Gözlerimin önğnde yaşanandır. 2 kişi falan değillerdi amk kalabalık pkk'lı bi grup vardı ortada. Zebil ziyan gibi kaÇışan öğrenciler, patlayan silahlar. Boşaltılan koca bi fakülte. 2 zavallı insan gibi bahsettiğiniz götoşların ben ta amına koyayım. Gebersin köpekler.
Tokluk merkezi lezyonlarına bağlı olarak çok yemek yiyen, şişman, aynı zamanda hipotalamus GnRH salgı yokluğuna bağlı hipogonadlık bulunan erkek tipi. Hipogonadik önükoidizm veya fröhlich sendromu veya adipozogenital sendrom da denir.
PTH-tP ismiyle kısaltılmış hormon benzeri, proteindir.
Öncelikle biyokimya hakkında lüzumsuz bilgiler içerikli bu zırzopu neden anlattık, insan metabolizmasının minyatür dünya mı, dünyanın minyatür insan metabolizması mı olduğunu katıştırıyorum bazen. Siz de şüpheye düşün istedim. Buyrun buradan;
Parathormonla aynı reseptöre bağlanır, yani demem o ki senin kanındaki kalsiyum düzeninden sorumlu olan hormondur parathormon. hah, bu mevzubahis hormonumsuysa parathormonla yarışa girer. Der ki beni de alın, ben de kalsiyumdan sorumlu hücre bakanı olayım. Hiçkimseyi siklemeyen adenilat siklazın bile aklını çekebilir. Her adenilat siklaz yolu gibi o da cAMP üzerinden çalışır. Öyle amlı boklu ismi olduğuna bakıp küçümsemeyin, eksikliğinde felç eder adamı. Ha amı görünce ilahlaştıranlarınız da olabilir onu da anlarım. Bi' de parathormon yalnızca paratiroidden salgılanır ama bunun gibi paratiroidden çok paratiroidçi olmayagör, hipokampus olsun, efendim serebral ve serebellar korteks olsun, bilumum alanda kendini salgılatır.
Daha çok şey var ama, yazarken harf hatalarını bile çakozlayamayacağım sözcükler olacak, hiç gerek yok. Gününüz güzel olsun sevgili sözlükçüler.
Beynini antidepresan niyetine yutmuş insan hali. Beyin çok tehlikeli bi organ arkadaşlar, ben gerçekten ben miyim diye ara sıra kendinizi kontrol edin. Anılarınızı yazın. Beyin dediğin organ kendi bilincini korumak adına kendi belleğini yok edebiliyor bazen.
Hatırlıyorum, yine böyle bi' yağmur vardı. Sen siyah puantiyeli pembe şemsiyemi taşımak istememiştin. Rüzgar da vardı şemsiyeleri tepetaklak eden cinsten.
Baktın o şemsiyeyi benim tutacağım yok, ver dedin. Ver. Gülümsedim. Sen sessizce söylendin. Ne güzel gündü o gün, eski sevgilim. Bu şehirden uzaktık. Tanıdığımız bütün insanlardan uzaktaydık. Bizi eski olmaya iten sebepler yokken, ya da biz fark edememişken. Belki sebepler yok olsun istiyorken. Biz güzeldik eski sevgilim. Farklı zamanlarda da olsa, sevilmiştik.
anahaber bültenlerinin kış saati modundayken 7de başlıyor olduğu halde dizinin 6.30 sularında bitişine isyankar yetişmiş nesildir. 3 sezon tekrar yayınlanmış diziyi 3 sezon da izlemiştir.
Ne idüğü belirsiz, sitem midir görev midir, huzur mudur dilek midir, küfür müdür şefkat midir algıya son derece aÇık kullanım kalıbı. Ne zaman ki hoşluk ifade eder, o gün tekrar bi tanım atarım buraya canım sözlük.
benim american horror story'le tanıştığım, for everything a reason adlı o melankoli kokulu şarkının ilahesi.
ismini sözlükte arattığımda bulamadığımda şaşırdım lakin bencillik edip ne kadar az bilinirse o kadar güzel mentalitesini aşıp paylaşma isteğinden de kendimi alamadım. özellikle for everything a reason'ı dinleyip de gözleri dolmayan bizden değildir. uzanıp sessizlikte dinlenilmesi tavsiyemdir, zira şarkı ruhen insanı yoruyor.
tercih edilen, kolayına kaçılmış, marjinallikten uzak intihar yöntemleri. efendim ne söyleyeyim hap olsun bilekleri kesmek olsun ipi boğaza geçirmek olsun. bak canım. canlarım. yapmayın. yapacaksanız da biraz özenin amk kaç defa öleceksiniz.
ilişkisi var durumunun beğenilmesinden daha samimi, daha bizden olandır. zira sümük yılıyla konuşursak zibilyonlarca sene görüşmediğin adamlar ilişkini beğenirler. ama ilişkisizliğini beğenenler genelde derdini dinlemekten bıkmış can arkadaşlarındır. meriç yılıyla konuşursak bütün dengeler değişebilir bilemedim şimdi siktiret.
hep sonradan düşer insanın içine. ''keşke'' diyecekleri. hep sonradan gelir aklına, ''belki'' dedikleri. hep sonradan acır insanın yarası, tazeyken bilemezsin. hep sonradan gelir pişmanlıklar. hep sonradan özlersin, zaten bıkmıştım dediklerini. hep sonradan düşer peşine zamanında ''ah'' dediklerin. hep sonradan gelir sana rüyanda görebileceklerin.
bedenin; soğuk toprak altında kalmasının insana vereceği ürpertinin sebebinden çok, doğurduğu sonuçtur.
