maybe dumb or maybe just numb
143 (şirin baba)
beşinci nesil yazar 2 takipçi 5.43 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    oysa herkes öldürür sözlüğünü

    1.
  1. introsundan ziyade, sonrasındaki monoloğu ile başarılı parça. çünkü tüm mesajı oradadır, tam sözlüklüktür yani...
    ama tabii, öncelikle bir ortam hazırlaması da lazım, bu yüzden insan godspeed you! black emperor'un şarkılarından haz alır ya.
    tekrar etmemek olmaz, tam sözlük ruhunu yansıtır, tam sözlüklüktür.
    vay be... pek başarılı hakikaten!
    3 ...
  2. üniversiteye girebilecek çizgi film kahramanları

    44.
  3. ankete katkı:

    (bkz: jimmy neutron)

    derece yaparak girer, dersaneler "bizden olduğunu söyleee!" diye paralar öder, burs da alır muhtemelen tercih edeceği bilkent'ten. sonra abd'ye doktora için gider ve geliştirir.
    1 ...
  4. harikasın mahmut

    5.
  5. kullanmaya başladığımdan beri sadeliği ancak güzel renkleri ile gözlerimi rahatsız etmeyen, gözlüklü-gözlüksüz farketmeden rahat kullanım sağlayan*, bunlarla beraber "kullandım, pişman değilim!" dedirtebilen tema.

    gelecek versiyonu da bu denli güzel, övgü dolu sözler söyletir mi, onu bilmek zor.
    0 ...
  6. eski sevgiliyi özel numaradan aramak

    17.
  7. aslında pek de gizlenen bir numaranın olmadığı arama biçimidir. yani, eski sevgili bilir arayanın eski sevgilisi olduğunu. hatta bilmeyi abartır, başka bir telefon sapığı gizli numaradan arasa da "amaan benim eskisi" der.

    bazı telefon kuralları vardır:

    1. ilişkisi bitmiş birisi gizli numaradan aranıyorsa, kesinlikle eski sevgili kabul edilir.

    2. telefonda anlaşılmayan sesler var ise, hat yoğunluğu-çekmeme düşünülmez, "hohhhhh"layan sapık kabul edilir.

    3. telefondan sapıklık yapacak kişinin fiziksel en ufak zarar veya etkide bulunulmayacağı gerçeği yoktur, telefon dünyasında telefon sapığına da, duramadan arayan esi sevgiliye de normal davranmak namusun gitmesi, insanlığın bitmesi, dünyanın çökmesi kabul edilir.

    bu kurallar hayatın düzenidir, aykırı davranmak da düşünmek de.. dünyanın henüz hazır olmadığı durumlara sebep olur. yapmayın!
    *
    1 ...
  8. davos ta durmus yılmaz a özel muamele

    1.
  9. durmuş yılmaz

    13.
  10. muhabir soruyor: "bu yıl davos'ta yalnız başınızasınız; başbakan da yok bakanlar da. nasıl bu durum?"

    cevap geliyor, pek keyifli, pek memnunca: "valla, bir haller var. önceden gelirdim, otelime gider kendim yerleşir ederdim. şimdi hem onlar karşıladı, hem de 2 koruma verdiler bana. ben öyle tehlike mehlike de görmedim, pek ağarlanıyorum."

    muhabir vazgeçmiyor, ısrarlı: "eh ama sıkıntılar, durumlar belirtmek için birileri olsa daha mı iyi olurdu?"

    memnuniyet de ısrarlı, yeri gelince alakasız: "efendim, türkiye burada temsil ediyor. tarafımca.."

    cevap veren taraf tabii başlıkta geçen zat-ı muhterem; pek bizden, pek - saçma gelecek ama - gülümsetici..

    merkez bankası başkanı, esaslı yeri olan adam da.. ekonomiyi boşverin, adam pek keyiflenmiş yaa!
    2 ...
  11. format vardı burada

    20.
  12. bilhassa sanatçılarının etkileyici seslerinden yana dikkati çekebilecek şarkı.

    ayrıca bir cover sıralaması da yapılsa, rachid taha'nın rock el casbah'ından sonraki en iyisi olarak uzmanlarca seçileceğinden de şüphe edilmez.

    sadece sözleri fazla derin, yorucu.. tutulmazsa disko ortamına bu uyumsuzluğundan tutmaz. ama yine de saygı duyulur, o da var..
    1 ...
  13. salatalık özlü yüz sabunu kullanan erkek

