mavici
2338 (filozof)
birinci nesil yazar 8 takipçi 228.74 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    birinci nesil yazar

    312.
  1. geciken gözyaşı

    4.
  2. zurnanın zil olması hallerinde zihnin kör noktalarını aydınlatır.

    sonra

    hiçbir şey çözmez biriken anılar susuyor

    felan felan ...
    1 ...
  3. üryan geldim

    41.
  4. bütün ustalardan özür dilemekle birlikte (bkz: kemal dinç) türküye karanlık bir hava katıp türküyü başka bir mecraya sıçratıp içimi yordu.

    https://www.youtube.com/watch?v=r2GJQ6MX4sU
    1 ...
  5. kemal dinç

    3.
  6. sessiz, sakin sakin , gürüldeyen hatta ürküten bir sesi var bu adamın.

    anlamadan kapılıverirsiniz sesinin büyüsüne.

    Almanya’da Müzik Lisesi ve Konservatuvar okumuştur. Bir dönem Hollanda’da Rotterdam Codarts Konservatuvarında öğretim görevlisi olarak dersler vermiştir.

    şurda da bir röportajı var:

    https://www.evrensel.net/...-kimse-kimseyi-dinlemiyor
    1 ...
  7. perestiş etmek

    3.
  8. bir insana bok varmış gibi tutulmak, siki tutmak için zemin hazırlamak; rakı masasında yanağına elini dayayarak , boş boş bakmak içim müthiş bir sebep.
    Çok çok sevmek işte.
    0 ...
  9. depresif kısa ve anlamsız şiirler

    26.
  10. bazen zaman saçılır,
    her şeye katlanılır;
    kimi zaman,
    zamandan
    karanlıktan
    umuttan da kaçılır...
    2 ...
  11. depresif kısa ve anlamsız şiirler

    25.
  12. karanlıkta küller
    saçılır,
    sensizlikten kaçılır;
    ömrüme dokunurdu
    bazı bazı bazenler...
    1 ...
  13. depresif kısa ve anlamsız şiirler

    24.
  14. karanlıkta saçılan
    bazenler,
    ömürden kaçar;
    küller dokunurken
    sessizliğime...
    1 ...
  15. depresif kısa ve anlamsız şiirler

    23.
  16. karanlıkta açan
    bazenler,
    ömürden çalar;
    sesime dokurken
    küller...
    2 ...
  17. mutluluk bir yanılsamadır

    1.
  18. nasılsın, dedi .
    hava ne kadar da yıldızlı değil mi , dedim.
    burada tam burada seni yıllarca bekledim, dedim.
    sessizliğin içinden sıyrıldı bakışları .
    kalkalım artık, vakit geç oldu,dedi.

    yıldızlar bulutların arkasındaydı...
    1 ...
  19. birinci nesil olabilmek için ne kadar öderdiniz

    1.
  20. makul tekliflere açık olduğum bir öneri.
    1 ...
  21. blackbird song

    1.
  22. sözleri şöyle olan ecnebi şarkısı :

    pack your things, leave somehow
    blackbird's song is over now
    uh

    mouths are dry, river runs
    hands are tied, preacher's son
    pack your things, leave somehow
    blackbird's song is over now
    uh

    don't be scared ı'm still here
    no more time for crying tears

    dinleme şeysimiz de ahanda burda :

    https://www.youtube.com/watch?v=NxV7C6NELqA
    0 ...
  23. lee dewyze

    1.
  24. amerikalı 1986 doğumlu türkücü . oranın popstarında * birinci olmuş hafiften tompalak bir kardeşimiz.

    bu kardeşimiz the walking dead'in 4. sezonun 13. bölümünde blackbird song isimli şarkıyı enfes çığırmıştır .

    http://www.youtube.com/watch?v=6pP5O9WamKc
    1 ...
  25. ben geldiğimde sen yoktun

    1.
  26. Oysa gidişinin tozlu bulutlu karmaşasında yüzün tatsız bir yemek gibi oturmuştu mideme.sonra ellerinden kaybolup giden bir nefesin egzozunu bulaştırmıştım kederliliklerime . her neyse, diye giderken çekipliğini susuşunun kenarından bakıp kaçmıştı o yaramaz hoşçakal ama yakalayamadım , yakalanamadım ; bakakaldım, baktıkça yakalanadım ... sonra izbe bir güneşin gölgesinde bütün rüzgarları kuytularıma aldım ve kuytularında izbeliğin güneşten öfkelenen bir rüzgarın gölgesinde kaldım ... ben sana geldim ama sen yoktun , belki sen geldin ama ben bana gelirken sana rastlayamadım . tırmanırken sensizliğin inişlerine sen yoktun ...
    1 ...
  27. mini etek ve tayt giyilmesinin yasaklanması

