- söyle papaz efendi ne kadar veriyorsun
- 100 dolar
- hmmm iyimiş. sen budist?
- 100
- ne yüzü. afyon dinarımı hindistan pelesimi
- 100 tütsü
- sie. musevi sen?
- 150
- sana sormaya gerek yok bonkörsündür sen. papaz efendi gördün mü 150 dedi.
- eee şeyy 200
- güzel. müsevi duydun. 200 dedi
- pess
- iyi bakalım papaz efendi kazandı. ne diyorduk ya heyli hala huya gak guk mu ?
- sen çok yanlış gelmişsin.
mizacına ayrıkı bir kokudur bu. kaşarla kokusu giderilmeye çalışılsada daha fazla artar.
çok keskin bir kokusu olmakla birlikte fazla yenince kimi insanın boğazın da düğümlenmeler olur alerjisi olur.
kokmaması için karnıbaharı kaynatırken bir dilim ekmeğin sert yerinden konulması gerekiyor.
demektir ki bu adam mevcut düzene karşı geliyor. devrimci ruhu daima bir şeylere ters gideceği için bunu da gayet doğallıkla yapar. lokmayı sağ elindeki çatalla yer. yemeğe başlamadan önce de besmele çeker. avrupa özentisi olmaktan çıkar ve modern müslüman olur. ne demekse artık o. ılımlı müslüman mı demeliydim? veya ılık mı. töbe haşa.
yurt dışında bu şekilde yemek yiyen görürseniz hemen gidip sarılabilirsiniz.
kesin türktür.
hiç olmadık yerlerde sertleşiyor hatta bazen mahçup duruma dahi düşürebiliyor insanı.
sabah kalktığında kalkıp ev ahalisinin karşısında öyle gezinmek istemezsin tavana bakarsın farklı şeyler geçirirsin kafandan ama o yine inmez.
o sırada ibrahim erkalın maşrapayla yıkandığını hayal edin, ay sonunu hayal edin hiç olmadı kenyada aç kalan insanları düşünün. yine inmezse vidanınızı bilmem ne edeyim sizin. ayıp lan.
imam cemaat ilişkisini yaratır alim allah.
hiç bir fayda sağlayamayan bilgilerle dolu bu cümbürlük insanların asosyalliğine meze olabilir.
insanlarla iletişimde zorlanabilir bir hale geliyor insanlarımız.
sadece adında kalmış bir üniversite bölümü olarak ''halkla ilişkiler'' de hiç bir zaman gerçeği yansıtmıyor.
sözlükte öyle. ben burada atasözü veya deyimlerimize atıfta bulunarak bir takım akıllı insanlarımız buraya bir şeyler karalayacak. derdin ne arkadaşım senin? evinde tuvalet yok mu diye sormazlar mı adama.
durun lan hemen abanmayın eksiye gözünüzü seveyim.
insanlar konuşa konuşa da anlaşabilir.
böyle bir cümle var. yok değil. kimse inkar etmesin allah çarpar.
düşünün iki erkek konuşuyor.
- erkekleri ele alalım mesela sametcim.
- ben almasam.
- öyle demedim, erkekleri düşün yani.
- yok abi bu sohbeti sevmedim ben
- şimdi ben erkekliğimi elime alacağım görecen erkekliği haa sieeee.
böyle sulu bir arkadaşın ağzına kim çakmak istemez ki.
şu sıralar radyo kanallarının reklamlarında oldukça çıkıyor bu cümle.
temayı hatırlayıp yazamıyorum çünkü sadece bu kelimeler kalıyor akılda.
bu cümleyi bulup, kuran şahsiyet eyfel kulesine yalın ayak tırmanır. birde üstüne üstlük asansörsüz aşağıya iner.
erkekler bilir. sıklıkla cami'leri kullanmadığı halde cami tuvaletlerini kullanırlar çünkü.
musluğa bakıyorum duvara neredeyse sıfır.
lavaboya bakıyorum duvardan 1 metre beride. su musluk deliğine değil lavabonın düz kısmına akıyor. oradan su sıçrıyor üzerimize geliyor.
bi farklı yerde musluk abdurrahman çelebi gibi şaha kalkmış lavabo kıç kadar.
bi farklı yere bakıyorsun lavabo var musluk yok.
hani hayatı irdeleme biçimi dedim ya dostlar! işte ben bunlara kafa yoruyorum. hangi beyin nimetinden mahrum insan bunu böyle yapabilir. kalsiyum mu eksik potasyum mu? vereydik milupa 1-2-3-4 devam sütü anne sütü meyveli mamalardan böyle şeyler yapmasaydı.
biz bir zamanlar bags baniy ile sam amcanın çarpışmasını izleyen ve ondan zevk duyan insanlardır.
he birde pokemon izleyip çarmendır'la birlikte pencereden atlayan salaklardır.
akşama çiğ köftesi partisi için iki kere çekilmiş yağsız kıyma alırken kafama takıldı.
kasaplık sadece erkeklere has bir özellik midir. erkeklere mi bahşedilmiştir bu meslek diye diye düşünürken ayrıca mezbahaneler kafama takıldı orada da hep erkek. bu dünyanın cellatı biz miyiz diye diye düşünürken erkeklerin kadınlardan üstün olduğu aklıma geldi. neyse sonra yatıştım tabi.
şimdi ulu orta paradoks sıçmayacağım. erkekler şöyledir böyledir diye. ama mısır patlatmak hazır çorba karıştırmaktan makarna suyunu süzmekten daha zordur. bunu yapabilen erkek atomu parçalayabilir ki zaten einstein parçaladı alim allah.
demem şu ki. bu erkeklerden korkulur.
ne kadar yağ konulup kısık ateşte ne kadar durması gerektiğini biliyorsa bir erkek. bir kızda ne kadar fazlalık kilosu var kaç gram et kaç gram kemik olduğunu bilir. tehlikelidir.
ulan orası neresi. biri söylesin koyalım oraya.
yerini bilmediğimiz bir şeyin üzerine elimizi koyamıyorum, nasıl bir şeydir bu.
artık elimi oraya koymak istiyorum ben.
feryat figan bağıran bir gencin isyanıyım ben. milyonların dile gelmiş sözcüsüyüm.
her şey 1 kasım günü başladı. mutluydum çünkü hiç kimseyi değiştirmeye kalkmadım. olmadığım bir insan da olmak istemedim. sadece kendimdi kendime sığınan. yarı yolda bıraktıklarım oldu farkına bile varmadılar. sonuna kadar arkasında olduğum insanlarda oldu yüzüme bile bakmadılar. her zaman elimi taşın altına ilk ben attım, hiç kimse üzülmesin kırılmasın diye diye rot balansı bozulan ben oldum. vazgeçtim mi? hayır. mini etek giydiği için taciz edilmesine uygun gördüğüm düşüncelerim vardı benim, kırmızı bukleli çiçekler.
mevlananın bir sözü var.
dönerse senindir dönmezse hiç senin olamamıştır.
ulan sağda solda görüyoruz mevlana yazıyorlar altına umarım onun sözüdür.
hal böyle olunca contayı sıyırıp saçma sapan küçük ironilerime büyüklerini ekleyip en sonunda artık etrafa mutluluk sıçmaktan başka çarem kalmamıştı.
olayın daha trajiği ise onu sıçarken hayal etmektir. lan nasıl bir dünya bu.
halbuki ben kahvenin adını dahi bilemezken bu kız o kahvenin adını biliyor, söyleyebiliyor, üstüne üstlük cümle içinde kullanabiliyor. işin bok tarafı ise ayağında mantar var. nasır da cabası.
beni burada gerip saçmalattırmayın! güzel kız olun!
komutan her tim den 2 şer asker toplayıp hadi eğitime gidiyoruz takılın peşime dedi.
rap rap rap sol sağ sol sağ giderken bir baktık alay yemekhanesine soktu bizi.
bumu lan eğitim dedikleri şey diye geçirirken içimden.
