bir facebook mesleği. adına bakınca patron gibi görünse de, aslında gizli işsiz. biraz yakından bakarsan tanırsın aslında; ailendeki girişimci ruhlu ve feysbuktan sonra en iyi telaffuz ettiği kelime firiilens olan o şahıs. muhtemelen dünyanın düz olduğunu da iddia ediyor; uzaya hiç gidilmedi tabii.
bundan 8-9 yıl öncesinde çok sevdiğim bir arkadaşım (karşı cins) sevdiği kişi kıskanıyor diye benimle olan arkadaşlığını bitirmek durumunda kalmıştı. şu an bu yaşımda dahi tamamen olgunlukla karşılanabileceğim bir durum değil elbette ama o zaman olağanüstü kırılmıştım. o zamana kadar hep duyduğum "bir şeylerin şurana düğümlenmesi" hadisesini yaşadığımı hatırlıyorum "arkadaş dahi kalamayız artık, bir seçim yaptım." dediğinde.
o varken diğer tüm herkes herhangi birisiydi diyordum; tek yakın arkadaşı oydu. sonra o gidince ve "herkes" kalınca sadece geriye, epey uzun bi müddet ağır yalnızlık çektiğimi hatırlıyorum kuru bi kalabalığın içinde.
kafasına göre durduk yere hata verip sonra ekranın altında kendince teselli mesajı (eüheühe korkma lan kaldığı yerden devam ediyo tarzı bir şey) veren site.
yükledikleri videoların ses problemi var galiba. birçoğunun ses seviyesi çok düşük. bunun dışında hiçbir sıkıntısı olmayan gayet kullanışlı ve güzel bir arayüze bir site.
çocuğa, özellikle 90'larda çocuk olmuş tüm çocuklara göre geçersiz olan. Benim çocukluğumda neyin moda olduğunu bilmezdim, hatırlamıyorum da... Büyüklerimin ne giydiği de umurumda değildi. Ben, aybaşında eve giren maaşın birkaç günlük tadını bilirdim gofrette, leblebi tozunda, plastik ucuz bir oyuncakta, parktaki salıncakta saklı duran; modayı değil... Çünkü benim için moda, annemin pazardan ucuza bulduğu herhangi bir tişört veya artık eski sahibine küçük gelen bir pantolondu. işte bu sebeple ilk defa giyeceğim fiyakalı bir elbisem olduğu için sevinir, bayramın arifesinde sabahlara kadar uyuyamazdım mutluluktan ve heyecandan. Ve işte tam olarak bu sebeple eski bayramlardan dem vuruyoruz sürekli.
askerliği erteleyebildiği kadar erteleyen, açık öğretimi yalayıp yutan adamların bile yaptıktan sonra "bence yap gitsin, aradan çıkarmış ol hemen. bekletme öyle" dediği görev. tecrübe edilmesi gerekiyor aslında.
mutlaka aramızda hala bu hissi taşıyan ve yaşatan koca zırtapozlar vardır. ama daha çok çocukken uyuma vakti geldiğinde evde ışıklar karardıktan sonra (ve artık ebeveyn koynunda uyuyamayacak kadar da büyüksen) en güvenli yerdir yorganın altı. neden? çünkü öcüler ve hayaletler yorganın altına etki edemezler. yorgan her türlü kötülükten koruyabilir. ayakların açıkta kalmamalıdır, yoksa yerler. ama aynı şeyi kafana yapmazlar. o kadar da cani değillerdir canım.
bir de yatak altındaki öcü ile ilgili bir de kısa film var. 12 yaşından küçüklere izletmeyiniz efenim. anneye olan güven ve yatağın altındaki o öcünün varlığına dair ciddi endişe ve kararsızlık ortaya çıkabilir.
galatasaray için değil belki ama ikinci lig takımları için uygun bir forvet olabilir. bir adam düşün mesleği futbol ve hayatının ve gününün büyük kısmını topla geçiriyor ama topu ne kaleye ne de koşan adamın ayağına atabiliyor. hayret verici tabii. böyle bir oyuncu bu klastaki bir takıma yakışmıyor.
dizi kendi gibi tuhaf ama güzel bir final ile sonlandı. (s5xe8) gelişen ve gelişmekte olan tüm olayları kısa ve hızlı bir şekilde toparlayıp ani bir final yaptılar yalnız.
--spoiler--
dizinin 5 sezon içerisinde ölmeyen tek gözetim memuru greg'e de sonunda gay olduğunu itiraf ediyor. *
--spoiler--