sessiz, sakin sakin , gürüldeyen hatta ürküten bir sesi var bu adamın.
anlamadan kapılıverirsiniz sesinin büyüsüne.
Almanya’da Müzik Lisesi ve Konservatuvar okumuştur. Bir dönem Hollanda’da Rotterdam Codarts Konservatuvarında öğretim görevlisi olarak dersler vermiştir.
bir insana bok varmış gibi tutulmak, siki tutmak için zemin hazırlamak; rakı masasında yanağına elini dayayarak , boş boş bakmak içim müthiş bir sebep.
Çok çok sevmek işte.
nasılsın, dedi .
hava ne kadar da yıldızlı değil mi , dedim.
burada tam burada seni yıllarca bekledim, dedim.
sessizliğin içinden sıyrıldı bakışları .
kalkalım artık, vakit geç oldu,dedi.
Oysa gidişinin tozlu bulutlu karmaşasında yüzün tatsız bir yemek gibi oturmuştu mideme.sonra ellerinden kaybolup giden bir nefesin egzozunu bulaştırmıştım kederliliklerime . her neyse, diye giderken çekipliğini susuşunun kenarından bakıp kaçmıştı o yaramaz hoşçakal ama yakalayamadım , yakalanamadım ; bakakaldım, baktıkça yakalanadım ... sonra izbe bir güneşin gölgesinde bütün rüzgarları kuytularıma aldım ve kuytularında izbeliğin güneşten öfkelenen bir rüzgarın gölgesinde kaldım ... ben sana geldim ama sen yoktun , belki sen geldin ama ben bana gelirken sana rastlayamadım . tırmanırken sensizliğin inişlerine sen yoktun ...
kötü günler geçirdiğimiz şu günlerde bize bizi anlatan enfes bir yazının başlığıdır , tüm beşiktaşlıların okuması gerekir, anlam çıkarması gerekir .
Gerçek Dünya'ya Hoş Geldin Beşiktaşlı !
24 Mayıs 1980 Tarihinin belki de en kötü Beşiktaşı, 11. sırada bitirdiği sezonun son maçını oynuyor 11. sıra sizi yanıltmasın; küme düşen 14. Göztepenin sadece 2 puan üzeri Gerçi o zamanlar galibiyete 2 puan veriliyor ama olsun Rakip Zonguldakspor! Günümüzde çoktandır ortalarda yoklar ama o maçta Beşiktaşı yenselerdi; ligi 2. bitirip UEFAya gideceklerdi. Ama olmadı Beşiktaş yine çok kötüydü ama Ercanın golüyle kazanmasını bildi, UEFAya Fenerbahçe gitti.
Ercanın golünde Dolmabahçe yıkılıyordu! Sanki şampiyonluk maçıymışçasına, yine tribünlere iğne atsan yere düşmüyordu. Beşiktaş çok kötüydü ama yalnız değildi Maç sonunda Rasim Kaptan, bizi bugünlerde bile yalnız bırakmayan taraftarımıza çok mahcubuz diyordu, haklıydı... Çünkü taraftar oraya takımına sitem etmek, küfür etmek, ıslıklamak, sizi topçu yapanın!!! demek için orada değildi; Beşiktaş için oradaydı!
Hem o takım, hem de Eskişehirde sakat sakat maçı tamamlayan Rasim Kaptan; mahcubiyetini sadece 1 yıl sonra giderdi. Beşiktaş 1982 yılında, istanbulda siyah-beyaz iplik bırakmayacak olan şampiyonluğu yakaladı.