    9.
  14. dove salatalık özlü sabunu kullanıyor olması muhtemel erkektir. sabunun kutusunun arka yüzünde birkaç dilde tanıtımını okumuştur, azerice tanıtımda birden saf-salak kesilip pek eğlenmiş, "hıyar özlü" gibi kalıptan sabuna fazladan sempati duymuş, karşı koyamamış market sepetine atmıştır. haliyle de kullanıyordur, halı sarıp arasına koyacak değildir ya..

    bunu yapan erkek değil, dişi de olabilir elbette..
    **
    0 ...
  15. teenage riot

    1.
  16. bilindik ingilizcede böyle gelir de.. şarkı aslında "teen age riot"dur. sonic youth adlandırmasıyla yani..
    1 ...
  17. hiç tanımadığınız bir kızın günaydın demesi

    2.
  18. "dün sabah, hiç tanımadığım bir erkeğe..
    sırf sana benziyor diye, usulca sokulup 'günaydın' dedim"

    zamana bakıp aldanmamak lazımdır, gece olmazsa gündüz olur.
    kendi kendine gelin-güvey-kaynana-kayınbaba olunması pek uygun kaçmaz..

    ..

    belki de buram buram hümanizm kokusu yayan "günaydın"dır?
    24 ...
  19. kastet

    2.
  20. başka işlerle uğraşırken oynanamayan oyun. daha doğrusu, oynarken başka hiçbir şey yapılamayan oyun; müzik dinleme dışında da onu katmaya gerek yok şimdi.

    ilk oynayışta babalar gibi yenip "vay be bu oyunu oynamak benim doğamda var!" derken, sonraki oynayışlarda yenilgilerle tanışmak da bir oyunun getirebileceği en kötü sonuçtur herhalde..
    0 ...
  21. antichrist

    25.
  22. herhalde kimsenin reddedemeyeceği, filmde geçen "kadının günahkarlığı"nın izleyiciye tam anlamıyla yansıtıldığı olur..
    çyle ki william dafoe onu boğarken, içten "aman, dur, etme" gelmez.. hı gelebilir nasıl, "bırak onu çek git" gelebilir de dafoe'nun karakterinden fazla olarak, çocuğun gidişinin farkındalığı da olunca.. denmez..

    ve etkileyiciliği de kesindir. porno denip geçmek de pek olmaz, çünkü tam anlamıyla öncesi-sonrası sevişmeyi gölgede bırakmayacak bir cinsellik sahnesi yoktur.

    her şey bir yana da.. izlerken cidden rahatsızlık oluşturabilen filmdir..
    2 ...
  23. yılmaz mor mustafa sarı mahsun kırmızıgül üçlüsü

    2.
  24. "biz böyle kültür mozaiği bir partiyiz. her rengi bünyemizde barındırırız, her farklılığa saygılıyız. etnik yapılar korunur ve uyum içerisinde daha güzel yarınlara uzanır. gelin bize katılın!"

    söylemini üçlünün sarı kısmına söyletebilecek topluluktur..

    ..

    mustafa sarıgül, sözlükleri okusa nasıl güzel fikirler veriliyor zaman zaman farkeder de.. ah işte!
    5 ...
  25. tamam sustum

    19.
  26. tekrarlı dinleyip kendi çapında saçma-salak coşmaya çok iyi ortam sağlayan şarkı.

    fena da değildir hani..
    0 ...
  27. can yakmış ders konuları

    3.
  28. eh anketler sayesinde sözlükler sosyoojik değerlendirmelerde kolay kullanılabileceğinden katılmak elbette takdir edilesidir, bahanesiyle girişimde bulunursam..

    evvel zamanlarda, liseler 3 yıl iken hani, hazırlık okuyarak 4 yıla çıkartanların %90'ı adım gibi eminim ki hazırlığın boşluğu sonrasında ilk defa karşılarına çıkan matematiğin mantık konusundan acı çekmiş, kıvrım kıvrım kıvranmış, ızdıraplarda boğulmuş.. az biraz da zorlanmışlardır..*
    sen koca bir yıl "am-is-are" uğraşları ve beden eğitimi, resim, müzik, türkçe arasında gez-toz.. sonra karşına matematiğe de benzemeyen bir şeyi sürsünler..

    çok acımasızca.. çoook!
    1 ...
  29. metal müziğin yaygınlaşmasına kızan metalci

    20.
  30. sanki kendisi metal müziği gaipten gelen mesajlarla keşfetmiş gibi yaklaşan metalcidir..

    gerçekçilik dışındadır, eğer bir felsefeleri, daha önemlisi amaçları var ise bunun için yayılım gerektiğinden bihaber olup "lafta" takılandır.. eeeeeeh inkar edilse de kişilikte farklılık arayışında, öyle yapılandırma çalışmasındadır.. da nanaydır..

    hastası olduğu zat-ı muhteremlerin cümlesi daha çok dinleyiciye ulaşmak isterken, ağalarına "yeaa gidin yeaa.. siz benimsiniz işteaa! şimdi popüler olcaksınız, herkes sizi dooru düzgün anlamadan dinliyo olcaaak!" çıkışmalarında bulunacak metalcidir, tabii kendileriyle konuşabilecek olursa..

    ah ah.. hep diyorum hep diyorum da.. bu metalci için de geçerli bir durum var:

    hayat çok acı!!!
    0 ...
  31. madonna nın haiti ye 250 bin dolar bağışlaması

    10.
  32. iki taraftan birine geçip değerlendirilince saçma sonuçlar doğuracak eylem.

    öncelikle, bizlerin de madonna'nın da yaşadığı dünyaya bakarsak.. kadının verme ihtiyacı var mı? yok. reklam yapıp daha çok para kazanmaya ciddi anlamda ihtiyacı var mı? yok. verince öyle böyle dikkat çekecek de, vermese hiç kimse çıkıp "o neden vermedi" diyecek mi? yok. o halde miktar az olsun çok olsun, paranın her şeyden önemli tutulduğu zamanda iyi gelir mi? hele ki şu anda ciddi anlamda sıkıntıda olan haiti'ye hiç gelmemesi düşünülünce.. evvet!

    diğer taraftan, kavramsal olarak "insanlık" diye hayal edilen yandan bakılırsa.. denmez mi bunun 3-5-8, bilemediniz 51-81 ve hatta 101 katını vermesi içgüdüel olarak gerçekleşmeliydi, gerçekten yapılan yardım böyle olmalıydı diye.. denilebilir elbette.. popülerliğe hizmet olsun şu da vardır ya hani benzeri örnek için: "tayyip erdoğan'ın karşısına çıkan adam olmaması onun iyi olduğunu ortaya çıkarmaz" diye**.. nevvet! ama yine ne vardır? madonna da demiyor ki "ben meleğim" diye.. hadi abartmayayım, "ben insanlığı mükemmelim" diye..

    velhasılı.. madonna iyi yapmıştır da.. yani.. kendisinin değerlendirilmesinde pek de artı değer katacak eylem değildir..
    haiti'ye yarasın, yeterdir..

    durun ingilizce de katayım, beynim çalkalanırken kendisiyle..

    "bay dı vey.. tu bi eybıl tu kıritizays samvan ebaut samting, yu dont hev tu bi dı best of it"
    2 ...
  33. dudak çatlaması

    14.
  34. temel sebebi dudak kurumasıdır. dudağı kuruyan kişi duramaz, şapır şıpır yalayarak ıslatır onları. sonra çıkar dış dünyaya, bu yalamaları bırakmaz ancak hava da ona özel muamelede bulanmaz. çarptırır buz soğuğu yüzüne yüzüne.. dudak şaşırır bu duruma, "aman! ıslaklarda daha üşüdüm" gibi, "çattırt!" çatlar..

    o anda belli olmaz, en azından birkaç saat sonra ortaya çıkar. acı, kocamanlık, rahatsızlık..

    yani dudak kremlerinin buradaki rolü, dudağın yalanmaya başlanmadan önce nemlenmesini sağlamaktır..
    dermatologlar neutregena önerir ancak engin deneyimler der ki, çok fark yoktur, nivea lip care de olmayan elinden geldiğince yetişir buna..

    yalamalar yapılmasın, yeter..
    2 ...
  35. little miss sunshine

    53.
  36. süresinden başka hiçbir şeyini bilmeden izleyince oldukça hoş netice bırakan film. mesela müzikleri ayrı dikkat çeker ki*, şahsıma bir filmin ilk defa "müziklerini de edineyim!" bölüşünü yaşatmıştır. karakterlerin haller de, oyunculukları da güzeldir..

    genel havası özellikle, gülümseterek sürekli saçma salak şekilde..

