Görürsün..Bakarsın..Mal gibi bakarsın..O da bana baktı sanırsın..Kızı gözlerinle yiyip bitirirsin,hatta sevişirsin kızla azgın bir hayvan gibi hiç uslanmayacak bir tavırla..Kimse seni durduramayacak gibi..Sonrası yok..Bitti..
halt etmiştir. Üniversite dersleri babadır, öyle lisedeki gibi 30 km/h hızla giden aracı sormazlar adama, çiçeklerin tozlaşmasını börtü böceklerin uçuşmasını anlatmazlar. Adam bi başlar crista iliaca anterior superior diye nutkun tutulur aklını alırlar aklını. sen sen ol üniversiteyi küçümseme. Adama 7*24 ders çalıştırırlar, vallahi alırlar adamın aklını.
porno sektörünün gelişimiyle birlikte tek eli dolu olan erkeklerin diğer eliyle bilgisayar kullanmayı öğrenmesidir. Aslında çok zor olan ve büyük yetenek gerektiren bu iş yurdumuz insanının sonradan kazandığı bir özelliktir. Tek eliyle fareyi kullanırken diğer eliyle aslanı dizginler. Ayrıca bir cem yılmaz esprisidir.
her anlamda kalkmış olan erkektir.
1)-Uykudan yeni uyandığı için wake up dediğimiz kalkma işlemi.
2)-Yataktan kalkma işlemi
3)-Malum şeyin kalkması. ismi önemli değil artık, kişinin ona ne diye hitap ettiğine bağlı.(örn;george,mike,michael,osman...)
genellikle türkler arasında yaygın kullanım osman dediğimiz kalıptır.
06.05.2012 tarihli ts-fb maçında zokora tarafından haşin bir şekilde tekmelenmiş olup, emrenin hunharca yerde kıvranmasına sebep olmuştur. Yetkililerden yapılan açıklamada emrenin hayalarının iyi durumda olduğu ve erken müdahalenin hayat kurtabileceği belirtilmiştir.
Ntvsporda gerçekleşen olaydır. Tahtaya kalkıp pozisyonu göstermeye çalışan mehmet demirkol tahtaya fenerbahçe defansını çizer. Ve tahtada demirkolun çizdiği defans otomatik olarak yuvarlak=çember hale gelir. Bu akıllı tahtanın bile gerçekleri gördüğünün bir kanıtıdır adeta.
Altıncı sınıfa gelen çocuğa anlatmak için bir yerlerini yırttığın matematiksel gerçek. Anlamaz kafaları basmaz o yaşta. Potasyumunu koymazsın kalsiyumundan çalarsın nolur? Altıncı sınıfa gelir hala artıyı diğer tarafa atıp eksi yapamaz. Kendinden soğursun öğretene de yazık yüz defa bin defa söyler hala neyi nereye atıyoz hocam diye sorarlar. Bu adamlar 4-5 sene sonra trigonometrilerle türevlerle integrallerle uğraşacaklar ama hala artı eksi dönüştüremiyorlar. Yazık çok yazık!
Yapılabilecek en büyük hatalardandır. Ne olduğu konusunda bir fikir sahibi olmamana rağmen içinde kalır gitmek istersin. Zaman makinesi olsa da geri dönüp gitsek diye geçirirsin içinden.
insanın onun yüzüne bakıp pipii sende mi burdaydın diyesi gelir. Ben seni daha aşağılarda bekliyordum da dersin. Yüzünüze tükürmeden kaçmanız tavsiyedir.
2. Uluslararası Tıp Öğrenci Kongresi
11-13 Mayıs 2012 ( TÜRKiYE )
Katılım:
Kongremize farklı kıtalardan çeşitli ülkelerden katılım olmakla birlikte özellikle de Asya ve Avrupa'dan yoğun katılım olmaktadır.
Kongre Kayıt Ücretleri:
Kongre ye yurt dışından katılacak olan davetli öğrencilerden kayıt ve konaklama ücreti(3 gün) alınmayacaktır. Davetli Yurt dışı katılımcılar için kontenjan 200 kişi ile sınırlıdır. Yurt içinden ön kayıt ile müracaat edenler içinden davet ile kabul yapılacaktır. Davet edilen tıp öğrencilerinin kayıt ve konaklama ücreti ilgili bölümde yer almaktadır.
