Hükümetin, katılım payı ve harç** adı altında Belediye Gelirleri Kanununu meclise getirmesi. Buna göre; Vergiyi belediyeler alacak ve Belediyeler, emlak, ilan-reklam, eğlence, elektrik ve gaz tüketimi, konaklama ve çevre temizlik olmak üzere 6 ayrı konuda vatandaştan doğrudan vergi almaya yetkili kılınacak. Yani şöyle ki değnekçilik gibi aktivitelerle yeterince doymayan belediyelerimiz daha! daha! sesleri eşliğinde omurilik sıvımızı sömürecek. Cümleten geçmiş olsun şimdiden.
Vakıf olduğum bir konu olmadığından futbola dair yorumları nasıldır bilemiyorum ama hayata dair dokunup yorumladığı bir çok şey incelikle dolu, yüreğiyle yaşayanlardan ama bunu akil kalıp yapanlardan, böyle hissettiriyor bana. Gazete okumak ve haber izlemekten nefret ettiğim zamanlarda bile hiç tereddütsüz okuyabildiğim yazar. Ha yalnız bu şöyle anlaşılmasın, hafifletilmiş, çerez konular işlemiyor köşesinde, sadece hayatı, acıyı anlatırken bile en samimi ve yalın haliyle anlatıyor. Kiminle karşılıklı sohbet etme fırsatı bulmak istersin deseler onu söylerdim.
seksek oynamak, komşu teyzenin getirdiği küçük bir çikolatının verdiği müthiş keyif, annenin akşam ne getireyim kızıma diye hergün araması, ananenin mutfağında tabüreye çıkıp bulaşık yıkamak ve herkesten bununla ilgili iltifatlar almak*, bahçede oynamak ağaçların ve çiçeklerin içinde, hava kararırken biraz daha dışarda kalabilmenin yollarını aramak, kokusunu beğenmediği evlere girmemek için ayak direme özgürlüğüne sahip olmak, ciciannenin* yaptığı cevizli ekmekler, saç baş yoluşulan ama yemeğin ve oyuncakların seve seve paylaşıldığı dostluklar...
Maçlarda fanatiklere, yılbaşında alkoliklerle açık olan taksim, bugün emekçilere kapalı...Bir ülkenin başlar yerine ayaklar değil ama oturma organlarıyla yönetildiğinde olacakları gördük bugün. Keşke hiç görmeseydik...
Özellikle istanbul'un nüfusu çok ciddi oranlarda azalırdı ve gene istanbul'un kıyı şeritleri akdeniz ve ege'deki benzerleri gibi olurdu, şöyle ki şortla gezip bisiklete binmek ve türevi çok basit aktiviteler koskocaman mucizevi özgürlüklere dönüşmezdi.
edit: şu anda sırayla bütün entrylerimi eksileyen arkadaş da olmazdı muhtemelen.
Ağaçlarını, çimenlerini özlediğim kampüs.*** Bir de ağaçlarının gözü vardır, şöyle bir edebiyattan city ye doğru giderken dikkatli bakın. Kar yağdığında da güzeldir ama güneş açtığında bambaşka güzeldir. Dönsek o günlere de yine çimlerine kussam ve sen güzel çiçekler açarak karşılık versen güzel kampüsüm *
Şimdi bakın nasıl çaktırmadan lensimi takıp pisişiyorum pehhh!*.Lensim tahtalı köy manzaralı, deden selam etti görüyormuş seni akıllı ol şşşş. Ah şu programda bir baba yiğit çıksa da asıl şu call center ı başka bir boyuta gönderse de alnından öpsek bre. Ayrıca Teoman sarhoş, zerrin özer zaten doğal halinde (bkz: aşırı duygusal),ve tuğba ünsal orgazmını üstünden atamamış, yani kısacası program başlı başına bir şölen tadında... (bkz: gül gül öldük)
En çok hakaret işiten bilgisayardır büyük ihtimalle. Asabi bir cengaverin*elinin altında olmak kolay olmasa gerek. Teknoloji de bir yere kadar değil mi canım? (bkz: statüsüne rağmen ezilen bilgisayar)
Yazdığınız ismin Türkiye'de en çok kullanılan kaçıncı isim olduğunu, yaygınlık oranını, baş harflerine ve son harflerine uyum sağlayabilecek isimleri, görme özürlü ve işitme özürlü dilinde söylenişlerini hatta barkod yazılışını bile bilginize sunan site.
Çocuklara isim konulurken faydalanılabilir.