amca: (şerefsize bak, yenge derken bile ağzının suyu akıyor.)
yeğen: sağol yenge.
yenge: birşey değil canım. başka birşey istermisin?
amca: nasıl yani hanım. isterse verecen mi?
yenge: niye vermeyeyim. tabi ki verecem.
amca: vay orospu. (silahı alır) çat çat.
gençler : Ya sen buraya, ya biz oraya!!
baykal : evde hanım var, siz gelmeyin, hazır çadır kurmuşken ben geleyim.
(gençler arasında konuşur)
-abi, başkan şimdi gelir ya!
-eee
- hani kızlar da var çadırda
- eee
- onlar için geliyor olmasın
- hassiktir. topla topla, çadırı topla.
eğer her kriz sonrası diğer ülkeler batıyor biz yine ayakta kalıyorsak,
eğer bankalar bir gecede hortumlanıyor, ülkemiz bir gecede ekonomik olarak yarı yarıya zayıflıyor ve yine nefes alıyorsak
eğer yiyecek ekmek bulamayan komşularımıza yardımda bulunup ayakta kalmalarını sağlıyorsak,
eğer her kötü olayı unutma karakterimiz ağır basıyorsa,
eğer kimseyle küs kalamıyorsak,
eğer anne babaya saygısızlık yapmıyorsak,
eğer yalan söylediğimizde içimizde bir suçluluk duygusu oluşuyorsa,
eğer haksız yere kazanç sağlamak bize uymuyorsa ve bu da alın teriyle çalışıp para kazanma güdüsünün fitilini ateşliyorsa
islamiyetin bir hayrının olmadığı söylenemez.
Yalnız şunu belirtmek isterim.
Şimdiye kadar islamiyeti, sınırlarla, baskılarla, yalanlarla dolanlarla yaşadık. Tarihsel süreç içinde bugüne değişerek gelen hurafelerin sağlamasını mantığımızla yapamadık. Biri bir tokat atınca hep öbür yüzümüzü çevirdik ve yapılan hatayı görmedik. sorunlarımıza çare aramaktan çok "allah büyüktür" (ki öyle olduğu tartışılmazdır) diyerek onun yüceliğine sığındık. yine o tarihsel süreç içerisinde rol alanlar, beyinlerimizi bunlar gibi o kadar hurafeyle doldurdular ki düşünemez olduk ve kendimizi tembellik çukurunda bulduk.
Asıl sorun, bunun farkına varmaktır. Farkına varırsak eğer, daha çok hayrını görürüz.
- kamil bey siz misiniz?
+ evet, buyrun.
- kargo size efendim. şurayı, şurayı bi de şurayı imzalarmısınız.
+ tabi ki.
- buyrun efendim, hemen açmayın önce bana bi bakın, elimi tutun ve bana ne hissettiğinizi söyleyin. (kargo elemanı şapkasını ve üniformasını çıkartır)
+ bu ses, bu pis o.ç ifadesi, bu ibnelik, bu lağım kokusu! bu patronnnn lannn
- kamilll, az önce istifa dilekçeni imzaladın.
+ iyi taktik, valla iyi taktik, tebrik ederim. ama içimde kaldı söylemeden edemeyeceğim. kıçımı öp o.ç
- geberdim yaw, daha yeni fitness tan çıktım kamil
+ olm bence bi daha gitme. zaten bi boka yaramıyor
- nasıl olm! vursana bi karnıma, hıtttttt
+ neyse abi, otobüs geldi hadi binelim.
- 2 kişi kaptan
+ olm kıza bak lan
- heyy yavrum heyy, gözüm bir yerden ısırıyor ama!
= beyefendi rica etsem camı açar mısınız?
+ sana diyo lan, açsana ibo
-(bir hamlede açar) yaw işte görüyorsun,(kendini beğenmiş bir ifadeyle, büzük dudak ve kırık bir kaş hareketi) kem küm, hebele hübele
+ vay a.q ne yaptın lan sen. olm harbi hayvan gibi olmuşsun.
- nasıl ama! şuna bak kız nasıl bakıyor bana.
= (kız ibo'nun yanına yaklaşır) en yakın zamanda banyo yapmalısınız, aksi takdirde otobüsteki herkes sizin yüzünüzden ölebilirdi.
- hönkkkk! laa olm laaa.
bu yazıya hakkıyla cevap verecek kadar doluyum ancak bilhassa kendim ve türkiye topraklarında yaşayan çoğu bireyin, hizmet ettiğin misyona tuz, şeker olacak hiçbir eylem ve söylemde bulunmayacak kadar zeki olduğunu biliyorum.
bakıp bakıp güldüğüm, gülerken hallerine ağlamak istediğim, daha sonra değmeyeceğini düşündüğüm taraftarın, karşı tarafı kışkırtmak için yazılan ama ne yazıktır ki kaale bile alınmayan, yazılırken -la bunlar kupayı alsalar da sergileyecek yerleri yok- diye düşünme zorluğu çeken yazarın elinden çıkmış melankolik sözler bütünü.
-beyler aman ha kupayı almıyoruz
+ nasıl yani
-raflarda boş yer yokmuş
+ e bi tane vardı ben gördüm
- yaw onu şampiyonlar ligi için ayırdık
+ abi ciddi misin bak ona göre oynayacam
- necati gelince bırakın atsın çocuk, ne de olsa eski dost.