    3.
  28. ayrılık

    698.
  29. oğuz bal bu süreci şöyle değerlendirmiş :

    Ayrılıktan sonra yapılacak 3 şey;

    - Hiç bir şey ... * * *
    0 ...
  30. gerçek dünyaya hoş geldin beşiktaşlı

    1.
  31. kötü günler geçirdiğimiz şu günlerde bize bizi anlatan enfes bir yazının başlığıdır , tüm beşiktaşlıların okuması gerekir, anlam çıkarması gerekir .

    Gerçek Dünya'ya Hoş Geldin Beşiktaşlı !

    24 Mayıs 1980… Tarihinin belki de ‘en kötü Beşiktaş’ı’, 11. sırada bitirdiği sezonun son maçını oynuyor… 11. sıra sizi yanıltmasın; küme düşen 14. Göztepe’nin sadece 2 puan üzeri… Gerçi o zamanlar galibiyete 2 puan veriliyor ama olsun… Rakip Zonguldakspor! Günümüzde çoktandır ortalarda yoklar ama o maçta Beşiktaş’ı yenselerdi; ligi 2. bitirip UEFA’ya gideceklerdi. Ama olmadı… Beşiktaş yine çok kötüydü ama Ercan’ın golüyle kazanmasını bildi, UEFA’ya Fenerbahçe gitti.

    Ercan’ın golünde Dolmabahçe yıkılıyordu! Sanki şampiyonluk maçıymışçasına, yine tribünlere iğne atsan yere düşmüyordu. Beşiktaş çok kötüydü ama yalnız değildi… Maç sonunda Rasim Kaptan, “bizi bugünlerde bile yalnız bırakmayan taraftarımıza çok mahcubuz…” diyordu, haklıydı... Çünkü taraftar oraya takımına sitem etmek, küfür etmek, ıslıklamak, ‘sizi topçu yapanın!!!’ demek için orada değildi; Beşiktaş için oradaydı!

    Hem o takım, hem de Eskişehir’de sakat sakat maçı tamamlayan Rasim Kaptan; mahcubiyetini sadece 1 yıl sonra giderdi. Beşiktaş 1982 yılında, istanbul’da siyah-beyaz iplik bırakmayacak olan şampiyonluğu yakaladı.

    Beşiktaş 1980 yılında küme de düşebilirdi. Belki yurtta hala onun üzerine espriler yapılırdı ancak global anlamda bugünkü kadar prestij kaybı yaşanmazdı; hatta esamesi bile okunmazdı! Beşiktaş bu akşam, adını dünyaya duyurdu ama pek planlanıldığı gibi değil. Zaten tam da bu “dünya kulübü olmak!” hatta onun da öncesinde “ön sayfalarda yer alacak takım olmak” akımlarının sonucuydu bu… Bugün artık dip görüldü, kimsenin kimseyi kandıramayacağı vakit geldi…

    Haklı olarak herkes, bombayı bırakıp TFF başkanı olan insana beddualarını sunuyor. Bu yeni bir şey değil zaten. Zira ben bu tehlikeyi, daha ilk başkanlık seçiminde hissettim; 2004’de… “Locaları yıkacam!” ana başlıklı bir popülizm politikası izleniyordu. O gün üyeliğim olsa, yine oy atmazdım. Çünkü bu milletin başına ne geldiyse popülist politikalar yüzünden gelmiştir. Sağ, sağcının nabzına göre şerbet vermiştir; sol da solcunun… Ne tesadüftür ki, ülkenin kurtuluşu da tamamen gerçekleri ortaya koyan Mustafa Kemal sayesinde olmuştur. Ve bu yüzden bazılarınca sevilmemiş, hatta suikast girişiminde bulunulmuştur…