Beşiktaş 1980 yılında küme de düşebilirdi. Belki yurtta hala onun üzerine espriler yapılırdı ancak global anlamda bugünkü kadar prestij kaybı yaşanmazdı; hatta esamesi bile okunmazdı! Beşiktaş bu akşam, adını dünyaya duyurdu ama pek planlanıldığı gibi değil. Zaten tam da bu dünya kulübü olmak! hatta onun da öncesinde ön sayfalarda yer alacak takım olmak akımlarının sonucuydu bu Bugün artık dip görüldü, kimsenin kimseyi kandıramayacağı vakit geldi
Haklı olarak herkes, bombayı bırakıp TFF başkanı olan insana beddualarını sunuyor. Bu yeni bir şey değil zaten. Zira ben bu tehlikeyi, daha ilk başkanlık seçiminde hissettim; 2004de Locaları yıkacam! ana başlıklı bir popülizm politikası izleniyordu. O gün üyeliğim olsa, yine oy atmazdım. Çünkü bu milletin başına ne geldiyse popülist politikalar yüzünden gelmiştir. Sağ, sağcının nabzına göre şerbet vermiştir; sol da solcunun Ne tesadüftür ki, ülkenin kurtuluşu da tamamen gerçekleri ortaya koyan Mustafa Kemal sayesinde olmuştur. Ve bu yüzden bazılarınca sevilmemiş, hatta suikast girişiminde bulunulmuştur
Demiröreni geç Hatta bugünlerde 100 bin üye bize göre değil, yakın geçmişte ise ibra etmemek bize göre değil! diyen insanları da geç Şahıs ve şahıslar, elbet bir gün değişecekti; değişiyor da Beni asıl korkutan, Beşiktaşlının bu son dönemde yaşadığı (yaşatılan) kimlik problemiydi. Game of Thronesu izleyenler bilir; orada Theon diye bir arkadaş var; kimlik sorununun nelere yol açacağını güzel koyuyor ortaya
Beşiktaş mücadeledir! Ama Ahmet topçu değil!, 30 liraya bilet mi olur Beşiktaş halk takımıdır! Ama Mehmet, Beşiktaşın oyuncusu değil!, Nerede o 90ların kolej takımı havası Nedir bu Necipin hali? Evet, bu ve bunun gibi tezat düşünceleri aynı cümle içinde kurmaya başlamıştı Beşiktaşlı. Ona sunulan düzeni, kabul etmişti bir anlamda Bir yıldız transferiyle, sorular sormayı bıraktı Beşiktaşlı. Yeter! denilen adam, bir anda çıldırt bizi başkan! mertebesine yükseldi Ve bugüne geldik.
Avrupadan men edilmek prestij, bu dar zamanda önemli bir para ve 5 yıl boyunca çekeceği sıralama (seri başı olma, üst torbada yer alma şansı vs.) kaybı yaşatmıştır. Düşülen durum felakettir ama bir son asla değildir; bilakis bir fırsattır, uyanıştır Nasıl ki milli mücadele zamanında insanlarımız, ancak Yunanların izmire gelip yakıp, yıkmasından sonra durumun vahametini kavramaya başlamış ve Mustafa Kemalin gerçekçi söylemlerine iştirak etmiştir; aynı durum bu olay sonrası Beşiktaşlıda da yaşanacaktır belki de
Artık elini taşın altın koyanlara ciddi bir destek zamanıdır. Biliyorum ki, sadece Beşiktaşın maddi problemleri için değil, aynı zamanda gelecek takımının da rotasını çizmek için de uğraşıyorlar. Elde kalan mali yapıya uygun şekilde transferlere de başladılar... Emreyi yazdık ettik, çok iyi bir kazanım. Bugün A2 Millide izledik ki; Beratın da belli bir kalitesi var. Fizik, mental olarak Sakaryaspor değil, Sampdoriadan gelmiş gibi Yine biliyorum ki bu oyuncular artık sadece tavsiye üzerine değil; ciddi bir ekip altında izlenip, işlenip alınıyorlar.
O yüzden bırakalım artık karamsarlığı, yeni yapılandırmada tam anlamıyla sağlam duralım. Quaresmanın trivelası yerine, Berkayın yapacağı yatarak müdahaleyi falan alkışlayalım mesela; şimdiden bir fikre sahip değilken sen kimsin? demek yerine Ne kaybederiz? Hiç bir şey Ama belki kazanırız. Berkay, ya da Berat her neyse; o moralle bir sonraki atakta yine direnç koyar, sonra yine yine yine Ama Beşiktaşın topçusu değil! yaftasıyla ilk günden önyargı koymak, belki olacak olanı da oldurmayacak
