fiziksel olarak kaybedilecek enerjiden yana değil de, aslında somut olarak ortaya konulamayacak eylemleri yapmaktan yana oluşan üşenme eylemi. biraz bezginlik, biraz tepkisizlik, biraz da tembellikte sınır tanımama hali..
sanal alem için örneklenecek olursa:
orada, windows live messenger'da çevrimiçi halde görünen kişiye seslenmeye derman bulamama durumu. yani sadece "selam" diyememe ancak aynı zamanda misal sözlüğün birisinde satırları doldurma.
söylecek lafları bulmaya uğraşmaya, gülmeye, "hmm"lamaya, hal hatır yoklamaya, ona buna ve de şuna üşenme..**
kişiyle konuşmak istememe değil, ancak üşenme.
daha anlaşılırlık için "yok artık!"lık örneği mi isteniyor?
o zaman aynı örneğin daha gelişmiş versiyonu:
%99 selam verildiğinde cevap alınamayacak, yani bilgisayarının başında olmadığı - neredeyse - kesin olan kişiye yine de deneme için seslenmeye üşenme iş(sizliğ)i. ister istemez oluşacak karşılık beklentisine üşenme, takınılacak ruh halinin belirsizliğine üşenme, o güne o eylemin girmesine üşenme.
daha bilgisayardan kopuk hayatta olan örneği mi şimdi de?
o zaman "nasıl yani?"lik örneği:
bir toplulukta, herhangi bir konuşma esnasında söylenen cümlelerden birine cevaben akla gelen espriyi ortaya çıkarmaya üşenme. sonrasında olacak gülmeleri görmeye, gülmeye katılmaya, sohbeti devam etirmeye üşenme. onun yerine başka başka konuşmaya devam etme, yani fiziksel enerjiyi yine de tüketme.
hı mesela mesela, film izlemeye üşenme. filmi izlerken ona dikkat vermeye üşenme, 2 saatlik bir zamanı en azından ona ayırmaya üşenme, eylemi düşünmeye bile üşenme. onun yerine yine de dikkat isteyecek tarzda ama 5'er dakikalık saçma kelime oyunları oynama.
aynı şekilde müzik dinlemeye üşenme. dinlenecek şarkının oradaki ortama ses katışını yaşamaya üşenme, ilgiyi çekecek bir parça düşüncesine dahi üşenme.
kısacası..
üşenme de üşenme..
..
sebebi nedir, necidir tam anlamıyla bilinmez, üzerinde düşünmeye üşenilir de, kısa yoldan yorgunluğa bağlanılabilir. neyin yorgunluğu? insanın kendi iç saçmalıklarının muhtemelen, başka ne olsun. serdar ortaç üşenirse haklı sebepleri vardır, hayat yormuştur ancak.. herkes serdar ortaç değildir, umutlanmasındır..*
bir iyi insan da gelse de "sen ölmüş bitmişsin arkadaş!" dese, üşenmeler huzura dönüşür, gerçeklerle rahatlık çöker de..
insanlar melek gibi değillerdir, sonucu ortaya çıkarmazlar asla..
..
son örnek:
yazıyı bitirmeye üşenme. toparlayıcı adam gibi bir cümle yazmak yerine sürüyle cümleyi doldurma, yamultma, yumultma.
sonunda da ortada kalma..
2001-2006 arasında var olmuş iki kişilik, davul ve bass gitardan oluşmuş, indie rock, dance rock grubu. tek "normal" albümü, buna ek olarak tek de remix albümü vardır.
müzikleri fazla coşkulu bulunabilir ancak uzun vadede bakıldığında, tekrarlı dinlemeye pek müsaitlerdir. hastası olmadan hoşa giden yüzeysel ilişkilerin gruplarındandır.. albümler:
death from above 1979'ın tek lp stüdyo albümü you're a woman, i'm a machine'den 2. single çalışması, haliyle de bu albümdeki bir parçası. kendisi biraz "omuzla ritm tutlmadan zor durulan" parçalardan olur ki, grubun "feci asabiyiz bee!" havasına bu aykırı gibi gelse de hayııır, değildir..
pek tabii ki gaz parçadır, "eh hadi eksik kalmasın" için sözleri de şöyledir:**
i'm leaving while you turn away
In the basement is where i'm gonna stay
There is blood in all the things i say
Will you hate me if i stay this way
From the bedroom where we're running from
There's a sequel to the things i've done
You're a woman we both know it's true
By the things that i've done to you
There is blood on all the shoes you've worn
From the people you've been stepping on
There is blood in all the things you say
i won't hate you if you go away
There is blood on our hands again
From the bedroom is where we will
bring it back to the start again
bring it back to the love we had
There is blood on our hands again
From the bedroom is where will
Bring it back to the love we had
Bring it back to...
i'm leaving while you turn away
in the basement that's where i'm gonna stay
From the bedroom where we're running from
There's a sequel to the things i've done
There is blood on our hands again
From the bedroom is where we will
bring it back to the start again
bring it back to the love we had
There is blood on our hands again
From the bedroom is where will
Bring it back to the love we had
Bring it back to...