    Demirören’i geç… Hatta bugünlerde ‘100 bin üye bize göre değil’, yakın geçmişte ise ‘ibra etmemek bize göre değil!” diyen insanları da geç… Şahıs ve şahıslar, elbet bir gün değişecekti; değişiyor da… Beni asıl korkutan, Beşiktaşlının bu son dönemde yaşadığı (yaşatılan) kimlik problemiydi. Game of Thrones’u izleyenler bilir; orada Theon diye bir arkadaş var; kimlik sorununun nelere yol açacağını güzel koyuyor ortaya…

    ‘Beşiktaş mücadeledir! Ama Ahmet topçu değil!’, ’30 liraya bilet mi olur Beşiktaş halk takımıdır! Ama Mehmet, Beşiktaş’ın oyuncusu değil!’, ‘Nerede o 90’ların kolej takımı havası… Nedir bu Necip’in hali?’… Evet, bu ve bunun gibi tezat düşünceleri aynı cümle içinde kurmaya başlamıştı Beşiktaşlı. Ona sunulan düzeni, kabul etmişti bir anlamda… Bir yıldız transferiyle, sorular sormayı bıraktı Beşiktaşlı. Yeter! denilen adam, bir anda ‘çıldırt bizi başkan!’ mertebesine yükseldi… Ve bugüne geldik.

    Avrupa’dan men edilmek prestij, bu dar zamanda önemli bir para ve 5 yıl boyunca çekeceği sıralama (seri başı olma, üst torbada yer alma şansı vs.) kaybı yaşatmıştır. Düşülen durum felakettir ama bir “son” asla değildir; bilakis bir fırsattır, uyanıştır… Nasıl ki milli mücadele zamanında insanlarımız, ancak Yunanların izmir’e gelip yakıp, yıkmasından sonra durumun vahametini kavramaya başlamış ve Mustafa Kemal’in gerçekçi söylemlerine iştirak etmiştir; aynı durum bu olay sonrası Beşiktaşlıda da yaşanacaktır belki de…

    Artık elini taşın altın koyanlara ciddi bir destek zamanıdır. Biliyorum ki, sadece Beşiktaş’ın maddi problemleri için değil, aynı zamanda gelecek takımının da rotasını çizmek için de uğraşıyorlar. Elde kalan mali yapıya uygun şekilde transferlere de başladılar... Emre’yi yazdık ettik, çok iyi bir kazanım. Bugün A2 Milli’de izledik ki; Berat’ın da belli bir kalitesi var. Fizik, mental olarak Sakaryaspor değil, Sampdoria’dan gelmiş gibi… Yine ‘biliyorum ki’ bu oyuncular artık sadece tavsiye üzerine değil; ciddi bir ekip altında izlenip, işlenip alınıyorlar.
    O yüzden bırakalım artık karamsarlığı, yeni yapılandırmada tam anlamıyla sağlam duralım. Quaresma’nın trivelası yerine, Berkay’ın yapacağı yatarak müdahaleyi falan alkışlayalım mesela; şimdiden bir fikre sahip değilken “sen kimsin?” demek yerine… Ne kaybederiz? Hiç bir şey… Ama belki kazanırız. Berkay, ya da Berat her neyse; o moralle bir sonraki atakta yine direnç koyar, sonra yine yine yine… Ama “Beşiktaş’ın topçusu değil!” yaftasıyla ilk günden önyargı koymak, belki olacak olanı da oldurmayacak…
    Şu günden sonra beğenmediği adamı tribünde ıslıklayan insan da Demirören’den beterdir, aynı derecede Beşiktaş’ın iç bedbahtıdır! Ne oluyor be abi bu adamları ıslıklayınca? Hoca oyundan mı alacak, bir daha takıma mı koymayacak? Tribün ıslıklıyor diye inanıp, sahaya sürdüğü adamı alacak hoca, karaktersizliğin de kitabını yazmış demektir zaten. Maç boyu 1.7 km koşan adamı ıslıkla madem. Kötü şut, kötü orta, kötü pas atan değil; kötü koşan adamdır Beşiktaş’a ihanet eden… Son sezon Karabük, hatta "kuşlara" oynayan iBB; Beşiktaş'dan daha başarılı olmuş iç sahada. Bu mu muhtemeşem, dünyanın kıskandığı taraftarlık? Herkes beğenmediği adamları ıslıklarsa, takım 34 maçını da deplasmanda oynamış olur; bu basit mantığın farkında değil miyiz? Beşiktaş “akıllı” yönetilirse; o kötü pas, kötü şutta ısrarcı olanlar zaten tasfiye edilir zamanla, yerleri de doldurulur. Bunu yapacak mecralar oluşturulmuş durumda…

