bilkent üniversitesinin laboratuarı olan ulusal nanoteknoloji araştırma merkezindeki tez çalışmalarıyla "nanoampul" diye adlandırdıkları yüksek kaliteli led* teknolojisinin mimarıdır. bu buluşu üzerine spie * tarafından genç araştırmacı bursu ile ödüllendirilmiştir. ** kendisini tebrik ve takdir ediyoruz.
endonezyanın bir bölgesinde polisin yapmış olduğu uygulamadır. akabinde bahtsız punkçılar ıslah edilmek için rehabilitasyon merkezine gönderilmiş. hayat çok garip üstat.
bu olay hayatın her döneminde karşılaşılan cinstendir. garip tarafı yoktur. keza insanlar 3 yıl aynı sırayı paylaştığı lise arkadaşıyla, 4 yıl aynı davaya baş koyduğu üniversite arkadaşıyla ve hatta çocukluk arkadaşıyla olan arkadaşlığı yalan olabiliyorken bu dünyada. geriye, meyhanede tanıştığım bi abimin sözü kalır.
arkadaş ben ki kumandan'ın (bkz: kumanda) uzakta olmasından mütevellit zap yapma üşengeçliğinden oturup reklamlarıyla birlikte dizi izleyebilmiş bir bünyeyim. eğer çok gerekirse kanal değiştirmem, ayak parmaklarımla kumandaya uzanarak zap yapabilecek bi üşengeçlik potansiyeline sahibim. fakat geçenlerde bi reklam gördüm. ped reklamı. aptal bi kızımızı * koymuşlar adaya. yarrak kürek hareketler yapıyo. o reklam yüzünden adet gören dişi ırktan soğudum lan. ulan dişi olsam o reklama sinirimden adet olma adetimden vazgeçerim amako. bi de uzun yapmış gavatlar bitmiyo. en sonunda dayanamadım bu kadar işkenceye ve yerimden kalkıp televizyonun üzerinde ki kumandayı aldım ve televizyonu kapattım.
velhasılı. lan zübükler siz ki bu işin eğitimini alıyosunuz biraz yaratıcı olun. hayır bizi iplemiyorsunuz bu memlekette o reklamı izleyecek laz kardeşlerimiz var. onlardan ve onların yaratıcılıklarından utanın. adamlar formula yı güncelleyip formulaz diye bi oluşum çıkardılar. hiç mi televizyon izlemiyosunuz at çükleri.
kumandayı televizyonun üzerine koyan zihniyete sözlük vesilesiyle mesaj: anne bunu bana neden yapıyorsun?
güzide semtimize yeni yapılan 12. camiinin aynı zamanda açılışıdır bu bayram namazı. camiinin yeni olmasından dolayı da imamıda bir o kadar tazedir. ilahiyattan mezun olup soluğu camiide alan imam vaaza hakim değildir ve bu tüm ibadet eden müslümanlarca fark edilir. *
her neyse namaz biter ve insanlarla beraber, babam ve ben de çıkarız. *
sonrasında gelişen diyalog:
baba:b
oğul:o
o: allah kabul etsin baba
b: sağol olum seninkini de
(bi süre sessizlikten sonra)
b: ortada ki avizede kaç lamba vardı lan?
o: zönkk..
b: olum şu ortadaki büyük avizede diyorum kaç lamba vardı?
o: 22 tane hemde hepside tasarrufsuz sarılardan.
b: sende imamın vaazından sıkıldın dimi amuğa goyım.
o: iki kelimeyi bir araya getiremedi atamışlar buraya.
b: 24 tane vardı.
o: 22 tane kesin
b: 24 tane vardı iki kere saydım can sıkıntısından. sanki sanayi çalıştırıyolar ibnenin evlatları.
zaten çalışmamazlıkları ile "devlet memuru gibi" tabirini türk lugatına sokmuş olan kesim bununla da yetinmeyip önüne gelene hakaret ve aşağılayıcı hareketerde bulunmaktadır. zeytin dalı bıyıkları ile o masadan bu masaya yönelttikleri kişi sonbaharda dökülmüş yaprakcasına savrulur. ve bu gezmeler sonucu işiniz ya ertesi güne kalır yada öğleden sonraya.
yazılan bi başlığa girdiklerinde kuvvetle ihtimal girilen entryleri okumadan fikirlerini beyan ettikleri olaydır.
bundandır ki oylama olayı düşüktür ve yazarlar oylanamadıkları için sürekli bişeyler yazma çabası içerisindedirler. oysa ki kötü yazanlar kötü oylansa ve bu insanlar da kendilerini iyileştirmenin yolunu bulsa. iyi yazanlar ödüllendirilse ve bunlarda daha iyi olmak için elinden geleni yapsa fena mı olurdu?
bir de yazarlarımızın genel olarak okuma alışkanlıklarından bahsedebiliriz ki bu başlı başına bir tartışma konusudur.
bu şahsiyetler cemaat birlikleri ve bunları bilen kesim tarafından "abi" diye nitelendirilen insanlardır. giyinişleriyle şakirt modasının ikoncanlarıdır. hitabetleri sağlam olmalıdır, taraftarları tarafından örnek alınırlar, öncülerdir ve cemaate mürit toplamakla uğraşırlar. cemaatçilerin halkla ilişki görevini göğüslemişlerdir. birde bunların kademeleri/rütbeleri arttıkça ellerinde taşıdıkları çantanında büyüklüğü artar. o çantanın içindekilerde muammada olup merak konusudur.
eski türk filmlerinde havuz başı partileri olurdu ya. ispanyol paça pantolan giyen bıyıklı abiler koca kıçlı hanım ablalarla saçma müzikde abuk hareketler yaparlardı.
işte o insanların dansına benzer bu sayın gaganın dansları. sadece biraz daha günümüze uyarlanmış şekli. biraz kareografi lütfen.
hayır bazen bazı insanlarla uzun süreli sohbetler, muhabbetler ediyosun ve karşındakinin ismini bilmiyosun. o saatten sonra sorsan daha da ayıp. hacım, moruk, abi vs. gibi sıfatlar kullanmaktan sıkılıyosun bi süre sonra. hatta 3-5 yıldır tanıdığım insanlar da var. adını unuttuğum. 5 yıllık bi arkadaşlığın ardından "adın neydi ya senin?" demek, onu itin götüne sokup çıkarmaktan başka bir şey değildir bence. işimi kolaylaştırmak amaçlı geliştirdiğim bi yöntem vardı. kişilerin isimlerini not etmek. bi süre sonra bir de baktım ki, masam, odam, ceplerim her yer ufacık kağıtlarla dolu. bu sefer de hangi kağıtçığın hangi şahsa ait olduğu sorunsalı çıktı günyüzüne.
allahtan feysbuh denen gevur icadı girdi hayatlarımıza da beynimizi isim hatırlamak için yüksek devirlerde çalıştırmaktan kurtulduk bi nebze de olsa.