Sözlü Sunumlar:
Sözlü sunumlar, her üniversiteye 1 sunum olacak şekilde planlanacaktır. Sözlü sunumlar, programda belirtilen konu başlıklarında yapılacaktır. Belirtilen her konu başlığı için 3 sözlü sunu belirlenecektir. Her oturumda en az 1 yurtdışı katılımcının sözlü sunum yapması planlanmıştır. Sunum dili Türkçe, ingilizce veya Rusça olabilir. (Eğer sunum Rusça ise slaytlar latin alfabesinde ve ingilizce olmalıdır.)
Yazılı Bildiri ( Poster Sunumu )
Her üniversite istediği sayıda poster sunumu ile katılabilir. Poster için sınırlama yoktur. Poster sunumları Türkçe veya ingilizce olabilir. (Poster Türkçe ise, posterlerin yanında ingilizce çevirisi A4 formatında çoğaltılarak sunulacaktır)
Poster sunumları arasında dereceye giren ilk 3 kişiye belge ve ödül verilecektir.
Ulaşım:
Katılımcılar havaalanı ve otogardan karşılanacaktır. Bu konuda kongre organizasyonu ile kongreden en az 1 hafta önce iletişime geçilmelidir. Sizlerin gelişlerinize göre transfer gün ve saatleri kongre öncesi ilan edilecektir. Dönüş transferleri de benzer şekilde kongre zamanı ilan edilecektir. Bu transferler ücretiz olacaktır. Bu transferlerin dışında transfer talebi olursa ücretlidir.
Kongre Dili:
Kongrede dili ingilizcedir. Aynı anda 3 dilde simultane çeviri yapılacaktır. (Diller: ingilizce, Türkçe ve Rusça )
Kontenjan :
Yurt dışından gelecek katılımcılar nedeniyle kontenjan sınırlıdır. Kongre katılım başvurusu için son başvuru tarihi 26 Mart 2012'dir. Bu tarihe kadar web sayfamızdan ön kayıt yaptırabilirsiniz. Ön kayıt ücretsizdir. Ön kayıt yaptıranlar içerisinden kurulumuz, her üniversiteye adil olarak kontenjan verecektir. Bu kişilere 30 Mart 2012 tarihinde davet gönderilecektir. Davet edilmiş olan öğrenci arkadaşlarımız kesin kayıt formunu dolduracaklardır(kesin kayıt için kayıt/konaklama ücretinin yatırılmış olması gereklidir). 9 Nisan 2012 tarihine kadar Kesin kaydını yapmamış olanların yerine yedek listeden davet yapılacak ve benzer süreç işletilecektir.
Yurtdışı ve yurt içi katılımcılar için Ön kayıt ve kesin kayıt formları farklıdır.
Yaşadığı şeyler insanı bir süre sonra patlama noktasına getirir. Hayatta değişiklikler yapmak şarttır. Nereden başlayacağını bulamazsın bir türlü. Denersin, hiç bıkmadan usanmadan seni mutlu edecek en azından yaşadığını hissettirecek bir şey ararsın. Bulamazsın. Bu aramakla bulunabilecek bir şey değildir çünkü. Her şeyi akışına bırakırsın. Ve o gün geldiğinde o seni bulur. Artık bu sıradan hayat yalnız senin değildir. Bu hayat artık o ve senin ortak paydanızdır.
Her şey güzel başlar. Her şey sana yeniden yaşadığını, hayatın ne kadar güzel olduğunu ve ertesi günü görmenin ne kadar mutluluk verici bir şey olduğunu anımsatır. Onu görmek önemli midir bilinmez. Ama onun senin hakkında bir şeyler düşündüğünü bilmek, onun senin için atan bir kalbinin olduğunu bilmek hayatının değiştiğinin ve daha da değişeceğinin belirtisidir. Gün gelir ondan gelen bir mesaj seni hayattaki en mutlu insan yapar. Gün gelir ona seni seviyorum demek için yaşarsın. Gün gelir onun mutluluğunu kendininkinden daha önemli tutarsın. Yanlışlığın birini burda yaptığının farkında bile olmazsın..
