insanın ruhuna mı işliyordur veya mikrop gibi bulaşıyor mu bilmiyorum ama bölünerek çoğalıyor galiba bunlar.
çözüm: çevrede görülen tikilerin hepsini bir araya toplayıp vans şeklindeki bir vasıtaya yerleştirip uzakta bir kültür ortamına bırakmak makbuldür. **
25 haziran 2008 tarihli almanya ile oynadığımız yarı final maçında göze çarpan durumdur.
dün maçta golleri attıkça eşine sarılan federasyon başkanını dürtükleyerek bir dramı gözler önüne sermiştir. goller atıldıkça tek başına sevinmeye çalışıp sağa sola bakıp sevincini paylaşacak birilerini aramıştır. *
sınavdan önce aile bireylerinden birinin beynindeki bir bölgenin uyarılıp 'sınavdan önce şeker ver' hormonunun etkisiyle 'bunları da ye evladım' söz öbeği sarf edilerek gerçekleşir.* yaşamak için 'hava, su ,toprak' üçlüsü ne ise sınav için de 'kalem, silgi, şeker' aynı anlamı taşır felsefesi bu eylemin olmazsa olmazlarındandır. *
öss'ye girecek kişiye sınav öncesi yapılabilecekler listesindeki eylemlerdendir. öğrencimizin zekası açılsın soruları tek tek anlayarak çözüversin gibi iyi niyetleri taşımaktadır. *
verilmiş uktelere bakıldığında x camii, y şelalesi, z klisesi , filanca kalesi gibi uktelere rastlıyoruz. 'gezelim görelim, ukte olup dolalım' tadında.
eski türk filmlerine bakıldığında insanları geliştirici hiçbir yanı yoktur. çünkü bu filmlerde her yönüyle iyiler ve tamamen kötüler yer almaktadır. kişilerin duygularını anlamaya katkısı yoktur. o an ne düşünür de koşar necla, bilinmez. iyi midir peki necla? gayet tabii. hal böyle olunca gerçeklikle ilgisi olmayan bir dünya oluşturulur. hayallerdeki steril ve ideal dünya yansıtılır perdeye genellikle.
tamamen boş iştir efendim. 40 numara ayakkabıyla çizgilere basmadan yürümek için ufak bir balerin edasında parmak uçlarında yürümek lazımdır. ki o da oyunun tadını bozar. *
başı belli bir açıyla eğip tepeden fotoğraf çekme eğilimi gösteren insan 200 metre öteden de tanındığı üzere tikidir.bu açı öyle bir açıdır ki, dünya'nın eksen eğikliği gibidir.hangi fotoğrafa baksanız hanım kızımız başını bu şekilde eğer ve kareye öyle yerleşir. açıyı da ayarladıktan sonra yapılacak ilk iş fotoğrafı kendi başına çekip, fotoğrafta kendi çektiğine dair birkaç ipucu bırakmaktır. mutlaka fotoğraf makinesini tutan kol sağdan soldan bir yerden görünür. 'ben çektim' mesajı işte tam bu noktada verilir.bu eğilimi gösteren yaş grubu 13-18'dir.
uzağı göremediği için gözlerini kısarak bakmak zorunda kalır hiçbir şey takmazsa, eğer lens de takmıyorsa otobüs numaralarını bile göremez, arkadaşına sorar veya otobüs geçerken 'işte bu,işte bu. ya bir dursana, yine kaçırdık otobüsü iyi mi' repliğini kullanmaya mecbur kalır. ders esnasında tahtayı göremez, arkadaşının defterine bakar. yolda tanıdık biri onu görünce miyop insan haliyle onu göremez. 'iyice havalandı bu da' denilir çevre tarafından göremeyip tanımadığı dolayısıyla selam veremediği için. bir süre sonra artık hayat zor olmaya başlar ya boyun eğip gözlüğü takar ya da lens alır.