önümde ansızın dağ gibi beliren taze fasulyeleri gördüm.
ne yapayım ne edeyim derken sıvıştım aradan ben.
mutfak bildiğiniz topkapı sarayı gibi. nereye kaçsam her yer de çalıştırılan askerler görüyorum.
bir odaya daldım millet patates soyuyor çuval çuval.
artık contaları yakmışlar şöyle bir muhabbet duydum
- lan melih, sen biliyon mu patatesin vitamini kabuğunda.
- ciddi misin lan
oradan da kaçtım başka bir odaya daldım
ne göreyim! askerler artık havuç soymaktan turuncu olmuşlar.
kimisi soyduğunu yiyor kimisi soymadan rendeliyor.
oradan da kaçarken komutan beni uzaktan fark edip yanına çağırdı.
- gel bakayım buraya asker
- buyur abi
- abi mi?
- (içimden geçiriyorum lan anasını satayım ne deniyordu bu adamlara, daha 1 haftalık askerim benden ses çıkmaz tabi)
- neyse avucunu aç bakayım
- (açtım avucumu)
- sen her aç diyene açıyor musun? hahahahaa
- ( o daha bir şey mi sen domal de domalırım ben şuracıkta)
- al şu fındıkları bir yerlerin çalışsın. hahahahha
- (gülsem mi ağlasam mı bilemedim tabi sus pus duruyorum karşısında)
- hadi şimdi koşarak koş bakayım.
koşarak koş ne lan?
komutan benle ayak üstü dalga geçti resmen, gençliğimi sömürdü pezevenk.
yazarımız sen josef mezunudur. eli sıcak sudan soğuk suya değmemiştir. caddelere çıkıp da hiç bir çocuğun ''abi boyayım mı'' kelimesine maruz kalmamıştır. daima gömleği ütülü kumaş pantolonu tek çizgidir.
bu aslında fosseptik çukurundan yaşayan mutlu bir sıçandır.
ve içinden geçirir.
- yahu nasıl buluyorlar böyle güzel şeyleri ben niye bulamıyorum.
seni ezik ve kandırılmış angut. tabi yazamazsın. insan içine çıkmıyorsun ki hayatı tanımıyorsun ki.
sen cebinde limitsiz kredi kartı ile gezerken bazıları ne yapsam da minibüs parasını vermesem diye bin türlü takla atıyor.
yanlışlıkla üzerine aids'li travesti düştü diye eve alelacele gidip gusül abdesti alan arkadaşım var benim.
tabi ki ben güzel yazacağım. çünkü malzeme bol.
kişinin biri cinsiyet değiştirir, hemen yaftayı yapıştırırız.
- ismail abi dönmüş!
kişinin biri çok oynaşta eli ayağı sabit durmuyor, hemen yaftayı yapıştırırız.
- mükremin abi çok yanar döner!
kişinin biri ne olduğu belli değildir, hemen yaftayı yapıştırırız.
- bahtiyar abi top olmuş!
fi tarihinde adamın biri lastiği icat etmiş dangalağın birisi gelmiş beni mi ima ediyorsun demiş.
sonra lastiği arabada kullanmayı akıl etmişler. ilk binen o dangalak insan olmuş.
konumuzla alakalı olduğu için hatırlatırım, dünya yuvarlak değil elips'tir. isitisnadır yani.
valla korkulur bu havva kızlarından.
o kadar üstün donanım ve son versiyonları mevcutturki daima her ay kendilerini yeniliyorlar biliyorsunuz.
ayrıldığım eski kız arkadaşımla restorantda karşılaştık. beni gördü selam verdi ve masaya oturdu.
hani medeni insanız ya biz ayrıldıktan sonra arkadaş kalabiliriz safsatasına inandırılmışız.
halbuki ben öyle değilim.
kız: nasılsın maximum?
ben: teşekkürler
kız: beni sormayacak mısın?
ben: ilgimi çekmiyorsun!
kız: nasıl yani?
ben: (o sırada yemek yediğim için gözüm çatalı görür) sen dahil tüm kızlar şu önümdeki çataldan farksız
kız: ihtiyaç duyarsam kullanırım diyorsun yani öyle mi?
ben: eeöööğğ?
kız: neyse sana afiyet olsun!
allah da benim belamı versin nasıl laf soktuysa hala kendime gelemedim lan. ayıptır etmeyin eylemeyin.