    Gelecek planlamada, alt yapı oyuncularımız da ciddi şekilde yer alacak. Aralarında üzerine plan yapılası oyuncular da çoklukta zaten, yazıyoruz ediyoruz bazen; biliyorsunuz… Bunu takdir edilmek için yapmasam da; sağ olsunlar, çoğunlukla takdir ediliyorum bu konuda ama “Messi çıktı da biz mi oynatmadık?” ya da “La Masia yaptın Fulya’yı bilader” diyeni de çıkmıyor değil. Yahu Messi çıkmasın, ismail çıksın, Fink çıksın, Uğur inceman çıksın, Hilbert çıksın… En kötü, yerli transferde Beşiktaş’ı dışarıya muhtaç etmesinler, bu maddi anlamda ne demek biliyor musunuz? Tabata’da olduğu kadar, Beşiktaş’ın vasat yerlilere ödediği küçük harcamalardır batıran…

    Kaldı ki; sen daha Necip’i beğenmiyorsan, belli bir zaman sonra homurdanmaya başlıyorsan: Messi’nin o ortamda çıkacağı varsa da çıkmaz. Tello’nun, şampiyonu tayin edecek El Clasico maçında “iki net gol” kaçırmasına rağmen, kenara alkışlarla alındığı yerde çıkıyor işte Messi… Ki orada da bir tane Messi var zaten. Gerisi; Tello’dur, Cuenca’dır, Montoya’dır… Bizde çıksa “bu muymuş alt yapı?” denilecek adamlardır kısaca…
    Beşiktaş, en şaşalı dönemini Metin’le, Feyyaz’la, Ali’yle, Ulvi’yle, Şifo’yla yaşamış bir takımdır. ‘Birinci sayfa takımı’ tabiri de, o yolda gelen oyuncular da oturmamıştır hiçbir zaman, o yama tutmamıştır. Aksine batmışızdır… Beşiktaş’ın gerçeği: Quaresma’nın, Simao, Guti’nin maliyetlerini forma alarak karşılayamamaktır. Bu kanıtlandı zaten, yıldızların düştüğü sezonla bir önceki sezon arasında “saha dışı gelirlerde” pek değişme olmadı… Sevinmedim mi bu adamların gelişine? Sevindim elbette… Ama kafamda “nasıl olacak bu işler?” sorusu hep vardı, kemiriyordu… Bugün gördük ki, boşuna kemir miyormuş... "Muhasebeci misin taraftar mı?" denilen adamlar, haklı çıktı. Ama olsun; uyanalım da varsın şu saatten sonra uyanalım ve özeleştirimizi yapalım. Evvela kendimizi düzeltelim, sonra her şey düzelir zamanla...

    FEDA organizasyonu mükemmel… Sokakta bu tişörtle gördüğüm insana sarılasım geliyor… Ama yetmez, bunu hayat felsefesine de dönüştürmek gerekir. Canınızı istemiyoruz zaten Beşiktaş için, o Şeref Bey’lere özgü bir şeydir… Artık şu beklentinizi FEDA edin de, Beşiktaş rahatça yeni ve 'genç' sayfasını açsın; çok şey mi istiyoruz? Ayrıca bu yolun sonu Beşiktaş için başarısızlığın aksine, başarıdır aslında; tarih yalan söylemez.

    En başta anlattığım küme düşme ve sonrasındaki şampiyonluk hikayesini ben yaşamadım; 1980’de de, 1982’de de dünyada yoktum henüz. Ama anlattılar, olmak istedim… O Zonguldakspor maçına sadece “Beşiktaş için” gelmiş insanlarla bir arada, omuz omuza durmayı çok isterdim…

    Şimdi bizim jenarasyon için de böyle bir fırsat doğdu. Beşiktaş’ın dirilişi için, sadece Beşiktaş’ı düşünelim. Araya kendi nefsimiz girmesin bir müddet… Aksi halde olmuyor, görüyoruz. Uğruna FEDA diyeceğimiz bir camia kalmayacak ortada…