O her zaman senin yanında mıdır? Sen kötü olduğunda, sen anlaşılmaz biri olduğunda, sen kendini kaybettiğinde kendini unuttuğunda yanında olacak mıdır? Fiziksel bir yakınlığı senin ona olan aşkından daha önemli bulacak mıdır? Yaptığın en küçük bir hatayı seni terk etmek için bir sebep olarak görecek midir? Onunla evlenmek istediğini söylemeden anlayabilecek midir? Onu hiç bırakmak istemediğini, onun için yapamayacağın hiçbir şey olmadığını görecek midir? Başkalarının zehirlemelerini doldurmalarını sana karşı olarak gösterecek midir? Seni aşkını görmezden gelip gözlerini senden alacak mıdır?
Herkes gibi o da bir gün gidecekti. Seni terk edip gidecekti. Üzülmüş müydü? içinde en ufak bir pişmanlık tanesi var mıydı? Sen onunla evlenmeyi düşünürken o nezaman ayrılacağının hesabını mı yapıyordu?
Şimdi hayatın anlamı yok. Mutsuzsun ve onsuzsun...
çalabiliyorsa ve sizin de moraliniz iyiyse canlı müzik tadında olan durum. fakat moraliniz bozuksa ve gitar çalmayı parmaklarını telde gezdirmek sanan biriyse o gitarı kafasında kırmanızı gerektirecek durum.
Aşk; uzaktan bakınca üç harf, yalnızca üç.. Derinliğini anlamak için onu uzaktan seyretmek yetmez. içine girip o heyecanı o mutluluğu o kederi yaşamak, hissetmek gerekir. Herkes hissedebilir mi bunu bilinmez ama bir kere hissedince gerçekten ondan kopmak mümkün değildir. Her an onun için yaşarsın, kendini onun yokluğunda kaybedersin. Güzel anılar hatırlamak bile seni hayata bağlayamaz. Tek bir ilacın vardır; o ilaç da uzakta çok uzaktadır. Ona ulaşmak imkansızı elinle tutmak gibidir.
Onu kaybeden ben miyim; yoksa onu zorla elimden aldılar mı? Başkalarının benim hayatımda etkisi neden bu kadar fazla? Beni neden başkalarını dinlemeden sevemedin, oysa ben seni yalnızca kendim için sevmiştim, çok sevmiştim. Hepsi sürekli aklından geçer ve seni yer bitirir.
Aşk başkası için bitirilebilecek bir şey midir? Başkalarının düşünceri aşkından büyük müdür? Tek suçlu sen olmadığın halde neden seni suçlu gibi bırakıp giderler? Onun için ondan vazgeçmek büyüklük müdür yoksa aptallık mı? Geride bıraktığın enkaz senin için hala üzülüyorsa aşk bu mudur? Aşkın bu kadar ucuz olması kimin suçu? Suçlu olan bırakıp giden midir yoksa geride bırakılan enkaz mı?
Seversin. Belki daha önce hiç sevmemiş gibi seversin. Hep daha fazlasını ister. Sebepsiz..
Seviyorsundur. Sen onunla planlar yaparken, o seni nasıl bırakacağının hesabını yapar. Belki o da seviyordur. Belki hata sendedir; hatasız olduğunu bilsen bile hata sendedir. Kendine küsersin, hayat o kadar anlamsız o kadar yorucu gelir ki anlayamazsın. Barışmak istersin, hani sebebini bile bilmeden ayrıldığın sevgilinin peşinden onu ne kadar çok sevdiğini bir kere daha söylemek için koşarsın. Seni bekliyor mu; yoksa kendini başkasına mı bıraktı bilemezsin. Ağlarsın bı acı hiç bitmeyecek sanırsın. Bitmez, geçmez bu acı.. Kendini biraz iyi hissettiğin anda o gelir aklına. Atamazsın..
