değidi mi tarzı bir şey olabilir başlangıç olarak.
istemekle olmaz ki herşey kader kısmetmiş gibi kaderci bir şarkı sözü ile de yaklaşılabilir olaya,
ele geçmez istediğin uğruna savaş vermediysen şeklinde, mücadeleyi öngören başka bir şarkı sözüyle de.
isteyenin karakter yapısına göre.
gelinin çeyizi, nakite çevrilebilen akardır icabında.
biraz yer tutar, koku yapar o ayrı.
ya da geldiği aileye mesaj vermeye çalışmaktadır ki, en iyi muhatabı çözer durumu.
bu cümlenin kurulduğu kişleri pazarlayan meslek erbabının niye var olduğun sorusunun cevabı, bu düşüncenin içinde saklıdır.
neden yapamayacağını uygulamalı öğretirler kendisine.
böyle bir öneriyle karşılaşan kız ilk etapta muhtemelen hayır diyecek, ama arkasını dönüp yürürken bile kendini pamuk prenses gibi hissedecektir.
bu hissi yeniden yaşamak için geri dönmesi ihtimali ise, oldukça yüksektir.