+ yaw kupayı alıp fenere hediye edelim mi
- dur bi başkana söyleyim şunu
-ne hayallerim vardı bir gün önce
son dakikaydı
3-0 önde olacaktık
ve bedenim ısınacaktı heyecandan, yanarcasına
diyecektim, diyecektim ki hasret benimle son buldu
lig gibi sandım bu kupayı almanın kolaylığını
yine başkan çözecekti el altından
alman olmam nedeniyle bilmeliydim paranın çözemeyeceği onurlu insanların varlığını
gerçeğe döndüm yine o gün
alex'ti o, evet o, işte o
taşıyodu bizi zafere
hemde benim teknik direktörlüğümde
işte efsane olma zamanı gelmişti
ama o da ne
önce şaka sandım
rüya olsun dedim
malesef herşey gerçekti
ne oluyordu bize
hani kendime verdiğim sözler, kurduğum hayaller
gözlerimin altı neden nemli
çeneme damlayan bu şey de ne
anladım, bu çaresizliğin adı
-Daum'un kendiyle hesaplaşması esnasında dökülen cümleler-
Zekası sınırlı insanların bir olguyu eleştirmek için "bağnaz bağnaz" sadece olayın en kötü noktası üzerine fütursuzca yapılan eleştiriler odağında hazırlanmış broşür yerine de geçebilecek kitap"cık"tır. ülkemizdeki tüm çocuklara sizin öldürülmeniz üzerine ayetler öğretilmez, (öğretilseydi, peki şu anda neden hayattasınız) onun yerine şu öğretilir. bak oğlum/kızım biri sana kendi dinini zoraki öğretmeye kalkarsa her zaman şunu hatırla ve hatırlat. "senin dinin sana benim dinim bana" Kâfirûn Suresi 6. ayet. Yani, sizler kendi dininizden memnun iseniz, biz de kendi dinimizden memnunuz.
sözüm ona şu anti kuran cıların kendilerinin öldürülmesini öngören -tefsiri de hala muallak olan- ayet yerine dinsiz veya hangi dine mensup olursa olsun -tam bir insanlık dersi veren- şu yüce ayeti öğrenmelerini isterdim.
"Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara 'öf' bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle" isra Suresi 23. ayet
futbol gibi her zaman siyasetle ve fanatizmle bir arada anılan spor dalında, bir gün başarılı olabileceklerini zihnimde bir anlığına tahayyül ettiğimde, uefa'nın türk takımlarına bir daha avrupa maçlarında yer vermeyeceğini düşündüğüm (türkgücü ülküspor takımının göstermiş canilik boyutunda fanatizmden ötürü, avrupa'lı futbolcu neslini tüketmemek adına, avrupa'da karşılaştığı takımların futbolcularının ölümle sonuçlanan akıbetlerinden dolayı) takım olacaktır.
sanatçıları gibi sadece delikanlılıklarıyla göz önünde olacağını tahmin etmiyorum.
futbol gibi her zaman siyasetle ve fanatizmle bir arada anılan spor dalında, bir gün başarılı olabileceklerini zihnimde bir anlığına tahayyül ettiğimde, uefa'nın türk takımlarına bir daha avrupa maçlarında yer vermeyeceğini düşündüğüm (türkgücü ülküspor takımının göstermiş canilik boyutunda fanatizmden ötürü, avrupa'lı futbolcu neslini tüketmemek adına, avrupa'da karşılaştığı takımların futbolcularının ölümle sonuçlanan akıbetlerinden dolayı) takım olacaktır.
sanatçıları gibi sadece delikanlılıklarıyla göz önünde olacağını tahmin etmiyorum.
Ne kadar demokratik olduklarının göstergesidir. Bir genel başkan düşünün ki milletvekillerine güvenmediği için oy kullanmalarını yasaklayan ve ağzını her açtığında karşıt partinin demokratikliğine laf konduran. trajikomik
1974 deki Enerji bakanı' (Deniz baykal) nın karne ile mazot dağıttığı dönemi bile bile aynı kişiyi 2000 li yıllarda tekrar başında görmek istemesi, ne kadar sorgulayıcı olduklarını gösteriyor.
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol. Mevlana
Bilgisiz bir kimse, savaş davuluna benzer, sesi çok, içi boştur. Sadi
Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene, Çünkü cahil ne gelirse söyler diline. La Edri
Bir televizyon ekranında;
Deniz Baykal'ın yanında sessiz olamayacağına göre.
Savaş davulu gibi tıngırdayan Baykal'a aynı boşlukta cevap veremeyeceğine göre.
Deniz Baykal gibi Her diline geleni söyleyemeyeceğine göre.
Akıllı Bir insanın Deniz Baykal ile aynı ortamda bulunmaktan kaçınması kadar doğal bir olaydır.
neden hep fenerbahçe'nin şaibeyle anılmasını basına, spor camiasına, arkadaşlarına, hocalarına ve en son da kendine sor.
sadece fenerbahçe mi şike yapıyor ve yaptırıyor sanıyorsunuz. 3. ligin dibine kadar herkes bu büyük girdaba girmiş ve çıkamıyorlar. manidar olan şu: fenerbahçe'nin diğerlerinden daha çok konuşuluyor olması. insan sonra şöyle düşünüyor. herkes fenerbahçe ile ilgili birşey bilip söylese (ki söylüyor) dağlar olur ve o dağlar fenerbahçe'nin her zaman şaibeyle bir arada bulunmasını tesciller.