    Morpheus’un Neo’ya sarfettiği bir cümle bizler için de söz konusu: Gerçek dünyaya hoş geldin Beşiktaşlı…Matrix'de çok bile kaldın aslında.

    http://cartalete.blogspot...hos-geldin-besiktasl.html
    3 ...
  32. 3 mayıs 2012 beşiktaş fenerbahçe maçı

    142.
  33. tırnak kiri

    2.
  34. arasında kalmıştı tırnaklarımın sesinin büyüsü ve bir türlü bakamıyordum ellerime sileceğim diye ...
    0 ...
  35. şimdi

    26.
  36. az önceden intikam alan, acımasızlık ile beslenen, obez bir zaman hali .oysa az önce Ânı , keşke gemisine binen mavi bir gülücüktü .
    2 ...
  37. köy takımını yenip bayram yapan beşiktaşlılar

    1.
  38. aramızdaki bazı öküzlerin köy takımını bilmelerine şaşmamız gerektiğini göstermiştir bu maç bize.

    (bkz: evet sarıkız haklısın sarıkız)
    1 ...
  39. 7 aylık bir ilişkiyi sms ile bitirmek

    27.
  40. bir sms ile ilişkiyi bitiren birisini hayatına sokmuş ve böyle birini yedi ( 7 ) ayda tanıyamamış birisinin göz yaşlarını ahmaklığı silerken tespit yapmaya çalışmak bile nafiledir.

    (bkz: herkes hak ettiğini yaşar)
    3 ...
  41. fyodor mihailovic dostoyevski

    271.
  42. Borges , insanın ömründe üç şeyi unutamayacağı söyler :

    Birincisi ilk okula başladığı gün ; ikincisi aşık olduğu gün ; üçüncüsü ise dostoyevski'yi okuduğu gündür , der .

    Dünya edebiyatı bir nehirse dostoyevski o nehrin debisini değiştiren güçlü ve yıkıcı bir seldir . * *
    5 ...
  43. yiğit bulut un başbakana danışman olması

    0.
  44. bu konuma tırnaklarıyla kazıyarak gelmiştir . *

    (bkz: emeğe saygı)
    2 ...
  45. atatürk ün aşırı kurnaz bir insan olması

    5.
  46. canım kardeşim fransızların, ingilizlerin, rusların kaynaklarından derlenmiş bilgileri resmi tarihimiz olarak yorumlamak ve bunu bilmişlikle harmanlayıp plastik bir kasıntıyla satmaya çalışmak ne türlü bir ahmaklıktır ne türlü bir aptallıktır varın siz düşünün . ancak yaşanan şu dönemde resmi ideolojinin bu bilgi kirliliğini desteklemesi de işin aynası .

    rahat verin şu adama da güzel güzel uyusun yattığı yerde ...

    ayrıca sanki o dönemde olanlara tanık olmuş gibi kesin bir dille ve üslupla anlatan arkadaşlara da şöyle seslenmek ister deli gönül :

    (bkz: nerden biliyon yarram)
    2 ...
  47. öğretmen maaşları vs milletvekili maaşları

    11.
  48. norveç:
    kişi başı milli geliri: 98.000 $.
    milletvekili maaşı: 7.500 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: 65'ten sonra.
    maaşın milli gelire oranı: % 7.6.

    isveç:
    kişi başı milli geliri: 65.000 $..
    milletvekili maaşı: 4.200 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 6.4.

    danimarka:
    kişi başı milli geliri: 64.000 $.
    milletvekili maaşı: 5.000 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 7.8.

    finlandiya:
    kişi başı milli geliri: 52.000 $.
    milletvekili maaşı: 4.000 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: memur gibi.
    maaşın milli gelire oranı: % 7.6.

    hollanda
    kişi başı milli geliri: 52.000 $.
    milletvekili maaşı: 5.660 $.
    yan ödeme: 150 $.
    emeklilik: memur gibi.
    maaşın milli gelire oranı: % 10.8.

    avusturya:
    kişi başı milli geliri: 50.500 $.
    milletvekili maaşı: 8.100 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 16.

    belçika :
    kişi başı milli geliri: 47.000 $.
    milletvekili maaşı: 5.064 $.
    yan ödeme: 1.423 $.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 10.6.