Işıkları kapatıp pencereyi açarsın. Telefon her zamanki gibi yanında. Ondan gelecek bir mesaj seni mutlu edecektir. Beklersin; gelmez. Telefonun o ışığı bitmek bilmeyen geceni aydınlatmaz. Onu bekledikçe daha fazla kaybolursun, kendini tanıyamaz hae gelirsin. Kendini suçlarsın, bazı şeyler daha farklı olsa şu an birlikte olabilirdik diye düşünürsün. Bu seni daha yabancı biri haline getirir. Kendini unutursun; onu unutamazsın.
Ne yaptığını mutlu mu üzgün mü olduğunu merak edersin. Acaba o beni seviyor muydu yoksa her şey yalan mıydı diye düşünürsün. Sen bunları düşünürken onun ne yaptığı kiminle beraber olduğu gelmez aklına. Onu da kendin gibi sanırsın. O da benim için ağlıyor o da benim için kendini mahvediyor diye düşünürsün. Aşkın saflığı seni ele geçirmiştir. Kurtulamazsın. Onu seversin yanında olmasa bile. Aşkın saflığı bunu gektirir.
(bkz: saksonun doğuşu) yapmadım diyenin yalan söylediği durum. Hayatta herkesin aklından en az bir kere geçmiştir. Ve her seferinde de başarısız olmuştur. Ve kendi kendine şöyle der o çocuk '' ben yalayamadım ama bir gün yalatacam göreceksin'' ve sakso doğar.
okuldan yeni gelmişsindir. Ve yine ayakların günün yorgunluğunu çekmiştir. O koku, o ıslaklık derken ayağını yıkama gereği duyarsın. Girersin duşa sadece ayağını yıkamak için. Sıcak su olmaz. Off buz gibi suyla ayaklarını yıkarsın. Sonra ordan çıkması vardır. Evi ıslamamak için çıkamazsın da. Kardeşin varsa eğer ''laan bana havlu getir.'' diye bağırırsın yoksa mecbur evi ıslar azarı işitirsin. Ayaklarını halılarda kurulamaya çalışırsın ama unuttuğun bir şey vardır. Sildiğin yer sadece ayağının alt kısmıdır. Ayağının üst kısmı hala ıslaktır. Ayağına giyersin çoraplarını ıslak ıslak ve yapışır ayağına. Kuruyana kadar acı çekersin. Ve bu ayak mantarı oluşmasının sebeplerinden biridir.
henüz hiçbir sözlük yazarının beceremediği iş. En azından çoğunun. Bunun için çeşitli yollar vardır. ilk önce bilgisayarı kapatırsın. Daha sonra başını iki elinin arasına alırsın. Sonra düşünürsün,düşünürsün.. Mantıklı, dikkat çekici, ilginç bir başlık bulursun ve bilgisayarını açıp bunu sözlüğe yazarsın. Sonra iş geldi mantıklı bir açıklama yapmaya, bunu da yaparsın herhalde öküz değilsin ya. Yazdık her şey tamam, her şey harika. Coşar sanıyorsun ama yanılıyorsun coşmaz. Bir entrynin coşması için sözlük yazar kesiminin çoğunun (hepsinin değil) daha tutarlı davranışlar sergilemesi gerekir. Çok daha bilinçli olması gerekir. Ve yalandan beğenmemezlik yapmamaları gerekir. Sorun büyük.
james blunt-all the lost souls :2004 yılında yayımlanan ilk albümü "Back To Bedlam" ile büyük çıkış yakalayarak adını ve müziğini tüm dünyaya duyurmayı başaran 1974 doğumlu sanatçı James Blunt'ın üçüncü albümü "All The Lost Souls" adını taşıyor. Prodüksiyonunda Tom Rothrock imzası taşıyan albümden çıkan ilk single '1973' listelere üst sıralardan girerek büyük başarı elde etti.
adele-21 :Bu senenin en çok koşulan müzik olayı Adele'in 21 albümünün kırdığı satış rekorları ve liste başarılarıydı.