mavigomlek
0 (düz adam)
birinci nesil silik 2 takipçi 6.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    passiflora nın uludağ sözlük ün kodlarını çalması

    12.
  1. demekki passifflora bu sözlükten basıp gitmeseydi, ya da bir sorun çıkarmasaydı, biz hiçbir zaman bizim şifrelerimizi çaldığını öğrenemeyecektik-öğrenemeyebilirdik. moderatörlerin bu işi bilip, bi şekilde bunu engelleyememesi de bu işin böyle acemice ilerlemeyeceğini gösteriyor. böyle dandik bir sitede yazmak yerine yazmamayı tercih ederim. siteye giren insan sayısı toplasan 30u geçmiyor zaten onların bile idaresini başaramadınız, bide gelişmekten,ilerlemekten nasıl bahsedebilirsiniz ben anlayamadım doğrusu. moderatör dediğimiz insan hırsız çıkıyor ve ben bu siteye yazı yazıyorum.peh! ben özel mesajlar kısmında gerçekten çok çok özel bilgilerimide yazabilirdim(adres,banka bilgileri ..vs)ya moderatörünüz hırsız değilde katil çıksaydı ne olacaktı, hepimizin adresini bulup tek tek öldürecekmiydi bizi.insan çalıştığı adamı tanımazmı ya? tamam biraz abartmış olabilirim ama böyle bir fiyaskoyla uludağ sözlük bence dibe vurmuştur.ilk açıldığında kontrolü bi kaybetmişti, hadi demiştik ama bu nedir yahu, resmen hırsızlık yani yuh!
    (istediğin gibi uçurabilirsin moderatör kardeşim, zaten yakında uçuracak insan bulamayacaksın)
    1 ...
  2. moonstar sözlük

    1.
  3. müsait kelimesinin anlamını alkol, aperatif, bade, dem içecek içki,işret mey müskirat olarak veren garip sözlük.tdk'da müsaitin karşılğı uygun olarak verilmiş mesela. na alakası var anlamadım.bi de osmanlıca sözlüğe bakıcam..
    3 ...
  4. murathan mungan

    7.
  5. kadınların ne düşündüğünü ve ne hissettiğini bu kadar iyi bilen (bkz: yüksek topuklar), bir kadının yaşayacağı/yaşadığı acıyı bu kadar net anlatabilen (bkz: yalnız bir opera) başka bir türk yazar tanımadım ben.
    12 ...
  6. yalnız bir opera

    3.
  7. yaz geçer albümünde yer alır.ve içinde yazan herşey (acı çekmişseniz eğer) sizi anlatır.

    ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
    yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
    oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
    ben sende bütün aşklarımı temize çektim.

    imrendiğin, öfkelendiğin
    kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
    yani yaşamışlık sandığın
    geçmişim
    dile dökülmeyenin tenhalığında
    kaçırılan bakışlarda
    gündeliğin başıboş ayrıntılarında
    zaman zaman geri tepip duruyordu.
    ve elbet üzerinde durulmuyordu.
    sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
    biraz daha fazla sevdiğim,
    biraz daha önem verdiğim.

    başlangıçta dogruydu belki.
    sıradan bir serüven,
    rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
    gün günden hayatıma yayılan,
    varlığımı ele geçiren,
    büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
    ve hala bilmiyordun sevgilim
    ben sende bütün aşklarımı temize çektim
    anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
    bütün kazananlar gibi
    terk ettin

    yaz başıydı gittiğinde,
    ardından,
    senin için üç lirik parça yazmaya karar vermistim.
    kimsesiz bir yazdı.
    yoktun.
    kimsesizdim.
    çıkılmış bir yolun ilk durağında
    bir mevsim
    bekledim durdum.
    çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.

    sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
    yüzündeki küskün kedere,
    gür kirpiklerinin altından kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
    çerçevesine sığmayan
    munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
    lirik sozcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
    yaz başıydı gittiğinde.
    sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti mayıs.
    seni bir şiire düşündükçe
    kanat gibi, tüy gibi,
    dokunmak gibi uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
    önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
    usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
    belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.