    hoş film işte..
    1 ...
  37. gel benimle

    12.
  38. gecenin bir saati, televizyona kopmamak için öyle bakarken görünce yeni akustik halini deli gibi dinleme isteği uyandıran şarkı.

    yaşar'ın kısılacak gibi can çekişen sesi acaba şarkıyı daha güzelleştiren midir yoksa şarkı öyle hoşa gider ki yaşar'ın bu sesi bile çekilir mi gelir bilemiyorum..

    dahası aklıma takılmıyor da değil, sadece dişil cinsiyetin çok kapılacağı şarkı mıdır yoksa cinsiyet ayırımı yapmadan da sevilir mi.. gerçi ne önemi var ki..

    pozitif havalara sokar insanı, havadan umutlarla doldurur..
    iyi bir şey herhalde..
    3 ...
  39. f t w

    1.
  40. "fuck the world" kısaltması söz. "w.t.f." kadar ünlenmemiştir de, aslında daha esaslıdır yani..

    ayrıca the vines parçasıdır, winning days albümünden..
    0 ...
  41. the vines

    5.
  42. feci coşturabilme kapasitesi olan müziklerin grubu. bırakın sadece ilk albümlerini, hepsinden potansiyel şarkılar seçilip kafaya estiğinde dinlenilebilir.

    hiç yoktan "f.t.w" bile mesela..
    1 ...
  43. makyajsız kız

    7.
  44. abartılmasının manası olmayan kızdır.

    makyaj demek her zaman bülent ersoy'un yüzündeki 4 kat boya demek değildir. bazen küçük bir ayrıntıdır, bazen de gözü, dudağı ya da herhangi bir yüz parçasını belirginleştirmektir. kendine yakıştırılan kıyafeti giymekten çok farkı yoktur.

    ama ne vardır? makyaj kavramının anlamı insanda - çok şey gibi - alışkanlıklarla şekillenir. hiç yapmayan, dolayısıyla yüzüne azıcık allık sürse tüm dünya "ıaaaahhhhh! şunun suratına bak! nasıl da boya küpü!" diyecek gibi hisseden kişi için makyaj fazlalıktan öte olmaz. hatta aslında çok zaman bazı makyajlar hoşuna gitse de, "kendimden öyle memnunum ki.. aahh siz zavallılar!" havasından ödün vermemek için yapanı eleştirir, beğenmez..

    elbette aynısı zıt kutupta da mdvcuttur, meraklanılmasın. hemen her zaman makyaj yaparak - bilhassa - dış dünyaya çıkan, dolayısıyla bir gün olduğu halde çıksa "inanmıyorum! ölü bu! zombi! hortlak!" çığlıklarıyla ortalığı ayağa kaldıracağını hisseden kişi için makyaj olmazsa ne kadınlık kalır, ne kendine saygı, ne insanlık (!). o da bazen doğal duruşlara istek duysa da, yine "kendimden öyle memnunum ki.. aahh siz zavallılar!" havasından ödün vermemek için yapmayanı eleştirir, beğenmez.

    o zaman kısacası olay nedir?

    makyajsız kız, sadece makjayı yapmamış kızdır. o kadar..

    ..

    hı, egolar zarar görmedi değil mi?

    hayat çok acı!
    7 ...
  45. mevcut 151 kontörün 150sini sevgilinin istemesidir

    8.
  46. düşünceli sevgiliye sahip olmanın göstergesidir.

    kesin düşünmüştür, "şimdi sevdiceğimin kontörü varsa bol bol telefonla konuşur. cep telefonlarının sinyalleri beyine zarar veriyormuş! maazallah beyinsiz kalır! ben önlemi alayım, varsa atsın bana.. yoksa nasıl olsa konuşmaz, beyni de korunur".

    ne iyidir ya, melek gibi..
    0 ...
  47. pardon diyen süt çocuğu

    2.
  48. * dünyaya hitap eden süt çocuğudur. engin deneyimlerle anlatılacak olursa, rus'u, alman'ı, ingiliz'i, kazak'ı, fransız'ı* veya da akla gelen hemen hemen hangisi varsa, hiç tereddüt etmeden "pardon" duyunca kendi dillerindeki "afedersin", "kusra bakmayın" ya da "müsaade eder misiniz?" anlamında kullanıldığını anlar. türk'ü de eksik kalmaz, o da anlar.

