ameliyattır. hiç de öyle çizdirdim bitti muhabbetine gelemez, uzun süre dikkat ve ilgi gerekir. ben yıllardır araştırdığım ameliyatı ancak bu ay yaptırdım. tabii ki netten bir çok insanın yazdıklarını okuyup fikir de aldım. umarım bu da bir işe yarar.
ameliyattan önce eğer lens kullanıyorsanız iki hafta süreyle lens kullanımına ara veriyorsunuz. ameliyat öncesi yapılacak olan kornea kalınlığı testini lens kullanımı etkiliyor. bu nedenle bu iki haftalık ara.
iki hafta sonunda doktor sizi tetkikler için alıyor. kafanızı tas gibi bir şeye sokuyor. tasın ışığını açtığında saw'ın gözleri gibi olduğunu görünce ufaktan tırsıyorsunuz. bu tetkik boyunca gözlerinizi iyice açmalısınız. gözlerden şapur şupur yaşlar akar, doğaldır. sonra kalem gibi bir aleti göze değdirip çekiyor. bu sırada kalemin bağlı olduğu cihazdan altın bulmuş gibi bibip bibip diye ses geliyor. ardından göze bir damla damlatılıyor, göz bebekleriniz öyle büyüyor ki neredeyse göz renginizi göremiyorsunuz. son bir ölçüm daha yapılıyor ve doktor anlatmaya başlıyor. işte asıl önemli olan nokta burası. doktor. doktorunuzdan emin değilseniz asla yaptırmayın! doktor konuşurken aklınıza ne takılıyorsa sorun. o bininci gözü ameliyat etmenin verdiği rahatlığa sahip olabilir ama sizin bir gözünüzün endişesini yaşamanız normal. bunu anlayışla karşılayabilecek bir doktor bulun. mutlaka daha önce o doktorun ameliyat yaptığı hastalarıyla görüşün. bu kişilerin bir beyne sahip olmasına dikkat edin. zira benim bulduğum bir eleman ameliyattan sonra gece kulubüne gitmiş. bu adamın vereceği hiçbir bilgiyi dinlemeden ve ayaklarınız kıçınıza vura vura kaçın.
ameliyat günü güneş gözlüğünüzü ve bir yakınınızı alıp hastaneye gidin. tek ihtiyacınız olan şey cesaret. ameliyat sırasında gelen yanık kokusuna, görüntünün gideceği birkaç saniyeye hazır olun. ameliyat sonunda allah'ım acaba görüyor muyum yareppim deyip salak gibi ameliyathane ışıklarına odaklanmayın*. o an gözler çok hassas oluyor çünkü.
güneş gözlüğünüzü takıp damlalarınızı alın ve eve dönün. buradan sonrası kişiden kişiye değişiyor. ben ilk 1-2 saat hafif ağrı çektim. ağrı kesici almadan atlattım. ne yanma, ne batma, ne sulanma hissetmedim. bir hafta gözünü açamayan da var tabi.
ilk gün göze dokunmak, yüz yıkamak yasak. ben üç gün su değdirmedim gözlerime. bir hafta boyunca göze asla köpük değdirmiyorsunuz. ben deniz gözlüğü ile duş aldım. bir ay gözleri kaşımak ovuşturmak yok. yüzümü yıkamak haricinde dokunmuyorum bile. biraz psikopatlık yapmış olabilirim ama şu an çatır çatır hd görüşe sahibim*.
sonuç olarak doktor olayın kilit noktası. ayrıca iki çipil gözünüze de minimum 1ay bebek gibi bakacaksınız.
hemcinslerim için edit: 1ay boyunca makyaj yapmak yasak! buna psikolojik olarak kendinizi hazırlayın. evlat acısı gibi koyuyor adama.
bir doğaüstü. canlı olamayacak kadar anlayışlı, düşünceli, tatlı, yakışıklı, mükemmel. kaybetmemek adına çabalanacak kadar özel.
ben onu seveyim diye var gibi, ben mutlu olayım diye var gibi. düş gibi.
fikret kuşkan ile nejat işler'in döktürdüğü, çağan ırmak'ın ise bu filmden sonra kafayı kırıp ıssız adam gibi sümük filmlere imza atmasına neden olan film.
8 şehitimiz için 8 saatte 800 000 kişi oluyorsunuz da ne bok oluyor? diyerek uyandırılması gereken grup. facebook'tan, twitter'dan dünya kurtarılıyor mu? 3gün sonra 5şehit daha vermez miyiz şimdi siz toplandınız diye? uyanın. uyanın da balığa gidelim.
çoktur. anlat anlat bitmezdir. bunu, yazdığı köşe yazısında somali'de yaşananlar üzerinden farkında olmadan anlatıvermiştir. ama bu yardımseverlik evdeki yardımcıları, şirin mi şirin, güzel mi güzel, mükemmel mi harika zehra'yı, zehra'nın pek datlu arkadaşlarını bile yıldırmış yardımseverliktir. fakat yardımcıların ve zehra'nın bu işi abartı bulmasından, avşar kızımızın zekasına gölge düşürmesinden dolayı artık kaka olmuş bir yardımseverliktir. derhal bırakılmalı.
cidden. 5 saattir balkonda oturuyorum, hala oradayım. 3 gündür gece bile balkonda yatmama rağmen henüz bir tane dahi ısırık yok. hatta yaz başından beri yok.
neyse. burada okuyorum, twitter'da görüyorum, yok sinekler ısırıyoağ, yok sinekler de oruç tutsuaannn falan. yapmayın gençler, sinek de olsa insan insandır. niha.
takipçilerini, eski sevgilisinin adını soyadını apaçık yazarak 'bu beni terk etti. kaka bu. top bu.' dedikten sonra dava açmasından korkarak* adamın ismini silip, saydırmaya devam ederek kazanmış bir blog yazarı. nokta burada çok anlamlı oldu, devamına gerek yok sanki.
korunmanın birçok yolu olduğunu bilmeyen bazı arkadaşların her sevişmeden çocuk olur* mantalitesiyle ufaktan tedirginlik duydukları durum. korkma, geçer.