    yaz başıydı gittiğinde.
    bir aşkın ilk günleriydi daha.
    aşk mıydı, değil miydi?
    bunu o günler kim bilebilirdi?
    "eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen"
    notunu buldum kapımda.
    altına saat:16.00 diye yazmıştın,
    ve 16.04'tü onu bulduğumda.

    daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
    takvim tutmazlığını
    aramızda bir düşman gibi duran
    zaman'ı
    daha o gün anlamalıydım
    benim sana erken
    senin bana geç kaldığını

    gittin.
    koca bir yaz girdi aramıza.
    yaz ve getirdikleri.
    döndüğünde eksik,
    noksan bir şeyler başlamıştı.
    sanki yaz, birbirimizi
    görmediğimiz o üç ay,
    alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan,
    olmamıştı, eksik kalmıştı.

    kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
    adımlarımız tutuk,
    yüreğimiz çekingen,
    körler gibi tutunuyor,
    dilsizler gibi bakışıyorduk.
    sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.

    fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki. zamanla
    gözlerimiz açıldı,
    dilimiz çözüldü
    güvenle ilerledik birbirimize.
    gittin.
    şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
    biliyorum
    ne sen dönebilirsin artık,
    ne de ben kapıyı açabilirim sana.

    şimdi biz neyiz biliyor musun?
    akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
    birbirine uzanamayan
    boşlukta iki yalnız yıldız gibi
    acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
    bir zaman sonra
    batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
    kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
    ne kalacak bizden?
    bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
    sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
    ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
    bizden diyorum, ikimizden
    ne kalacak?

    şimdi biz neyiz biliyor musun?
    yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. umut
    ve korkunun
    hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
    bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını
    bilmeyen
    çocuklar gibi
    ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
    her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz

    kış başlıyor sevgilim
    hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
    bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
    oysa yapacak ne çok şey vardı
    ve ne kadar az zaman
    kış başlıyor sevgilim
    iyi bak kendine
    gözlerindeki usul şefkati
    teslim etme kimseye, hiçbir şeye
    upuzun bir kış başlıyor sevgilim
    ayrılığımızın kışı başlıyor
    giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

    kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
    yazıya oturup
    sonu gelmeyen cümleler kurmak,
    camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
    böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
    çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
    içimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
    para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
    bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
    çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar,
    eşyalar gözünüzün önünde durur
    birlikte yarattığınız alışkanlıklar
    korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
    cağrışımlarla ödeşemezsiniz

    dışarda hayat düşmandır size
    içeride odalara sığamazken siz, kendiniz
    bir ayrılığın ilk günleridir daha
    her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta

    gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
    kulak verdiğiniz saat tiktakları
    kaplar tekin olmayan göğünüzü
    geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
    suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
    bakınıp dururken duvarlara

    boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, unutulmuş bir oyuncak,
    eski bir çerçeve gibi, hani, unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda
    kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
    kendimizin içinden
    yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
    yeni bir iklime, yeni bir kente,
    bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
    başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye,
    ameliyata alınmaya kendimizi hazırlar gibi

    yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
    ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
    ve kazanmış görünürken derinliğimizi
    ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
    bir an'ın, yalnızca bir an'ın bütün bir hayatı kapladıgı anlar
    o tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
    hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar

    denemeseniz de, bilirsiniz
    hiç yakın olmamışsınızdir intihara bu kadar

    bana zamandan söz ediyorlar
    gelip size zamandan söz ederler
    yaraları nasıl sardığından,
    ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
    zamanla ilgili
    bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
    hepsini bilirsiniz zaten,
    bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
    dahası onalar da bilirler.
    ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
    öyle düşünürler.
    bittiğine kendini inandirmak,
    ayrılığın gerçeğine katlanmak,
    sırtınızdaki hançeri çıkartmak,
    yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
    kolay değildir elbet.
    kolay değildir
    bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
    zaman alır.
    zaman,
    alır sizden bunların yükünü
    o boşluk dolar elbet,
    yaralar kabuk bağlar,
    sızılar diner, acılar dibe çöker.
    hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
    bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
    o boşluk doldu sanırsınız
    oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir

    gün gelir bir gün
    başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
    o eski ağrı
    ansızın geri teper.
    dilerim geri teper.
    yoksa gerçekten
    bitmişsinizdir.