    ingiltere:
    milli geliri: 46.500 $.
    milletvekili maaşı: 6.200 $.
    yan ödeme: londra kenti 9 gidiş-geliş bileti.
    emeklilik: memur gibi.
    maaşın milli gelire oranı: % 13.3.

    fransa:
    kişi başı milli geliri: 46.000 $.
    milletvekili maaşı: 4.648 $..
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: 55 yaş sonrası.
    maaşın milli gelire oranı: % 10.

    italya:
    kişi başı milli geliri: 40.000 $.
    milletvekili maaşı: 9.150 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: memur gibi.
    maaşın milli gelire oranı: % 22,8.

    ispanya:
    kişi başı milli geliri: 37.000 $.
    milletvekili maaşı: 2.312 $.
    yan ödeme: 1.500 $.
    emeklilik: memur gibi.
    maaşın milli gelire oranı: % 4.

    çek cumhuriyeti:
    kişi başı milli geliri: 21.000 $.
    milletvekili maaşı: 1.900 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 9.

    litvanya:
    kişi başı milli geliri: 15.000 $.
    milletvekili maaşı: 820 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 5.4.

    polanya:
    kişi başı milli geliri: 14.000 $.
    milletvekili maaşı: 1.893 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 13.5.

    ermenistan:
    kişi başı milli geliri: 4.000 $.
    milletvekili maaşı: 200 $.
    yan ödeme: yok.
    emeklilik: yok.
    maaşın milli gelire oranı: % 5.

    türkiye :
    kişi başı milli geliri: 10.000 $.
    milletvekili maaşı: 5.600 $.
    yan ödeme: harcırahlı.
    emeklilik: yaş sınırı yok.
    çifte emekli geliri var.
    maaşın milli gelire oranı: % 56
    sosyal haklar:
    2 yılda emeklilik hakkı
    emekli olunca ömür boyu ayda 6

    --------------------------------------
    gelin bir de öğretmen maaşlarına bakalım :

    maaşi en üst derece öğretmen maaşi devlet liseleri başlangiç maaşi en üst derece öğretmen maaşi

    almanya 40.125 52.062 45.022 57.671

    danimarka 34.517 38.911 33.902 47.374

    hollanda 32.195 46.734 33.630 67.848

    ispanya 31.847 46.623 36.611 53.120

    iskoçya 30.213 48.205 30.213 48.205

    ingiltere 29.992 43.835 29.992 43.835

    irlanda 28.198 52.930 28.198 52.930

    isveç 26.234 35.750 28.387 38.785

    yunanistan 25.823 37.772 25.823 37.772

    portekiz 19.704 50.634 19.704 50.634

    çek cumh. 18.654 29.078 18.955 29.663

    türkiye 17.909 21.623 18.179 21.893

    meksika 12.753 27824 - -

    macaristan 11.818 20.682 13.706 25.508

    oecd ort. 27.723 45.666 31.154
    6 ...
  49. 23 aralık 2011 emekli milletvekili maaş zammı

    57.
  50. aklıma o büyük şairin o ünlü şiiri geldi.

    (bkz: han-i yağma)

    bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
    yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
    bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
    atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

    yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
    doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin

    TEVFiK FiKRET
    2 ...
  51. öğretmen

    174.
  52. OECD verileri yatarak para kazanıyorlar , bir sürü tatil yapıyorlar diyen öküzleri susturur mu bilmem :

    oecd verilerine göre, türkiye'de bir öğretmen ortalama 1832 saat çalışırken, ispanya'da 1425, portekiz'de 1440, çek cumhuriyeti'nde 1652 saat, portekiz'de 1526 saat, hollanda 1659 saat, danimarka 1680 saat, almanya 1708 saat, yunanistan 1762 saat ve bu ülkeleri 1800 saatle isviçre izliyor. otuzbeş üyeli oecd'nin çalışma saati ortalaması 1662. bu durum türkiye'deki öğretmenlerin, oecd ortalamasından her yıl 170 saat daha fazla çalıştığını ortaya koyuyor.
    2 ...
  53. kaynana

    53.
  54. cennet annelerin ayakalrının altındaysa cehennem de kaynanaların dokunduğu yerdedir demek ister bu çilekeş kardeşiniz , o derece .
    4 ...
  55. bahçada yeşil çınar

    35.
  56. kardeş türküler erkan oğur'la birleşip adamın amına koymak için sinsi planlar kurmuştur bu türküde .

    2 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük