yazarların eseridir. aza indirgemek için uğraş verilmesi gereken başlık çeşitleridir ayrıcana. hiç olmasın demiyorum ama az olsun be güzel kardeşim. bu tür başlık açanları uyaralım hadi.
uludag başında yayılır atlar zall ferman yazmış ikiye katlar
argo başlık açma elinde patlar
küfürsüz entry gir be emmioğlu. *
duyar duymaz telefona sarılmama sebep olan deprem. "yaramaz bi' durum var mı?" diye sordum "yok ya, her şey yolunda" dedi. "ankara'da deprem olmuş" deyu usteledim, "önemli bi'şey değil öle hafif bi' sallantı" diyerek geçiştirdi. hani *aşak geçiyo dicem demesine de, cinsi kız lan bunun. neyse rahatladım en azından.
caminin içindeyse çok büyük ayıp işleyen insandır. yok, evinde uzanıyor diyorsan onu bilemem. ama bildiğim bir şey var. nedir o? şudur: misal, stad'dayız maç başlıcak az sonra. istiklal marşı okunacak başlamadan önce. ne yapıyoruz? istiklal marşına hep birlikte eşlik ediyoruz de mi? nasıl eşlik ediyoruz? ayağa kalkarak, esas duruşta felan. bitince seyyar satıcıdan aldığımız göt altlığımızı yerleştirdiğimiz numaralı koltuğa oturuyoruz, çekirdek çitletiyoruz sonra.
peki maçı digitürk ten seyredince ne yapıyoruz? hiçbir şey. sandalyeden ya da üçlü koltuktan kıçımızı kaldırmıyoruz. hafif toparlanan futbol severler olursa onları yadırgıyor muyuz peki? hayır. öyleyse, ezan okunurken toparlanan insanımıza da sahip çıkalım toparlanmayanına da. hepsi bizim insanımız neticede. **
serbest vuruştur. vuruş serbesttir. ister yanında bekleyen adama, ister topuk pasıyla arkanda elleri belde duran takım arkadaşına, ister geri pas olarak kalecine doğru özgürce kullanabileceğin vuruştur. hatta o kadar serbesttir ki; baraja çarptırıp kaleciyi yanıltma şansın bile vardır. bak, top kimseye dokunmadan, defansın dengesini bozmaya çalışan uzun boylu oyuncunun kafasına çarpıp yön değiştirmeden filelerle buluşursa gol değeri kazanmayacak olması bile serbest vuruş olma özelliğinden zerre değer kaybettirmez, bilesin. vuruş serbesttir yani. topu oyuna sok yeter.
esas olan mezarlık yanından geçerken müzik sesini kısma durumu değil; dua okuma geleneği, inancı, imanı her neyse odur. hal böyle olunca dua okumanın gürültülü ortamlarda yapılmadığı ya da konsantirasyon vaziyetlerini bozduğu inancı sebebiyle, bu gelenk, dua sukut ortamlarda okunur mantığı güden eski türklerden yani ki atalarımızdan kalan bir bergüzardır bizlere. çok eskiden belkim cısdak cısdak çığıran müziğin sesini değilde, cıyak cıyak bağrışan çoluk çocuk sesini kısıyorlardı. bilemiycem şimdi.
bu işlemde pipi sayısı düz 6.28 olarak alınıp meretin çapına bölünür. ortaya çıkan sonuç azami menzildir. tabi germe kuvveti, moral motivasyon, rüzgarın durumu felan dikkate alınmalıdır. yoksa karizmayı resetleriz hafazanallah.
çevresindeki insanlar tarafından sevilen, sayılan, hoş sohbet tiplerdir. bu yüzden arkadaşları tarafından sürekli davet edilir. olmadı zorla götürülür. çayın, sohbetin, bilmem neyin dibine vurulduktan sonra "heyde ben gidiyom çok geç oldu" demeye yeltenir yeltenmesine de "yaf otur, ne güzel konuşuyoz" denilerek ağzına tıkanır lafı. sabaha doğru bir kanepede yavaş yavaş derin uykuya yelken açar temiz çarçafların üstünde, kirli ama kendi yatağının rahatlığını düşünürek. rahatsız olan ev sahipleri değil bu tiplerdir vesselam.
yardıma ihtiyacı olan köy okullarının ve köy öğretmenlerinin duyurularını yayınlayan bir site.
site hakkında şöyle buyurulmuş:
"http://www.koyogretmeni.com köy okulları ve öğretmenlerine adanmıştır. Kişisel bir girişimdir. Hiçbir parti, siyasal oluşum, örgüt, kurum ya da kuruluş ile bir bağlantısı yoktur.
Sitenin yegane amacı köy okullarında hizmet veren öğretmenlerimizin seslerini internet'te duyurmaktır. Onların zor şartlar altında çektiği sıkıntıları bir nebze de olsa paylaşmaktır.
Duyurulardaki okulara yapacağınız her yardım oradaki kahraman öğretmenlerimize moral ve güç verecektir."
türkiye'nin ilk kadın belediye başkanı sadiye hanım, 1928-1930 yılları arasında bu beldede görev yapmıştır. halkın başlıca geçim kaynağı tarım, hayvancılık ve çoruh kenarında yapılan pirinç ziraatidir. hayrettin tokdemir, artvin yöresi halkoyunları adlı kitabında "ersis" adını; sürülmüş, herk edilmiş, koşulmuş anlamına gelen arusis'den aldığını yazmaktadır.
sigara fabrikasının üretim bölümünde kullanılan malzemelerin neredeyse tamamı yanıcıdır. sigara kağıdı, koli kartonları, diğer kağıtlar; solvent, toluent, tiner; tütün ve tütün tozunun da çabuk alev aldığını biliyoruz. yakılarak tüketilmesi amaçlanmış bir gıda(!) ürününün üretim yapıldığı yeri yangından korumak için, böylesi bir yasak söz konusudur. öte yandan, bu fabrikalarda sigara kullananlar için özel sigara içme odaları vardır. sigara içme saatiniz geldiğinde imalat makinasının * paket makinasına * tane sigaraları sevkettiği bandadan istediğiniz kadar alabilir; bahsi geçen odada gönlünüzce içebilirsiniz. ***
durumlarını bildirmelerine meydan vermeden ihtiyaç sahiplerine iyilik etme hali, ne çok cimri ne de çok cömert olan, ikisinin ortasında verme ve harcama biçimi.