hakikaten evde su kalmadığının göstergesidir.
rakıyı kadehe doldurur ve üstüne onyüzbin tane buz basarsınız.
kadehe bakarak beklemek ciddi bir sınavdır.
ardından -başarabilirseniz- nirvana gelir.*
bazı insanların oruç, iftar, sahur gibi varsayımsal "vecibeleri" yerine getirmekle; bazı insanların da bira, rakı, votka gibi *maddeleri tüketmekle ulaştıkları esriklik.
(genelde ikincisi daha dürüsttür.)**
örneğin on parmağını birden yutabileceğini zanneden bebek karşısında duyulan anlayıştır.
kesinlikle önyargı, kızgınlık, öfke ya da öğreti içermez.
tamamen şefkat ve iyi niyet temellidir ve o bebeğin büyüyeceği, akıllanacağı ve gerçeği görebileceği varsayımlarını kapsar.*
(bkz: umut fakirin ekmeği)
50 karakterle sınırlandırılmış tanımlama özgür(süz)lüğü.
aslında;
"dinsiz entrylerden sonra dinci yazarların özel mesajla dine döndürme çabaları" olacaktı. ...
uzun uzun yazacak ve örnekleyecektim ki; yalnızca komik olduğunu farkettim.
tanım: komiktir.
önce laf kalabalığı, ardından tanım:
bir kaç kişi ile bir lokantaya gittin.
hesap geldi.
biri dedi ki: "ben ev alacağım. taksit ödüyorum. o yüzden para biriktiriyorum. beni idare edin."
dedin ki: "ev alacaksan kendine alacaksın hoca, bana değil!"...
...
şimdi tanım: "cennette yer almaya çalışanların kendi çıkarları için yaptıkları fedakarlığa saygı duymanı beklemeleridir."
cennet senin(miş), sevap senin(miş); bana ne hoca?!
tut orucunu, al cennet tapunu; bana ne?
ben yemeğimi de yerim, içkimi de içerim...
sen de cenneti istiyorsan kafana göre takıl.
sen bana saygı duymadıkça; senin "yatırım"ına benden saygı isteme.
(bkz: bi çekil)
olması gereken insan tipidir.
sonbaharda ortalığa şan vermeyi, rüzgar gibi yeşermeyi, çıplak bir at gibi koşmayı bilirler.
şarap ve isyanı taşırlar.
şarap ve isyanı taşırlar. (ki ne zordur taşımak) ...
londra 2012 atletizm kadınlar 1500 metre finali sonucunda birinci ve ikinci olan kızlarımızın kameraya *"çok çalıştık, çok uğraştık, çok didindik" derken; başbakan kişisi ile telefon görüşmeleri sırasında *"aman efendim her şey sizin sayenizde" havasına bürünüvermeliridir.
duyan da başbakan kişisinin madalyaları kızlara armağan ettiğini sanabilir.
foça'daki terörist saldırının ardından yaralı askerlere kan vermek için hastaneleri dolduran izmir'lilere bok atma cümlesi.
izmir'de kan verenlere "oruç tutmayan gavurlar" diyen bu piçler; aslında (kendi kıymetli orucu bozulmasın, cennette satın aldığı köşenin tapusu elden kaçmasın diye) bu vatan uğruna yaralanmış bir yiğidi kan kaybından ölüme gönderebilecek şeytanlardır. ... https://galeri.uludagsozluk.com/r/309945/+
"en iyi x ölü xtir" biçiminde ifade edilen zavallılık.
bu cümleyi telaffuz edebilecek kişi öyle insanlıktan çıkmış, öyle aşağılık, öyle kuduz, öyle tehlikelidir ki; "x" diye nitelendirdiği bütün insanların ölmesi düşüncesinden sapıkça bir haz almaktadır.
(bkz: katli vaciptir)
(bkz: allah taksiratını affetsin)
Kaybedeceğin hiç bir şeyin kalmadığı andır...
Öylece kalıyorsun. O çok eski bir palto gibi bırakıp gidiyor kendisini, bedenini... Sen bakıyorsun. Bir an önce nefes alan, bir an önce seni tanıyan; ama şimdi bambaşka bir boyuta geçtiğini varsaydığın o tüy ve et yığınına. Önce acımıyor. Algılayamadığın için... Sonra acımaya başlıyor. Tırmanıyor. Bitmeyecek sanıyorsun. Haklısın, bitmiyor. O gözler söndüğünde sende de bir şeyler sönüyor, evet, hep sönük kalacak artık, o şey her neyse... Acıyor acıyor acıyor, taa ki acıdan uyuşuncaya dek. Sonra acımamaya başlıyor ki bu daha fena; acıyı yeğler oluyorsun....
Önce koku hafızandan gidiyor. Sonra ellerin unutuyor, doku gidiyor. En son renk gidiyor, en son ışıltı. Renk de gittiğinde; o artık "anı" olmaktan çıkıyor. Acı bitiyor. O kadar "sen" oluyor ki, acımasına gerek yok artık, acıyacak yerin kalmıyor. O senin kendi hüznün oluyor. O sen oluyorsun. Onun ölümünden nice zaman sonra, onunla "şimdi" ölüyorsun. Onunla bütün şimdilerde ölüyorsun!
Her şeyin, acının, hüzünün bittiği an o an: Bir çift (neden böyle olduğunu anlamayan ve sana bunu sora sora kapanan) gözde ölüyorsun.
işte yeni bir acıya hazır olduğun andır o an.
Kaybedeceğin hiç bir şeyin kalmadığı andır.
(bkz: ateist ile agnostik arasindaki fark) dinsiz (agnostik): bir yaratıcının varlığına inanır; fakat yaratıcı ile arasında dinlerin öngördüğü kişilerin* ya da ibadet olarak tarif ettiği hareketlerin* girmesini kabul etmez. allahsız (ateist): yaratıcı diye bir kavramın varlığına inanmaz.
müslüman olmayanların bilimsel buluşlarını kullanıp, müslüman olmayanları kötülemektir.
- ya budist steve jobs'un, ya agnostik bill gates'in, ya da ateist linus torvalds'ın işletim sistemini kullanıyorsun.
- ateist mack zuckerberg'in sosyal ağını kullanıyorsun.
- ateist alan toring'in icat ettiği bilgisayarı kullanıyorsun.
- hristiyan thomas alva edison'un bulduğu elektriği kullanıyorsun.
ve müslüman olmayanları (hem de onların buluşlarını kullanarak) kötülüyorsun!
sen ne icat ettin? her bilimsel icata zaten kuran da yazıyor bunlar demekten başka ne yaptın? madem kuran'da vardı, neden uygulamaya geçirmedin? . https://galeri.uludagsozluk.com/r/305561/+
uygun bulduğundandır.
allah gibi kainatı yaratmaya, melekleri, şeytanı ve insanları yaratmaya gücü yeten bir varlığın; kötülükleri engellememesi, örneğin 3 yaşındaki minicik çocukların açlıktan ya da savaşta ölmesine veyA ensest tecavüzüne uğramasına izin vermesi gerçeğidir.
bunu "bizi sınav yapıyor efendim" diye yanıtlayacak kraldan çok kralcı insanlara soru*, sadece "sonucunun zaten bilindiği bir sınavın yapılmasının ne derece gerekli olduğu"dur; hele sınavı geçip geçemeyeceğimiz zaten alnımıza yazılmışken ve zaten bilinirken*....