    zamanla yerleşir yaşadıkların,
    yeniden konumlanır, çoğalır anlamları,
    önemi kavranır.
    bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey,
    çok sonra değerini kazanır.
    yokluğu derin
    ve sürekli bir sızı halini alır.
    oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
    mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
    her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır.......

    diye devam eder..
    (bkz: yerimiz dar hepsini yazamadık)
    13 ...
  8. bülent ortaçgil

    6.
  9. şarkılarını söylerken çok temiz bir türkçe kullanır. ağzından çıkan her kelimeyi rahatlıkla anlarsınız. kelimeleri ezmez,ağzını yüzünü eğmez, gereksiz bağırmaz, zaten söylemek istedikleri açıktır o nedenle boş yere telaş yapmaz. onu dinlemek gerçekten bir zevktir. sesi için bişey söyleyemem ama şarkı sözleri gerçekten muhteşemdir.zaten sesi güzel olmadığı halde sırf bu nedenle dinlenilesidir. kısık sesle ve sakin bir kafayla dinlenilmesini öneririm. saaatlerce dinleyebilirsiniz çünkü kafa şişiren bir müziği yoktur, hatta dinledikçe yeni yeni şeyler farkedersiniz.konserleri de muhteşemdir.bursa'ya da bir kış bir de yaz olmak üzere genellikle iki kez gelir.99'da uludağ şenliklerine gelmişliği bile vardır.evlidir(2.kez), ege adında bir kızı vardır.ukaladır ama bu ona çok yakışır.bi de şarkı söylerken şöyle kafasını sallaması yok mu, hakikaten insanın aklını başından alır..
    11 ...
  10. kaplumbağa terbiyecisi

    5.
  11. bu tabloda kaplumbağa terbiyecisinin avrupayı, kaplumbağalarında osmanlıyı temsil ettiğini, osmanlının bişeyi öğrenme konusunda en az kaplumbağalar kadar yavaş olduğunu,osmanlıları yönetenlerin aslında avrupalılar olduğuna dair bir gönderme yaptığını okumuştum bi yerlerde osman hamdinin. hatta unuttuğum bazı detayları daha varki, okuduğumda vay be dediğimi hatırlıyorum..
    5 ...
  12. universite mezunu her seyi bilmeli dayatmasi

    3.
  13. birkaç kuşak öncesinin o dönemin şartları dolayısıyla (savaştan yeni çıkmış, aile büyüklerinin çoğunu kaybetmiş, açlık, parasızlık ve dolayısıyla okuyamamış bir nesilden bahsediyorum)kompleksiyle ve tabiki açlığıyla, zannediyorki okula gidenlere herşey öğretilmekte. ve buna üniversitede dahil tabi. ne yapsan da inandıramazsın bu insanlara üniversiteye ne öküzlerin gelip gittiğini. ama birkaç kuşak sonrasında oturur bu. az çok üniversite görenler anlarlar herhalde artık hiç bir okulun kalıcı cahillliği gideremediğini..
    0 ...
  14. binbir gece masalları

