herhangi bir meyve ismiyle sevgiliye hitap etmek için yazılmış şarkılardır.
Örneğin ege'nin hurma gözlüm diye bir şarkısı vardı:
isyanım sensiz geçen güne
isyanım sensiz geçen geceye
Saatler durmuş kalmış sanki
Sabah gelmez pencereme
Bir kaç saat yetmiyor ki
Özlemleri dindirmeye
Bırak sana doyayım da
Muhtaç etme resimlere
Aklımda hep ismin aklım
Karşımda ayrılık hep karşımda
Sen orda durursun ben burda
Saçlarım ağardı bak
Bu genç yaşımda
Hurma gözlüm
Beni üzdün
Sevdanın denizinde
Kederle yüzdün
Beklemeden çektin gittin
Seninle bir saati
Bana çok gördün.
öğrencilerin eğitim öğretim hayatları boyunca beyinlerine kazınan hocaları ve bu hocaların özellikleridir. özellikle lise ve üniversite yıllarındaki hocalarla geçen anılar aynı askerlik anıları gibidir, anlat anlat bitmez.
Mesela lisede beden eğitimi dersine gelen Yavuz hocamız vardı, adam acayip maçoydu. Kız öğrencilere takla attırmazdı, erkekler bakıyor diye... kız basket takımına maça çıktıkları zaman şortun altına diz altı tayt giydirirdi. Böyle milletin namusunu takip eden bir adamdı. O zamanlar bu herif nişanlıydı, sonradan evlendiğini duyduk. Daha sonra da boşandığını... eeee çok normal, bu adam Allah bilir karısını da pencereden bile baktırmıyordur.
Bu kola firmalarında acayip bir pazarlama yeteneği var. Memleketin ruhuna göre damardan giriş yapıyorlar. Mesela coco cola, japon pazarına ilk girdiğinde kolanın japonların damak zevkine uymadığını farketmiş ve kolayı vişne aromalı yaparak satıyorlar.
Bize gelince... Memleketimin çoğunluğu müslüman. Çok şükür oruç da tutuluyor. Ramazan diye bir ay var. Satışları arttırmak için bulunmaz bir fırsat. Sanki biz ezelden beri orucumuzu kolayla açıyoruz. Kolayla oruç açmayı bir ramazan geleneği gibi sunan reklamlardan geçilmiyor. Su, zeytin, hurma...Bunlarla açılır kardeşim oruç.
yıllardır bildiğimiz çorbalara verilebilecek yeni isimlerdir.
Örneğin tarhana çorbası yerine anadolu çorbası
analı kızlı yerine gelin kaynana çorbası
düğünçorbası yerine nikah çorbası
işkembe yerine barsak çorbası denilebilir.
tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan sorusuna benzer bir söylemdir.
Şimdi... mayanın yoğurttan yapıldığı doğru... Eeee yoğurt da mayadan yapılır, demek ki yoğurt yapmak için maya gerekli. Öyleyse ilk mayayı kim nasıl yaptı diye düşündürücü yanı olan olaydır.
sürekli makale, tez, proje, sınav kağıtları, kitaplar, dergiler vb. karıştırmaktan tv izlemeye vakit bulamayan akademisyendir. 10 saat boyunca hiç bilgisayar başından kalkmayan türleri de vardır. (ulan çişin de mi gelmiyor?)
çoğu zaman açlığını bile hissedemeyen tipler evlerindeki tv yi dekor olarak kullanmaktadır.
Bu kişilere neden tv izlemediğini sorduğunuzda verdikleri cevap klasiktir: tvlerde izlenmeye değer bir program yok, diziler desen iğrenç ötesi, hatta haberler bile saçmaladı, sürekli magazin haberleri veriyor, eski belgesellerin, tartışma programlarının tadı yok, ben zaten baksam baksam bi ekonomi, finans haberlerine bakıyorum ama onu da artık internetten takip ediyorum, vs. vs. vs.
Bu akademisyen milletinin çoğu eşlerini de kendilerine benzetmektedirler. Hadi sen tv özürlüsün eşinden ne istiyosun, bırak garibim koltuğa gömülsün, ayaklarını uzatsın, rahat rahat dizisini izlesin, kumandasıyla istediği kanalı değiştirsin, nasıl olsa sen seyretmiyosun, yok anam yok bencil bunlar...
komşum evinde kirpi besliyor. Bebekken evlat edindiler. Adı da Pamuk * Pamuk gibi yumuşak olduğunu maalesef söyleyemeyeceğim. Çok da pisboğaz. Tavuklu, biftekli kedi konserve maması yiyor şerefsiz. Haa bir de Almanya'dan özel kirpi maması getirtiyorlar. Unutmadan eti burçak bisküviyi de çok seviyor.
Sakarya endüstri mühendisliğinde hiç unutulmayacak şahsiyetler;
Toyota ve Dell'in ve hayatımda hiç duymadığım Amerikan şirketlerinin beleş reklamını yapan Ufuk Hoca,
Kendisinden tekstil sektörünün tüm işime yaramayacak terimlerini öğrendiğim Baki Hoca,
Her karşılaştığımda notlarımı sorup, sanki ülkenin ekonomik durumunun benim yüzümden kötü gittiğini düşünmeme sebep olan Harun Hoca,
Veee bu bölümden mezun olup da hiçbir öğrencinin asla unutmayacağı, 4 yılda sadece 2 kez tebessüm ettiğine şahit olduğum eşi bulunmaz yüzü gülmez insan Tarık Hoca. (bu adam beni seviyordu galiba. hep derslerinden beni bıraktığına göre ayrılmak istemiyordu herhalde benden)
Sakarya Üniversitesi Makine mühendisliğinde yrd. doç. dr ünvanına sahip öğretim üyesidir. Gördüğü her nesneden bir malzeme çıkartır. ilginç buluşları vardır. Kendisi de son derece ilginçtir. Kantinde şöyle karşılıklı oturup hocayla bir maç muhabbeti yapalım dersiniz, bir bakmışsınız ki o kuşları, böcekleri, arıları anlatır. Anlayacağınız Mustafa Hocayla hayat bilgisi dersleri hiç bitmez.
Sakarya Üniversitesi, Endüstri Mühendisliğinde yrd. doçtur. Bölümün en karizmatik hocasıdır. Siz Türkler buna ne diyorsunuz? tarzında Amerikanvaridir. Ekürisi olmadan (asistanı Beyazıt) hiçbir yere gitmez.
Sakarya Üniversite Endüstri Mühendisliği araştırma görevlisidir. Yrd. Doç. Dr. Ufuk Kula'nın eli, kolu, bacağı, gözü, böbreği, ciğeri vb. her şeyidir. Sadık bir asistan, deneyimli bir teknik servis, donanımlı bir acil servis elemanıdır.
Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölüm başkanıdır. Üretimin gurularındandır. Bugüne kadar bölümün gelmiş geçmiş en güleryüzlü hocasıdır. Onun dersinden nasıl kalınıyor bilemiyorum, not konusunda eli boldur.
Sakarya Üniversitesi iiBF'de öğretim üyesidir. Her ne kadar yrd. doç ünvanıyla yetinse de ordinaryus prof. bilgisine sahiptir. Ders sunularını bile sarı lacivert hazırlayacak kadar da koyu fenerbahçelidir.
Tarık Hoca öğrencileri tarafından oldukça sert ve sevimsiz bulunan bir kişidir. Şunu bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki bu sert tavırlarının altında yumuşacık bir kalbi vardır. Tabi ki bunu keşfetmek için epey çaba harcamanız gerek...