karanlığa, bilinmezliğe gitmek dışında sebepleri de vardır. siz gidince geride kalan ailenizin hali gözünüzün önüne gelir. annenizin ağlamaktan kızarmış, ancak artık kurumuş ve hüznü kabullenmiş, yeri seyreden bitkin gözleri. ve onun elini tutan arkadaşları, akrabalar. siz yine onun kaybettiği, kendini savunamamaış bebeği olarak kalacaksınız. o sizi toprağın altında üşürken hayal edecek. sarıp sarmalayıp ısıtamayacak olması onu küle çevirecek. ama öyle gerekir ya, yanıp yanıp neşesini yok edecek... dizinin dibinden ayrılmanıza izin verdiği için o sürekli kendini suçlayacak, kahredecek. sığınacağı bi eş, babanız hayattaysa kendini şanslı saymalı. çünkü benim annemi teselli edecek, aynı acıyı hissedip ona sıkıca sarılabilecek hiçkimsesi olmayacak.
küçük kardeşinizin elinde sizin fotoğraf albümünüz. sizin fotoğraflarınıza bakarkense onun aklında düşünceler. siz artık ölüsünüz. oysa yaşını almaya devam edecek. 25ine de gelse; ondan daha büyük yaşta olan kadına, yahut adama bakıp ablam, yahut abim diye bakıp iç geçirecek. ilk öpücüğü için danışamayacak, babalar gününde hediye almak için cebinizden aşıramayacak. sevgilisiyle buluşmaya giderken kedi gözleriyle bakıp bi onluk isteyeceği bi yardakçısı olmayacak. bütün ergenliğiyle evi ailenin başına yıkarken onu alıp hava almaya hiçkimse çıkarmayacak. eğer küçük bi kardeşiniz veya abiniz varsa anneniz yine kendisini şanslı saymalı. ömrüne tutunması için kalbini pay ettiği başka insanlar da olacak. çünkü benim kardeşim de yok.
ve ister inanın ister inanmayın, veyahut da hiç üzerinde düşünmüş olmayın. hiçkimse anneniz kadar üzülmeyecek.
bu yüzden korkmalı insan ölümden. kendisinden çok, geride bırakmak zorunda kaldığı can tanesinden.
başını sokacak delik arayan yazar. suçlu o mudur ? hayır. kullanılan organlar gelişir düşüncesiyle ekmeğini başka türlü kazanmayı sorun etmemiştir kendisine.
''akp yaptı sövelim, chp yapmadı ama yapardı daha çok sövelim'' mottosuyla hareket eden zavallıdan daha samimi olan maldır. nihayetinde bu diğer tipler ötesini göremediği düşünceleriyle chp'ye bok atıp aydınlığı aşmış aydın ayağı yapmaya bayılırlar.he amk gel beni de yala.
asla gelmeyecek olandır. romantik bi cevap değil bu ameka. bütün ilişkiler hissedilen eksiklik sebebiyle nasıl olsa bitecek. karşılıklı olursa aşk mı olurdu vre.
habbesi kısmının, ancak ''hkhabbesi'' şeklinde gırtlağı yırtarca telaffuz edildiğinde şarkıya tat verdiği şarkı. şarkının adı bu muydu emin olamadım şimdi. bir de yazar.
yeni yapılmış yolun aşağısında, sararmış otların arasında hareket eden ve yaklaştıkça fark ettiğim bir karartıydı gördüğüm.
biraz daha yaklaştım, ne olduğuyla ilgili tahmin yürütebileceğim kadar. Uzağa bakan fötr şapkalı adamın siluetindeydi.
Gövdesinden dallarına kadar sararmış ağaçlarla dolu koca bir ormandaki adamdı. O boyda olabilmesi için ancak iblis bir cüce olmalıydı, gerçek olmadığını biliyordum, yalnızca benzetiyordum.
Ellerim doluyken, bacak kaslarıma kramplar girse de düşüp bayılsam diye dua edebilecek kadar yorulmuşken, zamanı ufak ufak doldurabileceğim saçmalıklar arıyordum kendime. Sonra biraz daha yaklaştım. Daha mantıklı bir fikir yürütmeyle, yiyecek bir şeyler arayan herhangi bir serçe gibi görünüyordu. Kuyruğu sağa sola hareket ediyor, geldiğimi fark edebileceği kadar yaklaşmış da olsam kaçmıyordu. Gülümsedim, sevmek istedim. Yaklaştım, biraz daha. Yırtılmış ve o sararmış dikenli otlardan birine takılmış siyah poşetin tozlu parçasıydı. Yalnızca ucuz ve çevreye zararlı olan poşetlerden birinin parçasıydı hem de. Ama uzaktan fötr şapkalı adamdı.
Yeni yapılmış yola çıkıp, müzik dinlemeye devam ettim.
nefsin kolaya yönelmesiyle, maneviyatla sürekli taşak kürek halinde olan insanların, yalamalanmış fikirleriyle beraber ortaya çıkan gerçek. oturup peluş terliklerimle hergün düzenli olarak taşak geçsem terliklerime olan saygımı kaybederdim sanırım.
kaldı ki allah'a, onu andıkça yakınlaşırsın düşüncesini size çok yanlış yoldan açıklamışlar canım kardeşlerim. neticede insanoğlu dediğin tamamen manyak değildir. bi allah varsa, kurtuluşa inanmayan adam bi gün inanmak ister.
rol icabı iki hatunun birbirini götürmesi esnasında, ''oraya değil buraya baskı yapacaksın'' direktiflerini uygulamalı olarak gösteren yönetmenden daha piç olmayan aktördür.