    3.
  15. Y.K.Y yayınlarında mevcuttur ve yanılmıyorsam masalların hepsi günümüze ulaşmamıştır. Bu hikayelerde genel olarak iki tip mevcuttur;
    Ya arap kadın kocasını aldatır( o dönemlere göre çok rahatça ve sıkça nedense?)
    Ya da bi küpün içinde değerli mücevher bulunur. (Hatta cin falan çıkar, bi atraksiyonlar yapar.)
    Acayip erotik hikayeler vardır. Ağzınız açık kalır. Ve bence binbir gece masallarının bu kadar yayılmasının nedeni de budur. Arap arkadaşlarımızın(nerden arkadaşımız oluyor elin arabı?) neyse, hayal dünyalarının sınırlarının görüldüğü, hatta hatta bilinçaltlarında neler olduğunu açık açık bu hikayelerden izlenebilir . Ben 100 küsürlü sayılarda bıraktım artık.( O kadarını okumamın nedeni de , hiç mi doğru dürüst bi hikaye yok acaba diye meraktan, insan bi yerden sonra inanamıyo çünkü, öyle ki o dönemde nerdeyse bütün kadınlar kocalarını şehre gelen gizemli bir yabancı ile, yada bir dilenci, pazarcı..vs ile aldatıyor,) Ortaokuldayken arap aşığı hocalarımız bu masalları önerirlerde önerirlerdi, ben de bi halt sanırdım. (Diğeri için (bkz: Beyaz Lale) Yıllar sonra okudum bana bişey kattığını düşünmüyorum,hatta okumasam daha iyi olurdu en azından araplardan bu kadar tiksinmezdim. Bu insanların aklı bu kadar mı dar çalışır yahu; sadece seks, yemek ve altın. Bugün bu misyonu Dubai üstleniyor bildiğim kadarıyla..
    2 ...
  16. mavi

    5.
  17. erkek gömleğine yakışan en güzel renk..
    7 ...
  18. hacivat karagöz neden öldürüldü

    11.
  19. filmde hacivatın karagöze öğretmeye çalıştığı "pır, ekki,uç, dürt, baş" yeni duyulmuş bişey değil, yıllar yıllar önce sunay akın'ın denizyıldızı ve ayçöreği kitabında yer almış bir hikayedir. (bkz: ekşi'dekilere selam olsun)
    7 ...
  20. ölmeden önce görülmesi gereken yerler

    18.
  21. Bu haftasonu DR'da sevgilimle birlikte baktığımız kitap. Eğlenceli gözüküyordu zira, önceden sayfa numarası söyleyip ölmeden önce nerelere gitmemiz gerektiğine baktık. Sevgilime Fas çıktı banada Yeni Zelanda. içindeki resimlerde harikaydı hakikaten. insanın parası olsa şimdi gidesi gelir yani, o denli güzel.
    0 ...
  22. timuçin esen

    7.
  23. niğdelidir:) diğerleri için:
    (bkz: emre altuğ)
    (bkz: nükhet duru)
    0 ...
  24. eski sevgiliyi hatırlatan şeyler

    18.
  25. ezginin günlüğü'nün aşk bitti isimli bir şarkısı vardır. şarkı eski sevgiliden kalan ne varsa sıralar. sizde dinlerken, içinizden tabi, şarkının sonuna (eski sevgilinizden ne kaldıysa artık) maddeler halinde eklersiniz. şarkı biter, ekledikleriniz bitmez..
    4 ...
  26. wish you were here

    4.
  27. sevgilinin en sevdiği şarkıdır. bi yandan iyi bi yandan kötüdür. iyi olan tarafı, bi kere şarkı iyi bi şarkıdır, sevgilinde bu şarkıyı seviyorsa iyikare bi durum ortaya çıkar. Fekatttt, bu şarkı senden önceki kıza da söyleniyordu döngüsüne girersen kötüküp bişey olur ki, dadıdan yinmez.
    6 ...
  28. entry girecek başlık bulamamak

    1.
  29. uludağ sözlüğün yeni yeni oluşmasından dolayı meydana gelen bir durumdur.
    (bkz: (inşallah))
    yoksa uludağ sözlük ekşi sözlüğü tahtından biraz zor sallar.
    5 ...
  30. © 2025 uludağ sözlük