Şu günden sonra beğenmediği adamı tribünde ıslıklayan insan da Demirörenden beterdir, aynı derecede Beşiktaşın iç bedbahtıdır! Ne oluyor be abi bu adamları ıslıklayınca? Hoca oyundan mı alacak, bir daha takıma mı koymayacak? Tribün ıslıklıyor diye inanıp, sahaya sürdüğü adamı alacak hoca, karaktersizliğin de kitabını yazmış demektir zaten. Maç boyu 1.7 km koşan adamı ıslıkla madem. Kötü şut, kötü orta, kötü pas atan değil; kötü koşan adamdır Beşiktaşa ihanet eden Son sezon Karabük, hatta "kuşlara" oynayan iBB; Beşiktaş'dan daha başarılı olmuş iç sahada. Bu mu muhtemeşem, dünyanın kıskandığı taraftarlık? Herkes beğenmediği adamları ıslıklarsa, takım 34 maçını da deplasmanda oynamış olur; bu basit mantığın farkında değil miyiz? Beşiktaş akıllı yönetilirse; o kötü pas, kötü şutta ısrarcı olanlar zaten tasfiye edilir zamanla, yerleri de doldurulur. Bunu yapacak mecralar oluşturulmuş durumda
Gelecek planlamada, alt yapı oyuncularımız da ciddi şekilde yer alacak. Aralarında üzerine plan yapılası oyuncular da çoklukta zaten, yazıyoruz ediyoruz bazen; biliyorsunuz Bunu takdir edilmek için yapmasam da; sağ olsunlar, çoğunlukla takdir ediliyorum bu konuda ama Messi çıktı da biz mi oynatmadık? ya da La Masia yaptın Fulyayı bilader diyeni de çıkmıyor değil. Yahu Messi çıkmasın, ismail çıksın, Fink çıksın, Uğur inceman çıksın, Hilbert çıksın En kötü, yerli transferde Beşiktaşı dışarıya muhtaç etmesinler, bu maddi anlamda ne demek biliyor musunuz? Tabatada olduğu kadar, Beşiktaşın vasat yerlilere ödediği küçük harcamalardır batıran
Kaldı ki; sen daha Necipi beğenmiyorsan, belli bir zaman sonra homurdanmaya başlıyorsan: Messinin o ortamda çıkacağı varsa da çıkmaz. Tellonun, şampiyonu tayin edecek El Clasico maçında iki net gol kaçırmasına rağmen, kenara alkışlarla alındığı yerde çıkıyor işte Messi Ki orada da bir tane Messi var zaten. Gerisi; Tellodur, Cuencadır, Montoyadır Bizde çıksa bu muymuş alt yapı? denilecek adamlardır kısaca
Beşiktaş, en şaşalı dönemini Metinle, Feyyazla, Aliyle, Ulviyle, Şifoyla yaşamış bir takımdır. Birinci sayfa takımı tabiri de, o yolda gelen oyuncular da oturmamıştır hiçbir zaman, o yama tutmamıştır. Aksine batmışızdır Beşiktaşın gerçeği: Quaresmanın, Simao, Gutinin maliyetlerini forma alarak karşılayamamaktır. Bu kanıtlandı zaten, yıldızların düştüğü sezonla bir önceki sezon arasında saha dışı gelirlerde pek değişme olmadı Sevinmedim mi bu adamların gelişine? Sevindim elbette Ama kafamda nasıl olacak bu işler? sorusu hep vardı, kemiriyordu Bugün gördük ki, boşuna kemir miyormuş... "Muhasebeci misin taraftar mı?" denilen adamlar, haklı çıktı. Ama olsun; uyanalım da varsın şu saatten sonra uyanalım ve özeleştirimizi yapalım. Evvela kendimizi düzeltelim, sonra her şey düzelir zamanla...
FEDA organizasyonu mükemmel Sokakta bu tişörtle gördüğüm insana sarılasım geliyor Ama yetmez, bunu hayat felsefesine de dönüştürmek gerekir. Canınızı istemiyoruz zaten Beşiktaş için, o Şeref Beylere özgü bir şeydir Artık şu beklentinizi FEDA edin de, Beşiktaş rahatça yeni ve 'genç' sayfasını açsın; çok şey mi istiyoruz? Ayrıca bu yolun sonu Beşiktaş için başarısızlığın aksine, başarıdır aslında; tarih yalan söylemez.
En başta anlattığım küme düşme ve sonrasındaki şampiyonluk hikayesini ben yaşamadım; 1980de de, 1982de de dünyada yoktum henüz. Ama anlattılar, olmak istedim O Zonguldakspor maçına sadece Beşiktaş için gelmiş insanlarla bir arada, omuz omuza durmayı çok isterdim
Şimdi bizim jenarasyon için de böyle bir fırsat doğdu. Beşiktaşın dirilişi için, sadece Beşiktaşı düşünelim. Araya kendi nefsimiz girmesin bir müddet Aksi halde olmuyor, görüyoruz. Uğruna FEDA diyeceğimiz bir camia kalmayacak ortada
Morpheusun Neoya sarfettiği bir cümle bizler için de söz konusu: Gerçek dünyaya hoş geldin Beşiktaşlı Matrix'de çok bile kaldın aslında.
bir sms ile ilişkiyi bitiren birisini hayatına sokmuş ve böyle birini yedi ( 7 ) ayda tanıyamamış birisinin göz yaşlarını ahmaklığı silerken tespit yapmaya çalışmak bile nafiledir.
