sevginden gözün o kadar kördür ki onun sevmediğinin farkına varamazsın.
hayaller kurarsın geleceğe dair.
bi' bakarsın bi' gün onun yanında başkası.
yanına geldiğinde onda bi' yüzük vardır ama senin parmağın boştur.
bi' de sana "dostum" dediği gün kafandan aşağı kaynar sular boşalır.
keşke sevilmediğimi anlamadan devam etseydim hayatımın geri kalan kısmına diye de düşünmene sebeptir.
önce içtiklerin yetmezmiş gibi gidip daha fazlasını alırsın. daha çok içersin, daha çok sarhoş olursun. sonra hala mesaj çeken ve nişanlı olan eski sevgiliye telefonda hakaretler, küfürler filan, tüm komşular uyanır. sonra en iyi arkadaşa "öyle sarhoş olsam ki, bir an seni unutsam" şeklindeki saçma mesaj atılır. sonra bir koşu gidilip kusulur. en sonra kafa soğuk suyun altına tutulur ve de havluya sarılı yatağa girilir. sabahını hiç anlatmıyorum. fiziksel işkence ruhsal işkenceye dönüşür. pişmanlık gibi...
herşey kişinin kendisinde bitmektedir. kendini geliştirmekle alakalıdır. işletme okuyup da başarılı olan insanlar çoktur.
belki de kan görünce bayılan 3. sınıf bi' tıp öğrencisi işletme okumadığına pişman olabiliyordur. para kazanmak amacı güdülerek yapılan seçimler ters tepebilir tabii ki.
herkes kendi işini yapsın efenim. başarılı olabileceğini düşündüğü alanda ilerlesin. yetenklerine göre evilsin...
adam sırf üniversite okumuş olmak için işletme okuyorsa zaten nasıl başarılı olabilir ki?
sonuç olarak; durumlar içinde bulunduğumuz şartlara göre değişir.
kabul edin hepinizin içinde var o apaçi. çalmaya başladı mı hepinizin elleri kolları oynuyor. yalan mı? telefonunuzda olmasına gerek yok çünkü gittiğimiz her mekanda çalıyor zaten.
bir erkeğin sevgiliye hediye alması bile olağanüstü bir durumken, nankör sevgili bir de hediyeyi beğenmiyor. mühim olan o hediyenin varlığıdır, sevgilinin düşünüp almasıdır. hediyenin kullanılabilirliğini düşünen zihniyetteki sevgiliyi terket gitsin canım. hatta ben olsam nefret dahi etsem o hediyeden birkaç görüşmede onun için giyerim ki biliyorum zamanla gördükçe, giydikçe filan alışıyor insan, benimseyiveriyor hediyeyi. hediye değil de gidip kendi ellerinle seçip almışsın gibi oluyor. sanki kendisi gidip lcwdan hiç alışveriş yapmaz o sevgili... indirim zamanlarında hepsinin gözü döner marka filan dinlemezler ama...
bir de hiç mesaj gelmeyen telefona bir mesaj geldiği için sevinirsin.
okuduğunda bütün hevesin kırılır, hayal kırıklığına uğrarsın.
eğer mümkünse iptal ettirmek en doğrusu.
genellikle yolculukta başa gelen elim bir hadisedir.
hele ki üzerinizde para almadan yola çıkmışsanız, çok felaket bir olaydır. orada öyle duran bir tuvalet olduğunu bilmek ve ona ulaşamamak kadar insana koyan bir şey daha yoktur herhalde.