sahibine de, onunla alakadar insanlara da varlığını göstermeyen, ortaya çıkana kadar hissettirmeyen, çıkınca da "haha!" gülüşü yapabilen sadakat, bağlılık, "kopamıyorum bir türlü" deyişinin kaynağıdır..
daha açmak gerekirse.. ya da gerekmez de, insanın içinden gelirse..
bazgin bekir olmasının farkındaki insan, zanneder ki sıkıldığı/bunaldığı/eğlenmediği/zevk almadığı her şeyden hemen kurtulur, ne peşine düşer, ne kendi keyfinden feragat eder.. kendisi sıkılmadıysa bile, bir hayrının olmadığını farkettiğinde de, sıkılmaları hissettiğinde de durmaz! yok, gurur meselesi değil.. kaşrılıklı etkileşim durumları, "sıkılan sıkıcılıktadır" mantığı..
ayrıca bu "bezgin bekir", bu sanısında öyle havadan üfürükten de yola çıkmaz muhtemelen, gördüğü kendisinden vardığı sonuçtur ve bu sadece onun vardığı sonuç da olmaz zaten de..
ne olursa, günün birinde en olmadık yerden/kavramdan çekilememesi ile ortaya çıkar.. alışkanlık değildir bu, ne alaka! her şeyin değişkenliği vardır, insanın da, varlıkların da.. ve en önemlisi değişken ruh hali vardır, aynı tat hiçbir zaman olmayacağı için..
evlilik mi bu efendim, alıştım diye kalsın insan..
önünde yeni seçenek olmasa, anlaşılır da.. vardır, hem de diğerinden farksız.. yok farklı, daha üst versiyonlarda seçenekler vardır.. ama işte, bu noktada gizli sadakat ortaya çıkacaktır zaten, sahibine "hşşşt! boşa debeleniyorsun" diyecektir.. kötü olduğu bilinene biline, ondan kopamamak.. daha doğrusu dönmeyi düşünmek..
bu kez, kendisini her durumda övebilecek insan bir güzel "peh peh.. ne de sadıkmışım ben bee, muhteşem bir şeyim.. bana güvenebilir insanlar! heley loy loy" diyebilir de..
diğer ihtimal de vardır, "tırsaklık" gibi.. neden, kimden, nasıl? ya da "tembellik" gibi.. ya da "yorgunluk" gibi.. gibi gibi..
işte gizli sadakat böyle bir şeydir, geri döndürmese bile insanı yeniliğe de alıştırmaz.. bırakır ortada öyle gariban gariban.. aldatamamanın* gözü kör olsun..
evlatlarının devamlı olarak yararlılığı konu komşuca* kesin olarak belirlenmiş aktivitelerde bulunması isteğinin öyle ya da böyle, yine yine yine ulaşılamamış olması halinde, "haah bu kez elimizde fırsat da var"** dercesine yaptıkları çıkışma sözü, soru amacı güdülmemiş soru cümlesi..*
oyun oynama durumu kesin olmasa dahi, ders çalışılmadığı** net olduğu için, her o çocuk/genç bilgisayar başında görüldüğünde, dile getirilen bu söz, genelde sessiz şekilde ama bazginliği hissedilir bakışlarla karşılanır.. bu da güçsüz yaklaşımdır, büyükleri o anki amacına ulaştırandır..
aslında, "bizi doğurdular*, bugünlere getirdiler.. bir de elalem ne der, hayırsız evlat diye yerden yere vuruluruz" saplantıları olmasa, saygılılık kendisini oradan buradan sokuşturmasa*, devamında olabilecek ters durumlarda "off" edilmeyecek olsa, çocuk/genç de gayet pişkin pişkin "nasıl kandırdım sizi, haha! şimdi bundan aldığım zevklen de bir ayrı cm atarım" diyebilir de.. demmemek, hatta tam aksine "ah annecim/babacım, sormayın.. istemeden yapıyorum ben bunu" tarzı yaklaşımlar sergilemek lazımdır, hayat bunu ister!
ancak, bu sözün temeli, yani "bilgisayarı oyun oynama dışında bir amaç için alma hatası" anne ve babaların ne kadar ders almaz olduklarının da bir örneğini daha ortaya sürendir, çünkü bu laf da, lafı sağlayan durum da sadece sizin ebeveynlerinizin yaşadığı, gördüğü, yaşadığını sandığı bir kavram değildir.. işte bu noktada da onlara "hep aynı şeyleri bilerek yapmamaları" yönünde, mümkünse çenesi düşük çocuklarca bir konferans verilebilir de.. yine yapmamak lazımdır, hem saygıdır, hem de o da boşunadır.. devamında "aynı lafı aynı şekilde et diye mi verdim ben size o konferansı" dedirtir, ne gerektir..
en güzeli, "aaaah ana, baba işte.." diyerek, hafif huzurlu, hafif kabullenmiş, "seni şeker şey" ifadeli bakışlarla gülümsemek, eli şöyle bir sallamak ve kalındığı yerden oyuna/çete/net aleminden evren kurtarmaya devam etmektir..
çok şık olur, dehşet de karizma yapar.. uygulayanın kendi iç dünyasında..
tuz, biberdir bunlar..
müshil olmaması da ayrıca umulur tabii..