canım kardeşim fransızların, ingilizlerin, rusların kaynaklarından derlenmiş bilgileri resmi tarihimiz olarak yorumlamak ve bunu bilmişlikle harmanlayıp plastik bir kasıntıyla satmaya çalışmak ne türlü bir ahmaklıktır ne türlü bir aptallıktır varın siz düşünün . ancak yaşanan şu dönemde resmi ideolojinin bu bilgi kirliliğini desteklemesi de işin aynası .
rahat verin şu adama da güzel güzel uyusun yattığı yerde ...
ayrıca sanki o dönemde olanlara tanık olmuş gibi kesin bir dille ve üslupla anlatan arkadaşlara da şöyle seslenmek ister deli gönül :
norveç:
kişi başı milli geliri: 98.000 $.
milletvekili maaşı: 7.500 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: 65'ten sonra.
maaşın milli gelire oranı: % 7.6.
isveç:
kişi başı milli geliri: 65.000 $..
milletvekili maaşı: 4.200 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 6.4.
danimarka:
kişi başı milli geliri: 64.000 $.
milletvekili maaşı: 5.000 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 7.8.
finlandiya:
kişi başı milli geliri: 52.000 $.
milletvekili maaşı: 4.000 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: memur gibi.
maaşın milli gelire oranı: % 7.6.
hollanda
kişi başı milli geliri: 52.000 $.
milletvekili maaşı: 5.660 $.
yan ödeme: 150 $.
emeklilik: memur gibi.
maaşın milli gelire oranı: % 10.8.
avusturya:
kişi başı milli geliri: 50.500 $.
milletvekili maaşı: 8.100 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 16.
belçika :
kişi başı milli geliri: 47.000 $.
milletvekili maaşı: 5.064 $.
yan ödeme: 1.423 $.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 10.6.
ingiltere:
milli geliri: 46.500 $.
milletvekili maaşı: 6.200 $.
yan ödeme: londra kenti 9 gidiş-geliş bileti.
emeklilik: memur gibi.
maaşın milli gelire oranı: % 13.3.
fransa:
kişi başı milli geliri: 46.000 $.
milletvekili maaşı: 4.648 $..
yan ödeme: yok.
emeklilik: 55 yaş sonrası.
maaşın milli gelire oranı: % 10.
italya:
kişi başı milli geliri: 40.000 $.
milletvekili maaşı: 9.150 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: memur gibi.
maaşın milli gelire oranı: % 22,8.
ispanya:
kişi başı milli geliri: 37.000 $.
milletvekili maaşı: 2.312 $.
yan ödeme: 1.500 $.
emeklilik: memur gibi.
maaşın milli gelire oranı: % 4.
çek cumhuriyeti:
kişi başı milli geliri: 21.000 $.
milletvekili maaşı: 1.900 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 9.
litvanya:
kişi başı milli geliri: 15.000 $.
milletvekili maaşı: 820 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 5.4.
polanya:
kişi başı milli geliri: 14.000 $.
milletvekili maaşı: 1.893 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 13.5.
ermenistan:
kişi başı milli geliri: 4.000 $.
milletvekili maaşı: 200 $.
yan ödeme: yok.
emeklilik: yok.
maaşın milli gelire oranı: % 5.
türkiye :
kişi başı milli geliri: 10.000 $.
milletvekili maaşı: 5.600 $.
yan ödeme: harcırahlı.
emeklilik: yaş sınırı yok.
çifte emekli geliri var.
maaşın milli gelire oranı: % 56
sosyal haklar:
2 yılda emeklilik hakkı
emekli olunca ömür boyu ayda 6
--------------------------------------
gelin bir de öğretmen maaşlarına bakalım :
maaşi en üst derece öğretmen maaşi devlet liseleri başlangiç maaşi en üst derece öğretmen maaşi
bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
OECD verileri yatarak para kazanıyorlar , bir sürü tatil yapıyorlar diyen öküzleri susturur mu bilmem :
oecd verilerine göre, türkiye'de bir öğretmen ortalama 1832 saat çalışırken, ispanya'da 1425, portekiz'de 1440, çek cumhuriyeti'nde 1652 saat, portekiz'de 1526 saat, hollanda 1659 saat, danimarka 1680 saat, almanya 1708 saat, yunanistan 1762 saat ve bu ülkeleri 1800 saatle isviçre izliyor. otuzbeş üyeli oecd'nin çalışma saati ortalaması 1662. bu durum türkiye'deki öğretmenlerin, oecd ortalamasından her yıl 170 saat daha fazla çalıştığını ortaya koyuyor.