hayatımızda bu tür insalarla karşılaşma oranımız çok yüksektir ve büyük ihtimalle karşı, yan, alt, üst komşudur...şekerim bitti, kahve bitti, tüpüm bitti sizin tüpü kullanabilir miyim, sigara aldıracak kimse kalmadı sigaran var mı?
ahmet türk insanları bu kadar tahrik etmeseydi, hem adam istediğini aldı işte, türkiye de şiddete maruz kaldıklarını söylüyorlardı, kendi ile tezat duruma düşmedi. (aklı sıra)
karşı taraf bunu ister çogu zaman, gençler ailelerine numara yapmak zorunda kalırlar, genelde iş yerinde üst kadamede olanlara numara yapılır, müşterinize numara yapmak zorundasınız, eşinize numara yapmak zorundasınızdır... yani bu işin kuralı bu.
“Al karısı”,’al basması’ halk arasında, çocuğu boğarak öldüren bir canlı olarak kabul edilir. “Al
karısı” hane halkına, onların tanıdığı birinin tasvirine girerek görünür. işte bunlar; sinek, kedi, köpek biçiminde evin içine girip, daha sonra da kırkı çıkmamış çocuğu boğar.(N.BAY)
“Al karısı”ndan korumak için, beşiğin yanına erkek ceketi asılarak, onu koruyacağına
inanılır. Kırkı çıkana kadar, oda aydınlık olur. Ayrıca çocuğun yanına Kur’ an-ı Kerim, iğne, süpürge ya da koynuna ekmek koyma adeti de vardır.(Z.BAY)
Bu ve buna benzer tehlikelere karşı loğusa ve çocuk 40 gün boyunca yalnız bırakılmaz ve gece geç
saatte yanında birileri olur. Genelde bir erkek yanında kalır. Bütün bu önlemlerin
yanında, hoca tarafından yazılmış yatağın başına ”muska” ya da Kuran-ıKerim iliştirilir. Al basmasına uğrayan çocuğa halk arasında “ecürük”(zayıf,çelimsiz) denir. Ecürük olan çocuk ,sakin durmayıp tedirgin olur, sürekli ağlar.(A.BAY)
Bütün alınan bu tedbirlere rağmen, al basan loğusa ve çocuk, bu etkiden korunmak
için evliya ocaklarına götürülür ve hocalara götürülerek okutulur
korkak yazardır.
eleştirilmekten korkan yazardır.
nicinin tıklanıp yorum yapılacak diye endişe duyan yazardır.
ee sonuç olarak gereksiz görür düşüncelerini.