osmanlı döneminde gayet normal karşılanacak durumdur. keşke cahilken başlık açmasaydın .p
o dönemde kahvehane-kıraathene kültürü denilen dersaadetteki kahvehanelere bugünkünden farklı olarak daha çok okuryazar insanlar gitmiştir. siyasi ve içtimai konularda sohbet edilir, buluşma ve şiir okuma etkinlikleri düzenlenirdi.
everest yayınları’nın sürekli kibrit boy kitaplarını bastığı yazar.
isyan günlerinde aşk kitabı insanın isteğini kaçıracak derecede sıkıcı, yarım bırakmamak için zor bitirdiğim bir kitaptı. üstelik yorumlardan gördüğüm kadarıyla çoğu kitabına göre daha akıcı deniliyor. tarih adı altında erotizm aşılayan bir kitaptı bence.
Adıyaman Rektörüne giydirmek kolay, fıkhın büyüklerini bir karşınıza alın alabilirseniz bu konuda. Siz bunu yeni bir söylem filan mı sanıyorsunuz yoksa?
Kadın erkek tokalaşması helal olanlar haricinde yasaklanmıştır. temel islami bilgileri olan bunları ve bundan gözetilen maksadı bilir. Katılıp katılmamak uygulayıp uygulamamak tercihtir tabi. Ama modernizme rağmen, AKP’ye rağmen böyle “fincancı katırını ürkütütmeyim” demeyen hocalar çıkınca helal böyle delikanlı adamlar varmış hala diyorum.
çocuk eseri değil, zira eserde içki, Sarhoş, meyhane gibi kavramlar işleniyor. ayriyeten Zamanın ötesine geçmek, zamanı durdurmak gibi konular işlendiği için fantastik olma özelliğini alıyor.
"insanlar zaten gereksiz," diye bağırdı ses. "Dünyayı, artık kendileri gibilere yer kalmayacak bir hale yine kendileri getirdiler…"
islam gelmeden önce de var olmuş kültürdür, evet. bağımsızlıklarına düşkün oldukları için devlet otoritesi altına girmemişlerdir. bu yüzden devletler çabuk yıkılmıştır.
ama islam’ın türk toplumu için en uygun din olduğunu da bilmek lazım. hıristiyanlık, musevilik, şamanizm vs türklerin inandığı dinler arasından olmasına rağmen hiçbiri islam kadar uzun süreli olmamıştır.
Mehmet kaplan kültür ve dil kitabında “Bu dinler bilhassa Budizm ve Maniheizm, Türklerin asırlardan beri yaşadıkları hayata, örf ve âdete aykırı idi. Bundan dolayı geniş Türk kitlesi bu dinlerden hoşlanmamış, islamiyeti ise candan sevmiştir.” demiştir.
Tonyukuk'un bunda büyük rolü var diye düşünüyorum. Budizm'de savaşma kültürü olmadığı için Türklerin savaşçılığını yok edeceğini düşünmüş, Türklerin Budizme girmelerine mani olmuştur. budizm zaten bir barış dinidir.
kültür çoğu zaman dine göre şekillenir. ama aynı dili konuşan topluma da millet denir. yani türk kültürü eşittir islam kültürü demek doğru değildir. kazakistan yüzde 70’ini müslümanların oluşturduğu bir ülkedir. gerek mutfak kültürü, gerek müzik, gerekse kültürel sanat alanında gözle görülebilir farklılar yaşadığımız bir türk devletidir.
Gör şu felek bize ahır eyledi
Danacı Vezir'in zebun eyledi
Yedi bin dana salyane eyledi
Kalmadı danamız bil padişahım
Bir yanı Babadağ bir yanı ister
Ya Rab bize bunun vüs'atin göster
Sabah kahvaltısı dört dana ister
Aç kaldık elinden bil padişahım
Kudretten yaratmış onu Bari'si
Gelmemiş cihana bunun sanisi
Sabah kahvaltısı dana yahnisi
ik'okka kimyonla bil padişahım
Bölük sipahiler otluk satar
Ordu-yı humayun mandaya bakar
Paşalılar çadırda yahni kapar
Yahn(i) kapmaz karımız bil padişahım
Orduyu seyrettim bir çarşı pazar
Serdengeçt'ağaları ormanda gezer
Lut kavmi dövüşür put kavmi bozar
Askerin lutidir bil padişahım
Poşu'nun saçağı topuğun döver
Oturmuş kahvede kendini över
Taburu görünce dağlara iver
Asker(in) pestilcidir bil padişahım
Orduda kurmuşlar bir döner dolap
Namımız çağrışın Şam ile Halep
Kulların çağrışır şerbetle salep
Asker(in) pestilcidir bil padişahım
Başına sarınır Bağdat poşusu
Sırtına yüklenmiş mısır çarşısı
Elinde gezdirir biber turşusu
Asker(in) yoğurtçudur bil padişahım
Esir ettik biz askerin gencini
Bize atar misket ile zinciri
Kulların çağrışır taban inciri
Kulların bakkaldır bil padişahım
Okundu ezanlar gelmedi imam
Teravihler yazar vakitler tamam
Orduda yapmışlar keçeden hamam
Asker(in) tellaktır bil padişahım
Bu böyle diyen Sadık kulundur
Dilersen affeyle dilersen öldür
inanmazsan orduya casus gönder
Söz(üm) yalan değildir bil padişahım
içeriğine asker şairlerin mensup olduğu ocaklardır. katıldığı seferlerle ilgili şiirler ortaya koyan, kahramanlık temaları işleyen şairler yetişmiştir. bu bölgeler; fas, cezayir, tunus’tur.
Garp ocaklarında yetişen şairler arasında; kayıkçı kul mustafa, kâtibî, gazi âşık hasan, benli ali, köroğlu, kuloğlu, öksüz âşık, şahinoğlu ve üsküdarî bulunur.
Çok sayıda âşık yetişen fakat güçlü bir şekilde sürdürülemeyen yüzyıldır. 17. yüzyılda başlayan klasik edebiyata özenme hareketi, 18. yüzyılda daha ileri bir düzeye ulaşmıştır.