barış manço'dur. henüz küçüktüm ve ilerde çok özleyeceğimi bildiğim için ağladım sanırım. ona ait yeni görüntüler gördüğümde gözlerim buğulanır. farklı bir sanatçıydı. çocukların dünyasında çok güzel izler bıraktı.
okuduğum üniversitenin ismini vermeden meseleyi dillendireyim. çünkü bu genel bir problemdir. adamın - kadınınn isminin önüne prof. doç. dr. koyulmuş ancak not olarak verdiği yazılarda de - da ayrımını dahi yapamıyor ve cümle kurmasını beceremiyor. kitaba bakarak ders anlatıyor. yani ilkokulda sözlüye kalkmış ve kitaptan kopya çeken çocuklar gibi, konu hakimiyeti sıfır. ne kitap okuyor, ne film seyrediyor ne de günceli takip ediyorlar. adama diyorum ki fidel kastro ölmüş "o kim?" diyor. oha çüşşş. vallahi abartmıyorum dostoyevski'yi duymamış hocaya rastladım.
hayatı garantileyip olmayan bilgiyi satma derdindeler. belki de ezberci kafayla yetiştiği için böyleler ancak yeni bir ufuk açma ihtimalleri neredeyse yok.
işini özveriyle yapan ve donanımlı hocalarımızı tenzih ederim.
alfred hitchcockun lifeboat - yaşamak istiyoruz filmi. (1944 yapımıdır) gece gece beni benden aldı. film bir botta geçiyor ama ne güzellikler sığdırmış arkadaş. seyret seyret doyama.
arkadaşlarımdan ikisi düğününü yapamadı. çok ilginç ama ben de bir sürü filmi sinemada izleme şansını kaybettim. neyse devletimize zeval gelmesin de, ertelenenler zaman aşımı uğrasa da gerçekleşebilir.
rahmetliyi severdim. inatçı kişiliği hep ilgimi çekmiş başarıları hayatıma rol model olmuş kişilerdendi.
onu kendine has üslubu, özgüveni, başarıları, sporcu kişiliği ve en önemlisi insalcıl bakışıyla hatırlayacağım. üzerine çokça okumalar yaptım. bu da onlardan biri.
1980 doğumlu senarist ve yönetmendir. çektiği kısa filmlerle önemli festivallerden ödül almış nadir kadın yönetmenlerdendir. ilk uzun metrajı ana yurdu filmi dünya prömiyerini 72 venedik film festivalinde yapmış umut vaat eden kişidir.
sergio leone nin içinde bulunduğu tüm filmlerdir. western çok erkeksi gelse de leone usta kullandığı kadın figürleriyle erkek egemen bir filmde kadına hitap etmeyi başarabilmiştir.
onun filmlerine en çok yakışan kadın ise hiç şüphesiz claudia cardinale dir. o atmosferde bile kadın psikolojisi üzerine müthiş göndermeler yapar. tarantino nun filmlerinde de leone etkisini rahatlıkla görebiliyoruz.
aslında bir kadın olarak hemcinslerimin seyredip seyredemediğini merak ediyordum. ancak çevremde bazı erkeklerin de bu filmi tamamlayamadığını öğrenince kişi olarak değiştirdim. evet filmi üç kere seyretmeye çalıştım ve üçünde de bitiremedim.
ana yurdu filminin ön plana çıktığı festivaldir. toplam 5 ödül almıştır. istanbul film festivalinde seyrettiğimde beğendiğimi ve görülmesi gerek filmlerden olduğunu söyleyebilirim. ödüller şu şekilde sıralanmıştır:
* En iyi Film: Ana Yurdu
* Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü: Toz Bezi
* En iyi Yönetmen: Senem Tüzen (Ana Yurdu)
* En iyi Kadın Oyuncu: Asiye Dinçsoy (Toz Bezi)
* En iyi Erkek Oyuncu: Nadir Sarıbacak (Sarmaşık)
* En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Çiğdem Selışık Onat (Çırak)
* En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Kadir Çermik (Sarmaşık)
* Onat Kutlar En iyi Senaryo Ödülü: Senem Tüzen (Ana Yurdu)
* En iyi Görüntü Yönetmeni: Vedat Özdemir (Ana Yurdu)
* En iyi Sanat Yönetmeni: Gülçin Fathirezaei (Misafir)
* En iyi Özgün Müzik: François Couturier (Rüzgarın Hatıraları)
* En iyi Kurgu: Adam Isenberg, Yorgos Mavropsaridis ve Senem Tüzen (Ana Yurdu)
* En iyi Ses Tasarımı: Orçun Kozluca (Memleket)
* Umut Veren Yeni Yönetmen: Emre Konuk (Çırak)
* Umut Veren Yeni Kadın Oyuncu: Şehnaz Bölen Taftalı (Saklı)
* Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu: Hakan Atalay (Çırak)
* Umut Veren Yeni Senaryo Yazarı: Emre Konuk (Çırak).
benim sevimli mi sevimli bir kedim vardı. muhakkak ben de ona çok sevimli geliyordum ki 7 sene kahrımı çekti. dertleştik, konuştuk, eğlendik, oyunlar oynadık vs. her fani gibi o da öldü. ancak bu benden inanılmaz duygusal çöküntüye neden oldu ve 2 hafta aralıklarla ağladığımı hatırlıyorum.
bunu neden söyledim. lafı açıldığında "kedim için ağladım" dediğimde bana deli muamelesi yapılıyor. tabi bunları söyleyen hayatı boyunca hiç hayvanlarla -onları yemek hariç- bağ kurmamış tipler. ne bileyim içimi dökeyim dedim. var mı sizi de günlerce ağlatan hayvan dostunuz?
morgan freeman ın hazırladığı national geographic 'de yayınlanan belgesel. inançlar üzerine yapılmış kaliteli işlerden. vaktiniz varsa mutlaka seyredin. yoksa da seyredin. bu tür işlere de vakit ayırın artık.
henüz rastlamadığım gerçektir. ne kadar uyarlama seyrettiysem kitabın altında ezilmiştir. ama çok keyif aldığım uyarlamalar da mevcuttur. he bir de yönetmenin dünyası farklıymış der geçerim.
korku filmi karakteri dediğin hayatından izler bırakacak. mesela uzun süre oyuncak bebeklerle oynayamama nedenim olan chucky tam bir korku film karakteridir. bir de elm sokağı kabusu filmindeki o yaratık, rüyalarıma girecek diye uyumamaya direnirdim.
neredeyse tüm haber bültenlerinde 2-3 tane zayıflayan kişi haberleri zırvalığından geçilmiyor. bunlar ne yapmış yemiş yemiş şişmiş sonra zayıflamış. hiç mi şu insanlığa faydalı iki haber de yapalım düşüncesi yoktur arkadaş sizde. kedi kurtarma haberlerine girmiyorum bile.
gösterime giren filmleri kısa da olsa anons et, ne bileyim yeni çıkan dergi - kitabın ilginç bir haberini yap. resim - fotoğraf sergisinden bir haber çıkart. milleti meraklandır. sanatı kültürü cazip kıl.
hadi onu geçtim bilimsel bir kaç haber geç, koskoca evrende hiç mi dikkat çekici gelişme olmuyor. yok arkadaş bu ana haber dedikleri haberlerden hiçbir halt olmaz. hepsi aynı habere farklı muhabirler gönderiyor. aynı haberlerle günü öldürüyorlar.