    amacına da dolayısıyla ulaşacak süt çocuğudur..
    1 ...
  49. soru soruyu doğurur

    2.
  50. "neden" sorusunda özellikle sonsuza gidiş olabileceği düşünülünce*, doğruca gelen söz..
    kaos teorisine de uyar ayrıca da, o ayrı..
    0 ...
  51. life is a miracle

    4.
  52. güzel filmdir tabii, insan ister istemez keyiflenir, olumlu bakışlara bir müddet sahip olur. acısıyla tatlısıyla hayatı değerlendirir de..

    film biter, hoş tat bıraktığıyla yıllar sonra hatırlanır, "bir ara yine izleyeyim" ile geçer.

    oysa bu filmin bir "soundtrack" albümü vardır ki, ne zaman istenirse, en azından birkaç şarkısı dinlenip bambaşka ruh haline bürünülebilir. goran bregovic değil, the no smoking orchestra ürünüdür. başlangıçtan sona, arada ağıtları olsa da*, gülümsetici-hoş mutluluklara ulaştırıcı şarkıların toplanışıdır. "wanted man" olsun, "vasja" olsun, "gladno scre" olsun.. hele hele ki "when life is a miracle" gelince, sözlere de dikkat edilirse, aptal sırıtmanın yüze yerleşmemesi zordur efendim sanki..

    no smoking orchestra'nın da en hoş bulunan albümü bile olabilir, o derece..

    ama illa ki "when life is a miracle", her zaman için. herhalde..
    1 ...
  53. songs ohia

    8.
  54. sadece lioness albümünü dinlerseniz "intihara sürükleyebilecek" adam. the magnolia electric co. da katarsanız, biraz daha çeşitlenir. hayır, kesinlikle coşku bulmazsınız, dediğimle umutlanıp hayal kırıklığına uğrayıp sonra lioness'a sarılmayın. ama didn't it rain de katarsanız bilin ki, adam intihara sürüklemeden de ayrı bir tat alınabilir kendisinden..

    bir de my morning jacket ile düet albümü vardır ki, o da bambaşka hâl çıkarır..

    hı, ama hiç hazzetmem o ayrı mesele..*
    0 ...
  55. internet olmadan önceki yaşam

    26.
  56. elde olmayandır o yüzden çok kişiye cazip gelendir.

    oysaki internetin geliştirdiği "kötü" hallerden rahatsızlık var ise, interneti kullanmamak (ya da istenirse az kullanmak) seçeneği yasaklı değildir ki halen? inanılmaz geliyor ama evet, dünyada internet kullanmayan homo sapiensler mevcut. ansiklopedilere gömülüyorlar, sosyallik içinde boğuluyorlar, "gerçeklik" ile fazla içli-dışlı oluyorlar ve neticede mutluluktan devamlı ölüyorlar da o yüzden nüfusları azalıyor. ama hâlâ varlar, gerçekten..

    insanlar bir zaman "tekerlek olmadan önce hayat ne güzeldi, daha çok eerji kaybediyorduk. jimnastik yapmak zorunda kalmıyorduk" dediler*. sonra "matbaaaa! matbaaa! mahvettin güzelim hattat sanatını! artık güzellik diye bir şey olmayacak!" dediler*.. hı evet, ta başında ateş bulunduğunda da "aaaah bu da ne! kanlı kanlı ne güzel et yiyorduk eskiden! lezzet gitti" diyorlardı.

    bugün de internet bu değerlendirmede elbette..

    ..

    memnuniyetsizlik hayatta ne olursa olsun değişmeyecek kural. geçmişe özlem, "elden giden"e* ağıt, sanki kontrol hep başkalarındaymış gibi suçlama-kendine acıma..

    ah lanet olası dünya ve teknolojisi! siz ne zorsunuz bu insan türü için!
    **
    0 ...
  57. nerelisin sorusuna istanbul luyum diyen insan

    8.
  58. bir nevi amerikan gibi algılanacak insandır. "kim bilir nerelerden geldi?"

    bunun olmaması için de tek yol vardır, kadın erkek demeden bu soruyu yöneltene karşı "istanbul beyfendisi" edasıyla cevap vermek, konuşmak. internet üzerinden mi oluyor? hmm.. teknoloji gelişti, yazının düzgün yazımından bir yere varılmaz, derhal sesli görüşme başlatılabilir..

    sormazlar daha fazla, "ah ne hoş" derler, emin olun.
    0 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük