Fakirlikten ağzı kokan aileler ikiye ayrılırlar. Birinci grubun ağız kokusu açlıktan, ikinci grubun ağız kokusu ise diş doktoruna gidememekten ötürüdür.
Uyduruk firmalar ne satsa kabulümüz de Pınar'a hiç yakışmadı. (bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya) Belki de rakipleri tarafından oynanmış bir oyundur.
''Kim Milyoner Olmak ister?'' yarışmasını ilk çıktığı zamandan beri takip ediyordum. Hatta genel kültürüme güvendiğim bir vakit katılmak gibi bir hayalim vardı. Yarışmacıların birçoğunun üniversiteli gençlerden seçildiğini görünce bir heyecanla başvurdum. Pek şanslı biri olmadığım için beni aramayacaklarını düşündüm. Bir ya da iki ay sonra beni arayıp ön elemeye çağırdılar. Nasıl heyecanlandım sözlük yazarı dostum anlatamam. Yıllardır takip ettiğim yarışmada bilgimi herkese gösterebilme imkanı vermişlerdi bana, kazanacağım para da cabası. Sonra ön elemeye gideceğim hafta sesim kısıldı. Pek şanslı biri olmadığımı yukarıda da belirtmiştim. Birkaç gün sesimi dinlendirip Atv stüdyolarına doğru yol aldım. Anlatmak için çok şey planlamıştım ama ön elemedeki kadın her şeyi ağzıma tıktı. Sonra birden ''Saçlarınız boya mı? Biz arkadaşlarla albino olduğunuzu düşünmüştük öyle misiniz?'' diye sordu. Karşımda kamera vardı, ''Ulan cahil kadın albinoların vücudunda hiçbir renk pigmenti yoktur. Gözüm nasıl bu kadar koyu kahverengi olacaktı?'' diyemedim tabii. Beni sonraki elemeye çağırmadılar. Çünkü albino değildim. Kusurlu olduğum için çağırılmasaydım bunu anlayışla karşılardım fakat kusurum olmadığı için çağrılmamak koydu. Ve sonra yarışma programlarında albino olan veya tiki olan yarışmacılara denk geldim. insanların doğuştan gelen kusurlarını reyting malzemesi yapan bu cahil insanların bir bilgi yarışmasının elemesini yapmalarına da sadece üzüldüm. Televizyon dünyasının bizim Küçük Prens'in dünyası gibi olmadığının bilincindeydim fakat bilgi yarışması deyince insan daha farklı şeyler umuyor.
Yarışmaya katılmak isteyenlerin ön elemeyi geçmek için ya yarışmaya reyting kazandıracak bir kusura sahip olması ya da gerçekten havalı bir öz geçmişe sahip olması gerekir.
''Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı''nın baş kestiren kısmıdır. Düşüncesiz insanların üzerlerine vazifeymiş, sanki söyledikleri kişi kilo aldığı farkında değilmiş gibi yaptıkları hatırlatma.
Hatun kişi ne yapacak edecek en sevdiğin yemeği öğrenecek, sonra zahmet edip en güzel şekilde onu hazırlayacak. Etkilenmemek için taş yürekli olmak gerekir.
Nasıl ki Serdar Ortaç parmak arası terliğe benziyorsa bu adam da Sünger Bob'a benziyor. Sarışın olduğundan değil, Sünger Bobvari tavırları ve saçma sapan neşesiyle öyle bir izlenim uyandırıyor.
Yağmurlu günde adada 5 liraya taç satan çocukla ''Aaa çok pahalıymış indirim yapsana.'' diye pazarlık yapandır. Bacak boyun kadar çocuk orada üç kuruş kazanmak için çırpınıyor, sen de telefona 2 bin tl ver sonra 5 liranın çingeneliğini yap. insan elindeki telefondan utanır be.
Yemeği azaltıp hareketi arttıracaksın. Spor yapıyorum diye pastalar götürmeler ya da ben az yiyorum zaten deyip televizyonun önünde yan gelip yatmalar olmayacak.
Termos kullanarak sevgilisiyle çay içtiği saatleri uzatabilecek hatta yan masalara parayla çay takviyesi yaparsa Ekonomist'te kapak adamı olacak adam. Ayrıca bu devirde 0.50 kuruşa çay içecek yer bulan adamın bulduğu sevgili nasıl ekonomiktir kim bilir... Takdire şayan uyum.
Dün itibariyle bakanlık tarafından diyetine el konulmuştur. Şimdiye kadar kaç şeye el koydu sevgili sağlık bakanımız? Diyet hapları yüzünden kaç tane insan öldü, neden hala satışına izin veriliyor? Neymiş karbonhidratı kesmiş. Çayımıza kattığımız şeker, şeker pancarından değil mısır şurubundan elde edildiği sürece zaten onu tüketmemiz zararlı. Ben Karatay'ın diyetine yeni başladım ve çok mantıklı buluyorum. Karatay, yüzyıllardır kullanılan Türk yeme stilini geri getirmeye çalışıyor. Örneğin; pestil, cevizli sucuk gibi doğal olan tatlıları tüketmeyi tavsiye ediyor. Sağlık bakanlığına da GDO'lu ürünlere ilgilenmesini tavsiye ediyorum.